Kaddafi Sonrası Libya`yı Neler Bekliyor?

``Kaddafi sonrası dönemde Libya`nın istikrarlı bir yapıya kavuşması için öncelikli olarak ABD, AB, Türkiye ve bölge ülkelerinin Libya`nın geçiş süresinde de Libyalı gruplara verdiği desteği sürdürmeleri gerekmektedir`` -``Yeni dönemde iktidar paylaşımı önemli bir konu haline gelebilir`` EDİRNE (A.

A) - 22.10.2011 - Salih Baran - Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Ortadoğu Danışmanı ve Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Veysel Ayhan, ``Kaddafi sonrası dönemde Libya`nın istikrarlı bir yapıya kavuşması için öncelikli olarak ABD, AB, Türkiye ve bölge ülkelerinin Libya`nın geçiş süresinde de Libyalı gruplara verdiği desteği sürdürmeleri gerekmektedir`` dedi

Doç. Dr. Ayhan, ORSAM`ın Dış Politika Analizleri bölümü için kaleme aldığı makalede, Kaddafi`nin öldürülmesiyle birlikte Libya`daki geçici yönetimin ülkenin tek meşru otoritesi haline geldiğini belirtti

Geçiş yönetimine bağlı askeri unsurların Kaddafi kabilesinin merkezi olan Sirte`de düzenledikleri zafer gösterilerinin, Libya`da bir dönemin kapandığının net ifadesi olduğunu belirten Doç. Dr. Ayhan, şunları kaydetti: ``Kaddafi`nin öldürülmesi ile birlikte Libya`da iç çatışmaların kısa süre içerisinde son bulacağına dair güçlü bir algı bulunmaktadır. Güneydeki Tuvariklerin dışında yeni iktidar sahiplerine karşı direnebilecek güçlü bir yapının olmadığına dikkat çekmek gerekir. Bu nedenle de kısa vadede çatışmaların son bulacağı ileri sürülebilir. Bundan sonraki aşamada ise Libya`da nasıl bir sürecin işleyeceği daha büyük bir önem kazanmaktadır

Ülke yeni bir diktatörlüğe mi gidecektir yoksa demokratik sisteme geçiş yönünde adımlar mı atılacaktır? Esasında tüm bunlar Libya`nın yakın sürede cevaplayacağı sorulardır. Bununla birlikte Kaddafi sonrası dönemde Libya`nın istikrarlı bir yapıya kavuşması için öncelikli olarak ABD, AB, Türkiye ve bölge ülkelerinin Libya`nın geçiş süresinde de Libyalı gruplara verdiği desteği sürdürmeleri gerekmektedir. Ülkenin orta dönemde bir iç savaşın içine sürüklenmemesi için Kaddafi`nin ardından yeni iktidar sahiplerinin dışlayıcı ve ayrımcılığa dayanan bir anlayışla ülkeyi yönetmelerine izin verilmemelidir. Eski iktidarı temsil eden toplumsal grupları siyasal, ekonomik ve askeri sistemin dışına itmeye yönelik girişimlerin önüne geçilmelidir.`` -``İktidar paylaşımı önemli bir konu haline gelebilir`` İstikrarın önündeki en önemli ``tehditlerin`` başında, iktidarı ele geçiren güçlerin, Kaddafi kabilesi başta olmak üzere ülkenin orta ve güneyinde yer alan Kaddafi yanlısı grupları siyasal sistemin dışına itme girişimleri olabileceğine dikkati çeken Doç. Dr. Ayhan, şöyle devam etti: ``Bunun engellenmesinde NATO misyonu içinde yer alan devletlere büyük bir sorumluluk düşmektedir. Aksi takdirde, ülkenin demokrasiye geçişi yalnızca kağıt üzerinde gerçekleştirilmeye çalışılan bir hedef olarak kalacaktır. İstikrarın önündeki ikinci büyük sorun da iktidar paylaşımının yaşanması esnasında ortaya çıkacak çatışmalardır. Hali hazırda iktidarın paylaşımında doğu ve batılı kabileler arasında bir rekabet yaşanmaktadır. Siyaset sahnesinde yer alan isimlerin önemli bir kısmının Kaddafi döneminde de iktidarda olduklarına dikkat çekmemiz gerekir. Örneğin Adalet Bakanlığı gibi ya da büyükelçilik gibi pozisyonlarda görev yapmış birçok isim vardır

Bu arada kabileler arası çekişmeler de yaşanacaktır. Örneğin Tarhuna kabilesi Trablus`un denetimini doğudan gelen kabilelerle paylaşmaya yanaşmadığı gibi diğer bölgelerden gelen savaşçıların da Kaddafi sonrası kendi bölgelerine dönmeleri çağrısında bulunmuştur. Dolayısıyla yeni dönemde iktidar paylaşımı önemli bir konu haline gelebilir.`` Kaddafi`ye karşı ciddi bir savaş yürüten ve İslami hassasiyetlere sahip olan bazı grupların yeni dönemde dinin toplumsal alandaki görünürlüğünü artırma talepleri olacağına vurgu yapan Doç Dr. Ayhan, ``Ayrıca yeni dönemde ülkenin idari ve siyasi yapının nasıl şekilleneceği de ciddi şekilde tartışılacaktır. Güçlü bir başkanlık sistemine karşı çıkılmaktadır çünkü bunun ülkede diktatörlüğe yol açtığı ileri sürülmektedir. Bununla birlikte güçlü bir parlamenter sistemin de tek parti diktatörülüğe yol açtığı belirtilmektedir`` dedi

(BAR-GÖK)
Kaynak: AA