Başbakan Erdoğan‘ın İngiliz Meslektaşı Cameron İle Bir Araya Gelmesi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, NATO‘nun Libya‘da başarılı bir sınav vermesini istediklerini belirterek, muhaliflerin silahlandırılmasının söz konusu olamayacağını ifade etti.
Londra‘da İngiliz meslektaşı ile bir araya gelen Erdoğan, görüşme sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye‘nin Libya halkının talepleri doğrultusunda bir netice alınmasından yana olduğunu kaydeden Erdoğan, "İstiyoruz ki Libya‘da bir an önce barış, demokratik hak ve özgürlükleri temin edelim. Libya, bir Afganistan olmasın. NATO, çok önemli bir sınavı Libya‘da gerçekleştirsin istiyoruz. Libya, çok daha farklı bir profil, bu çalışmanın içinde Arap Ligi, Afrika Birliği ve İslam Konferansı Teşkilatı‘nın olması çok önemli" dedi.
"Bugünden tezi yok, oradaki zulmün, akan kanın ve ölümlerin durması gerekiyor" diyen Erdoğan, Türkiye ve İngiltere‘nin birlikte ortaya koyacağı perspektifin süreci olumlu yönde değiştireceğini ifade etti.
Türkiye‘nin Libya‘da muhaliflerin silahlandırılması yönünde bir tavrı olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Böyle bir şeyin içerisine girmek Libya‘da farklı bir tahriki ortaya çıkarır. Böyle bir şeyi açıklamayı da doğru bulmuyoruz. Buraya NATO‘nun niye girdiği belli. Herhangi bir tarafı kabul etmiyoruz. Muhalifleri silahlandırma, orada teröre zemin hazırlama durumuna yol açabilir ki, bu çok risklidir. Zaten NATO buraya müdahalesi, oradaki sıkıntıları gidermek için atılmış bir adımdır. Biz de o yüzden NATO
içinde yer alıyoruz" şeklinde konuştu.
"SURİYE‘DE SOMUT VE NET MESAJLAR VERİLSEYDİ DAHA İSABETLİ OLURDU"
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad‘ın dün mecliste yaptığı konuşmaya da değinen Erdoğan, 2 ay önce Esad‘la görüşmesinde kendisine olağanüstü halin kaldırılması ve reformlara gidilmesi konusunda tavsiyelerde bulunduğunu belirterek, "Esad, Suriye‘de sevilen bir isim. Belli bir avantajı var. Eşi Sünni, kendisi Nusayri. Adeta Suriye‘yi kucaklayan bir profil ortaya koyuyor. Bu süreci hzılandırmasını ve bu reformun kendisi tarafından açıklamasının çok faydalı olacağını ifade ettim. Olayların ardından
kendisiyle
iki kez görüştüm. Fakat dün yapılan açıklama, Suriye halkını ne denli tatmin etti, bunun kararını ben veremem. Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Somut ve net mesajlar verilseydi daha da isabetli olurdu diye düşünüyorum" dedi.
Türkiye‘nin Avrupa Birliği (AB) sürecinde haksız olarak birçok engellemelerle karşılaştığını söyleyen Erdoğan, "Şu anda AB müktesebatının içinde olmadığı halde birçok uygulamanın AB liderleri arasında yapılıyor olması bizleri doğrusu üzmektedir. En önemlisi, bütün fasıllarla alakalı olarak, örneğin genel olarak 8 faslı askıya almak, bloke etmek, 6 faslı Güney Kıbrıs yönetiminin bloke etmesi, 5‘ini Fransa‘nın bloke etmesi gibi yanlış yaklaşımlar, AB müktesebatı içinde olan şeyler değil" dedi.
Erdoğan ayrıca, "Türkiye‘ye yönelik bu tür uygulamalar şık değil. Bunu her zaman da söylüyorum. AB, şurada 14 Aralık 2004‘e kadar, müzakerelerin başladığı ana kadar toplantılara hep katıldık. Ondan sonra ne oldu anlamadık, bir de baktık ki, müzakereci olan bizleri toplantılara davet etmemeye başladılar. O ana kadar müzakereci olmadığımız halde davet ediliyorduk, bunlar tabii bizi üzüyor" ifadelerini kullandı.
Türkiye‘nin Kıbrıs meselesine yönelik yaklaşımının, iki kurucu devletli, adil ve kapsamlı bir sürecin başlatılması yönünde sürdüğünü belirten Erdoğan, "Güney Kıbrıs, ne yazık ki hiçbir zaman olumlu yaklaşmadı. Çok daha önemlisi, Kofi Annan döneminde atılan adımlar var. Annan tarafından hazırlanmış olan rapor BM Genel Kurulu‘nda hala gündeme getirilmiyor. Bu raporun ortaya konması lazım. Bizler yapılan referandumla, o zaman İsviçre‘de bir söz verdik. Dedik ki, bu referandumda, Kuzey‘de Türkler evet derse,
Güney‘de de Rumlar hayır derse ne olacak? AB bize o zaman hiç endişe etmeyin dedi. Rum kesimi hayır demesine rağmen ödüllendirildi ve AB‘ye alındı. Bunları anlamak mümkün değil" dedi.
İNGİLTERE BAŞBAKANI CAMERON
Başbakan olduktan sonra ziyaret ettiği ülkelerin başında Türkiye‘nin geldiğini söyleyen David Cameron, Erdoğan‘ın yaptığı iade-i ziyaretten büyük memnuniyet duyduğunu söyledi. Cameron görüşmelerinde ticaret alanındaki ilişkilerin kuvvetlendirilmesi konusunda ortak kararlılıklarını ifade ettiklerini, Libya‘daki insanlara yardım konusunu ele aldıklarını, Türkiye‘nin nihai AB üyeliğine İngiltere‘nin desteğini yinelediklerini ve Afganistan konusunu ele aldıklarını söyledi.
Türkiye ile İngiltere arasındaki ilişkilerin hiç olmadığı kadar kuvvetli olduğunu düşündüğünü söyleyen Cameron, "Geçen yıl çok yeni bir stratejik ortaklığa imza attık ve bu ortaklık yine vitesini yükseltti. Birleşik Krallık ile Türkiye arasındaki CEO Forum‘un açılışıyla da bu ortaklık pekiştirilmiş oldu. Bizim ticaret yatırımlarımızı karşılıklı olarak artıracak ve 2015 yılında karşılıklı ticaret hacmimizi iki katına çıkarmakla ilgili hedeflerimizi tutturmamıza yardımcı olacak" dedi.
Libya konusunu ele aldıklarını söyleyen Cameron, "Sivil nüfusu korumaktaki kararlılığımızı yineledik. 1973 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararını da tam uygulama noktasındaki kararlılığımızı ifade ettik. Türkiye, Libya‘daki çalışmalara büyük katkı sağladı. 5 Türk gemisi ve 1 denizaltı BM‘nin çalışmalarına destek veriyor. Aynı zamanda Türkiye‘nin sürdürdüğü çok kuvvetli diplomatik yaklaşım var. Bu hafta başındaki Londra Konferansı‘nda sayın Davutoğlu‘nun da katkılarıyla sağlamış olduğu destek bizler için çok
önemli. Türkiye ile beraber ve diğer 40 ülkenin Libya‘nın ihtiyaç duyduğu tüm insani yardımı sağlamaya kararlı olduğunu yinelemiştir ve siyasi sürece olan desteğini de pekiştirmeye imkan vermiştir. Libya‘nın geleceğini kararlaştırırken özellikle Libya halkının sesinin duyulmasının altını çizmiş bulunmaktayız. Libya‘yla ilgili politikalarımızın koordinasyonunu sağlayacak bir yk, bloke etmek, 6 faslı Güneyçalışma grubu oluşturuyoruz. Aynı zamanda Ankara‘da insani yardım çalışmalarıyla ilgilenecek olan
ofisimizin de kurulmasının akabinde çalışmalara imza atacağını düşünüyorum. Bu şiddet eğiliminin bir an önce bırakılmasına ilişkin adımların da zamanında atılabilmesini umut ediyorum. Artık yok olmaya mahkum ve çökmekte olan bir Kaddafi rejiminin ortasında bulunan insanların çığlığına, isyanına ve beklentilerine dikkat vermek durumundayız. Burada Türkiye‘nin de katkılarını yeniden hatırlatmak istiyorum" dedi.
Türkiye‘nin nihai AB üyeliğini çok yakın olarak desteklediklerini söyleyen Cameron, "Hizmetler için ve malların serbest dolaşımıyla ilgili Türkiye çok ciddi bir pazar oluşturuyor ve AB‘nin uzun vadeli istikrarına da Türkiye‘nin büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Ayrıca değişim katalizörü olması açısından da Türkiye‘nin AB üyeliğinin önemli olduğunu düşünüyorum" dedi.
Kıbrıs‘la ilgili olarak konuşan Cameron, "Çözümlerin Kıbrıs halkı tarafından tercih edilerek iki devletli bir çözüme gidilmesinin öneminin altını çizmek istiyorum" dedi.
Afganistan hakkında konuşan Cameron, "Orada yaptığımız çalışmalar ve Afganistan‘ın ve bölgenin istikrarı açısından çok önemli. Sayın başbakanla hemfikir olduğumuz bir konu daha var, o da El Kaide ile bağlantısı olan muhaliflerin bir an önce bu bağlantılarından uzaklaşması ve çatışmanın artık sona ermesine imkan verecek bir ortamın Afgan halkıyla tesis edilmesi." dedi.
Başbakan Erdoğan‘ın Ortadoğu‘da oynadığı rolün çok önemli olduğunu vurgulayan Cameron, "Türkiye istikrarlı ve demokratik bir toplum olması nedeniyle burada bulunan ülkelerin büyük çoğunluğu için geleceğe yönelik önemli bir örnek ve model teşkil ediyor. Bizler burada Mısır‘ın, Tunus‘un, Libya‘nın, Yemen‘in, Suriye‘nin ve diğer tüm bölge halklarının beklentilerine ilişkin çalışmalarımızı pekiştiriyoruz" dedi.
Basın toplantısının soru cevap kısmında Libya Dışişleri Bakanı Musa Kosa‘nın Ingiltere‘ye sığınmasıyla ilgili sorulan soruya cevap veren David Cameron, "Öncelikle şunu söylemek istiyorum bu karar Libya eski Dışişlerin Bakanı‘nın kararıydrı. Bulunduğu pozisyondan istifa edip buraya gelmesi kendi kararıydı. Bu da Kaddafi‘nin pozisyonunu zayıflattı ve bunu gözardı etmeyelim. Bununla beraber Musa Kosa dokunulmazlık verilmiş bir şahıs değil ve buraya geldiğinde bununla ilgili de bir imtiyaz verilmedi. Altını
çizmek istediğim konu şu: Lockerbie ile ilgili bombalama ve onun ardından gelen soruşturma hala devam ediyor. Savcılar ve polis güçleri hükümetten bağımsız soruşturmalarına devam ediyor. Nerede hangi delili bulurlarsa onun üzerine gidebilirler ve soruşturmalarını ona göre yönlendirebilirler. Hiçbir şekilde soruşturmaya müdahale etme gibi bir niyetimiz yok. Herhangi bir şekilde böyle bir talep gelirse buna ivedilikle karşı çıkacağımızda bilmenizi istiyorum" dedi.
Libya‘da muhaliflerin silahlandırılması konusu ve Suriye hakkında sorulan soruya cevap veren Cameron, "Öncelikle Suriye ilgili şunu söylemek istiyorum sevgili dostum Erdoğan‘ın söylediklerine katılıyorum. Öncelikle bu talepler reformlarla karşılanmalı, baskı ile karşılanmamalı ve atılması gereken adımlar bir an önce atılmalı. Bizler genel olarak Arap dünyası ile u, bloke etmek, 6 faslı Güneyilgili Ortadoğu ile ilgili ve Afrika ile ilgili ortak düşüncemiz bu. Bütün bu liderler insanların isteklerini
karşılamak zorundalar ve bunu reformlarla yapmalıdırlar. Libya ile ilgili olarak da biz Libya‘nın bölünmesini istemiyoruz. Toprak bütünlüğünü koruyan bir ülke olarak daha demokratik bir çağa geçişini temin etmeye çalışıyoruz. Daha doğrusu bunun gerçekleştiğini görmek istiyoruz. Muhaliflerin silahlandırılması ile ilgili herhangi bir karara varmış değiliz. Burada BM‘nin 1973 kararına uygun adımların atılması ve o karara uygun bir yolun izlenmesini öngörüyoruz. Bununla ilgili bizler özellikle Bingazi‘de
demokratik güçlere yardımcı olmamız gerektiğini de düşünüyoruz. Ara geçiş dönemi, ulusal yönetim konsey ile ilgili yapılan çalışmalarını ben sayın Cebrail ile görüştüm onlar ara geçiş dönemi için var olmak istediklerini ifade ettiler zaten. Libya‘nın daha özgür ve demokratik bir sürece geçerken bu ve benzeri aktörleri kullanabilmesi yönünde bizler onlara bir destek sağlayabileceksek niye yapmayalım" dedi.
Kaynak: İHA
Türkiye‘nin Libya halkının talepleri doğrultusunda bir netice alınmasından yana olduğunu kaydeden Erdoğan, "İstiyoruz ki Libya‘da bir an önce barış, demokratik hak ve özgürlükleri temin edelim. Libya, bir Afganistan olmasın. NATO, çok önemli bir sınavı Libya‘da gerçekleştirsin istiyoruz. Libya, çok daha farklı bir profil, bu çalışmanın içinde Arap Ligi, Afrika Birliği ve İslam Konferansı Teşkilatı‘nın olması çok önemli" dedi.
"Bugünden tezi yok, oradaki zulmün, akan kanın ve ölümlerin durması gerekiyor" diyen Erdoğan, Türkiye ve İngiltere‘nin birlikte ortaya koyacağı perspektifin süreci olumlu yönde değiştireceğini ifade etti.
Türkiye‘nin Libya‘da muhaliflerin silahlandırılması yönünde bir tavrı olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Böyle bir şeyin içerisine girmek Libya‘da farklı bir tahriki ortaya çıkarır. Böyle bir şeyi açıklamayı da doğru bulmuyoruz. Buraya NATO‘nun niye girdiği belli. Herhangi bir tarafı kabul etmiyoruz. Muhalifleri silahlandırma, orada teröre zemin hazırlama durumuna yol açabilir ki, bu çok risklidir. Zaten NATO buraya müdahalesi, oradaki sıkıntıları gidermek için atılmış bir adımdır. Biz de o yüzden NATO
içinde yer alıyoruz" şeklinde konuştu.
"SURİYE‘DE SOMUT VE NET MESAJLAR VERİLSEYDİ DAHA İSABETLİ OLURDU"
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad‘ın dün mecliste yaptığı konuşmaya da değinen Erdoğan, 2 ay önce Esad‘la görüşmesinde kendisine olağanüstü halin kaldırılması ve reformlara gidilmesi konusunda tavsiyelerde bulunduğunu belirterek, "Esad, Suriye‘de sevilen bir isim. Belli bir avantajı var. Eşi Sünni, kendisi Nusayri. Adeta Suriye‘yi kucaklayan bir profil ortaya koyuyor. Bu süreci hzılandırmasını ve bu reformun kendisi tarafından açıklamasının çok faydalı olacağını ifade ettim. Olayların ardından
kendisiyle
iki kez görüştüm. Fakat dün yapılan açıklama, Suriye halkını ne denli tatmin etti, bunun kararını ben veremem. Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Somut ve net mesajlar verilseydi daha da isabetli olurdu diye düşünüyorum" dedi.
Türkiye‘nin Avrupa Birliği (AB) sürecinde haksız olarak birçok engellemelerle karşılaştığını söyleyen Erdoğan, "Şu anda AB müktesebatının içinde olmadığı halde birçok uygulamanın AB liderleri arasında yapılıyor olması bizleri doğrusu üzmektedir. En önemlisi, bütün fasıllarla alakalı olarak, örneğin genel olarak 8 faslı askıya almak, bloke etmek, 6 faslı Güney Kıbrıs yönetiminin bloke etmesi, 5‘ini Fransa‘nın bloke etmesi gibi yanlış yaklaşımlar, AB müktesebatı içinde olan şeyler değil" dedi.
Erdoğan ayrıca, "Türkiye‘ye yönelik bu tür uygulamalar şık değil. Bunu her zaman da söylüyorum. AB, şurada 14 Aralık 2004‘e kadar, müzakerelerin başladığı ana kadar toplantılara hep katıldık. Ondan sonra ne oldu anlamadık, bir de baktık ki, müzakereci olan bizleri toplantılara davet etmemeye başladılar. O ana kadar müzakereci olmadığımız halde davet ediliyorduk, bunlar tabii bizi üzüyor" ifadelerini kullandı.
Türkiye‘nin Kıbrıs meselesine yönelik yaklaşımının, iki kurucu devletli, adil ve kapsamlı bir sürecin başlatılması yönünde sürdüğünü belirten Erdoğan, "Güney Kıbrıs, ne yazık ki hiçbir zaman olumlu yaklaşmadı. Çok daha önemlisi, Kofi Annan döneminde atılan adımlar var. Annan tarafından hazırlanmış olan rapor BM Genel Kurulu‘nda hala gündeme getirilmiyor. Bu raporun ortaya konması lazım. Bizler yapılan referandumla, o zaman İsviçre‘de bir söz verdik. Dedik ki, bu referandumda, Kuzey‘de Türkler evet derse,
Güney‘de de Rumlar hayır derse ne olacak? AB bize o zaman hiç endişe etmeyin dedi. Rum kesimi hayır demesine rağmen ödüllendirildi ve AB‘ye alındı. Bunları anlamak mümkün değil" dedi.
İNGİLTERE BAŞBAKANI CAMERON
Başbakan olduktan sonra ziyaret ettiği ülkelerin başında Türkiye‘nin geldiğini söyleyen David Cameron, Erdoğan‘ın yaptığı iade-i ziyaretten büyük memnuniyet duyduğunu söyledi. Cameron görüşmelerinde ticaret alanındaki ilişkilerin kuvvetlendirilmesi konusunda ortak kararlılıklarını ifade ettiklerini, Libya‘daki insanlara yardım konusunu ele aldıklarını, Türkiye‘nin nihai AB üyeliğine İngiltere‘nin desteğini yinelediklerini ve Afganistan konusunu ele aldıklarını söyledi.
Türkiye ile İngiltere arasındaki ilişkilerin hiç olmadığı kadar kuvvetli olduğunu düşündüğünü söyleyen Cameron, "Geçen yıl çok yeni bir stratejik ortaklığa imza attık ve bu ortaklık yine vitesini yükseltti. Birleşik Krallık ile Türkiye arasındaki CEO Forum‘un açılışıyla da bu ortaklık pekiştirilmiş oldu. Bizim ticaret yatırımlarımızı karşılıklı olarak artıracak ve 2015 yılında karşılıklı ticaret hacmimizi iki katına çıkarmakla ilgili hedeflerimizi tutturmamıza yardımcı olacak" dedi.
Libya konusunu ele aldıklarını söyleyen Cameron, "Sivil nüfusu korumaktaki kararlılığımızı yineledik. 1973 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararını da tam uygulama noktasındaki kararlılığımızı ifade ettik. Türkiye, Libya‘daki çalışmalara büyük katkı sağladı. 5 Türk gemisi ve 1 denizaltı BM‘nin çalışmalarına destek veriyor. Aynı zamanda Türkiye‘nin sürdürdüğü çok kuvvetli diplomatik yaklaşım var. Bu hafta başındaki Londra Konferansı‘nda sayın Davutoğlu‘nun da katkılarıyla sağlamış olduğu destek bizler için çok
önemli. Türkiye ile beraber ve diğer 40 ülkenin Libya‘nın ihtiyaç duyduğu tüm insani yardımı sağlamaya kararlı olduğunu yinelemiştir ve siyasi sürece olan desteğini de pekiştirmeye imkan vermiştir. Libya‘nın geleceğini kararlaştırırken özellikle Libya halkının sesinin duyulmasının altını çizmiş bulunmaktayız. Libya‘yla ilgili politikalarımızın koordinasyonunu sağlayacak bir yk, bloke etmek, 6 faslı Güneyçalışma grubu oluşturuyoruz. Aynı zamanda Ankara‘da insani yardım çalışmalarıyla ilgilenecek olan
ofisimizin de kurulmasının akabinde çalışmalara imza atacağını düşünüyorum. Bu şiddet eğiliminin bir an önce bırakılmasına ilişkin adımların da zamanında atılabilmesini umut ediyorum. Artık yok olmaya mahkum ve çökmekte olan bir Kaddafi rejiminin ortasında bulunan insanların çığlığına, isyanına ve beklentilerine dikkat vermek durumundayız. Burada Türkiye‘nin de katkılarını yeniden hatırlatmak istiyorum" dedi.
Türkiye‘nin nihai AB üyeliğini çok yakın olarak desteklediklerini söyleyen Cameron, "Hizmetler için ve malların serbest dolaşımıyla ilgili Türkiye çok ciddi bir pazar oluşturuyor ve AB‘nin uzun vadeli istikrarına da Türkiye‘nin büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Ayrıca değişim katalizörü olması açısından da Türkiye‘nin AB üyeliğinin önemli olduğunu düşünüyorum" dedi.
Kıbrıs‘la ilgili olarak konuşan Cameron, "Çözümlerin Kıbrıs halkı tarafından tercih edilerek iki devletli bir çözüme gidilmesinin öneminin altını çizmek istiyorum" dedi.
Afganistan hakkında konuşan Cameron, "Orada yaptığımız çalışmalar ve Afganistan‘ın ve bölgenin istikrarı açısından çok önemli. Sayın başbakanla hemfikir olduğumuz bir konu daha var, o da El Kaide ile bağlantısı olan muhaliflerin bir an önce bu bağlantılarından uzaklaşması ve çatışmanın artık sona ermesine imkan verecek bir ortamın Afgan halkıyla tesis edilmesi." dedi.
Başbakan Erdoğan‘ın Ortadoğu‘da oynadığı rolün çok önemli olduğunu vurgulayan Cameron, "Türkiye istikrarlı ve demokratik bir toplum olması nedeniyle burada bulunan ülkelerin büyük çoğunluğu için geleceğe yönelik önemli bir örnek ve model teşkil ediyor. Bizler burada Mısır‘ın, Tunus‘un, Libya‘nın, Yemen‘in, Suriye‘nin ve diğer tüm bölge halklarının beklentilerine ilişkin çalışmalarımızı pekiştiriyoruz" dedi.
Basın toplantısının soru cevap kısmında Libya Dışişleri Bakanı Musa Kosa‘nın Ingiltere‘ye sığınmasıyla ilgili sorulan soruya cevap veren David Cameron, "Öncelikle şunu söylemek istiyorum bu karar Libya eski Dışişlerin Bakanı‘nın kararıydrı. Bulunduğu pozisyondan istifa edip buraya gelmesi kendi kararıydı. Bu da Kaddafi‘nin pozisyonunu zayıflattı ve bunu gözardı etmeyelim. Bununla beraber Musa Kosa dokunulmazlık verilmiş bir şahıs değil ve buraya geldiğinde bununla ilgili de bir imtiyaz verilmedi. Altını
çizmek istediğim konu şu: Lockerbie ile ilgili bombalama ve onun ardından gelen soruşturma hala devam ediyor. Savcılar ve polis güçleri hükümetten bağımsız soruşturmalarına devam ediyor. Nerede hangi delili bulurlarsa onun üzerine gidebilirler ve soruşturmalarını ona göre yönlendirebilirler. Hiçbir şekilde soruşturmaya müdahale etme gibi bir niyetimiz yok. Herhangi bir şekilde böyle bir talep gelirse buna ivedilikle karşı çıkacağımızda bilmenizi istiyorum" dedi.
Libya‘da muhaliflerin silahlandırılması konusu ve Suriye hakkında sorulan soruya cevap veren Cameron, "Öncelikle Suriye ilgili şunu söylemek istiyorum sevgili dostum Erdoğan‘ın söylediklerine katılıyorum. Öncelikle bu talepler reformlarla karşılanmalı, baskı ile karşılanmamalı ve atılması gereken adımlar bir an önce atılmalı. Bizler genel olarak Arap dünyası ile u, bloke etmek, 6 faslı Güneyilgili Ortadoğu ile ilgili ve Afrika ile ilgili ortak düşüncemiz bu. Bütün bu liderler insanların isteklerini
karşılamak zorundalar ve bunu reformlarla yapmalıdırlar. Libya ile ilgili olarak da biz Libya‘nın bölünmesini istemiyoruz. Toprak bütünlüğünü koruyan bir ülke olarak daha demokratik bir çağa geçişini temin etmeye çalışıyoruz. Daha doğrusu bunun gerçekleştiğini görmek istiyoruz. Muhaliflerin silahlandırılması ile ilgili herhangi bir karara varmış değiliz. Burada BM‘nin 1973 kararına uygun adımların atılması ve o karara uygun bir yolun izlenmesini öngörüyoruz. Bununla ilgili bizler özellikle Bingazi‘de
demokratik güçlere yardımcı olmamız gerektiğini de düşünüyoruz. Ara geçiş dönemi, ulusal yönetim konsey ile ilgili yapılan çalışmalarını ben sayın Cebrail ile görüştüm onlar ara geçiş dönemi için var olmak istediklerini ifade ettiler zaten. Libya‘nın daha özgür ve demokratik bir sürece geçerken bu ve benzeri aktörleri kullanabilmesi yönünde bizler onlara bir destek sağlayabileceksek niye yapmayalım" dedi.