'Kapılarını kendi halklarına doğru açsınlar'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Suriye'nin başkonsoloslukları kapatmak yerine zihinlerini, kapılarını kendi halkına doğru açmasının daha doğru bir adım olacağını söyledi.

Davutoğlu: Başkonsoloslukları kapatmak yerine zihinlerini, kapılarını kendi halklarına doğru açsınlar' dedi.

Bonn'da Alman mevkidaşı Guido Weesterwelle ile görüşen Dışişleri Bakanı Davutoğlu düzenlenen basın toplantısında, Suriye'nin Gaziantep Konsolosluğundaki faaliyetlerini durdurma kararı aldığı ile ilgili haberlerin hatırlatılması üzerine, ''Suriye'nin Antep Konsolosluğunu kapatmaları kendi kararladır. Fakat bunu yapmaktansa kapılarını, kalplerini, zihinlerini Suriye halkına, kendi halklarına açarlarsa daha doğru bir eylem yaparlar. Başkonsoloslukları kapatmak yerine zihinlerini, kapılarını kendi halklarına doğru açsınlar, bu daha doğru bir adım olur'' dedi.

Suriye konusunda Türkiye'nin tutumunun net, açık ve ilkesel olduğunu dile getiren Davutoğlu, ''Maalesef Suriye bizden Arap Liginden, uluslararası toplumdan gelen haklı kaygıları ve talepleri gözardı ederek Suriye yönetimi kendi halkına karşı baskı politikası takip etmekte ısrarlı olmuştur ve bize başka bir yol bırakmamıştır. Son olarak Türkiye ve Arap Ligi'nin birlikte geliştirdikleri inisiyatifi göz ardı ettiler. Arap Liginin gözlemci gönderme talebine karşı çıkmışlardır. Biz gözümüzün önünde her gün insanların katledilmesine razı olmayız, bunun karşısında sessiz kalmayız. Başka ülkeler yaptığı zaman sesimizi yükselttiğimiz gibi, Suriye konusunda da Suriye yönetimi 9 aylık çabadan sonra baskıyı sürdürdüğü için sesimizi yükselttik, yükseltmeye devam edeceğiz. Bu yaptırımları bu perspektif ile yaptık. Çok titiz bir yaptırım listesi oluşturduk. Suriye halkının zarar görmemesine özen gösterdik'' diye konuştu.

Basın toplantısında Almanya'da işlenen Neonazi cinayetlerinin ortaya çıkmasını Almanya'nın Susurluk'u olarak nitelendirmesi konusuna da değinen Davutoğlu, Susurluk ifadesini kullanırken kast ettiği olayın mahiyetinden daha çok ortaya çıkış biçimi olduğunu söyledi.

1996 yılında Susurluk'taki kazanın Türkiye'de birçok dosyanın açılmasına sebep olduğunu vurgulayan Davutoğlu, ''Burada da bir başka sebeple yürütülen çalışmada Almanya'daki intihar olayının arkasından birçok dosyanın faillerinin ortaya çıkmasına neden oldu. O zamana kadar sebebi bilinmeyen birçok faili meçhul dosyanın faillerinin ortaya çıkmasının önünü açtı. Kastettiğim karşılaştırma buydu, bunu da tabi ki bütün Alman dostlarımızla yakından paylaştım'' dedi.

Bu tür çalışmalarda önemli olanın bütün networkün ortaya çıkartılması yani bataklığın kurutulması olduğunu belirten Davutoğlu, ''Bu olayın sadece adli vaka olarak görülmemesi lazım. Bir kişi bir kişiyi öldürürse adli vakadır ama network halinde seri cinayet işlenmişse orada ırkçı terör örgütü var demektir. İçerde dostum Westerwelle de ifade etti; buna dönerci demek bile bu işin bir parçasıydı, öyle bir hava verildi ki burada döner işi yapanlar önyargı itibariyle birbirlerini öldürüyormuş gibi gösterildi'' diye konuştu.

Neonazi cinayetlerinin nasıl 10 yıl gizli kaldığının araştırılması gerektiğini kaydeden Davutoğlu, ''Ben Alman eğitimi aldım. Alman disiplinine hayran olduk. 10 yıllık sır perdesini Alman dostlarımın en iyi şekilde inceleyeceklerine eminim. Alman adaletine, sistemine bu anlamda güveniyoruz, bu konuda gerekli teminatlar konuşmalarımızda ve yapılan açıklamalarda bize verildi'' şeklinde konuştu.

Tazminat konusunun cinayetlerde öldürülen ailelerin kendilerinin tek tek karar verecekleri bir husus olduğunu ifade eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu,''Ama vatandaşlarımıza şunu söyledik. Hukuki bir yardım gerekirse vatandaşlarımızın bir çoğunun maalesef ekonomik şartları zor durumda. Biz onlara bu anlamda her türlü anlamda desteği sağlayacağız'' diye konuştu.