Danıştay davası tanığı: Alparslan bu eylemi dini hassasiyetinden yapmış olamaz
Ergenekon davası ile birleştirilen Danıştay davasına ilişkin tanık ifadelerinin alınmasına devam ediliyor. Tutuklu sanık Alparslan Arslan ile bir dönem ev arkadaşı olduğunu belirten Avukat Fikri Cora, fikirleri ile uyuştuğu için son bir yıl Aydınlık dergi
Ergenekon davası ile birleştirilen Danıştay davasına ilişkin tanık ifadelerinin alınmasına devam ediliyor. Tutuklu sanık Alparslan Arslan ile bir dönem ev arkadaşı olduğunu belirten Avukat Fikri Cora, fikirleri ile uyuştuğu için son bir yıl Aydınlık dergisi okumaya başladıklarını, Danıştay saldırısının da dini hassasiyetle işlendiğine ihtimal vermediğini söyledi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde görülen Ergenekon ana davasının 171‘inci duruşmasına tutuklu sanıklardan Hayrettin Ertekin ile Ergun Poyraz katılmadı. Aralarında emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin‘in de yer aldığı 20 tutuklu sanık ile tutuksuz sanıklardan gazeteci Güler Kömürcü Öztürk ise duruşmada hazır bulundu. Duruşmada, Danıştay saldırısına ilişkin dosya kapsamında tanık ifadelerinin alınmasına devam edileceği belirtilerek sanık Alparslan Arslan ile bir dönem ev arkadaşı olarak kalan avukat arkadaşı Fikri Cora, tanık kürsüsüne çağrıldı. Sanık Alparslan Arslan ile 1997 yılında bir öğrenci grubu içinde tanıştıklarını belirten tanık avukat Fikri Cora, Alparslan Arslan ve Zekeriya Yelok ile birlikte 3 yıl aynı evde kaldıklarını söyledi. Tanık Cora, aynı davada tanık olarak dinlenen ve kendisine "Salih hoca" diye hitap edilen Salih Kunter ile davanın tutuksuz sanığı Süleyman Esen vasıtasıyla tanıştığını söyledi. Kendi aralarındaki konuşmalarda Esen‘in dini konuda bilgisi olduğunu söylediği bir hocasından bahsettiğini aktaran Cora, "Benim de dini konuda bazı sorularım vardı. Beni onunla tanıştırmasını istedim. Evine gittiğimizde beni pijama ile karşıladı. Hiç de din konusunda alim olan birisi gibi görünmedi. Evinde sigara içen, televizyon karşısında oturan sıradan ve yaşlı bir adam gibiydi. Hatta Tasavvuf‘un İslam‘daki yerini sordum. Bu konuda bilgisi olmadığı gibi kütüphane gibi bir donanımı da yoktu." diye konuştu. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün‘ün, "Orada Alparslan‘ı da gördün mü?" şeklindeki sorusu üzerine Cora, "Ben oradayken o da geldi. Kendisiyle konuştuğumuzda dini bilgilerini geliştirmek için oraya gelip gittiğini söylemişti." dedi. Beraber kaldıkları süre içerisinde Alparslan Arslan‘ı nasıl tanıdığı şeklindeki soruya ise Cora, "Mert, yiğit, cesaret sahibi bir arkadaştı. Psikopat, agresif ve insanlara zarar verebilecek bir kişiliğe sahip değildi. Kimsenin canını yaktığına şahit olmadım." diye cevap verdi. Başkan Şengün‘ün, "Bahsettiğiniz kişilik ile Danıştay eylemini gerçekleştiren kişi arasında büyük fark var." hatırlatması üzerine Cora, "Ben de anlam veremiyorum. Danıştay‘a duyduğu husumat nedeniyle bu eylemi işlemiş olamaz. Çünkü bir avukatın başörtüsü konusunda karar verdi diye Danıştay‘a husumet duyması düşündürücüdür. Hukukçuluğu nedeniyle böyle bir kararın Danıştay‘a nasıl geldiğini bilir. Bu konu, açılan bir dava sonucu verilen kararın idare tarafından Danıştay‘a göndermesiyle olur. Danıştay‘ı sorumlu tutmak mümkün değildir. Eğer bir sorumluluk varsa bu idarenindir. Bir ay öncesinde arabasını değiştirip bir üst model araba almaya çalışıyordu. Hayata bu kadar bağlı bir kişinin böyle bir amacı olamaz." dedi. Bunun üzerine Başkan Şengün, "Bir ayda ne değişti de böyle bir karar aldı?" diye sordu. Tanık Cora bu soruya, "Bilmiyorum." karşılığını verdi. Mahkeme Başkanı Şengün, "Alparslan‘ın böyle başörtüsüne karşı bir hassasiyeti var mıydı?" diye sordu. Cora bu soruya da "Başörtüsü yasağı son birkaç yıl içerisinde getirilmişti. Alparslan‘ın da yasak getirilmesini istemeyen her öğrenci kadar bir hassasiyeti vardı. Ancak bu kadar büyük bir tepki içinde olacağını sanmıyorum. Başörtüsü yasağı 2003-2004 yıllarında getirildi. Eylemin gerçekleştiği tarihten 2-3 yıl önce alınmış bir karardı. Eğer hassasiyeti nedeniyle böyle bir eylemi işlemiş olsa, bu süre içerisinden çok önceden yapardı." şeklinde cevap verdi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Tanık Cora‘ya Danıştay saldırısından sonra Emniyet Müdürlüğü‘nde verdiği ifadesinden bazı bölümleri okudu. Şengün, "İfadenizde Alparslan Arslan‘ın içki içtiğini ve 5 vakit namaz kıldığını söylemişsiniz." hatırlatmasını yaptı. Cora bu soruyu "İçki içtiğini görmedim. Ben böyle bir ifade vermedim. Ancak arkadaş çevresine içmemeleri yönünde tavsiyede bulunurdu. Namazı da zaman zaman kılar, zaman zaman terk ederdi. Yaşamayı seven biriydi." diye cevapladı. Başkan Şengün‘ün, "Yaşamı severdi derken kastınız nedir?" diye sorması üzerine tanık Cora, "Öğrencilik zamanındaki standartlarının üzerinde bir yaşam elde edebilmek için avukatlık mesleğine ve işlerine 4 elle sarılırdı." diye konuştu. Başkan Şengün bu açıklamaya "Herkes böyle yaşamayı sever." tepkisini verdi. Cora da " Sağ görüşlü birisiydi ama böyle bir eylemi yapabilecek kadar hayattan kopuk bir insan değildi." dedi. Alparslan Arslan‘ın 2004 yılında beraber yaşadıkları evden taşındığını belirten Cora, "Son bir yıldır takip ettiği süreli yayınlar ile tv haber programlarında farklılık olmuştu. Mesela Ceviz Kabuğu gibi komploteorik programları seyrederdi. Bir yıldır Aydınlık dergisini sürekli alıyordu. Ben de okuyordum." dedi. Bu açıklama üzerine Başkan Şengün, "Siz, ülkücü olduğunuzu söylüyorsunuz. Aydınlık dergisinin görüşleri size ters düşmüyor mu?" diye sordu. Tanık Cora bu soruya da "Aydınlık dergisi tamam siyasi tabanlı bir dergi ama politik yayıncılık değil habercilik yapıyorlardı. Bilgi ve içeriği bize hitap ettiği için alıyorduk. Gündeme getirdiği konuları tartışma konusu yapıyorduk. Amacımız Aydınlık dergisi mensuplarının siyasi görüşlerini kabul etmek ya da öngördüğü politik düşünceye sahip olmak değildi. Hayata geniş bir yelpazeden bakmaktı amacımız." dedi. Cora‘ya daha sonra Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel sorularını yöneltmeye başladı.