İnegöl'de 'Fetihten Vuslata' Gecesi

Bursa'nın İnegöl ilçesinde düzenlenen "Fetihten vuslata" gecesi büyük ilgi gördü.

İnegöl'de 'Fetihten Vuslata' Gecesi
İnegöl Belediyesi, İnegöl Şems ve Mevlana Kültürünü Yaşatma Derneği ve Kent Konseyi iş birliğiyle düzenlenen 'Fetihten vuslata' adlı program Gölbaşı Düğün Salonu'nda yapıldı. Isıtma sistemindeki arıza yüzünden soğuk bir ortamda gerçekleşen programın açılış konuşmasını yapan Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 2-9 Aralık tarihlerinin Mevlana Haftası olarak bütün yurtta kutlandığını belirterek, "Bu yıl muharrem ayının 10. günü 16 Aralık 2010 tarihine denk gelmiştir. Aşure günleri dolayısıyla Mer-Pa önünde, Sarraflar Çarşısı girişinde ve Sanayi Camii önünde halkımıza aşure ikramında bulunduk. Ayrıca 31 Aralık tarihi, İslam tarihi açısından önemli bir tarih olarak kabul edilmektedir. Bu tarihte Mekke fethedilmiştir. Bu önemli günler vesilesi ile biz de İnegöl Belediyesi, Kent Konseyi ve Şems Mevlana Kültür Derneği olarak bir kültürel faaliyet daha planladık. Düzenlediğimiz bu geceye 'Fetihten vuslata' ismini verdik. Yeni yılın ilçe ve ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum" dedi.
İnsanların Mevlana'daki aşk ve sevginin peşine düştüğünü belirterek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Mustafa Kara ise, medeniyetin, insanoğlunun yer yüzünde gerçekleştirdiği en büyük organizasyon olduğunu söyledi.
Hz. Adem'den bugüne kadar değişik yerlerde çok farklı medeniyetler kurulduğunu belirten Kara, "Bunlardan bir tanesi de İslam medeniyetidir. Medeniyetlerin 3 tane olmazsa olmazı vardır. Bunlardan bir tanesi bilim ve irfan dünyasıdır. İkincisi fikir ve felsefe konularıdır. Üçüncüsü ise, güzel sanatlardır. Nerede medeniyet varsa orada bu 3 konu vardır. Bu 3 dalda ortaya koyduğunuz eserler, diğer medeniyetler tarafından öğrenilmek isteniyorsa bir numarayı yakalıyorsunuzdur. İslam medeniyetinin eserleri başka medeniyetin insanları tarafından okunmaya ve anlaşılmaya çalışılıyor. Bir dönem Avrupa'daki alimler ve sanatkarlar İslam dünyasına gelerek Arapça öğrendiler. Müslüman olmak için değil, Arapça dilinde o kadar muhteşem eserler yazılmış ki, o eserleri anlamak istiyorlardı. Avrupa'da birçok papaz oturup Arapça öğreniyor. Mevlana da kitaplarında öyle bir seviye yakaladı ki, Mesnevisi'nde öyle bir seviye yakaladı ki, ona aşık oldular. Onlar o seviyeyi anlamak istiyorlar. Mevlana da öyle bir ışık var ki, ister istemez o ışığın peşinden sürükleniyorlar. Mevlana'nın 800 yıldır insanlara anlattığı bir mesele var. Farklı coğrafyadan insanlar onun kitaplarını okuyarak iç alemlerini aydınlatıyorlar. Batı dünyasında da milyonlarca kitap var, ama onlarda bulamadıkları bir çok şeyi Mevlana'da buluyorlar. Mevlana'daki aşk ve sevginin peşine düşüyorlar. Bütün mesele iç alemlerini aydınlatmak. Öyle görülüyor ki, Mevlana'nın bu ışığı kıyamete kadar yanacak. Onun eserinde öyle bir güç var" diye konuştu.