Susurluk Kazasıyla İlgili Açıklamalar

İkinci ‘‘Ergenekon‘‘ davasının tutuksuz sanığı emekli Albay Arif Doğan, çapraz sorgusu sırasında Susurluk kazasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi‘ndeki duruşmada ifadesi alınan Arif Doğan, CIA, KGB, MOSSAD gibi örgütleri çok iyi bildiğini ifade ederek, ‘‘Ergenekon‘u bilemeyecek kadar da cahilmişim. Bana Ergenekon‘un yapılanmasını, faaliyetlerini sordular. Soruları anlamak zor. Soruları okudukça Ergenekoncu oluyor insan‘‘ dedi.

Duruşmada, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Doğan‘ın daha önce alınan ifadelerini, ardından, 30 Eylül ve 1 Ekim 2010 tarihlerinde Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz tarafından görüntü kaydı yapılarak alınan ifadelerini okudu.

Doğan‘ın bu ifadelerinde, JİTEM‘den söz ederek her ilden temsilci, her ilçe ve köyden eleman alarak örgütlenme yaptıklarını, görev yaptıkları dönemde JİTEM elemanlarına maaş verilmediğini, kimlik kartları olmadığını, başarılı olanlara kod isimlerinin yazılı olduğu takdirnameler verildiğini, bunların hiçbirinin kaydının jandarmada olmadığını, jandarma istihbaratın JİTEM‘den farklı olduğunu, JİTEM‘in kuruluş talimatını dönemin Jandarma Genel Komutanı Burhanettin Bigalı‘nın verdiğini, bunun üzerine Hulusi Sayın‘ın kendisine ‘kur‘ emrini vermesi üzerine kendisinin de JİTEM‘i kurduğunu söylediği belirtildi.

-‘‘YEŞİL‘‘ İLE İLİŞKİSİ-

Doğan‘ın yine bu ifadelerinde ‘‘Yeşil‘‘ kod adlı Mahmut Yıldırım‘ı 1984 yılında Eruh baskınından sonra tanıdığını, İstihbarat Grup Komutanlığını Tunceli bölgesinde kurarken aracılar vasıtasıyla Yıldırım‘a ulaştığını, Yıldırım‘ın bu süreçte 2 yıl kendileriyle çalıştığını, JİTEM yapılanmasında yer almayan Yıldırım‘a daha sonra ne olduğunu bilmediğini söylediği kaydedildi.

Bu ifadelerinde değindiği itirafçılar hakkında da bilgi veren Doğan, bazıları öldürülen bu itirafçılardan zamanında çok iyi bilgiler aldıklarını ancak bu itirafçıların sonradan çok bozulduğunu, Hanefi Avcı‘nın onları İstanbul‘a getirerek varlıklı birinin yanında maaşlı olarak bakıldıklarını söyledi.

İfadelerinin okunmasının ardından Doğan‘ın çapraz sorgusuna geçildi.

Savcı Mehmet Ali Pekgüzel‘in ‘‘Ergenekon‘‘ örgütüne ilişkin sorusuna Doğan, daha önce ismini saydığı örgütleri bildiğini, aralarında tanıdıkları da olduğunu belirterek, ‘‘Bilsem söylerim. JİTEM nelerle suçlanıyor. Yine de ben kurdum diyorum‘‘ dedi.

-SUSURLUK OLAYI-

Savcı Mehmet Ali Pekgüzel‘in, Veli Küçük ile hiç yan yana gelip gelmediğine ilişkin sorusuna Doğan, Küçük ile yan yana çalışmadığını ileri sürerek, sadece telefonla askeri konuları görüştüklerini, siyasi konularda hiçbir konuyu konuşmadıklarını söyledi.

Susurluk kazasına ilişkin hazırlanan rapor hakkında bilgisi olup olmadığı da sorulan Doğan, şöyle devam etti:

‘‘Kaza olmadan bir gün önce rahmetli Hüseyin Kocadağ, Abdullah Çatlı, Gonca Us ve Sedat Bucak beraber Yalova Termal‘de idiler. Ben de o zaman Jandarma Komutanıydım. Onların İzmir‘e gitme nedenlerini biliyordum. Mehmet Özbay ve Kocadağ ile iyi tanışırız. Biz aynı mücadeleyi verdik. Aynı yolun yolcusuyuz. Aynı görevlerde bulunduk, Ermeni terörüyle ilgili. Sadece JİTEM ile değil Ermeni masasıyla ilgili mücadelenin içindeydim. Çatlı ile Kocadağ‘ın yan yana gelmesi ateşle barutun yan yana gelmesi gibiydi. Mehmet Ağar o dönemde bakandı. Kızı ağır hastaydı. İzmir Efes Oteli‘nde kalıyorlardı. Kumarhanelerin toplu olarak İzmir‘de açılacağı ve bu hususta benden destek istediklerini söylediler. İzmir‘e esas bunun için gitmişlerdi.‘‘

Bu sırada Doğan‘ın avukatı Rıfat Sunal‘ın araya girerek, bu konu üzerine neden gidiliyor? Daha önce bu konu tartışılmadı‘‘ demesi üzerine, savcı Pekgüzel, ‘‘Kendisi anlatmak istedi‘‘ yanıtını verdi.

Doğan da ‘‘Anlatayım bir şey olmaz. Asacak değiller ya‘‘ diyerek bu yöndeki anlatımlarına devam etti.

-ÇATLI OLARAK DEĞİL ÖZBAY OLARAK BİLİYORDUM-

Kaynak: AA