Ak Partili İpek: Siyasete Yönelik Her Türlü Müdahaleye Karşıyız

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek, YSK’nın kararının sivil siyasete, demokratik siyasete, milli iradeye açık bir müdahale olduğunu belirterek, “Siyasete yönelik her türlü müdahaleye, her türlü yasağa karşı olduğumuz gibi, bu yorumun da milletin lehine olmadığını düşünüyoruz.” dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek, YSK’nın kararının sivil siyasete, demokratik siyasete, milli iradeye açık bir müdahale olduğunu belirterek, “Siyasete yönelik her türlü müdahaleye, her türlü yasağa karşı olduğumuz gibi, bu yorumun da milletin lehine olmadığını düşünüyoruz.” dedi.



İpek, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, YSK’nın bazı bağımsız milletvekilleriyle ilgili kararını değerlendirdi. İpek, Yüksek Seçim Kurulu’nun, bazı bağımsız adayların 12 Haziran seçimlerinde aday olamayacağına dair bir karar aldığını belirterek, “Alınan karar, sadece toplumun belli bir kesiminde değil, 74 milyonun zihninde soru işareti bırakmıştır.” diye konuştu.

AK Parti kurulduğu andan itibaren, ilkeli bir şekilde yasakların karşısında durduğuna işaret eden İpek, açıklamasına şöyle devam etti: “AK Parti’nin, sivil siyasete, demokratik haklara, özgürlüklere, milli iradeye yönelik her türlü baskı, sindirme, engelleme ve vesayet çabalarına karşı yürüttüğü kararlı tavır net olarak ortadadır. Biz, söz de karar da milletindir diyerek bugünlere geldik. Yetkinin her zaman millette olduğuna inandık ve 8,5 yıl boyunca eylemlerimizle, reformlarımızla, uygulamalarımızla, bu konuda ne kadar samimi olduğumuzu gösterdik. 8,5 yıl boyunca olduğu gibi, bugün de milli iradeye gölge düşürecek, milli iradenin tecellisini engelleyecek her türlü girişimin karşısında dururuz ve duruyoruz.”

“HER ZAMAN ÖZGÜRLÜKLERDEN YANA OLDUK”

İpek, AK Parti iktidarının, 8,5 yıl boyunca yaptığı Anayasa değişikliklerinde, çıkardığı yasalarda, her zaman özgürlüklerden yana olduğunu, Anayasa ve yasa maddelerinin her zaman özgürlükler lehine yorumlanması gerektiğini savunduğunu ifade ederek, “Bu kararı asla tasvip etmiyoruz; bu kararın, Türkiye’nin ve demokrasimizin lehine bir karar olduğunu asla düşünmüyoruz.” diye konuştu.

İpek, siyasi partiler ve adaylar, özellikle sivil siyaseti, demokratik siyaseti, milli iradeyi ilgilendiren konularda açıklama yaparken, sorumlu olmak, en önemlisi de ilkeli olmak durumunda olduklarına işaret etti.

“YSK, HÜKÜMETE BAĞLI DEĞİL”

YSK kararını bir fırsat bilerek, buradan popülizm üretmek, buradan kendisi için bir fırsat arayışına girmek, ilkeli, tutarlı, demokratik bir tavır olmadığına dikkat çeken İpek, “Yüksek Seçim Kurulu, Hükümete bağlı, Hükümetle irtibatlı, Hükümet’ten emir, talimat vesaire alan bir kurum değildir. Kurul’un ne oluşumunda, ne işleyişinde, Hükümet’in hiçbir etkisi yoktur ve olamaz.” dedi.

“YSK KARARI SEBEBİYLE EN FAZLA MAĞDUR OLAN AK PARTİ”

AK Parti‘nin, Yüksek Seçim Kurulu’nun kararları sebebiyle en fazla mağduriyet yaşamış parti olduğuna işaret eden İpek, şunları söyledi: “Hatırlanacağı gibi, genel başkanımız, 2002 Genel Seçimleri‘nde aday olarak listede yer almışken, aynı şekilde YSK’nın kararı nedeniyle adaylığı düşürülmüştü. Son 8,5 yılda YSK, demokrasiye, sivil siyasete, seçmen iradesine müdahale sayılabilecek bir çok karara imza attı ve bunların önemli bir kısmı AK Parti’yi hedef aldı, tarafımızdan da eleştirildi.”

YSK’nın, AK Parti aleyhine aldığı kararları örneklerle anlatan İpek, “Referandum süresi buna bir örnektir. Sandık kurullarında başörtülü aday olamayacağına dair karar bunlara örnektir. 2004 yerel seçimlerinde, mazeretimiz olmasına rağmen, 5 dakikalık bir gecikme bahane edilerek; Batman, Gümüşhane ve Mardin adaylarımızın seçimlere sokulmaması buna bir örnektir. Tüm hazırlıklar, tüm altyapı hazır olmasına rağmen, yurt dışındaki vatandaşların oy kullanamayacağına dair karar buna örnektir. YSK kararlarından en fazla mağdur olmuş bir parti olarak, YSK’nın son kararının ardından, partimizin eleştirilmesi, partimizin sorumlu gibi gösterilmesi, hakkaniyetle asla bağdaşmaz. Ayrıca, AK Parti, girdiği her seçimde, siyasi rekabeti demokrasi, hukuk ve centilmenlik ilkeleri üzerinden götürmüştür. Biz, başkalarının mağduriyeti üzerinden kendisine imkân ve çıkar sağlayanlardan asla olmadık ve olmayız.”dedi.

“SİYASETİ MİLLETLE, MİLLET İÇİN YAPARIZ”

İpek, parti olarak hiç kimseden, hiçbir rakiplerinde korku ve çekincelerinin olmadığına işaret ettiği konuşmasına şu şekilde devam etti: ”Biz siyaseti tahriklerle, yalan, iftira, çamurla, istismarla, insanları sokağa dökerek, galeyana getirerek yapmadık ve yapmayız. Biz siyaseti milletle yaparız, millet için yaparız. Millete hizmet için yaparız.” diye konuştu.



“CHP’NİN ADAY LİSTESİ ÇETELERE MORAL VERECEK ŞEKİLDE HAZIRLANMIŞTIR”

YSK’nın kararı sonrasında, CHP’nin açıklamalarını da eleştiren İpek, “Cumhuriyet Halk Partisi, neredeyse tüm tarihi boyunca, demokratik hak ve özgürlükler karşısında, siyasetin vesayetten arındırılması noktasında her zaman engelleyici bir tutum içinde olmuştur. Son anayasa değişikliği karşısında, CHP’nin takındığı tavır ortadadır. CHP, 1982 Anayasası üzerindeki en kapsamlı değişiklik karşısında var gücüyle direnmiş, TBMM’de ve meydanlarda hayır kampanyası yürüterek demokratikleşmenin, demokratik siyasetin karşısında anlamsız bir direnç sergilemiştir.

CHP’nin son aday listesi, milli iradeyi, sivil siyaseti gölgede bırakacak, tartışılır hale getirecek şekilde, çetelere moral verecek şekilde hazırlanmıştır. O CHP’nin, bugün çıkıp YSK kararını eleştirmesi, YSK kararı karşısında demokrasi havarisi rollerine soyunması, en hafif tabiriyle fırsatçılıktır, ilkesizliktir, tutarsızlıktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin olağanüstü toplanması çağrısı, CHP’nin son dönemde içine düştüğü popülist siyaset anlayışının son örneğidir.”

“SEÇİM KORKUSUNDAN VE SEÇİM TARİHİ ÖTELEME GAYRETİ”

TBMM, 3 Mart’ta, seçimlerin 12 Haziran’da yapılmasını karara bağlandığını, 7 Mart’ta da seçim takvimi belirlendiğini hatırlan İpek, “Bu takvim gereği yapılan işlemler süreli olup, belli bir tarihten sonra kesinleşmesi gerekmektedir. Aksi takdirde seçimlerin gününde yapılması, işlemlerin tamamlanması tehlikeye girmektedir. Seçime sadece 52 gün kalmışken, TBMM’yi toplantıya çağırmak, seçim korkusundan ve seçim tarihini öteleme gayretinden başka hiçbir anlam taşımaz. Zira TBMM’nin seçime 52 gün kala toplanması, tartışmaya mahal vermeyecek şekilde, seçim tarihinin ileri atılması anlamına gelir.”

BDP’Yİ TUTARLI VE İLKELİ OLMAYA ÇAĞIRDI

İpek, BDP’yi tutarlı ve ilkeli tavır sergilemeleri çağrısın bulunarak, “BDP, artık, mağduriyetten, istismardan beslenen bir parti olmaktan çıkıp, plan, proje, çözüm önerileri üreten bir parti konumuna yükselmek zorundadır. Son Anayasa değişikliğine, CHP ve MHP ile birlikte karşı çıkan, özellikle parti kapatmalarının önüne geçen maddeye destek vermeyen BDP, mağduriyetten nemalanmayı bir politika haline getirmiştir.” diye ifade etti.

İpek, BDP’nin YSK kararının ardından, doğrudan hükümeti hedef alan, tahrik ve çatışma dilini kullandığını, bu kararı mağduriyet yoluyla bir fırsata çevirmenin gayreti içinde olduğunu belirterek, şunları söyledi: “BDP’nin, her zaman mağduriyetten nemalandığı bilinerek, bunun sonuçları geçmişte defalarca görülmüşken, seçime 52 gün kala böyle bir karar alınması, BDP’nin bir kez daha mağdur konumuna itilmesi, dikkat çekicidir, üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konudur.

Aziz milletimizin, oynanan bu oyunu görmelerini, Doğu’da, Batı’da, Kuzey ve Güney’de hiçbir vatandaşımızın bu oyuna prim vermemelerini özellikle rica ediyorum. BDP’yi de artık tahrik siyasetinden, çatışma dilinden, mağduriyet edebiyatından; üç beş oy hırsıyla sokakları çatışma alanına çevirme fırsatçılığından vazgeçmeye çağırıyorum.”

İpek, YSK’nın kararının sivil siyasete, demokratik siyasete, milli iradeye açık bir müdahale olduğunu belirterek, “Siyasete yönelik her türlü müdahaleye, her türlü yasağa karşı olduğumuz gibi, bu yorumun da milletin lehine olmadığını düşünüyoruz.” dedi.