Tügiad’dan Sivil Topluma: Dağınık ve Sessiz Kalmamız Tehlikeli

Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD), teröre karşı sivil toplum örgütlerini bir olmaya, ortak tavır almaya davet etti.

Dernek, örgütlerin dağınık ve sessiz kalmalarının da tehlikeli olduğunu belirtti.

TÜGİAD, Hakkari’de 26 askerin şehit olduğu, 22 askerin yaralandığı terör saldırıları ile ilgili yaptığı açıklamada şunları ifade etti:
“Son dönemde artan hain terör saldırılarını Türkiye’nin geleceği adına büyük bir kaygı ile izlemekteyiz. 2023’te dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girmeyi hedefleyen ve 27 senedir teröre çare bulamayan Türkiye güç bir dönemden geçiyor. Yine, 27 senedir terör cinayetleri sonrası kamuoyu nezdinde yapılan kınama ve intikam alma demeçlerine rağmen iktidarların çare adına hiçbir ilerleme kaydedememiş olması da bizlere acı veriyor. Bu dilimde siyasi temsilcilerin yanı sıra toplumun menfaatlerini kollayan ve sesini duyuran biz sivil toplum örgütlerinin de görevi büyük.
Bütün örgütlerin bir araya gelerek seslerini daha gür çıkarmaları gereken bu zamanda onların terör ve anayasa değişikliği ile ilgili görüş bildirmeleri, fikirlerini paylaşmalarını aynı zamanda siyasi partilerle iletişim halinde olmalarını gerekli görüyoruz.
TÜGİAD olarak anayasal değişikliklerde sivil toplum örgütlerinin öncü olmaları konusunda tavrımızda ısrarcıyız. Türkiye’nin görüş bildiren, çare üretip öneren ve birlikte tavır alabilen sivil toplum örgütlerine ihtiyacı var. Bu bağlamda, Doğu Afrika’da görülen insanlık dramı ve Filistin konularında olduğu gibi topraklarımızda akan kana isyan etmek, sivil çareler üretmek ve teröre karşı tek ses olmak adına sivil toplum örgütlerinin birlik olması ve bir demokratik tepki platformu oluşturulmasını talep ediyoruz. “
TÜGİAD`DAN YENİ ANAYASA TALEBİ
Sivil toplumun tüm görüşlerini beyan etmesinin önemli olduğuna işaret edilen açıklamada şöyle denildi:
"Kendi aramızda anayasa değişikliği ile ilgili yapılacak değişiklikleri ele almalı, bu konuda reel sektörün siyasi, ekonomik ve sosyal konularda görüşlerini dile getirmeli, bunları oluşturacak platformlarda TBMM ile paylaşmalıyız.

Terör ve acılarının Türkiye’ye getirdiği büyük sıkıntıların sonuçları ortadadır. Bu konuda dış dünyada karşı karşıya kaldığımız sıkıntıları daha gür bir sesle duyurmalıyız.

Sivil toplum örgütleri olarak ülke dışında bulunan paydaşlarımız ve kullanabileceğimiz tüm medya araçlarıyla bu konuda duyarlılığımızı, tepkimizi dile getirmeliyiz. Türkiye’nin haklılığını daha büyük bir güçle dünya kamuoyuyla paylaşmalıyız. Terörün evrensel bir suç olduğu, dünyanın buna karşı önlem aldığı bir dönemde daha etkin bir biçimde sesimizi duyurmalıyız.
Malum, TBMM bu dönem sancılı bir biçimde faaliyetlerine başladı. Toplumsal hoşgörünün ve uzlaşmanın ve demokratik kültürün kökleşmesi için TBMM`nin de görevleri büyüktür.

Parlamentoda bizim oylarımız ile göreve gelen milletvekillerinin, siyasi partilerin savaşçı aktörleri değil, bir birey olarak ortak akıl üretmeleri, bizlerin ve çocuklarımızın geleceğini yakından ilgilendiren konularda fikir üretmeye gayret etmeleri, bunu yaparken de sivil toplumun görüşlerini almaları gerektiğine inanıyoruz.
Ekonomik büyüklük olarak dünyanın 10`uncu büyük ekonomisi olmayı hedeflerken, Nikaragua, Tanzanya, Sierra Leone ile aynı gurupta ‘Hibrid Demokrasi’ olarak anılmak ve Dünya Demokrasi Endeksi’nde 89’uncu sırada yer almak istemiyoruz. Demokratik, sivil, insan haklarını gözeten ve koruyan, tüm Türkiye’yi barışa ve birlik olmaya davet eden modern bir yeni anayasa istiyoruz.”