Bahçeli'den hile uyarısı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Yüksek oranda bir katılımla sandığa gidiniz, büyük bir engeliniz olmazsa mutlaka sandığa gidiniz, oylarınızı veriniz ama verdiğiniz oyların da sahibi olunuz. Orada, sandığın güvenliğini bozabilecek, sayımlarda hile katabilecek her davranışa karşı uyanık olmakta yarar vardır" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Yüksek oranda bir katılımla sandığa gidiniz, büyük bir engeliniz olmazsa mutlaka sandığa gidiniz, oylarınızı veriniz ama verdiğiniz oyların da sahibi olunuz. Orada, sandığın güvenliğini bozabilecek, sayımlarda hile katabilecek her davranışa karşı uyanık olmakta yarar vardır" dedi.
ANKARA - Bahçeli, Ramazan Bayramı dolayısıyla genel merkezde partililerle bayramlaştı. Daha sonra gazetecilere açıklama yapan Bahçeli, Ramazan Bayramı’nın ardından Türkiye’nin bir yol kavşağına geleceğini söyledi. Referandumun Anayasa değişikliğinin ötesinde bir anlam yüklendiğini belirten Bahçeli, "Bugünkü siyasi iktidar ile evet oyları özdeşleştirildi, 2011 yılında bir takım siyasi ve sosyal gelişmelerin öncülüğüne yöneltildi ve Türkiye 2011 yılı için farklı bir ortama doğru sürüklenmek istenmektedir. Bu bakımdan bayram sonrası yapılacak halk oylaması siyasi tarihimizde farklı bir önem arz etmektedir" diye konuştu.
Referandum ve kampanya sürecinin, Türk toplumunda ve siyasi gelenekte çok görülmeyen bazı davranışlar yaşandığını ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti: "12 Eylül ara rejimi ile hesaplaşmayı öne çıkararak Türkiye’yi sürekli cephelere ve kutuplaşmalara ayıran bugünkü siyasi iktidar, darbeciler ile demokratlar ayrımının yanında, hayır oyu kullanma eğiliminde olanları darbeciler yanında göstererek, Türkiye’yi sözde demokratikleşme sürecine ulaştırma gayreti içerisinde olduklarını ifade ederken, kışladan siyaseti çıkarmak isteyenler bayramın birinci günü bayram namazının hemen arkasında siyaseti camiye taşıyarak çok farklı ve gelecekte çok daha değişik anlamlar yüklenebilecek bir hatayı işlemişlerdir.
Bayram namazı sonrası basın mensuplarına bayram dileklerini sunmak başta Başbakan olmak üzere ülkeyi yöneten her insanın her siyasi kurumun, her sivil toplum kuruluşunun başkan ve yöneticilerinin bir hakkı olsa gerektir. Ancak üzerinde evet pankartı ile donatılmış bir seçim otobüsünün caminin önüne çekilerek Sayın Başbakanın namaz sonrası orayı bir miting haline dönüştürmesi ülkemiz açısından çok faydalı bir hareket olmamıştır. Demek ki Sayın Başbakan evet oyuna o kadar kilitlenmiştir ki sonuç ne olursa olsun demenin ötesinde sonuç benim istediğim gibi olsun anlayışı ile her yola başvurabilecek bir psikolojiye kapılmıştır.
Sayın Başbakan bir korku içerisindedir, Sayın Başbakan bir panik yaşamaktadır, Sayın Başbakan öfkelidir, sinirlidir. Nerede ne hareket yapacağı, nerede ne konuşacağı belli olmayan bir konuma gelmiştir. O bakımdan, böyle bir davranış modelini ortaya koyan, sürdürmüş olduğu devlet imkanları kaynaklı propaganda yoluyla evet oyu çıkması için herkese saldıran, yalan iftiralarla hakaret eden bir başbakanın başbakanlığında bu referandumun sağlıklı, güvenli ve hukuki zeminde sonuç verme ihtimali bugün milletçe en büyük kaygıyı teşkil etmektedir. Milletimizin endişe ve kaygısı burada toplanmaktadır. Bu kadar hırslı, bu kadar yasa tanımaz, bu kadar siyasi gelenekle bağdaşmaz bir yaklaşımla bir kampanyayı yürüten Başbakanın yönetimindeki bir ülkede, güvenlik unsurlarına, valiye, kaymakamlara, sandık kurulları başkanlarına veya sandık kurulu üyelerine veya AKP’nin sandık kurulu çevresinde yaratacağı baskılara ne kadar güvenilebilir, bunu anlamak mümkün değildir."
-"VERDİĞİNİZ OYLARIN DA SAHİBİ OLUNUZ"-
Başbakan Erdoğan’ın "referandumda evet oyu çıtasını yüzde 54-55’te tuttuğunu", başbakan yardımcılarından birinin ise "yüzde 60’ı arzuluyorum ama yüzde 55, 53 de olabilir anlamında bir değerlendirme yaptığını" ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:
"Milletimize sesimizi ulaştırmak istediğim gerçek şudur. Yüksek oranda bir katılımla sandığa gidiniz, büyük bir engeliniz olmazsa mutlaka sandığa gidiniz, oylarınızı veriniz ama verdiğiniz oyların da sahibi olunuz. Orada, sandığın güvenliğini bozabilecek, sayımlarda hile katabilecek her davranışa karşı uyanık olmakta yarar vardır. Sadece oyunuzu verip alelacele sandıktan ayrılmak yerine, oralarda bulunarak, geleni, gideni, ne şekilde baskı altında oy verdirmeye yönlendirdiklerine, bunun için nasıl bir propaganda ve faaliyet sürdürüldüğüne şahit olunup gerekli itirazları ve şikayetleri yapmalarında yarar vardır."
Bahçeli, sandık kurullarında temsilci bulundurma yetkisine sahip olan siyasi partilerin sandıklara bir başka yönüyle sahip çıkmasının Türkiye için hayırlı olacağınına dikkati çekti ve "MHP olarak, başta Sayın Başbakan olmak üzere, İçişleri Bakanı, bütün vali ve kaymakamlar, emniyet mensupları ve onların görevlendirdiği şahsiyetler, devlet memurları çok dikkatli olmalı, 2011 yılında bir yol kavşağına sürüklenen bir Türkiye’nin bir yanlış yola sapmasına görevdeyken katkı sağlamaları, kendilerinin de bir bunun hesabının verileceği şuuruyla hareket etmelerinin bir ikaz olarak yapıldığının anlamalarıdır" diye konuştu.
-"HERKESTEN BİR GÜN HESAP SORULACAKTIR"-
"Başbakan Erdoğan, dün akşam bir televizyon kanalında, ’Türkiye’de hükümetler, valilerle gelmeli, valilerle beraber gitmeli’ dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, Bahçeli, "Bu cümlenin doğru kullanılmasında yarar var" karşılığını verdi.
Her siyasi iktidarın vali atamalarında yetkili olabileceğini belirten Bahçeli, ancak atanan valiye, "Sizi biz iktidar olarak atıyoruz çünkü bir vali ihtiyacı var. Orada sizin gibi değerli bir kişiyi görevlendirmek istiyoruz ama sakın ola AKP’nin politikalarının aracı haline düşen bir devlet memuru değil, devletin valisi olarak hareket etmeniz ve devlete saygınlık kazandıran uygulamalarda bulunmanız gerekiyor" şeklinde ikazda bulunulması gerektiğini söyledi.
Bahçeli, "Ama şimdi görülüyor ki kaymakam ve valiler, sanki AKP yönetimine ne kadar çok yandaşlık yapacaklarsa o kadar toplumda itibar kazanacaklarını, devlet kademelerinde uzun süreli görev üstlenebileceklerini zannediyorlar. Bunların hepsi MHP tarafından yakından takip edilmektedir. Yanlış yapan kişiler Başbakan da olsa vali de olsa herkesten bir gün hesap sorulacaktır" dedi.
-"TELSİZLERDE NELER KONUŞULDUĞU..."-
Bahçeli, Dörtyol’da yaşanan olaylara ilişkin ülkü ocakları başkanına bir inceleme başlatılıp başlatılmadığına yönelik bir soruyu yanıtlarken, MHP’de Dörtyol ve İnegöl’deki olayları incelemek üzere 2 ayrı araştırma komisyonu kurulduğunu, gelişmeler hakkında kendisinin gerekli açıklamaları yaptığını söyledi.
Bazı gazetelerde "telekulaklara benzer telefon dinlemeleri ile kamuoyuna bilgi aktarıldığını" savunan Bahçeli, bunun ne kadar doğru olduğunun araştırılması için İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a çok büyük bir görev düştüğünü ifade etti. Bahsi geçen telefon görüşmelerinde adı geçen kişinin Hatay Savcılığına kendi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirten Bahçeli, bu suç duyurusunun esas alınarak konuşmaların çok yönlü incelenmesini ve gerçeğin ortaya çıkarılmasını istedi.
Bahçeli, "Bu kadar hassasiyeti seçim öncesinde gösteren kişiler, 4 şehidimizin failleri konusunda da aynı hassasiyeti göstermeli, her gün takip etmelidir. Ayrıca o olay anındaki emniyet güçlerinin telsizlerinde de neler konuşulduğuna İçişleri Bakanı biraz dikkat etmelidir" diye konuştu.
-"SİZ DE DİNLENİYORSUNUZ"-
Bir gazetecinin "Daha önce siz de dinlendiğinizi ifade etmiştiniz" sözleri üzerine, Bahçeli, şunları söyledi:
"Siz de dinleniyorsunuz. Türkiye’de dinlenmeyen kalmadı. Halkı dinlemek güzel bir şey de kulaktan bunu gizli gizli dinlemek çok çirkin. Biz de dinlendiğimiz kanaatindeyiz, bir partiyiz, önemli bir siyasi partiyiz. Böyle bir yanlış bir yönetimin içerisinde, bu kadar suç unsuru yaratmaya hevesli bir yönetimin içinde MHP’nin dinlenmemesi demek çok büyük bir gaflettir. Biz dinlendiğimiz kanaatindeyiz. Önlenebilmesi için bizim partili arkadaşlarımız az konuşur, öz konuşur. Çünkü en iyi emniyet en az konuşmaktır."
-"GÖRÜNMEYEN KUYUDAN SU İÇMEME HASSASİYETİ..."-
Bahçeli, "Başbakan Erdoğan, türban konusunun çözümü konusunda size bir çağrıda bulundu. Bu konu ile ilgili ne düşünüyorsunuz?" şeklindeki bir soruyu yanıtlarken, Başbakan Erdoğan’ın bu konuda inandırıcılığının kalmadığını savundu.
Bahçeli, şunları kaydetti:
"MHP, iptal edilen ile ihmal gösteren unsurlar arasındaki gelişmeyi yakından takip ediyor ve görünmeyen kuyudan su içmeme gibi bir hassasiyeti ortaya koyuyor. O değişiklikten sonra ilk suçlanan parti biz olduk. Anayasa Mahkemesine gidenleri suçlamak yerine, başka Amerika’dan gelen ses, AKP’den yükselen bir tekrar ile ’acaba MHP bizi tuzağa mı düşürdü’ diye bir kaygıları olmuştu. AKP’ye tekrar böyle bir kaygıyı yaşatmak istemiyoruz. AKP ile CHP ile bir araya gelip, gelecekte bir projeleri varsa, bunu başörtüsünden başlatırlarsa, MHP kendilerini uzaktan seyreder ve üzerine düşen bir görev de doğarsa yerine getirir."
Bahçeli, "Oyların çalınabileceği ya da sandıklara müdahale olabileceği yönünde bir hassasiyetinizi dile getirdiniz. Bu yönde teşkilatınıza yönelik bir ihbar oldu mu? MHP buna karşı bir önlem aldı mı?" sorusuna, "Biz kendimiz gerekli tedbiri alıyoruz ve boşa konuşmayı da sevmeyiz. Söylediklerimi dikkatle dinleyiniz" yanıtını verdi. (aa)
ANKARA - Bahçeli, Ramazan Bayramı dolayısıyla genel merkezde partililerle bayramlaştı. Daha sonra gazetecilere açıklama yapan Bahçeli, Ramazan Bayramı’nın ardından Türkiye’nin bir yol kavşağına geleceğini söyledi. Referandumun Anayasa değişikliğinin ötesinde bir anlam yüklendiğini belirten Bahçeli, "Bugünkü siyasi iktidar ile evet oyları özdeşleştirildi, 2011 yılında bir takım siyasi ve sosyal gelişmelerin öncülüğüne yöneltildi ve Türkiye 2011 yılı için farklı bir ortama doğru sürüklenmek istenmektedir. Bu bakımdan bayram sonrası yapılacak halk oylaması siyasi tarihimizde farklı bir önem arz etmektedir" diye konuştu.
Referandum ve kampanya sürecinin, Türk toplumunda ve siyasi gelenekte çok görülmeyen bazı davranışlar yaşandığını ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti: "12 Eylül ara rejimi ile hesaplaşmayı öne çıkararak Türkiye’yi sürekli cephelere ve kutuplaşmalara ayıran bugünkü siyasi iktidar, darbeciler ile demokratlar ayrımının yanında, hayır oyu kullanma eğiliminde olanları darbeciler yanında göstererek, Türkiye’yi sözde demokratikleşme sürecine ulaştırma gayreti içerisinde olduklarını ifade ederken, kışladan siyaseti çıkarmak isteyenler bayramın birinci günü bayram namazının hemen arkasında siyaseti camiye taşıyarak çok farklı ve gelecekte çok daha değişik anlamlar yüklenebilecek bir hatayı işlemişlerdir.
Bayram namazı sonrası basın mensuplarına bayram dileklerini sunmak başta Başbakan olmak üzere ülkeyi yöneten her insanın her siyasi kurumun, her sivil toplum kuruluşunun başkan ve yöneticilerinin bir hakkı olsa gerektir. Ancak üzerinde evet pankartı ile donatılmış bir seçim otobüsünün caminin önüne çekilerek Sayın Başbakanın namaz sonrası orayı bir miting haline dönüştürmesi ülkemiz açısından çok faydalı bir hareket olmamıştır. Demek ki Sayın Başbakan evet oyuna o kadar kilitlenmiştir ki sonuç ne olursa olsun demenin ötesinde sonuç benim istediğim gibi olsun anlayışı ile her yola başvurabilecek bir psikolojiye kapılmıştır.
Sayın Başbakan bir korku içerisindedir, Sayın Başbakan bir panik yaşamaktadır, Sayın Başbakan öfkelidir, sinirlidir. Nerede ne hareket yapacağı, nerede ne konuşacağı belli olmayan bir konuma gelmiştir. O bakımdan, böyle bir davranış modelini ortaya koyan, sürdürmüş olduğu devlet imkanları kaynaklı propaganda yoluyla evet oyu çıkması için herkese saldıran, yalan iftiralarla hakaret eden bir başbakanın başbakanlığında bu referandumun sağlıklı, güvenli ve hukuki zeminde sonuç verme ihtimali bugün milletçe en büyük kaygıyı teşkil etmektedir. Milletimizin endişe ve kaygısı burada toplanmaktadır. Bu kadar hırslı, bu kadar yasa tanımaz, bu kadar siyasi gelenekle bağdaşmaz bir yaklaşımla bir kampanyayı yürüten Başbakanın yönetimindeki bir ülkede, güvenlik unsurlarına, valiye, kaymakamlara, sandık kurulları başkanlarına veya sandık kurulu üyelerine veya AKP’nin sandık kurulu çevresinde yaratacağı baskılara ne kadar güvenilebilir, bunu anlamak mümkün değildir."
-"VERDİĞİNİZ OYLARIN DA SAHİBİ OLUNUZ"-
Başbakan Erdoğan’ın "referandumda evet oyu çıtasını yüzde 54-55’te tuttuğunu", başbakan yardımcılarından birinin ise "yüzde 60’ı arzuluyorum ama yüzde 55, 53 de olabilir anlamında bir değerlendirme yaptığını" ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:
"Milletimize sesimizi ulaştırmak istediğim gerçek şudur. Yüksek oranda bir katılımla sandığa gidiniz, büyük bir engeliniz olmazsa mutlaka sandığa gidiniz, oylarınızı veriniz ama verdiğiniz oyların da sahibi olunuz. Orada, sandığın güvenliğini bozabilecek, sayımlarda hile katabilecek her davranışa karşı uyanık olmakta yarar vardır. Sadece oyunuzu verip alelacele sandıktan ayrılmak yerine, oralarda bulunarak, geleni, gideni, ne şekilde baskı altında oy verdirmeye yönlendirdiklerine, bunun için nasıl bir propaganda ve faaliyet sürdürüldüğüne şahit olunup gerekli itirazları ve şikayetleri yapmalarında yarar vardır."
Bahçeli, sandık kurullarında temsilci bulundurma yetkisine sahip olan siyasi partilerin sandıklara bir başka yönüyle sahip çıkmasının Türkiye için hayırlı olacağınına dikkati çekti ve "MHP olarak, başta Sayın Başbakan olmak üzere, İçişleri Bakanı, bütün vali ve kaymakamlar, emniyet mensupları ve onların görevlendirdiği şahsiyetler, devlet memurları çok dikkatli olmalı, 2011 yılında bir yol kavşağına sürüklenen bir Türkiye’nin bir yanlış yola sapmasına görevdeyken katkı sağlamaları, kendilerinin de bir bunun hesabının verileceği şuuruyla hareket etmelerinin bir ikaz olarak yapıldığının anlamalarıdır" diye konuştu.
-"HERKESTEN BİR GÜN HESAP SORULACAKTIR"-
"Başbakan Erdoğan, dün akşam bir televizyon kanalında, ’Türkiye’de hükümetler, valilerle gelmeli, valilerle beraber gitmeli’ dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, Bahçeli, "Bu cümlenin doğru kullanılmasında yarar var" karşılığını verdi.
Her siyasi iktidarın vali atamalarında yetkili olabileceğini belirten Bahçeli, ancak atanan valiye, "Sizi biz iktidar olarak atıyoruz çünkü bir vali ihtiyacı var. Orada sizin gibi değerli bir kişiyi görevlendirmek istiyoruz ama sakın ola AKP’nin politikalarının aracı haline düşen bir devlet memuru değil, devletin valisi olarak hareket etmeniz ve devlete saygınlık kazandıran uygulamalarda bulunmanız gerekiyor" şeklinde ikazda bulunulması gerektiğini söyledi.
Bahçeli, "Ama şimdi görülüyor ki kaymakam ve valiler, sanki AKP yönetimine ne kadar çok yandaşlık yapacaklarsa o kadar toplumda itibar kazanacaklarını, devlet kademelerinde uzun süreli görev üstlenebileceklerini zannediyorlar. Bunların hepsi MHP tarafından yakından takip edilmektedir. Yanlış yapan kişiler Başbakan da olsa vali de olsa herkesten bir gün hesap sorulacaktır" dedi.
-"TELSİZLERDE NELER KONUŞULDUĞU..."-
Bahçeli, Dörtyol’da yaşanan olaylara ilişkin ülkü ocakları başkanına bir inceleme başlatılıp başlatılmadığına yönelik bir soruyu yanıtlarken, MHP’de Dörtyol ve İnegöl’deki olayları incelemek üzere 2 ayrı araştırma komisyonu kurulduğunu, gelişmeler hakkında kendisinin gerekli açıklamaları yaptığını söyledi.
Bazı gazetelerde "telekulaklara benzer telefon dinlemeleri ile kamuoyuna bilgi aktarıldığını" savunan Bahçeli, bunun ne kadar doğru olduğunun araştırılması için İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a çok büyük bir görev düştüğünü ifade etti. Bahsi geçen telefon görüşmelerinde adı geçen kişinin Hatay Savcılığına kendi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirten Bahçeli, bu suç duyurusunun esas alınarak konuşmaların çok yönlü incelenmesini ve gerçeğin ortaya çıkarılmasını istedi.
Bahçeli, "Bu kadar hassasiyeti seçim öncesinde gösteren kişiler, 4 şehidimizin failleri konusunda da aynı hassasiyeti göstermeli, her gün takip etmelidir. Ayrıca o olay anındaki emniyet güçlerinin telsizlerinde de neler konuşulduğuna İçişleri Bakanı biraz dikkat etmelidir" diye konuştu.
-"SİZ DE DİNLENİYORSUNUZ"-
Bir gazetecinin "Daha önce siz de dinlendiğinizi ifade etmiştiniz" sözleri üzerine, Bahçeli, şunları söyledi:
"Siz de dinleniyorsunuz. Türkiye’de dinlenmeyen kalmadı. Halkı dinlemek güzel bir şey de kulaktan bunu gizli gizli dinlemek çok çirkin. Biz de dinlendiğimiz kanaatindeyiz, bir partiyiz, önemli bir siyasi partiyiz. Böyle bir yanlış bir yönetimin içerisinde, bu kadar suç unsuru yaratmaya hevesli bir yönetimin içinde MHP’nin dinlenmemesi demek çok büyük bir gaflettir. Biz dinlendiğimiz kanaatindeyiz. Önlenebilmesi için bizim partili arkadaşlarımız az konuşur, öz konuşur. Çünkü en iyi emniyet en az konuşmaktır."
-"GÖRÜNMEYEN KUYUDAN SU İÇMEME HASSASİYETİ..."-
Bahçeli, "Başbakan Erdoğan, türban konusunun çözümü konusunda size bir çağrıda bulundu. Bu konu ile ilgili ne düşünüyorsunuz?" şeklindeki bir soruyu yanıtlarken, Başbakan Erdoğan’ın bu konuda inandırıcılığının kalmadığını savundu.
Bahçeli, şunları kaydetti:
"MHP, iptal edilen ile ihmal gösteren unsurlar arasındaki gelişmeyi yakından takip ediyor ve görünmeyen kuyudan su içmeme gibi bir hassasiyeti ortaya koyuyor. O değişiklikten sonra ilk suçlanan parti biz olduk. Anayasa Mahkemesine gidenleri suçlamak yerine, başka Amerika’dan gelen ses, AKP’den yükselen bir tekrar ile ’acaba MHP bizi tuzağa mı düşürdü’ diye bir kaygıları olmuştu. AKP’ye tekrar böyle bir kaygıyı yaşatmak istemiyoruz. AKP ile CHP ile bir araya gelip, gelecekte bir projeleri varsa, bunu başörtüsünden başlatırlarsa, MHP kendilerini uzaktan seyreder ve üzerine düşen bir görev de doğarsa yerine getirir."
Bahçeli, "Oyların çalınabileceği ya da sandıklara müdahale olabileceği yönünde bir hassasiyetinizi dile getirdiniz. Bu yönde teşkilatınıza yönelik bir ihbar oldu mu? MHP buna karşı bir önlem aldı mı?" sorusuna, "Biz kendimiz gerekli tedbiri alıyoruz ve boşa konuşmayı da sevmeyiz. Söylediklerimi dikkatle dinleyiniz" yanıtını verdi. (aa)