Obama'nın sözde açıklamasına Wikileaks belgesiyle cevap veriyoruz

ABD Başkanı Barac Obama'nın sözde Ermeni soykırımının yıl dönümünde yaptığı açıklamaya Türkiye'den büyük tepki geldi. 1915 yılında yaşananları büyük felakat olarak yorumlayan Obama'ya Wikileaks'la belgelenen Guantanamo'daki yaşananları hatırlatıyoruz.

ABD Başkanı Barack Obama, 23 Nisan’da yaptığı ‘24 Nisan’ açıklamasında, 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun son günlerinde 1.5 milyon Ermeninin katledildiğini veya ölüme yürüdüğünü belirterek, “Meds Yeghern’i (büyük felaket) anarken ve ölenlerin hatıralarını onurlandırırken kendimizi, bu gibi yıkıcı olayların hiçbir zaman tekrarlanmamasını sağlamaya da adıyoruz” ifadesini kullandı. Türkiye’den Obama’ya “Sayın Obama’nın yaptığı açıklama, tek yanlı ve tarihi tek bir perspektiften okuyan bir açıklama” eleştirisi geldi. Açıklamayı yeterli bulmayan Ermeni diyasporası ise Obama’yı sözünü tutmamakla suçladı.

Obama, her yıl ‘Tehcir kararnamesi’nin yayımlandığı gün olan 24 Nisan’da yapılan Başkanlık açıklamasını bu yıl TBMM’nin kuruluş yıldönümü olan 23 Nisan günü yaptı.

‘Ciddiyetle hatırlıyoruz’

“96 yıl öncesinde, 20. yüzyılın en kötü mezalimlerinden biriyle sonuçlanan korkunç olayları ciddiyetle hatırladıklarını” belirten Obama, görüşlerini şöyle dile getirdi: “1915’te, Osmanlı İmparator-luğu’nun son günlerinde 1.5 milyon Ermeni katledildi veya ölüme yürüdü. Gerçeklerin tam, samimi ve adil biçimde kabul edilmesi herkesin çıkarınadır. Tartışmalı tarih, mevcut dönemin istikrarını bozar ve yaşamları alınanların hatıralarını lekelerken, geçmişle hesaplaşmanın barışçıl ve müreffeh bir paylaşılmış gelecek için sağlam bir temel oluşturur. Ermenistan ve Türkiye’deki bireylerce aralarındaki ortak tarihi kabul eden bir diyaloğun güçlendirilmesi için atılan cesur adımları destekliyorum. Meds Yeghern’i (büyük felaket) anarken ve ölenlerin hatıralarını onurlandırırken kendimizi, bu gibi yıkıcı olayların hiçbir zaman tekrarlanmamasını sağlamaya da adıyoruz.”

Ermeni halkının geçmişinde, ‘onları yok etmeye çalışanlara karşı galibiyet, kararlılık ve direnç’ mirası bulunduğunu belirten Obama, birçoğu ‘büyük felaket’ten kurtulanların soyundan gelen Ermeni Amerikalıların ABD’ye önemli katkılar sağladığını, zengin kültür ve gelenekleriyle ABD toplumunu güçlendirdiğini kaydetti.

Obama, “Büyük felaketin dehşetini hatırlarken, acı çekenlerin hatıralarını onurlandırırken ve Ermenistan halkı için dostluğumuz ve derin saygımızın sözünü verirken, kalplerimiz ve dualarımız her yerdeki Ermenilerle birlikte...” ifadesini kullandı.

Obama'nın sözde açıklamasına Wikileaks belgesiyle cevap veriyoruz

Ermeniler de tatmin olmadı


Obama’nın yayımladığı geleneksel Başkanlık açıklaması “soykırım” ifadesini içermediği için Ermenileri de kızdırdı.

ABD’deki Ermeni diasporasının önde gelen örgütlerinden Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA), Obama’yı Ermenilere ihanet etmekle suçladı. Obama’nın sicilinin ‘utanç verici’ olduğunu öne süren Komite, “Başkan Obama, insanlığa karşı işlenen bu suçu uygun bir biçimde kınama taahhüdüne yine ihanet etti” yorumunu yaptı.

Obama’nın başkanlık kampanyası sırasında dile getirdiği görüşünün yine gerisinde kaldığı belirtilen ANCA açıklaması şöyle:

“Başkan Obama’nın Türkiye’nin tehditlerine rezilce boyun eğmesi, Türkiye’nin (soykırımı) reddi ile suç ortaklığı yapması ve Kongre’nin ‘Ermeni Soykırımı’nı tanımasına aktif biçimde muhalefet etmesi, ülkemizin bu suça tavrı konusunda getirmeye söz verdiği ilkeli ve dürüst değişime tezattır.”

Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan da 24 Nisan konuşmasında, ‘soykırım’ın tanınması için çaba göstermeyi sürdüreceklerini vurgularken, Ermenistan’ın Türkiye ile barış için çabaladığını söyledi. Bugün Türkiye’de “adalet adına seslerini yükselten Türk aydınlarını çok takdir ettikleri”ni ifade eden Sarkisyan buna karşın, Türkiye’nin “red politikası”nı sürdüğünü, bunun da “soykırımın direkt bir devamı” olduğunu iddia etti.

Ankara: İç siyasi kaygılar

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Obama’nın açıklamalarının TBMM’nin açılış gününde yapıldığını anımsatarak, “Bir milletin meclisinin açılması, milletin kendi egemenliğini tayin etme gününde bu hususa dikkat edilseydi memnun olurduk” dedi.

Davutoğlu, her sene konunun gündeme gelip Türk-ABD ilişkilerine gölge düşürmesinin üzüntü verici olduğunu söylerken şöyle devam etti:

“Sayın Obama’nın yaptığı açıklama, tek yanlı ve tarihi tek perspektiften okuyan bir açıklama. İsterdik ki acılar paylaşılabilsin. Ümit ederdik ki dost ve müttefik ABD’nin Başkanı, Türklerin acılarını da paylaşsaydı.” Dışişleri Bakanlığı da yaptığı yazılı açıklamada, Obama’nın açıklamayı ‘iç siyasi kaygılarla’ yaptığı ve tarihi gerçekleri çarpıttığı belirtilerek, “Açıklamayı çok sorunlu buluyor ve esefle karşılıyoruz” ifadesini kullandı.

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Obama’nın açıklamasını değerlendirirken, “Her yıl 24 Nisan’larda bunun bazı ülke parlamentolarınca gündeme getiriliyor olmasını da artık çok çirkin bir tavır olarak değerlendirmeye başlıyorum” dedi. Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, Obama’nın açıklamasının ‘yanlış, kusurlu, tek taraflı ve siyasi’ olduğunu savunarak, “Tarihsel acıların tek taraflı yorumlanması, taraflar arasında barışı getirmeyecektir” yorumunu yaptı.

Başkanlığını yaptığı ülkenin Küba’daki tartışmalı hapishanesi Guantanamo'da yaşananlar ise 24 Nisan açıklamasının ne kadar talihsiz olduğunu gözler önüne seriyor

Obama'nın sözde açıklamasına Wikileaks belgesiyle cevap veriyoruz

Guardian, New York Times, Telegraph ve Washington Post tarafından ele geçirilen, 2002-2009 yıllarını kapsayan ABD ordusuna ait dosyalarda, tutukluların içinde bulunduğu berbat koşullar ortaya konuyor. Belgeler, birçok tutuklunun uydurma suçlamalarla yıllarca gözaltında tutulduğunu ve kötü muamele sonucunda sansasyonel ifadeler vermeye zorlandığını gösteriyor.

“Gizli” olarak sınıflandırılan 759 belgede, hapishanenin açıldığı 2002’den bu yana içeri atılan neredeyse tüm tutuklular hakkında kayıtlar var. ABD Başkanı Barack Obama’nın kapatılması için söz vermesinden bu yana iki yıl geçmiş olmasına rağmen, Guantanamo’da halen 172 tane tutuklu bulunuyor.

Belgeler, hapishanede tehlike arz etmeyen teröristlerin veya militanların tutulmasından çok, tutuklulardan istihbarat elde edilmesine odaklanıldığını gösteriyor. Tutuklular arasında tehlike oluşturmadığına karar verilenler arasında 89 yaşında bunamış bir Afgan köylü ve kaçırılma olayı kurbanı 14 yaşındaki bir çocuk bulunuyor. Belgelerden, 89 yaşındaki Afganlının “şüpheli telefon numaraları” hakkında sorguya çekilmek için, 14 yaşındaki çocuğun da “Taliban’ın yerel liderleri hakkında bilgisi olabileceği şüphesiyle” Küba’ya getirildiği anlaşıldı.

Belgelerin ortaya koyduğu diğer bilgiler arasında şunlar var:

- ABD’li yetkililer Pakistan’ın en büyük istihbarat teşkilatı ISI’yı El Kaide, Hamas, Hizbullah ve İran istihbaratıyla beraber “terörist örgütler” listesine koydu,

- Yaklaşık 100 kadar tutuklu “depresif veya psikolojik sorunları var” şeklinde listelenirken, birçok tutuklu intihara teşebbüs etti,

- ABD’li yetkililerin Taliban veya El Kaide üyesi olmadığını bilmesine rağmen İngiltere’de yaşayan çok sayıda tutuklu yıllarca gözaltında tutuldu,

- Yetkililer, işkenceyle elde ettikleri az miktarda istihbarata fazlasıyla inandı. Tutukluların kötü muamele altında bilgi verdiklerini kabul etmelerine rağmen istihbaratın güvenirliğini savundular.