Chp'li Güler: 'olağanüstü Hal Rejimi Üstünde Yaşıyoruz'

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Prof.

Dr. Birgül Ayman Güler, "Biz olağan hal rejimi içinde yaşamıyoruz, biz olağanüstü hal rejimi üstünde yaşıyoruz" dedi.

Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı Verilişinin 77. yıldönümü dolayısıyla CHP İl Başkanlığı Gazi Sahnesi`nde CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Birgül Ayman Güler`in konuk olduğu "Kadın ve Şiddet" konulu konferans düzenledi. Konferansa konuşmacı olarak katılan Güler, "Türkiye`de son derece önemli gelişmeler var. Olağanüstü zamanları yaşıyoruz yine. En önemli gelişme hemen yanı başımızda Suriye`de patlatılmaya çalışılan savaş. Suriye`de patlatılmak istenen savaşın yanı sıra İran`ın da savaş içineçekilmesi. Yani bizim güney komşularımızın tümünde çok büyük ateşler yakılmak istenmesi. Biz bütün gücümüz ile bu oyunların kurulduğundan bu yana biz Mustafa Kemal Atatürk`ün `yurtta sulh, cihanda sulh` ilkesine bağlıyız. Komşularımız kendi kendini yönetme hakkına sahipler. Öyle görülüyor ki AK Parti hükümeti Batı`nın egemen güçlerinin taşeronu olmayı sevdi. Nasıl bir hesap yapıyorsa, komşu haklarının kanı üzerinden Türkiye`ye çıkar sağlayacağını düşünüyor. Biz hiçbir insanın kanı üzerinden, hiçbir komşuülkenin yıkımı üzerinden sağlanabilecek bir çıkarı istemiyoruz. Savaşa hiçbir şekilde onay vermeyeceğiz. Öyle görüyoruz ki Suriye, İran ve komşularımız ile güdülen başlangıçta sıfır sorunlu politika şimdi ise savaş odaklı politika oldu. Bu açıdan AKP`yi hep uyardık. Öyle görülüyor ki AKP`nin iç politikada çok yanlışı var. Ama asıl olarak dış politikada gömülmekte. Endişemiz dış politikada yalnızca AKP`nin gömülmeyecek olması. Alacağı yanlış kararlar ülkemizi yanlışa ve bataklığa gömer. Bu nedenleuyarılarımızı hiç ara vermeden sürdürüyoruz" diye konuştu. Türkiye`nin tüm kurumları AK Parti tarafından by-pass edildiğini ileri süren Güler, "Çalışamaz hale getirildi ve ele geçirildi. Bu üniversitede yoğun bir şekilde başlamıştı. Ordu üzerinde dağıtma operasyonu ile devam etti. Referandum ile beraber yargının siyasallaştırılması ile sürdü. Şimdi gelinen noktada açık ve etkili tartışmaların yapılabileceği Meclis`te devam ediyor. TBMM by-pass ediliyor. TBMM`nin yani parlamenter rejiminin kalbi olan kurumun çalıştırılmaması sistemin diktatörlüğe sürüklenmesianlamına gelir. Başka kanıt aramaya gerek yok" dedi.

Meclis TV`ye de sınırlama getirildiğini ifade eden Güler, şöyle devam etti: "Tüm halkın Meclis Genel Kurul tartışmalarını dinleyerek Meclis`ini denetleme olanaklarını bulduğu Meclis Televizyonu`nun yayınına sınır getirdi. Meclis genel kurulu tartışmaları saat 19.00`a kadar Meclis TV tarafından veriliyor, sonrası yok. En önemli konular, özellikle gen sorular, iktidara yönelik eleştiriye neden olacak çalışmalar son derece kararlı bir şekilde saat 19.00`dan sonraya kaydırılıyor. Yapılmak istenen, halkın parlamentoyu denetleme yetkisine kilit çekmek. Gensoru verildiği zaman,hakkında gensoru verilen kişi Meclis`e gelmiyor. Gensoru Başbakan hakkında, ana muhalefet partisi tarafından `iftira ettin` gerekçesiyle verilen, `CHP`li belediyeler Alman vakıflarından aldıkları kredileri müteahhitler aracılıyla PKK`ya verdi` iddiasında bulunan Başbakan`a karşı `açıkla` denmesine rağmen hiçbir açıklama yapmadığı için gensoru düzenlendi. Gensoru Meclis`e verildi. Gensoruyu bir başka gensoru ile birleştirip akşam saat 19.00`dan sonraya attılar. Biz gensorumuzu geri çektik, ikinci kezgensorumuzu verdik. Bu sefer de cuma gününe koydular. Cuma günü TBMM Genel Kurulu çalışmıyor." AK Parti`yi halka şikayet ettiklerini ifade eden Güler, "Biz Meclis TV`de getirilen yasakları, kürsüde konuşan milletvekiline yapılan saldırıları, kanun hükmünde kararname ile Meclis`in kanun çıkarma yetkisine el koymaları, gensorularda Meclis kaçkınlığını çok kez halkımıza şikayet ettik. Bu basit bir şikayet değildir. Bu Türkiye`nin olağanüstü hal rejimi ilkeleri ile yönetilmeye başlandığı demektir. AKP, devleti kendi olağanüstü hal rejimi içersinde diktatörlük rejimini inşa ediyor" ifadelerinikullandı.

Mustafa Balbay`ın tutukluluğunun bin günü aştığını söyleyen Güler, şöyle devam etti: "Tuncay Özkan`ın kızı diğer ailelerle beraber Millet Meclisi`nde bizim milletvekillerimiz ile birlikte basın açıklaması yaptı. Tuncay Özkan`ın kızı, `babam ve diğerleri bir davanın mücadelesini vermiyorlar, bir fikrin mücadelesini de vermiyorlar. Onlar yaşam mücadelesi veriyor` dedi. Orada Türkiye`nin aydınları, subayları, gazetecileri 3 senedir toplanamayan delillerle, haksız yere tutuklu bulunuyorlar. Bizim için Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal simgedir, temsilidir. Bunların serbest bırakılması ile buyargılanmanın hukuksuzluğunu tarihe kimsenin görmezden gelemeyeceği kadar derin kazıyacağımızı umut ediyoruz. Onlara özgürlük istiyoruz. Bu haksız tutuklamalara son verilsin istiyoruz. Çok kısa zamanda Türkiye`nin bu ayıptan kurtulacağını umut ediyoruz. Biz olağan hal rejimi içinde yaşamıyoruz. Biz olağanüstü hal rejimi üstünde yaşıyoruz." Güler, kadınların siyasetteki yerine ilişkin, "Türkiye`de 3 bin 500 il genel meclisi üyesi var. Yalnızca yüzde 3.5`i kadındır. Kadın hakları ve kadınların siyasetteki yeri bakımından Türkiye`nin dünya sıralamasında gerilerdedir" açıklamasında bulundu.

Türk kadınını layık olduğu yerde tutmaya çalışacaklarını belirten CHP İl Başkanı Ersoy Üstay ise, "Devamlı kadınlara işkence, eziyet yapıldığını görüyoruz. Bunu Mustafa Kemal Atatürk çözmeye çalıştı. Her gün biraz daha ileriye götürdü. Ama son yıllarda tüm haklarda olduğu gibi kadın haklarında da gerilemeler başladı" dedi.

Kadın Örgütlenmesinden Sorumlu CHP İl Başkan Yardımcısı Filiz Öztopal ise, "1926 yılında yasalaşan Medeni Kanun, Türk kadınını, sosyal hayatta yüzyılların ezilmişliğinden kurtarmış, 5 Aralık 1934 tarihli anayasa değişikliği ise nüfusun yarısını oluşturan kadınların siyasi yaşama erkeklerle eşit şekilde katılma hakkı verilmiştir" diye konuştu.
Kaynak: İHA