Çiçek'ten KKTC'li politikacılara sert tepki

KKTC'den sorumlu Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Başbakan Erdoğan'ın sert tepki gösterdiği mitingle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Kıbrıs'ta kamu personeli yılda 13 maaş alıyor. O cuma günü orada Türkiye'ye sövenler, 31 Ocak pazartesi günü Türkiye'den giden 145 milyon TL'den 13'üncü maaşlarını aldı. Bize küfredenler 13'üncü maaşı kaldırmayı düşünmüyor.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile miting gerginliği sürüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ardından dün de Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Kuzey Kıbrıslı politikacıları çok sert ifadelerle suçladı.

Vatan Gazetesi'nden Bilal Çetin'in haberine göre, aynı zamanda Kıbrıs işlerinden sorumlu Devlet Bakanlığı görevi de bulunan Cemil Çiçek, miting konusunda sitemini dile getirirken, Türkiye’nin KKTC ile olan ilişkisinin “çıkara dayalı, emperyal bir ilişki olmadığını” vurguladıktan sonra şu çarpıcı ifadeleri kullandı:

Eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın bir kaç sene önce Ankara Ticaret Odası’ndaki bir toplantıda söylediği gibi, biz KKTC halkına ‘kan istediklerinde kan verdiğimiz, can istediklerinde can verdiğimiz kardeşlerimiz’ gözüyle bakıyoruz.

Ama son 28 Ocak mitinginde Türkiye’ye çok ağır hakaret edilmiştir. O Cuma günü orada Türkiye’ye sövenler, 31 Ocak Pazartesi günü bizim gönderdiğimiz parayla maaşlarını aldılar.

28 Ocak mitingini “utanç verici bir saygısızlık” diye niteleyen Çiçek, “İşin önünde olanlar Rum tarafıyla irtibatlıdır. Mitingten önce de Rum tarafıyla görüştükleri anlaşılıyor. Bunu da inkar etmediler” dedi.

Tepki açıklaması gelseydi

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu miting konusunda gösterdiği sert tepkinin nedenlerini anlatırken de şunları söyledi Çiçek:

“O mitingte KKTC ve Türkiye bayrağı yoktu Ama Rum bayrağı vardı. Buna kimse tepki koymadı. Ve bu miting KKTC’nin resmi devlet televizyonu BRT’de naklen yayınladı. Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türk askerine işgalci ve savaş suçlusu diye hakaret edildi. Meydanda insanlar istediği gibi konuştu ama KKTC’nin ne eski ne de yeni yöneticileri buna tepki göstermedi. Sadece İrsen Küçük, o da son derece zayıf bir açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı 28 Ocak’ta yapılan mitinge 2 Şubat ’ta tepki yayınladı. Rum AKEL Partisi 27’sinde de 28’inde de açıklama yaptı. KKTC politikacılarının tepkisindeki bu gecikme karşısında Başbakanımız Tayyip Erdoğan da haklı olarak o çıkışı, açıklamayı yaptı. O’nun da hedefi doğrudan doğruya mitingte Türkiye’ye hakaret edenlerdi. Yoksa 260 bin KKTC vatandaşı değildi. KKTC yöneticileri zamanında bir tepki açıklaması yapsalardı, Başbakan Erdoğan buna da gerek duymayacaktı. Eski ve yeni KKTC yöneticilerinden ses çıkmaması bizi üzmüştür.

Olanları tasvip etmediklerini şimdi söylüyorlar. Ama Basra harap olduktan, iş işten geçtikten sonra. Eski Cumhurbaşkanı Talat, kınadığına dair bir cümle söylemedi. Yenisi de 6 gün sonra açıklama yaptı.”

“Rumlarla irtibatlı”

Çiçek, mitinge öncülük edenlerin Rum kesimiyle irtibatlı olduğunu da belirterek şöyle devam etti:

Bizim kayıtlarımıza göre bu mitingte 13 bin kişilik bir kitle vardı. Bu grubun içinde siyasi partiler de var. Elimizde ciddi belgeler, raporlar var. Bu işin önünde olanlar Rum kesimiyle ilintili.

Ayrıca birçok parti pankartı vardı o mitingte. Serdar Denktaş’ın partisi işin içinde, Talat’ın partisi CTP işin içinde. Pankartları da gözüküyordu zaten.

En büyük gayret bizden

1974’ten beri KKTC’nin varlığı, bağımızlığı ve Kıbrıs Türkü’nün mutluluğu için en büyük gayret bizim hükümetlerimiz döneminde gösterildi. Eskiden sadece Türkiye’de temsilciliği vardı, şimdi 18 ülkede var. Bizden önce Kıbrıs Avrupa Konseyi’nde konuşulduğu zaman KKTC parlamenterleri Konsey’in ancak kafeteryasına kadar girebiliyorlardı. Şimdi ise artık Genel Kurul’a katılıp, konuşma yapabiliyorlar, orada ofisleri bile var.

Eskiden KKTC Cumhurbaşkanı sadece Türkiye’ye gelebilir ve BM’ye gidebilirdi. Bu hükümet döneminde ABD başta olmak pek çok ülkeye davet edildi. Pakistan’da Cumhurbaşkanı olarak karşılandı. İslam Konferansı Örgütü’ne gözlemci üye oldu.

Reform şart

KKTC’nin 2011 bütçesi, 2 milyar 545 milyon lira. Daha başlangıçta 600 milyon açığı var. Bize karşı gösteri yapmalarının temelinde de bu var. Açığın bir kısmı bizden aldıkları yardımla kapatılıyor ama 250 milyon lirası nasıl kapanacak ? Borçlanma imkanları da kalmamış. Ciddi yapısal reformlara ihtiyaçları var. Ya gelir artırma ya da harcama azaltma yönünde bir takım tedbirler almaları şart.

Kıbrıs’ta bir kaç yıl öncesine kadar kamu personeli 14 maaş alıyordu. Şimdi 13 maaş alıyorlar. İşte zaten 28 Ocak’ta bize küfredenler 31 Ocak’ta Türkiye’den giden 145 milyon liradan 13. maaşlarını aldılar. KKTC vatandaşlarının Türkiye’nin katkılarından haberleri yok. Orada hantal, iyi işlemeyen bir yapı var. Türkiye kimsenin cebine zorla para koyayım demiyor. Bize küfredenler 13. maaşı kaldırmayı düşünmüyorlar.

Reform şart. Bu hantal yapıya karşı tedbir alamıyorlar. KKTC‘nin idarecileri iyi bir iş olduğunda kendileri yapmış oluyorlar, ama toplumdan fedakarlık gerektiren bir şey olduğunda da ‘Türkiye istiyor, yaptırıyor’ diyorlar. Ben böyle kurnaz siyasetçiler görmedim. Sonra bu laflar Rum yanlılarının ağzına sakız oluyor.