Bir not defterinde ismi geçtiği için ordudan ihraç edildi, hesabını 30 yıl sonra sormaya hazırlanıyor (Özel)

12 Eylül 1980 ihtilalinde üzerinde arama yapılan bir şahıstan ele geçirilen not defterinde ismi yazdığı için tutuklanıp aylarca askeri hücrelerde yata

12 Eylül 1980 ihtilalinde üzerinde arama yapılan bir şahıstan ele geçirilen not defterinde ismi yazdığı için tutuklanıp aylarca askeri hücrelerde yatan Hamit Özdel, yapılan haksızlığın hesabını 12 Eylül referandumunda soracağını söyledi. 12 Eylül'de referandumda sandıklardan 'Evet' çıkması durumunda Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ilişiği kesilmiş olan subay ve astsubaylara haklarını adalet önünde arama imkanı doğacak.

Hamit Özdel orduda subay iken, 12 Eylül 1980 ihtilali haftasında, Yalova'da öğretmenlik yapan bir şahsın üzerinde yapılan aramada çıkan not defterinde adının geçmesiyle ordudan ihraç ediliyor. Özdel yaşadıklarını şöyle anlattı: "Yalova'da Nafi Sönmez diye öğretmen bir arkadaş üzerinde yapılan aramada benim ismim ve adresim çıkıyor. Bu isme istinaden bizi aramaya geliyorlar. Eve gelip kütüphanede ne kadar dini kitap varsa çuvala dolduruyorlar ve bizi de tutukluyorlar."

Özdel tutuklanmasında sonra çeşitli yerlerde 90 gün hücrelerde kaldığını söyledi. Yapılanların adalet dışında gerçekleştiğini kaydeden Özdel, "Bir adresin çıkmasından sonra bizim tutuklanmamız, böyle bir şey olmaz ki. Katillere uygulanan gibi bir hücre ve soruşturma olmaz ki. Adalet olmadı. Daha sonra bizim ilişkimizi kestiler. Öğretmen arkadaş daha sonra yeniden mesleğine döndü. Ben sivil mahkemede yargılanmadığım için bazı insanların inisiyatifleri ile kararlar gerçekleştiği için ordudan ayrıldım" dedi.

"KARARLAR TEK BİR KOMUTANIN SÖZÜNE BAKIYORDU"

Tek bir komutanın sözü ile hayatlarına müdahale edildiğini ifade eden Özdel, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 'üst haklıdır' ifadesinin yanlış bir düşünce olduğunu kaydetti. Özel, "İnsanlar, hata yapmakla karşı karşıya fakat Türk Silahlı Kuvvetleri'nde üst hata yapmaz diye saçma bir şey var. Herkes hata yapabilir, emir komuta zincirinde hangi ölçülere göre bunlar icra ediliyor." diyerek subayların hayatının tek bir kişinin sözüne baktığına dikkat çekti.

Yargılanması sürecinde büyük zorluklar yaşadığını dile getiren Özdel, mahkemelerde adaletsizce kararların verildiğini, subayların hayat biçimlerine göre yargılandığını aktardı. Düşünceye göre yargı mekanizmasında çeteleşme olduğunu vurgulayan Özdel, "İdari mekanizmadaki şahsiyetler kendileri adına belirledikleri hayat felsefesinin dışında olanları dışlayarak Ergenekon diye tabir ettiğimiz şahsiyetler ortaya çıktı. 'Benim gibi düşünmezsen benim gibi giyinmezsen seni ordudan atarım' der gibi bir çete meydana geldi." şeklinde konuştu.

"SİVİL MAHKEMEDE YENİDEN YARGILANMAK İSTİYORUM"

"Gerçek adaletin sivil mahkemelerde olacağını düşündüğümüzden dolayı tekrar sivil mahkemede yargılanmayı isterim." diyen Özdel, şöyle devam etti: "Sivil mahkemelerde yargılanmak için biz de müracaatımızı yapacağız. Bu kadar sene geçmesine rağmen sosyal hayatta bizim suçlu olmadığımızı ispat etmek adına sivil mahkemede karar alınırsa bizim adımıza sevindirici haber olur. Ama haksız bir suçlama var. Askeri mahkeme olduğu için dava açamadık, kendimizi savunamadık. Sivil mahkemede yargılanmak istiyoruz."

Referandum sonrasında darbelerin biteceğini umut ettiğini söyleyen Özdel, "Halkın aydınlatılması lazım. Darbe tarzı hadiselerin bir daha bu ülkede yaşanmaması için halkın evet demesi lazım. Biz evet diyeceğiz. Büyük bir haksızlık var çünkü. Haksızlığa uğrayanların en başında ben varım yani. Anayasanın sivil anayasa olmasını tabiî ki de isterim, ama merhale merhale adım adım. Darbelerin önünün kapanması için buna evet dememiz lazım." diye konuştu.