Egemen Bağış: "Türkiye Ab’nin Kapısında Yalvaracak Bir Ülke Değil"

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "Sayın Başbakanımızın yazdığı makalede de açık ve net bir şekilde belirttiği gibi Türkiye, Avrupa Birliği’nin (AB) kapısında yalvaracak bir ülke değil" dedi. AB’de Türkiye üzerinden iç siyaset yapmaya çalışan d

Portekiz’in başkenti Lizbon’a giden Başmüzakereci Egemen Bağış, hareketinden önce Atatürk Havalimanı VIP Salonu’nda basın açıklaması yaptı. Bağış, AB Komisyonu Başkanı Barroso ile görüşmek için Portekiz’e gittiğini belirterek "Portekiz’in İstanbul’da başkonsolosluğu yok. Portekiz’e gitmek isteyen vatandaşlarımız vize başvurularını yapmak için Ankara’ya gitmek zorunda kalıyorlardı. Portekiz Büyükelçiliği’nin Macaristan’ın İstanbul Başkonsolosluğu ile yaptığı bir anlaşma çerçevesinde 15 Mart’tan itibaren

İstanbul ve çevre illerde yaşayan yurttaşlarımız Ankara’ya gitme ihtiyacı duymadan İstanbul’daki Macaristan Başkonsolosluğu’ndan Portekiz için Schengen vizesi alabilecek. Bunun duyurusunu bizim ziyaretimize denk getirmek istediler. Portekiz’in, Türkiye Cumhuriyeti’nin hizmet ve hususi pasaportlarına yönelik vize uygulamalarını kaldırma konusunda bir çalışma yaptığını da sizlerle paylaşmak istiyorum. Ümit ederim ki o konuda da gelişmeleri sizlerle paylaşabilelim" diye konuştu.

Bakan Bağış, vize konusunda AB ülkeleri ile yoğun temaslar sürdürdüklerini ifade ederek, 24 Şubat’ta AB İçişleri ve Adalet Bakanları toplantısından Türkiye’nin beklentilerinin karşılanmadığını ifade ederek, şunları söyledi:

"Bizim o toplantıdan beklentimiz Türkiye ile vize muafiyeti müzakerelerinin başlama kararının çıkmasıydı. Maalesef bu kararı alamadılar. Bunun yeni Türkiye ile vize diyaloğunun başlama kararını aldılar. Bu bizim için yeterli değil. Diğer ülkelerle nasıl vize muafiyeti varsa, nasıl Bolivya’nın, Paraguay’ın, Brezilya’nın, Uruguay’ın vatandaşları Schengel ülkelerine vizesiz girebiliyorsa, Türkiye’nin vatandaşları da 65 ülkeye vizesiz gidebildiği gibi AB ülkelerine de vizesiz gidebilmesi için çalışmalarımızı

sürdürüyoruz."

Bu konuda önemli adımlar attıklarını ifade eden Bağış, biometrik pasaportlara geçildiğini, AB ile 4 yıldır müzakere edilen geri kabul anlaşmasının sonuçlandırıldığını, metnin hazırlandığını ama imzalanmadığını, komisyonun üye ülkelerden Türkiye ile vize muafiyeti müzakerelerine başlama yetkisi almasını beklediklerini söyledi. Bağış, "Bu yetkiyi alır almaz bu anlaşmayı imzalayabileceğimizi kendilerine duyurduk. Ümit ederiz ki bu temaslarımız sırasında hem Türkiye’nin AB sürecinde tıkanan fasılların

açılması için, hem vize muafiyeti konusunda gelişmeler sağlanabilmesi, hem de terörle mücadele konusunda Türkiye’nin haklı beklentilerine daha olumlu cevaplar alınabilmesi için, hem AB zirvelerine devlet büyüklerimizin davet edilebilmesi için hem de Kıbrıs sorununa makul ve adil bir çözüm bulunabilmesi için bu temaslarımızın yararlı olacağı ümidi ile yola çıkarıyoruz’’ diye konuştu.

Bağış, Portekiz’in Türkiye’nin AB üyelik sürecine destek veren müttefiklerden biri olduğunu da belirterek, "’Portekiz Türkiye’nin AB sürecine destek veren müttefiklerimizden biri. Şu anda AB Komisyonu’nun başkanı da Portekiz’in eski Başbakanı Barroso. Aslında dün Sayın Başbakanımızın Sayın Barroso ile Brüksel’de toplantı yapması planlanmıştı ancak Necmettin Erbakan’ın ani vefatı nedeniyle bu program tehir edildi. Bugün de daha önce planlanmış programa uyarak çalışma arkadaşlarımla Portekiz’e gidiyorum"

dedi.

Portekiz’de Portekiz Meclis Başkanı, Dışişleri Bakanı, AB Bakanı ile görüşeceğini ifade eden Bağış, Portekiz Parlamentosu’nun AB Komisyonu ve bazı milletvekilleriyle ortak bir toplantıya da katılacağını kaydetti. Bağış, Portekiz basını ile yapılacak mülakatın ardından Lizbon Üniversitesi’ni ziyaret edeceğini belirtti.

Başbakan Erdoğan’ın "Bizi alacaksanız alın, almayacaksanız oyalamayın" şeklindeki sözlerini hatırlatan bir basın mensubunun "Fransa ve Almanya’nın tutumları karşısında Sayın Başbakan’ın da sabrı taştı galiba. AB yolunda siz de mücadele ediyorsunuz?" sözleri üzerine Bağış, "Türkiye’nin AB’ye ilk başvurusunu yaptığı tarih 1959. Rahmetli Menderes o gün o başvuruyu yaparken Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları Almanya’ya misafir işçi statüsünde gitmek için yollara düşüyor. Türkiye’nin AB süreci ile göçün 50.

yıldönümünün birbirine çok yakın olması enteresan bir tesadüftür. O gününün Türkiye’sinin koşulları ile bugünün Türkiye’sinin koşulları arasında çok büyük bir fark vardır. O gün kişi başına düşen ortalama geliri 400 dolar olan Türkiye, bugün 11 bin doların üzerine çıkmıştır. O gün 14 üniversitesi olan Türkiye’nin bugün 162 tane üniversitesi vardır. O gün yıllık turizm gelirleri 9 milyon dolar olan Türkiye’nin bu sene yıllık turizm gelirleri 30 milyar euroya yaklaşmıştır. Şimdi o günün Türkiye’sinin belki

vatandaşlarını gurbete göndermekten, kendisi de Avrupa Ekonomik Topluluğu’na üye olmaya çalışmaktan başka çaresi olmayabilirdi. Ama bugünün Türkiye’sinin böyle bir mecburiyeti yok" dedi.

"Sayın Başbakanımızın Newsweek dergisine yazdığı makalede de açık ve net bir şekilde belirttiği gibi Türkiye, Avrupa Birliği’nin kapısında yalvaracak bir ülke değil" diyen Bağış, şöyle devam etti:

"Gözüken tablo OECD’nin kendi projeksiyonları, kendi verileri çok net bir şeyi ortaya koydu. Her geçen gün Türkiye’nin AB’ye olan ihtiyacı azalırken, AB’nin Türkiye’ye olan ihtiyacı artıyor. Bu ihtiyaçlar hiyerarşisinde öyle bir noktaya gelecektir ki bu randevu kaçınılmaz olacaktır. Yani Türkiye’yi kara kaşımıza kara gözümüze değil, gerçekten çok çalışkan, çok iyi insanlardan oluşan bir ülke olduğumuz için değil, Avrupa bize ihtiyaç duyduğu için üye yapmaya mecbur kalacaktır. Başbakanımızın o vurgusunun

arkasında bir hukuki gerekçe de vardır. Türkiye’nin AB müzakereleri oy birliği ile alınmış bir kararla başlamıştır. Bu müzakerelerin durabilmesi için yine oy birliği ile alınan bir karara ihtiyaç vardır. Ben de defalarca söyledim; hodri meydan bulsunlar 27’yi, görelim bakalım. Türkiye’nin AB’deki dostları, Türkiye’nin üye olmasını isteyen ülkelerin sayısı, karşımızdakilerden çok daha fazladır. Hani Anadolu’da bir tabir var, papaza kızıp da oruç bozulmaz. Biz AB’de Türkiye üzerinden iç siyaset yapmaya

çalışan dar vizyonlu siyasetçilerin oyununa gelmeyeceğiz. Havluyu biz atmayacağız. Rahmetli Özal’ın 80’lerde uyarıda bulunduğu gibi bizi bu ince uzun yolda küstürmek isteyenlerin oyununa gelmeyeceğiz. Buyursunlar onlar şey yapsınlar, biz durmak yok yola devam diyoruz. Azimle, kararlılıkla Türk insanının yaşam standardını yükseltmeye çalışıyoruz. Süreç sonuçtan çok daha önemli. Bu süreçte Türkiye her geçen gün daha da kalkınıyor, daha da demokratikleşiyor, daha da şeffaflaşıyor, insanlarımız

birbirleriyle daha fazla kucaklaşıyor. Devletiyle daha fazla kucaklaşıyor. Onun için Türkiye’nin AB süreci Türkiye için yararlı bir süreç olmuştur. Bundan sonra biz bunu Türkiye’nin ve Türk insanının yararları çerçevesinde değerlendirmeye devam edeceğiz."

Kaynak: İHA