Chp`li Kadın Milletvekillerinin Suriye Ziyareti Komisyonu Gerdi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)`nden bir grup kadın milletvekilinin, Suriye`de Türkiye`ye hakaret edilen toplantıya katılması ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu`nun eleştirisi, Plan ve Bütçe Komisyonu`nda gerginliğe neden oldu.


CHP milletvekillerinin, giden heyetin, toplantıda ne konuşulacağını bilemeyeceğini söylemesi üzerine Bakan Davutoğlu, toplantıda Türkiye`de kamplarda kalan Suriyeli kadınlara tecavüz edildiği gibi asılsız konuların konuşalacağının bilindiğini söyledi.

Dışişleri Bakanlığı`nın, 2012 yılı bütçesi, Plan ve Bütçe Komisyonu`nda kabul edildi. Komisyonda, milletvekillerinin sorularını cevaplandıran Bakan Davutoğlu, CHP`li kadın milletvekillerinin, Türkiye`ye hakaret edilen bir toplantıya katılması ile ilgili tepkisini dile getirdi. İçeride farklılıklar olabileceğini ama yurt dışında birlik olunması gerektiğini dile getiren Bakan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Burada bir hususu paylaşmak istiyoruz. Türkiye`de kimsenin mezhepçi gündem gözettiğini düşünmüyoruz. Herkesin tabii siyasal görüşleri, yaklaşımları vardır. Suriye politikası eleştirilebilir. Son olarak hanım milletvekilleri heyeti Suriye’ye gitti. Ziyaret bizleri üzdü. Niye? Kendilerine bu dolaylı olarak kendilerine ifade edilmeye çalışıldı. Türkiye’de kamplarda tecavüz edildiği iddiası ve Türkiye’nin o kamplarda zulmettiği gibi son derece asılsız, hiçbir karşılığı olmayan iddiaların olduğu, Türkiye`ye hakaret edilen bir toplantıya katılındı.
CHP milletvekillerinin, bunu kim söylüyor diye sorması üzerine Bakan Davutoğlu, ‘Suriyeliler söylüyor. Bu konuda bir toplantı yapılıyor. Toplantıya, CHP’den bir hanım milletvekilimiz ve parti meclis üyemiz katılıyor. O zaman bugün sizden beklentimiz şu; Suriye’de rejim yanlıları bayrağımıza hakaret ettiler, Atatürk’ün resmini parçaladılar. Aynı kararlılıkla çıkın aynı eleştiriyi yapın. Türkiye`ye hakaret edilen ortamda bulunacaksınız, ortada tecavüz yok, tecavüze uğrayan hanım yok. Kasıt, Türkiye’ye hakaret edilmesi, Türkiye politikası üzerinde şüphe uyandırılması. Bu konuda duyarlı olursak, bakanlık olarak her türlü hizmeti veririz. Bu konularda daha duyarlı tutum bekliyoruz." diye konuştu.

Bakan Davutoğlu’nun sözleri üzerine söz alan CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, "Suriye’ye bir heyet gittiyse orada ne konuşulacağını nereden bilebilir. Bizim arkadaşımızın cevap vermediğini nereden biliyorsunuz. Türkiye’ye hakaret edileceği bilgisi var mıydı. CHP heyeti, aynı duyarlılıkta büyükelçiliğimize saldırı olayını kınadığımızı size ilettik. O arkadaşlarımız tesadüfen orada olup, toplantıda ne konuşulacağını bilerek mi gittiler?" dedi.

Bunun üzerine Bakan Davutoğlu, şöyle konuştu: "Hiçbir zeminde olmamış, asılsız olay sebebiyle ülkemize hakaret edilmesine izin vermeyiz. Davet mektubunu, bilgiyi size veririm. Kadınların burada ne konuşacağı ile ilgili bilgi heyetinizde vardı. Kamplarda tecavüz edildiği ile ilgili konuşma yapılacağı bilgisi vardı." diye konuştu.

Milletvekili Aslanoğlu ise şöyle dedi: "Hakikaten üzüntülerimi belirtiyorum. Yanlış bilgi aktarımı olmuş size. Ben oraya giden heyetin, şimdi görüştüm, haksızlık yapıyorsunuz, haksızlık yaptırıyorlar size. Biz bir yere davet edildik. Davet edilince gideriz. Orada bu ifade geçtiğinde çok büyük tepki vererek ‘sakın olaki yanlış bilgi bu. Böyle bir şey olamaz. Böyle bir ifadeyi kabul etmiyoruz. Bu ayıptır.’ ifadesini kullanan benim diyor. Üzüntülerimi belirtiyorum."

"BENİ EN FAZLA ÜZEN TAŞERONLUK MESELESİ"
Komisyon toplantısında, kendisini en fazla üzen taşeronluk meselesi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Taşeronluk ifadesini, ben kullanılmaması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle bize yönelik olarak böyle bir ifadenin kullanılması, var olan realitelere son derece aykırıdır. `Hayır diyebilen Türkiye istiyoruz` diye bir yaklaşım vardı. Akademik hayatta ve siyasette noktasal olarak bir haklılık yakalayabilirsiniz. Bütünü görürseniz hakikate ulaşabilirsiniz. Geçen sene bütçe sunumu yaparken, biz İran konusunda ABD’yi üzen tavır sergilediğimiz için eleştiriye tabi tutulduk. İran konusunda zorladığımız ifade edildi. 2010’da eksen kaymasıyla suçlandık. ABD`nin, hayır deyip altına imza attığımız Tahran Anlaşması çerçevesinde Brezilya ile birlikte onurlu bir şekilde BM Güvenlik Konseyi’nde daimi üyelerin evet dediği bir şeye hayır dedik. Bu çok nadirdir. Hayır derken kimin taşeronuyduk. Biz ABD’ye, İran’a yönelik uygulanacak yaptırımlara hayır derken ne kadar bağımsızsak, radar konusunda aynı ölçüde bağımsızdık. İsrail`e müeyyide uyguladığımız günlerde Suriye’ye tavır sergiledik.
Yahudi lobisinin gücünü bilen sizler, İsrail’e müeyyide uygulama kararlılığını gösterirken ABD`nin taşeronu muyduk? ABD ve İsrail’in bölgede en fazla işbirliği yaptığı lider olan Mübarek’e, Başbakan Erdoğan’ın bu çatı altında ‘Artık gitme vakti geldi. Halkın istemiyorsa çekil’ derken, ABD’nin ne kadar teşeronuysa, Esed’e de `halkına zulmetme` derken o kadar bağımsız ve taşeronudur. Birbirimize saygı gösterelim."
Komşularla sıfır sorun söyleminin toplumda yer bulduğunu belirten Davutoğlu, "Komşularla sıfır sorun ifadesini kullanırken algı devrimi hedefledim. 2002 yılında Türkiye içinde ve dışında öyle bir durum, Türkiye bütün komşularla savaşma iradesi olan problemli olan ülke gibi. Bu kavram etrafında genel algı, Türkiye komşularla barışık olma iradesi göstermiştir." diye ifade etti.