Değirmencilikten Mhp‘nin Zirvesine Uzanan Recai Yıldırım‘ın Hikâyesi

İnternetteki görüntülerinin ardından istifa eden MHP Kadın ve Aileden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Recai Yıldırım‘ın partide yükselişinin ardında ilginç bir hikaye yatıyor.

İnternetteki görüntülerinin ardından istifa eden MHP Kadın ve Aileden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Recai Yıldırım‘ın partide yükselişinin ardında ilginç bir hikaye yatıyor.

Arap kökenli olan Yıldırım aslen Mardinli. Ailesi göçle Adana’nın Tuzla beldesi Tabaklar köyüne yerleşmiş. Arap Hoca lakaplı Hasan Yıldırım’ın oğlu olarak tanınan Yıldırım, yıllarca baba mesleğini yapmış.

Taş değirmenciliği ve çiftçilikle geçimini sağlayan Recai Yıldırım’ın MHP ve ülkücü hareketteki yükselişi Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni kazanmasıyla başlıyor. Yıldırım, üniversite yıllarında Adana Ülkü Ocakları Başkanlığı görevine getirilmiş.

23 Şubat 1978‘de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli‘nin aracında silah yakalatan Ali Halaman ve arkadaşları o zaman silahları Adana Ülkü Ocakları Derneği Başkanı Recai Yıldırım‘dan aldığını söylüyor. Yıldırım da konunun doğru olduğunu itiraf ediyor.

12 Eylül döneminde Mamak Cezaevi’nde kalan Yıldırım, diğer ülkücüler gibi işkence görmüş ve yaklaşık 4 yıl yattıktan sonra da serbest bırakılmış. Ziraat Fakültesi’ni tamamlayamayan Yıldırım, hapisten sonra Tuzla’nın Tabaklar köyüne yerleşerek değirmencilik işini yapmaya tekrar başlamış.

12 Eylül döneminde Mamak cezaevinde Doğu’nun Başbuğ’u unvanıyla anılan Yılma Durak’la aynı koğuşta kalan ve Recai Yıldırım’ı Alparslan Türkeş’e çoğu kez şikayet eden ülkücü Mahir Panayır, 1989 yılından sonraki MHP döneminden ona dair ilginç bilgiler aktarıyor.

"BENİM İÇİN ÜLKÜCÜLÜK BİTMİŞTİR"

Panayır, "Ülkücüler olarak hapisten çıktıktan sonra maddi anlamda çok sıkıntı çektik. Üç arkadaş Tuzla’da sahil kenarında bir yer kiralayarak geçimizi sağlamaya çalışıyorduk. Ekmeğimizi kazanırken de davamız için yapılan çalışmalar da yer alıyorduk. Bir hafta sonu Yaşar Kan ve Avukat Hasan Hüseyin Baltacı ağabeylerimiz yanımıza geldi. Karataş bölgesinde teşkilatlanma sıkıntımız olduğunu söyleyerek ‘Recai Yıldırım’ın yanına gidelim’ dediler. Tabaklar köyüne gittik. Adana’ya yaklaşık 30 kilometre. Değirmen çalıştırıyor ve tek odalı bir ev 7 nüfusla yaşıyorlardı. Okulu bitirememiş çok perişandı. Yere oturduk ve Hasan Hüseyin Baltacı, ‘Karataş bölgesinde teşkilatlanamıyoruz yardımcı ol’ dedi. Yıldırım’ın o gün söylediği sözleri beynime kazındı: Bir daha benim evime MÇP ya da MHP için, ülkücülük için gelirseniz kovarım. Benim için ülkücülük bitmiştir.‘ dedi." diye konuştu.

SALİH GÖKÇE HARÇLIK VERİRDİ

Aradan bir ya da iki yıl geçtikten sonra dönemin MHP Adana İl Başkanı Salih Gökçe’nin Recai Yıldırım’ı köyünden alarak Adana’ya getirdiğini anlatan Panayır, "Yeri geldi cep harçlığı verdi yeri geldi iaşesini karşıladı. Bunları hor gördüğüm için değil o zaman ki durumunun ne kadar kötü olduğunu anlatmak için söylüyorum. Yıldırım, Gökçe’den sonra MHP Adana İl Başkanı oldu. Ben de Ülkü Ocakları Adana İl Başkanı oldum. Recai Yıldırım’ın değişimi başladı. Görüntülerde anlatığı gibi gayrı meşru olaylara tahsilatçılığa başladılar. Partinin adını meyhanelerde pavyonlar da o dönemde yere düşürmeye başladılar. Ben rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’e bu yapılanları rapor ettim. Benim görevden alınmam için rahmetli Başbuğ’a birçok kez farklı konularda şikâyet ettiler. Başbuğ, bunların sözüne itibar etmedi araştırdı ve ‘Karaoğlan görevine devam etsin’ dedi. Başbuğ beni önce Ülkü Ocakları Bölge Başkanı ardından da Türkiye Ülkü Ocakları müfettişi yaptı. Başbuğ’a bağlı 7 müfettişten biriydim." ifadesini kullandı.

Başbuğ’un vefatının ardından Fatih Zorba’ya il başkanlığını devreden Yıldırım‘ın Devlet Bahçeli’nin Genel Başkan seçilmesinde aktif rol oynadığını dile getiren Panayır, Bahçeli’nin de bunlara ahde vefa borcu olduğunu vurguladı.

Panayır, "Recai Yıldırım önce 1999 yılında milletvekili oldu. Sonra da genel başkan yardımcılığına yükseldi. 4 dönemdir Adana listelerinden birinci sırada vekil seçiliyor. Yıldırım, hiçbir zaman hak etmediği makamlara ulaştı.” dedi.

YILDIRIM’IN MAL VARLIĞI ARAŞTIRILMALI

“Ülkücü mücadelede hiçbir zaman harama ve gayri meşruya yönelmedik.” diyen Panayır, “Benim yaptığım eleştiriler nedeniyle peşime silahlı adam taktılar. Doğruları her zaman yüzlerine söyledim. Kendilerine muhalefet eden insanları sevmediler. Ben Yörük çocuğuyum. Adaletsizliğe, haksızlığa ve şerefsizliğe tahammül edemem. Mamak’ta dayak yedik işkence gördük ama davamızı satmadık, satılmadık. Recai Yıldırım’ın değirmencilikle başlayan hayatında geldiği mal varlığı sorgulanmalı. Şu anki zenginliği en son saldırıya uğradığı Mercedes marka aracından belli. Geldiği noktayı bildiğim için haksız kazanç edindiğini de biliyorum. Oğlu Hakan Yıldırım aracılığıyla Adana Büyükşehir Belediyesi ve değişik belediyelerden aldığı ihaleleri duyuyoruz. Yıldırım’ın bu konudaki mal varlığı araştırılmalı.” şeklinde konuştu.

ÖCALAN BİLE MHP’YE BU KADAR ZARAR VEREMEZDİ

Alparslan Türkeş’in ‘Karaoğlan’ diye hitap ettiği Panayır, “Geçmişte arkadaşlarıma bazı kişilerden uzak durmalarını söylemiştim. Ne kadar haklı olduğum ortaya çıktı. Parti adına üzülsek de bu adamların gerçek kimlikleri ve yüzleri ortaya çıktı. Ben bu insanların bizi hiçbir zaman davamızı temsil edemeyeceklerini arkadaşlarıma söylediğimde tartışanlar oldu, küsenler oldu. Şu an MHP zirvesindekilerin bir yerlerden görevli olduklarını iddia ediyorum. Türk Milliyetçiliği ve ülkücü hareketini bitirmek için görevlendirildiklerini düşünüyorum. Abdullah Öcalan’ı MHP’nin başına getirseler bu kadar zarar veremezdi partiye. Bu kadar emek verilmiş ve çile çekilmiş bir partinin kaset skandalıyla tükenişi bizi aşırı üzdü.” dedi.

Şu anki MHP yönetiminin kaset skandalıyla girdiği seçimde barajı aşamayacağını ileri süren Panayır, “Bu kadroların temizlenmesi için mücadeleye başladık. Bizim kalemiz şu an işgal altında. Birçok arkadaşımızla diyalog halindeyiz. Zaten MHP barajı aşamaz. Devlet Bahçeli de pılını pırtısını toparlayıp gitmeli. Teşkilatı gerçek sahiplerine bırakmalı. Yılma Durak gibi Doğu’nun Başbuğ’u unvanını taşıyan bir ismi bile 1. sıradan aday gösteremeyen bu kadrolar davamızı temsil edemez. Seçimden sonra büyük hesaplaşmalar olacak.” şeklinde açıklamalarda bulundu.