``ey Ahali, Öyle Her Gördüğünüze Hemen

Serkan Kara - ``Son Amazon`` isimli ilk filmini, ``sahte belgesel`` türünde çeken yönetmen Elif Demoğlu, haber, belgesel, film ya da herhangi bir medya verisini izleyen insanların gördüklerini, olduğu gibi kabul ettiklerini belirterek, ``Sahte belgesel, `Ey ahali, öyle her gördüğünüze hemen inanmayın, gördüklerinizi bir sorgulayın` diyor.

Filmin konusu Sadet gibi görünse de aslında `belgesel sinemanın kendisi` üzerine, sinemada gerçeklik üzerine bir film`` dedi.AA muhabirinin sorularını cevaplayan Demoğlu, 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali`nin, Belgesel kategorisine 140 filmin başvurduğunu, kendi belgeselinin finale kalan 20 belgesel arasında tek ``sahte belgesel`` olduğunu söyledi.Filmin ilk gösteriminin 19-21 Mayıs tarihleri arasında Hamburg`ta gerçekleştiğini ifade eden Demoğlu, Türkiye`deki ilk gösterimin de 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali`nde gerçekleştiğini kaydetti.Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü`nde sahte belgesel üzerine doktora yapan Demoğlu, sahte belgesel türünün, dünyada çokça bilindiğini, Türkiye`de de örneklerinin bulunduğunu belirterek, ``Fakat hepsi birbirinden farklı yaklaşımlar sergiliyor. This is Spinal Tap, Zelig, Forgotten Silver, Man Bites Dog ve daha onlarcası, dünyada en çok bilinenleri. Türkiye`de de Kutluğ Ataman`dan Aya Seyahat`. Bu türe, kısa ve uzun metraj ile bağımsız filmlerde de rastlanıyor`` dedi.Son Amazon`da Samsun Terme`den Hamburg`a işçi olarak göç eden Sadet Kılınç adlı yalnız, tek başına ayakta durabilen bir kadının hikayesini anlatan Demoğlu, belgeselin ``sahte`` yanını şöyle anlattı: ``Aslında film, Türkiye`den göç eden bir işçinin hayatını, tam anlamıyla bir belgesel olarak ele alırken, Sadet`in geçmişini tamamen hayal ürünü (sahte) olarak aktarıyor. Sadet`in, Samsun`un Terme ilçesinden olduğu anlatılıyor. Burada milattan önce `Amazon kadınları` adı verilen kadınlar yaşamış. Sadet`in ailesinin kadınları da çok dominantmış. Anneannesi, annesi hep ataerkil köy hayatından ayrıksı kadınlarmış. Köylüler, neredeyse onları kadın gibi görmezmiş. Amazon kadınlarının hikayesini, bir arkeologdan öğrenen köylüler, Sadet ve ailesinin kadınlarının da amazon kadınlarından geldiği dedikodusunu çıkarmış. Sadet de çareyi onu kimsenin tanımadığı bir yerde hayatına devam etmekte bulmuş. O sırada, Almanya`ya işçi göçü varmış, başvurmuş ve kabul edilmiş. Belgeselin sahte tarafına gelecek olursak, aslında, Sadet, Samsun Termeli değil, ama Samsun Terme`de Amazon kadınları yaşamış. Görüldüğü üzere sahte belgesel, hem inandırıcı hem de absürt bir hikaye.`` Demoğlu, haber, belgesel, film ya da herhangi bir medya verisini izleyen, okuyan insanların gördüklerini olduğu gibi kabul ettiklerini belirterek, ``Sahte belgesel, `Ey ahali, öyle her gördüğünüze hemen inanmayın, bir sorgulayın` diyor. Sahte belgeselin yapmak istediği bu. Neredeyse tüm sahte belgesel örneklerinde mutlaka absürtlükler vardır. Seyirciyi rahatsız etmek, `Bir dakika ne oluyor?` dedirtmek için`` diye konuştu.Son Amazon`un, bir belgeselde olan tüm biçimsel özellikleri içerdiğini kaydeden Demoğlu, röportajlar üzerinden ilerleyen film için Sadet`in Hamburg`ta yaşadığı ve çalıştığı mekanlar ile Samsun`un Terme ilçesinde çekimler yaptığını söyledi

-Sahte belgesel, bir kültür endüstrisi eleştirisidir- Yönetmen Elif Demoğlu, belgesel içerisine, seyirciye, ``Ne oluyor?`` dedirtecek, bazı kafa karıştırıcı konuşmalar koyduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: ``Mesela bir yerde Sadet, kameraya söyleyeceklerine kağıttan bakarken, arkadan benim sesim giriyor, `Kağıttan okuma, ezberinden söylersen daha iyi olur` gibi. Sadet, kendini içe dönük ve yalnız bir kişi olarak tanıtıyor. Oysa Sadet`in iş yerindeki profesörler, tam tersine onun cana yakın ve konuşkan olduğunu söylüyor. Denebilir ki o halde, bu belgesel değil, sahte. Benim için de asıl gerçek, şüphe etmek, her gördüğüne inanmamak, kendi süzgecinden geçirmek. Benim belgeselimin konusu, Sadet gibi görünse de aslında, `belgesel sinemanın kendisi` üzerine bir film. Sinemada gerçeklik üzerine bir film. `Sahte` dendiği zaman, izleyiciyi kandırdığı düşünülebilir. Fakat dünyada mockumentary olarak bilinen tür, seyirciyi uyanık olmaya çağırır. Sahte belgesel, kültür endüstrisi ürünü gibi görünse de aslında bir kültür endüstrisi eleştirisidir.`` Filmin sonunda, ``Amazon kadınlarının Samsun`da yaşadığı doğru, ama Sadet Samsun`a hiç gitmedi` gibi birkaç sahteliği belirttiğini ifade eden Demoğlu, filmin ortaya çıkış hikayesini şöyle anlattı: ``Otobüsle Giresun`dan dönerken, Samsun Terme`de mola verdik. Her yerde Zeyna gibi oklu, yaylı oyuncak bebekler vardı, satılıyordu. Dikkatimi çekti. Bir baktım Amazon kadınları ile ilgili yazılar var etrafta. Samsun`a gittiğinde her yerde Amazon kadınlarıyla ilgili bir şey görüyorsun. Amazon şenlikleri yapıyorlar mesela. Neredeyse, Samsun`un simgelerinden biri. Tekrar otobüse bindiğimde Hollywood filmlerinin fragmanlarından aşina olduğum o tok erkek sesi, kulağıma ``The Last Amazon`` diye fısıldadı. O an, Hamburg`ta okuduğum okulda çalışan Sadet abla aklıma geldi. Termeli olmasa da ve oraya hiç gitmese de onun hikayesini Amazon kadınları üzerinden kurmaya karar verdim.`` Son Amazon`un çekimleri, kurgusu ve Hüseyin Özel`e ait özgün müzikleriyle birlikte yaklaşık 8 ayda tamamladığını belirten Demoğlu, ``Derdim sinemada gerçeklik ezberini bozmak. Sahte o kadar keyifli ki, çok özgürsün. Sahte`nin Türkiye`de de bir tür olarak var olması, kabul edilmesi, üzerine düşünülmesi, en azından tanınması üzerine çalışmalara devam`` diye konuştu.Demoğlu, dünyada sahte belgesellerin devamlarının çekildiğini ifade ederek, ``Yeni film için, şu an bir şakadan ibaret olsa da İsveç`e gidip `Hayır son Amazon benim` diyen bir Viking bulmak kulağa hoş gelmiyor değil`` dedi.(SRK-DÜR-SBR)
Kaynak: AA