Son kez adayım
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Bilin ki bu son dönem milletvekili adaylığımızdır. Allah sağlıkla, afiyetle daim etsin hepinize, hepimize bu güzel milletimize en hayırlı hizmetleri yapmayı nasip etsin'' dedi.
Arınç, partisinin Bursa İl başkanlığı tarafından düzenlenen milletvekili aday tanıtım töreninde yaptığı konuşmada, kendi öz geçmişi ve siyasi hayatına ilişkin bilgi verdi.
Arınç, 20 yaşında başladığı siyasi yaşamında 40 yılını doldurduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu:
''Bugün artık bu genç arkadaşlarımıza baktığımda bu işin sonlanması gerektiğini düşünüyorum. Meraklanmayın zaten bu son dönemimiz. Bildiğiniz gibi AK Parti tüzüğüne, doğrusu benim haberim de yoktu, konulan bir hükümle '3 dönem milletvekilliği yapanlar artık mutlaka ara vermek zorundalar. Hanım da burada şahidimdir, çoğu zaman 'Bu işi bir sonlandıralım' diye düşünmüştük. Bu kez de son defa adaylığa müracaat ettim sonra Sayın Başbakanımızla görüştük, Bursa'dan aday olmamı istedi, arzu etti. Şerefle, gururla kabul ettim ve bundan büyük bir memnuniyet duydum.''
-''ŞAPKASINI ALIP KAÇMAMALI''
40 yıllık siyasi hayatında siyasetin millet için, milletin sorunlarının çözülmesi için yapılması gerektiğini öğrendiğini vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:
''Sorunlar çözülürse millet daha huzurlu, daha mutlu yaşar, refah düzeyi daha da artar. Siyasette gelip geçici olmamalı, arkasında insan iz bırakmalı. Partiyse parti hükümet ise hükümet milletvekili ise milletvekili, sözünün eri olmalı bilgili ve kararlı olmalı. Üstelik cesur olmalı. Dik durmalı, ama diklenmemeli, haksızlıklar karşısında hiç bir zaman susmamalı, yanlışlıklara isyan etmeli. Millet iradesini hiçe sayan olursa onu affetmemeli, milletin emanetini yolda sokakta bırakmamalı ve şapkasını alıp kaçmamalı. Siyaset böyle bir şey.''
Arınç, insanların ilkeli siyaset yapanı, sözüne dikkat edeni, sözünden dönmeyeni sevdiklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
''Demirel yani defalarca gidip gelmekle siyaset yaptığını zanneden o kişinin eski cumhurbaşkanımızın yaşattığı bir olay var Türkiye'ye, o oy almak için her şeyi mubah sayardı. '5 bin mi veriyor, benden 10 bin, 3 mü diyor benden 5, emeklilik yaşı 30 olacak, her yer il olacak...' Her seçim böyle ama seçimden sonra oraları il olmuyor. Bir seçim sabrediyorlar, iki seçim sabrediyorlar, ama 'baba' o kadar inandırıcı konuşuyor ki ''Plaka numaralarınızı da verdim seçimden sonra il olacaksınız bu sözümün altını çizin' diyor. Nasıl inanmaz da oy vermezsiniz. Bir seçim böyle iki seçim böyle üçüncü seçimin başında diyelim ki o ilçeden bir heyet toplanıyor ve gidiyor babasını ziyarete. İki seçim geldin bize plaka numaramızı da verdin 'Altını da çizin' dedin ama bizi il yapmadın. Şüphesiz Demirel üslubuyla da farklı bir insan, 'Siz böyle böyle demiştiniz altını da çizin demişsiniz' dedikten sonra, Demirel'in cevabı (şimdi de üstünü çizin.)''
-''POPÜLİST OLSAYDIK BUGÜNE KADAR AYAKTA KALAMAZDIK''-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan da AK Parti'de siyaset yapanlardan da hiç böyle bir popülist yaklaşım duymadığını ifade eden Arınç, şöyle dedi:
''Bunlar oy getirecek şeylerdir belki, ama sadece bir ilçeyi il yaptığınız zaman il olmayı yıllardır bekleyen ilçeleri küstürürsünüz. Siverek'ten bahsediyorum, 30 yıl evvel kurulmuş dernekleri var. Siverik'i İl Yapma ve Kalkındırma Derneği. Bunlar hükümetleri mahkemeye verdiler. 'Bizi il yapmıyorsunuz' diye. İşi bu kadar ciddiye alanlar da var. İl olma konusu eğer bir gereklilik haline gelirse ve diyelim ki bu 100 olur 101 olur, böyle bir şeye ihtiyaç duyulursa o zaman il olmayı bekleyen ilçelerimiz kendilerini burada görebilirler. Ama şu anda bizim hükümet olarak da sadece bir ilçeyi veya iki ilçeyi il yapmak gibi bir düşüncemiz yok. Eğer popülist olsaydık bugüne kadar ayakta kalamazdık.''
AK Parti olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da prensiplerinden taviz vermeyeceklerini belirten Arınç, ''Prensiplerimiz ülkemizin güvenlik, emniyet içinde, sağlıklı bir toplum olarak yaşamasıdır. Attığımız her adımı buna göre attık ve 2002'den bu yana da millet bizi, her zaman güvenilen, sözünün eri, hizmetten başka bir şey düşünmeyen bir parti olarak tanıdı'' diye konuştu.
Arınç, 9 yıldan beri tek başına iktidar görevinde bulunduklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:
''Allah'a hamd ediyoruz, milletimize desteğinden dolayı da teşekkür ediyoruz. Bundan sonra da böyle olacak. İnşallah 3. dönem iktidarımızı göreceğiz. Buna kalben inanıyoruz. Şu anda bütün muhalefet de başka siyasi partiler ve toplam seçmen de anketler elimizdedir, her partinin ortalamasının yüzde 80'i AK Parti'nin yine hükümet kuracağını ve iktidar olacağını kabul ediyor. Sadece bir soru var zihinlerde, 'AK Parti anladık yine gelecek ama yine 340-350'lilerde mi gelecek yoksa anayasayı değiştirecek büyük bir oy çoğunluğuyla mı gelecek?' İkisine de razıyız. Allah hangisiyse onu nasıp etsin. Bizimki çalışmaktır, bizimki koşmaktır.''
-''TÜRK HALKI ONU ÇOK SEVİYOR''-
AK Parti'nin kuruluşunun ilk yılında seçimlere girdiklerini, Recep Tayyip Erdoğan'ın da İstanbul 1. bölgeden 1. sıra adayı olduğunu hatırlatan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, şunları kaydetti:
''O zaman yüksek yargı çok engeller karşımıza çıkardı. Hasan Celal Güzel hakkında verilmiş örnek bir kararı Recep Tayyip Erdoğan'a uygulaması gerekirken özel bir kararla onun kurucu olamayacağına, dolayısıyla milletvekili olmayacağına karar verdi. Seçime bir, bir buçuk ay kalmıştı liste boşalmıştı, adaylık iptal edilmişti. O zaman televizyonlara çıkıyor ve konuşuyoruz. Ben AK Parti'nin 51 milletvekilinin meclisteki grup başkanıyım. Bana televizyonda zil takıp oynayarak şunu soruyorlar, 'Genel başkanınız aday olamadı. İktidara gelseniz de Başbakan da olamayacak. Peki sizin Başbakan adayınız kim?' Hakikaten can yakıcı bir soru. Her şeyimiz, örnek insan, iyi siyasetçi, güzel ve başarılı bir belediye başkanlığından sonra zulmen cezaevinde bırakılmış bir insan. Türk halkı onu çok seviyor ve onu Başbakan görmek istiyor, ama Yargıtayın bir dairesi onun adaylığını iptal etti.''
-GÖZYAŞLARINI TUTAMADI-
Liderliğin başka bir iş olduğunu hem Allah vergisi hem de çalışarak gayret edilerek ulaşılacak bir nokta olduğunu ifade eden Bülent Arınç, şunları kaydetti:
''Biz ayda 4 tane anketi takip ediyoruz. En güvenilen lider olarak ben biliyorum ki 9 senedir Tayyip bey birinciliği kimseye bırakmadı. Dün Sayın Başbakan ile Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Libya'dan gelen yaralıları ziyaret ettik. İnanın bir biraz arka planda kalmaya çalıştım, çünkü ağlıyordum. 'Türkiye' diyorlardı. 'Allah sizden razı olsun' diyorlardı. 'Siz Simon Perez'e cevabı verdiğinizde.... ''
Bu sırada gözyaşlarını tutamayan ve konuşmakta güçlük çeken Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Biz o günden beri Türkleri çok seviyoruz ve inanın o günden bu yana doğan çocuklarımızın ismi ya Recep'tir ya Tayyip'tir' diyorlar. Biz böyle bir kadroyuz. Siyasete renk kattık. Gerçek anlamını kazandırdık. Kalan 50-55 günde bütün milletvekili adaylarımızla birlikte çok çalışacağız. Listeye giremeyen hiçbir arkadaşım üzülmesin, sıkılmasın, gücenmesin, hepsine bu büyük parti içinde en önemli görevler verilecektir. Hep birlike hizmet edeceğiz.''
-''MİLLETİMİZ BİZE GÜVENİYOR''-
Bakan Arınç, artık Türkiye'de hiç kimsenin faili meçhul cinayete kurban gitmeyeceğini, hiç kimsenin zulüm ve işkence görmeyeceğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle tamamladı:
''Türkiye'de hiç kimse kıyafetinden dolayı ayrımcılığa tabi tutulmayacak. Ne üniversitelerdeki çocuklarımız ne de sokakta yürüyen masum insanlarımız aşağılayıcı sözlere muhatap kalmayacak. Artık Türkiye'de hiç kimse inançlarından dolayı YAŞ kararıyla ordudan atılmayacak. Artık Türkiye'de hiç kimse HSYK'nın kararlarıyla 'Sen savcılık yaparken şuna dokundun' deyip mesleğinden ihraç edilmeyecek. Bugün onların hepsine iradeyi itibar sağlayan, milletimizin yüzde 58'inin ''Evet'' kararı ve onları parlamentoda kanunlaştıran bu değerli milletvekili kardeşlerimdir. Geçtiğimiz dönemin hayırlı işlerine hep birlikte imza attık. 26 maddelik anayasa değişikliğini meclisteki 336 milletvekilimiz bir tek fire vermeden gerçekleştirdi. Hesabı sizin önünüze koydu, siz de o hesabı çok güzel gördünüz. Milletimiz bize güveniyor biz de ondan güç alıyoruz.''
Kaynak: AA
Arınç, 20 yaşında başladığı siyasi yaşamında 40 yılını doldurduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu:
''Bugün artık bu genç arkadaşlarımıza baktığımda bu işin sonlanması gerektiğini düşünüyorum. Meraklanmayın zaten bu son dönemimiz. Bildiğiniz gibi AK Parti tüzüğüne, doğrusu benim haberim de yoktu, konulan bir hükümle '3 dönem milletvekilliği yapanlar artık mutlaka ara vermek zorundalar. Hanım da burada şahidimdir, çoğu zaman 'Bu işi bir sonlandıralım' diye düşünmüştük. Bu kez de son defa adaylığa müracaat ettim sonra Sayın Başbakanımızla görüştük, Bursa'dan aday olmamı istedi, arzu etti. Şerefle, gururla kabul ettim ve bundan büyük bir memnuniyet duydum.''
-''ŞAPKASINI ALIP KAÇMAMALI''
40 yıllık siyasi hayatında siyasetin millet için, milletin sorunlarının çözülmesi için yapılması gerektiğini öğrendiğini vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:
''Sorunlar çözülürse millet daha huzurlu, daha mutlu yaşar, refah düzeyi daha da artar. Siyasette gelip geçici olmamalı, arkasında insan iz bırakmalı. Partiyse parti hükümet ise hükümet milletvekili ise milletvekili, sözünün eri olmalı bilgili ve kararlı olmalı. Üstelik cesur olmalı. Dik durmalı, ama diklenmemeli, haksızlıklar karşısında hiç bir zaman susmamalı, yanlışlıklara isyan etmeli. Millet iradesini hiçe sayan olursa onu affetmemeli, milletin emanetini yolda sokakta bırakmamalı ve şapkasını alıp kaçmamalı. Siyaset böyle bir şey.''
Arınç, insanların ilkeli siyaset yapanı, sözüne dikkat edeni, sözünden dönmeyeni sevdiklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
''Demirel yani defalarca gidip gelmekle siyaset yaptığını zanneden o kişinin eski cumhurbaşkanımızın yaşattığı bir olay var Türkiye'ye, o oy almak için her şeyi mubah sayardı. '5 bin mi veriyor, benden 10 bin, 3 mü diyor benden 5, emeklilik yaşı 30 olacak, her yer il olacak...' Her seçim böyle ama seçimden sonra oraları il olmuyor. Bir seçim sabrediyorlar, iki seçim sabrediyorlar, ama 'baba' o kadar inandırıcı konuşuyor ki ''Plaka numaralarınızı da verdim seçimden sonra il olacaksınız bu sözümün altını çizin' diyor. Nasıl inanmaz da oy vermezsiniz. Bir seçim böyle iki seçim böyle üçüncü seçimin başında diyelim ki o ilçeden bir heyet toplanıyor ve gidiyor babasını ziyarete. İki seçim geldin bize plaka numaramızı da verdin 'Altını da çizin' dedin ama bizi il yapmadın. Şüphesiz Demirel üslubuyla da farklı bir insan, 'Siz böyle böyle demiştiniz altını da çizin demişsiniz' dedikten sonra, Demirel'in cevabı (şimdi de üstünü çizin.)''
-''POPÜLİST OLSAYDIK BUGÜNE KADAR AYAKTA KALAMAZDIK''-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan da AK Parti'de siyaset yapanlardan da hiç böyle bir popülist yaklaşım duymadığını ifade eden Arınç, şöyle dedi:
''Bunlar oy getirecek şeylerdir belki, ama sadece bir ilçeyi il yaptığınız zaman il olmayı yıllardır bekleyen ilçeleri küstürürsünüz. Siverek'ten bahsediyorum, 30 yıl evvel kurulmuş dernekleri var. Siverik'i İl Yapma ve Kalkındırma Derneği. Bunlar hükümetleri mahkemeye verdiler. 'Bizi il yapmıyorsunuz' diye. İşi bu kadar ciddiye alanlar da var. İl olma konusu eğer bir gereklilik haline gelirse ve diyelim ki bu 100 olur 101 olur, böyle bir şeye ihtiyaç duyulursa o zaman il olmayı bekleyen ilçelerimiz kendilerini burada görebilirler. Ama şu anda bizim hükümet olarak da sadece bir ilçeyi veya iki ilçeyi il yapmak gibi bir düşüncemiz yok. Eğer popülist olsaydık bugüne kadar ayakta kalamazdık.''
AK Parti olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da prensiplerinden taviz vermeyeceklerini belirten Arınç, ''Prensiplerimiz ülkemizin güvenlik, emniyet içinde, sağlıklı bir toplum olarak yaşamasıdır. Attığımız her adımı buna göre attık ve 2002'den bu yana da millet bizi, her zaman güvenilen, sözünün eri, hizmetten başka bir şey düşünmeyen bir parti olarak tanıdı'' diye konuştu.
Arınç, 9 yıldan beri tek başına iktidar görevinde bulunduklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:
''Allah'a hamd ediyoruz, milletimize desteğinden dolayı da teşekkür ediyoruz. Bundan sonra da böyle olacak. İnşallah 3. dönem iktidarımızı göreceğiz. Buna kalben inanıyoruz. Şu anda bütün muhalefet de başka siyasi partiler ve toplam seçmen de anketler elimizdedir, her partinin ortalamasının yüzde 80'i AK Parti'nin yine hükümet kuracağını ve iktidar olacağını kabul ediyor. Sadece bir soru var zihinlerde, 'AK Parti anladık yine gelecek ama yine 340-350'lilerde mi gelecek yoksa anayasayı değiştirecek büyük bir oy çoğunluğuyla mı gelecek?' İkisine de razıyız. Allah hangisiyse onu nasıp etsin. Bizimki çalışmaktır, bizimki koşmaktır.''
-''TÜRK HALKI ONU ÇOK SEVİYOR''-
AK Parti'nin kuruluşunun ilk yılında seçimlere girdiklerini, Recep Tayyip Erdoğan'ın da İstanbul 1. bölgeden 1. sıra adayı olduğunu hatırlatan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, şunları kaydetti:
''O zaman yüksek yargı çok engeller karşımıza çıkardı. Hasan Celal Güzel hakkında verilmiş örnek bir kararı Recep Tayyip Erdoğan'a uygulaması gerekirken özel bir kararla onun kurucu olamayacağına, dolayısıyla milletvekili olmayacağına karar verdi. Seçime bir, bir buçuk ay kalmıştı liste boşalmıştı, adaylık iptal edilmişti. O zaman televizyonlara çıkıyor ve konuşuyoruz. Ben AK Parti'nin 51 milletvekilinin meclisteki grup başkanıyım. Bana televizyonda zil takıp oynayarak şunu soruyorlar, 'Genel başkanınız aday olamadı. İktidara gelseniz de Başbakan da olamayacak. Peki sizin Başbakan adayınız kim?' Hakikaten can yakıcı bir soru. Her şeyimiz, örnek insan, iyi siyasetçi, güzel ve başarılı bir belediye başkanlığından sonra zulmen cezaevinde bırakılmış bir insan. Türk halkı onu çok seviyor ve onu Başbakan görmek istiyor, ama Yargıtayın bir dairesi onun adaylığını iptal etti.''
-GÖZYAŞLARINI TUTAMADI-
Liderliğin başka bir iş olduğunu hem Allah vergisi hem de çalışarak gayret edilerek ulaşılacak bir nokta olduğunu ifade eden Bülent Arınç, şunları kaydetti:
''Biz ayda 4 tane anketi takip ediyoruz. En güvenilen lider olarak ben biliyorum ki 9 senedir Tayyip bey birinciliği kimseye bırakmadı. Dün Sayın Başbakan ile Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Libya'dan gelen yaralıları ziyaret ettik. İnanın bir biraz arka planda kalmaya çalıştım, çünkü ağlıyordum. 'Türkiye' diyorlardı. 'Allah sizden razı olsun' diyorlardı. 'Siz Simon Perez'e cevabı verdiğinizde.... ''
Bu sırada gözyaşlarını tutamayan ve konuşmakta güçlük çeken Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Biz o günden beri Türkleri çok seviyoruz ve inanın o günden bu yana doğan çocuklarımızın ismi ya Recep'tir ya Tayyip'tir' diyorlar. Biz böyle bir kadroyuz. Siyasete renk kattık. Gerçek anlamını kazandırdık. Kalan 50-55 günde bütün milletvekili adaylarımızla birlikte çok çalışacağız. Listeye giremeyen hiçbir arkadaşım üzülmesin, sıkılmasın, gücenmesin, hepsine bu büyük parti içinde en önemli görevler verilecektir. Hep birlike hizmet edeceğiz.''
-''MİLLETİMİZ BİZE GÜVENİYOR''-
Bakan Arınç, artık Türkiye'de hiç kimsenin faili meçhul cinayete kurban gitmeyeceğini, hiç kimsenin zulüm ve işkence görmeyeceğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle tamamladı:
''Türkiye'de hiç kimse kıyafetinden dolayı ayrımcılığa tabi tutulmayacak. Ne üniversitelerdeki çocuklarımız ne de sokakta yürüyen masum insanlarımız aşağılayıcı sözlere muhatap kalmayacak. Artık Türkiye'de hiç kimse inançlarından dolayı YAŞ kararıyla ordudan atılmayacak. Artık Türkiye'de hiç kimse HSYK'nın kararlarıyla 'Sen savcılık yaparken şuna dokundun' deyip mesleğinden ihraç edilmeyecek. Bugün onların hepsine iradeyi itibar sağlayan, milletimizin yüzde 58'inin ''Evet'' kararı ve onları parlamentoda kanunlaştıran bu değerli milletvekili kardeşlerimdir. Geçtiğimiz dönemin hayırlı işlerine hep birlikte imza attık. 26 maddelik anayasa değişikliğini meclisteki 336 milletvekilimiz bir tek fire vermeden gerçekleştirdi. Hesabı sizin önünüze koydu, siz de o hesabı çok güzel gördünüz. Milletimiz bize güveniyor biz de ondan güç alıyoruz.''