Hak-iş Genel Başkanı'ndan Bazı Dernek Ve Stk'lara 'Konsomatris' Benzetmesi
Çorum'da 65 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek oluşturduğu Yeni Anayasa Evet Platformu'nun düzenlediği iftar yemeğine katılan Hak-İş Konfederasyonu Başkanı Salim Uslu, bazı sivil toplum kuruluşlarını sert dille eleştirdi
Çorum'da 65 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek oluşturduğu Yeni Anayasa Evet Platformu'nun düzenlediği iftar yemeğine katılan Hak-İş Konfederasyonu Başkanı Salim Uslu, bazı sivil toplum kuruluşlarını sert dille eleştirdi.
Çorum Yeni Anayasa Evet Platformu'nun düzenlediği iftar yemeğinde 12 Eylül'de yapılacak olan referanduma ilişkin açıklamalarda bulunan Uslu, yeni anayasaya karşı bağnaz bir koalisyon oluşturulduğunu savundu. Uslu, "Niçin bunlar hep birlikte 'demokrasiye, demokratik açılıma hayır' diyorlar, bunu hiçbir mantıklı gerekçeyle de izah edebilmiş değiller. Bu bağnaz koalisyon her iyiye, her doğruya karşı çıkmak için kendisini kurgulamış. Akıl ve vicdan bir kenarda duyguları ile davranan küçük hesaplarıyla
davranan bir koalisyon ile karşıyayız. Bu ülkenin geleceği bu koalisyonun elinde olmaması gerekir" dedi.
Bazı sivil toplum örgütlerinin de bu koalisyona katıldığını dile getiren Uzlu, "O nedenle ben özellikle sivil toplum kuruluşlarını 'STK' olarak ifade etmiyorum. STK'nın K'sı bazı sivil toplum örgütlerinde kullanıldığı zaman başka anlama geliyor. Sizin için kullandığımız zaman sivil toplum kuruluşları demek lazım. Şimdi örneğini vereceğim kuruluşlarında ifade ederken bu K'yı sivil toplum konsomatrisleri diye ifade etmek lazım. Niçin söylüyorum. 24 Eylül 2001 tarihinde sivil toplum örgütü diye saydığımız,
zannettiğimiz TOBB, TÜSİAD, TİSK, TESK, TÜRK-İŞ, DİSK, HAK-İŞ, sektörel dernekler platformu o gün 4 büyük gazeteye ilanlar verdi 'yeni anayasaya evet' diye. Bugün baktık ki beraber imza attığımız arkadaşlar yanımızda yok. Bunların sivil toplum kuruluşu değil, sivil toplum konsomatrisi olduğunu, dün söyledikleri ile bugün söylediklerini, ne yaman kıvırdıklarını görünce daha iyi anlamış olduk" ifadelerini kullandı.
İftara katılanlara TOBB ile birlikte yaptıkları "Anayasa Çalıştayı" raporunu da gösteren Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, "Bu anayasa çalıştayı raporunun altında Türkiye'de yeni bir anayasa gerekliliği ve bugün ki anayasa değişikliğinde olanların hepsi var. Kimlerin imzası yok ki, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, Türk İş Başkanı Mustafa Kumlu, TESK Başkanı Bendevi Palandöken, Hak İş Başkanı Salim uslu, Kamu Sen Başkanı Bircan Akyıldız, TÜSİAD Başkanı Arzuhan Yalçındağ,
TBB'nin rahmetli Başkanı Özdemir Özok ve diğerleri. Şimdi ne diyor bu örgütler. 'Efendim biz üyelerimizin görüşlerini etkilememek için kurumsal görüş ilan etmeyiz'. Peki dün bu ilanları verirken, üyelerinizin etkilemekten niçin çekinmediniz? Verilecek cevap yok. Türk İş'in Başkanı Şevket Yılmaz, 11 Mayıs 1985 tarihli konuşmasında 'gücüm yetse bu anayasayı hemen değiştiririm'; bugün ki Türk-iş başkanından bir ses duyuyor musunuz? Hayır. Onun için sivil toplum kuruluşların adını değiştirme ihtiyacı olduğunu
ifade ettim" diye konuştu.
Hak İş olarak 1992'de anayasa kurultayı yaptıklarını hatırlatan Uslu, "1991'de anayasa değişikliği ilanına imzamızı koyduk. O gün bugündür sürekli yeni anayasa diyoruz. Kendi içimizde tutarlı olmaya çalışıyoruz" dedi.
"YSK 1986'DA SÖYLEDİĞİNİ 2010 YILINDA UNUTMUŞ"
"Darbelerin Karanlığından Demokrasinin Aydınlığına evet" kampanyası afişi hakkında da açıklamada bulunan Uslu, "Bunu ne zaman yayınladık. Temmuz ayının son haftasında yayınladık. Seçim yasakları yarın başlıyor. Temmuz ayının sonunda 1 hafta bilboardlarla kalan afişimiz indikten bir gün sonra Yüksek Seçim Kurulu bizim bu afişimizi Seçim Yasası'na aykırı buldu. Seçim yasaklarını ihlal ettiğimizi ilan etti ve savcılıktan soruşturma geçirip ifadeye gittim. Savcılık ne yapacak bilmiyorum. Eğer bir Yüksek
Seçim Kurulu adlı kurul, seçim yasakları başlamadan bilboardlara çıkmış bir afişi seçim yasağı gibi görüyor ve yasak koyuyorsa ve yine aynı seçim kurulu 1986 tarihinde 349 sayılı kararında 'İşçi işveren sendikaları ve konfederasyonları seçimlerin temel hükümleri esasına tabi olmadığından seçim kurulları görevli değildir'; bu Yüksek Seçim Kurulu 1986'da böyle demiş, 2010'a geldiğinde kendi söylediğini unutmuş, tam tersi görüş belirtmiş ise Anayasa Mahkemesi seçim kurullarının görevini seçim yasaklarını
sürelerle sınırlı tutmuş olmasına rağmen o Yüksek Seçim Kurulu, kurulu bütün zamanların seçim kurulu ilan ederek müdahale etme hakkını imtiyazını kendinde görüyorsa ve çıkıp da özgürce kanaatini bildiren, halkın hoşuna gitmeyen irade karşısında dava açıyorsa böyle bir seçim kurulunun, yüksek yargıçlığın kurumun içine güçlü bir demokrasi mantığı yerleşsin. Bu nedenle bile bu anayasa evet demeye değer diyorum" dedi.
"Türkiye 12 Eylül'deki referandumla ayağındaki ve zihnindeki prangalardan kurtulmuş olacak" diyen Uslu, "Anayasa kurultayı düzenledik. Bu kurultaya katılan Rahmetli Alparslan Türkeş, anayasanın değişmesini isteyordu. 'Türkeş'in mirasçısıyız' diyenlerin farklı tutumlarına bakmayın. Onların vicdanları da başbuğlar ile aynı. Ancak dilleri farklı söylüyor" dedi.
Referandumdan evet çıkmaıs rurumunda Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın çoğulcu bir yapıya kavuşacağını söyleyen Uslu, "Halk iyi anlar, doğru anlar ve en doğru kararı verir. Anayasa reformundan korkanlar, 'Anadolu insanları imtiyazlarımızı elimizden alıyor, cakamız son buluyor' korkusu içinde" ifadelerini kullandı.
Çorum Yeni Anayasa Evet Platformu'nun düzenlediği iftar yemeğinde 12 Eylül'de yapılacak olan referanduma ilişkin açıklamalarda bulunan Uslu, yeni anayasaya karşı bağnaz bir koalisyon oluşturulduğunu savundu. Uslu, "Niçin bunlar hep birlikte 'demokrasiye, demokratik açılıma hayır' diyorlar, bunu hiçbir mantıklı gerekçeyle de izah edebilmiş değiller. Bu bağnaz koalisyon her iyiye, her doğruya karşı çıkmak için kendisini kurgulamış. Akıl ve vicdan bir kenarda duyguları ile davranan küçük hesaplarıyla
davranan bir koalisyon ile karşıyayız. Bu ülkenin geleceği bu koalisyonun elinde olmaması gerekir" dedi.
Bazı sivil toplum örgütlerinin de bu koalisyona katıldığını dile getiren Uzlu, "O nedenle ben özellikle sivil toplum kuruluşlarını 'STK' olarak ifade etmiyorum. STK'nın K'sı bazı sivil toplum örgütlerinde kullanıldığı zaman başka anlama geliyor. Sizin için kullandığımız zaman sivil toplum kuruluşları demek lazım. Şimdi örneğini vereceğim kuruluşlarında ifade ederken bu K'yı sivil toplum konsomatrisleri diye ifade etmek lazım. Niçin söylüyorum. 24 Eylül 2001 tarihinde sivil toplum örgütü diye saydığımız,
zannettiğimiz TOBB, TÜSİAD, TİSK, TESK, TÜRK-İŞ, DİSK, HAK-İŞ, sektörel dernekler platformu o gün 4 büyük gazeteye ilanlar verdi 'yeni anayasaya evet' diye. Bugün baktık ki beraber imza attığımız arkadaşlar yanımızda yok. Bunların sivil toplum kuruluşu değil, sivil toplum konsomatrisi olduğunu, dün söyledikleri ile bugün söylediklerini, ne yaman kıvırdıklarını görünce daha iyi anlamış olduk" ifadelerini kullandı.
İftara katılanlara TOBB ile birlikte yaptıkları "Anayasa Çalıştayı" raporunu da gösteren Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, "Bu anayasa çalıştayı raporunun altında Türkiye'de yeni bir anayasa gerekliliği ve bugün ki anayasa değişikliğinde olanların hepsi var. Kimlerin imzası yok ki, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, Türk İş Başkanı Mustafa Kumlu, TESK Başkanı Bendevi Palandöken, Hak İş Başkanı Salim uslu, Kamu Sen Başkanı Bircan Akyıldız, TÜSİAD Başkanı Arzuhan Yalçındağ,
TBB'nin rahmetli Başkanı Özdemir Özok ve diğerleri. Şimdi ne diyor bu örgütler. 'Efendim biz üyelerimizin görüşlerini etkilememek için kurumsal görüş ilan etmeyiz'. Peki dün bu ilanları verirken, üyelerinizin etkilemekten niçin çekinmediniz? Verilecek cevap yok. Türk İş'in Başkanı Şevket Yılmaz, 11 Mayıs 1985 tarihli konuşmasında 'gücüm yetse bu anayasayı hemen değiştiririm'; bugün ki Türk-iş başkanından bir ses duyuyor musunuz? Hayır. Onun için sivil toplum kuruluşların adını değiştirme ihtiyacı olduğunu
ifade ettim" diye konuştu.
Hak İş olarak 1992'de anayasa kurultayı yaptıklarını hatırlatan Uslu, "1991'de anayasa değişikliği ilanına imzamızı koyduk. O gün bugündür sürekli yeni anayasa diyoruz. Kendi içimizde tutarlı olmaya çalışıyoruz" dedi.
"YSK 1986'DA SÖYLEDİĞİNİ 2010 YILINDA UNUTMUŞ"
"Darbelerin Karanlığından Demokrasinin Aydınlığına evet" kampanyası afişi hakkında da açıklamada bulunan Uslu, "Bunu ne zaman yayınladık. Temmuz ayının son haftasında yayınladık. Seçim yasakları yarın başlıyor. Temmuz ayının sonunda 1 hafta bilboardlarla kalan afişimiz indikten bir gün sonra Yüksek Seçim Kurulu bizim bu afişimizi Seçim Yasası'na aykırı buldu. Seçim yasaklarını ihlal ettiğimizi ilan etti ve savcılıktan soruşturma geçirip ifadeye gittim. Savcılık ne yapacak bilmiyorum. Eğer bir Yüksek
Seçim Kurulu adlı kurul, seçim yasakları başlamadan bilboardlara çıkmış bir afişi seçim yasağı gibi görüyor ve yasak koyuyorsa ve yine aynı seçim kurulu 1986 tarihinde 349 sayılı kararında 'İşçi işveren sendikaları ve konfederasyonları seçimlerin temel hükümleri esasına tabi olmadığından seçim kurulları görevli değildir'; bu Yüksek Seçim Kurulu 1986'da böyle demiş, 2010'a geldiğinde kendi söylediğini unutmuş, tam tersi görüş belirtmiş ise Anayasa Mahkemesi seçim kurullarının görevini seçim yasaklarını
sürelerle sınırlı tutmuş olmasına rağmen o Yüksek Seçim Kurulu, kurulu bütün zamanların seçim kurulu ilan ederek müdahale etme hakkını imtiyazını kendinde görüyorsa ve çıkıp da özgürce kanaatini bildiren, halkın hoşuna gitmeyen irade karşısında dava açıyorsa böyle bir seçim kurulunun, yüksek yargıçlığın kurumun içine güçlü bir demokrasi mantığı yerleşsin. Bu nedenle bile bu anayasa evet demeye değer diyorum" dedi.
"Türkiye 12 Eylül'deki referandumla ayağındaki ve zihnindeki prangalardan kurtulmuş olacak" diyen Uslu, "Anayasa kurultayı düzenledik. Bu kurultaya katılan Rahmetli Alparslan Türkeş, anayasanın değişmesini isteyordu. 'Türkeş'in mirasçısıyız' diyenlerin farklı tutumlarına bakmayın. Onların vicdanları da başbuğlar ile aynı. Ancak dilleri farklı söylüyor" dedi.
Referandumdan evet çıkmaıs rurumunda Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın çoğulcu bir yapıya kavuşacağını söyleyen Uslu, "Halk iyi anlar, doğru anlar ve en doğru kararı verir. Anayasa reformundan korkanlar, 'Anadolu insanları imtiyazlarımızı elimizden alıyor, cakamız son buluyor' korkusu içinde" ifadelerini kullandı.