Türk Tarihçisi, Ermeni Diasporasına Arşiv Hediye Etmek İstiyor

Adanalı araştırmacı tarihçi Cezmi Yurtsever, Haçin şehrinin yakılarak yok edilmesinin arka planındaki olayları anlattığı "Haçin" 'Bir Yangının Külleri' kitabını yayınladı

Adanalı araştırmacı tarihçi Cezmi Yurtsever, Haçin şehrinin yakılarak yok edilmesinin arka planındaki olayları anlattığı "Haçin" 'Bir Yangının Külleri' kitabını yayınladı. Yurtsever, kitabını ve Ermeni diasporasına hediye etmek için yayınladığını söyledi.
Yurtsever, Osmanlı döneminin sonlarından 1920 yılına gelinceye kadar Toros Dağları'nda Adana'ya yakın nüfus barındıran tarihi Haçin şehrinin hiçbir şey hatırlanmasın diye yakılarak yok edilmesinin arka planındaki olayları, Osmanlı ve ABD-misyoner arşivlerinden araştırdığını belirtti. Yurtsever, ABD ve İngiltere'nin Anadolu'daki en önemli istihbarat merkezinin de Haçin'de olduğu bilgilerine ulaştığını, Haçin'de yaşanan olayları yayınlayarak insanlığın bilgisine sunmak istediğini belirtti.

ERMENİ KAYMAKAMIN NOT DEFTERİ TOPRAK ALTINDAN ÇIKTI
Günümüzde Saimbeyli olarak bilinen ilçe merkezinin yerleşim alanında bulunan tarihi Haçin şehrinde 1920 yılı Mart ve Ekim ayları arasında savaşın devam ettiğini belirten Yurtsever, şunları söyledi:
"Sayıları 500'ü bulan sivil Türk, tutsak olarak hükümet binası ve kaleye konuldu. Nisan ve Mayıs 1920 tarihlerinde Türklerin büyük bölümü kaçma girişiminde bulunurken köprü başında vuruldu. Ancak kadın, çocuk ve bebekler bir süre daha tutsak hayatı yaşadı. Haçin Savaşı süresinde kamu yönetimini elinde bulunduran Ermeni asıllı Kaymakam Karabet Çallıyan, tutsak Türklere karşı insani muamele yapılmasını komitacı başı Cebeciyan'dan istedi. Ancak istekleri karşılanmadı. Çallıyan, yaşanan olayları ve kendi
soydaşı komitacıların yaptıklarını günlük kağıtlara yazıp bir bakır ibrik içine koydu. Ve savaşın son günü Haçin şehri yanarken Çallıyan'ın not yazdığı ibrik de bina enkazı altında toprağa karıştı. 1954 yılında bir inşaat kazısı esnasında tesadüfen Çallıyan belgeleri toprak altından çıktı. Yıllarca elden ele dolaşan Çallıyan belgelerinin bir kopyası benim elime de geçti. Ve defterin sağlam sayfalarındaki yazıları çözümleme çalışmalarını yıllarca sürdürdüm. Çallıyan notları arasında, 'Canileri yaptıklarından
dolayı tarihin ve adaletin elinde boğulmuş olarak görmek istiyorum' açıklaması vardı. Notların ayrıntılarında kumandan Cebeciyan ve yardımcısı Aram Çavuş'un tutsaklara insanlık tarihinde eşine rastlanmayan işkence yöntemini uyguladıkları bilgisine ulaştım."

PİŞİRİLEN BEBEKLER ANNELERE YEDİRİLMEK İSTENDİ
Tutsak alınan Türk kadınlara, savaşın ilk zamanlarında bulgur pilavı ve un çorbası takviyeli yemekler verildiğini kaydeden Yurtsever, "Ancak aylar sonra Ermeni tarafın elinde yiyeceklerin azalması ve yaşanan olaylar dolayısıyla Türk annelerin kucaklarındaki bebekler alınarak kaynar kazanlarda pişirilip bir tepsi içinde annelerine yedirilmek istendi. Bu olayı yaşayan Melek hatun, kendisinden geçerek gözyaşları içinde ağıtlar söyledi. Melek Hatun'un ağıdını, aynı acıları paylaşan Ermeni Minas'ın hemşire
kızı kaleme alarak yazdı. Ve ağıt metninin kaybolmaması mümkün oldu. Ağıt içinde yer alan 'Kele dudu kele dudu, Kanlı gömlek yu diyorlar, kaynatmışlar bebekleri, ölü eti ye diyorlar' dörtlüğü bebeklerin annelerine yedirilmek istenmesine karşı bir tepki idi. Ve acıları paylaşanlar da olayların tanığı Türk ve Ermeni kadınlardı. Elimde bulunan Ermeni asıllı Kaymakam Karabet Çallıyan'ın notları ile birlikte Haçin'de Türk ve Ermenilerin birlikte yaşadığı ortak tarihin kanıtları olan arşiv belgelerini ve
özellikle de Haçin kitabını hediye etmek istiyorum" diye konuştu.