Dizide çocuları dövüyor ama...

Öyle Bir Geçer Zaman Ki adlı dizide çocularına şiddet uygulayan Ali Kaptan, Ankara'da gerçekleştirilen ''Aile İçi Şiddet ve Cinsel İstismar ile Mücadele'' konulu panele konuk oldu.

Panelin açılışında konuşan TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Güldal Akşit, kadına yönelik aile içi şiddetin tüm dünyada yaygın olan bir insan hakkı ihlali olduğunu belirtti.

Kadına yönelik aile içi şiddetin erkeğin kadın üzerinde hakimiyet kurmasına yol açan cinsiyet ayrımcılığıyla yakından ilgili olduğuna dikkati çeken Akşit, aile içi şiddetin yakın zamana kadar gizlenen bir gerçek olduğunu ifade etti.

Kadına yönelik şiddetin, ırk, din, dil ayrımı gözetmediğini belirten Akşit, ''Bazı ülkelerde sadece kız oldukları için bazı bebekler doğar doğmaz öldürülmekte, her yıl birçok kadın insan ticareti mağduru olmakta, bazı ülkelerde kız çocukları sünnet edilmekte, Amerika'da her 15 saniyede bir kadın eşi ya da erkek arkadaşı tarafından dövülmekte ya da tecavüz edilmekte, İngiltere'de haftada ortalama 2 kadın eşi ya da erkek arkadaşı tarafından öldürülmekte, Bangladeş'te tüm cinayetlerin maktullerinin yarısını, eşi tarafından öldürülen kadınlar oluşturmaktadır'' diye konuştu.

Türkiye'de ise yaşamı boyunca her 10 kadından 4'ünün fiziksel şiddete, her 10 kadından birinin de gebeliği sırasında fiziksel şiddete maruz kaldığını vurgulayan Akşit, yaşamının bir döneminde şiddete maruz kalan kadınların oranının yüzde 39 olduğunu belirtti.

Kadına yönelik şiddetin en ağır biçimlerinden birinin ''sözde namus bahanesiyle kadınlar ve genç kızların öldürülmesi'' olduğuna dikkati çeken Akşit, kadınlara yönelik aile içi şiddetin sorumlularının genellikle eşler, erkek kardeşler, babalar ya da oğullar olduğunu hatırlattı.

Önemli şiddet türlerinden biri olan ensestin de geçmişte olduğu gibi günümüzde de tabu olarak görüldüğünü ve gizlendiğini belirten Akşit, ensestin, her sosyoekonomik gruptan kız ya da erkek çocuğun karşılaşabileceği bir istismar türü olduğunu söyledi.

Aile içi cinsel istismar ve ensest konusunda inceleme için alt komisyon oluşturulduğunu hatırlatan Akşit, komisyonun çalışmalarına yeni başlayacağını bildirdi. Akşit, ''Cinsel istismar konusunda iyi işleyen bir sistem geliştirilmeli'' dedi.

''TÜRK KADINI, DÜNYADAKİ KADINLARIN EN ELİ ÖPÜLESİDİR''

Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, paneli, ''Ülkemizi düşmanlardan kurtararak namusumuzu koruyan, devletimizi kurarak onurumuzu yükselten Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını, Türk kadınına toplumsal yaşamımızın aydınlığı onurunu vermeleri nedeniyle şükran ve minnetle anarak konuşmama başlamak istiyorum'' sözleriyle açtı.

Avukatlığında uzun yıllar savunmalarını yaptığı Türk Kadınlar Birliğinin tek erkek üyesi olduğunu dile getiren Özden, ''Bana göre, Türk kadını dünyadaki kadınların en saygını, en kutsalı, en eli öpülesidir. Hani Peygamberimizin, 'kadınların ayağı altında cennettin bulunduğunu', söylemesi gibi... Ben kadınlarımız için söylenecek çok güzel sözlerin ciltlere sığmayacağı kanısındayım. Bana göre, kadınlarımız önsezili, özenli, özverili, vefakar, dürüst, temiz, çalışkan ve erkeklerden daha da Atatürkçü Türkiye'de. O bakımdan onları çok seviyor ve sayıyorum'' diye konuştu.

Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilal Özcebe, panelde yaptığı konuşmada, istenmeyen evliliklerin de cinsel şiddet olarak tanımlandığını belirtti.

Çocukların yüzde 20'sinin cinsel istismara uğradığının düşünüldüğünü, bunların bir kısmının da enseste maruz kaldığını söyleyen Özcebe, çocuğa yönelik cinsel istismar konusunda annelerin rolünün çok önemli olduğunu vurguladı. Annelerin çocuklarını gözlemleyerek onlardaki değişikliği fark edebileceklerini belirten Özcebe, böyle bir olay karşısında sessiz kalınmaması gerektiğini ifade etti.

Çankaya Üniversitesi'nden Eğitimci Psikolog Danışman Prof. Dr. Uğur Öner de şiddeti çözebilmenin en etkili araçlarından birinin eğitim olduğuna işaret etti. Toplumda var olan şiddetin eğitim kurumlarına da yansıdığını dile getiren Öner, şiddet konusundaki geleneksel görüş ve uygulamaların aslında hiçbir hükmünün kalmadığının görülmesi gerektiğini söyledi.

''ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ'' DİZİSİNİN ''ALİ KAPTANI''

''Öyle Bir Geçer Zaman ki'' dizisinde eşine ve çocuklarına şiddet uygulayan Ali Kaptan rolüyle izleyicinin karşısına çıkan oyuncu Erkan Petekkaya da insanların bebekken şiddet içeren ninnilerle büyütüldüğünü, ilkokulda cetvelle dayak atıldığını, ebeveynlerin bir ortamda ''sen küçüksün sus'' şeklinde sözleriyle karşılaşıldığını, üniversitede, memurken ya da işçiyken de coplarla şiddete uğrandığını belirterek, böyle bir toplumda şiddetin, istismarın yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi.

İnsanların anne babalarının, eşlerinin, kız arkadaşlarının, iş arkadaşlarının yanında farklı davrandıklarını, böylece 5-6 kişilikli bireyler haline gelindiğini dile getiren Petekkaya, özgüven sahibi, tek kişilikli bireylerin yetiştirilmesiyle şiddet, istismar gibi konuların çözülebileceğini ifade etti.

Paneli izleyenlerin sorularını da yanıtlayan Petekkaya, bir izleyicinin, ''Kadına yönelik şiddeti engellemek adına dizilerde danışmanla çalışma yapılıp yapılamayacağı'' yönündeki sorusu üzerine, bir hayranının kendisine gelip, ''Bir arkadaşımın da sizinki gibi Caroline'i vardı. Dizi sayesinde onu bırakıp ailesine döndü'' dediğini anlattı. Petekkaya, rolünü oynarken kendisinin de zorlandığını söyledi.

Başka bir katılımcının, dizideki ''Osman'' karakterini canlandıran çocuğun oynarken rolünden etkilenip etkilenmediğini sorması üzerine de Petekkaya, ''Osman''ın sete, annesi, oyuncu koçu ve psikologla geldiğini anlattı. Petekkaya, ''Birçok sahne Emir olmadan ama yanımızdaymış gibi çekiliyor. Sette oyun odası var. O da rol yaptığını anladı. 'Ben starım' diye geziyor ortalıkta. Sete koşarak geliyor ama bizim de canımızı çıkartıyor'' dedi.

''TERÖRE BİLE BU KADAR KURBAN VERMEDİK''

CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman da Türkiye'nin kadına yönelik şiddet konusunda AB ülkeleri arasında en kötü durumda olduğunu söyledi.

Türkiye'de 2010'un ilk 7 ayında 300 kadının öldürüldüğünü belirten Arıtman, teröre bile bu kadar kurban verilmediğini dile getirdi. 500 kadının tecavüze uğradığını, bin kadının da cinsel saldırıya maruz kaldığını bildiren Arıtman, 7 bin kadının da aile içi şiddet dolayısıyla hastaneye başvurduğunu ifade etti. 3 evlilikten birinin çocuk evliliği olduğunu, 7 milyon kadının aile kararıyla, 2 milyon kadının ise başlık parasıyla evlendirildiğini söyleyen Arıtman, raporlara göre kadına yönelik şiddet konusunda 2006 yılından beri çok ciddi bir gerileme yaşandığını savundu. Arıtman, şiddete uğrayan kadınları koruyacak politikaların olmadığını ileri sürerek, ''Artık ülkemizde kadınlara 'gidin 3 çocuk doğurun' diyen bir Başbakan istemiyorum. 'Okuyun, güçlü olun, ben de sizin güçlenmeniz için her şeyi yapacağım' diyen bir Başbakan istiyorum'' dedi.

Ayşe Paşalı cinayetiyle ilgili 8 Şubatta duruşma yapılacağını ve bu konuda Meclis'teki tüm kadın vekillere duruşmaya katılmaları çağrısı yaptığını hatırlatan Arıtman, panele katılan kadınlara da seslenerek, duruşmaya katılmalarını istedi. Arıtman, ''Biz kadınlar birbirimize sahip çıkarsak bunları engelleyebiliriz'' diye konuştu.

''AİLE MAHKEMELERİNDE RENKLİ CÜBBE''

Ankara 8. Aile Mahkemesi Hakimi Eray Karınca, aile mahkemelerinin önemini anlattı.

Aile mahkemelerinin kurulması konusunda geç kalındığını belirten Karınca, aile mahkemelerinin yeni dönemde uygulamaya konulan ''aile hekimliği'' gibi olması gerektiğini söyledi. Karınca, böylece aynı sorunlarla aynı hakimler karşılaşacağı için bu mahkemelerin sorun çözen mahkemeler haline gelebileceğini belirtti.

Cezaevinde adam öldürmekten tutuklu bulunan 10 kadından 9'unun ya eşlerini ya da erkek arkadaşlarını öldürdüğünü anlatan Karınca, aile hekimliği gibi çalışacak aile mahkemelerinin erkekleri de koruyacağını dile getirdi.

Aile mahkemelerinde yüksek kürsülerde, siyah cübbeli hakim görüntüsünü de eleştiren Karınca, buralarda kürsülerin kısa yapılması ya da kaldırılması, cübbelerin de renginin değiştirilmesi gerektiğini söyledi.

AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık da kadınların şiddet ve istismardan tek yumruk olarak kurtulabileceğini söyledi.

Şiddetin günümüzün değil, 3 bin yıl öncesinin sorunu olduğunu belirten Çalık, kırık kemikler incelenerek yapılan bir araştırmayla bu kemiklerin büyük çoğunluğunun kadınlara ait olduğunun belirlendiğini aktardı.

Ensest sorunlarının konuşulmaya başlandığı Türkiye'de tabuların yıkıldığını, sorunların halılar altına süpürülmediğini ifade eden Çalık, Anadolu'da yaptıkları ziyaretlerde pek çok vakayla karşılaştıklarını söyledi.