12 Eylül Mağduru Anlatıyor
12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nin ülkeye büyük sıkıntılar verdiğini belirten acılı bir baba, oğlunun 15 yaşında yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamadı.
İsminin açıklanmasını istemeyen acılı baba, 12 Eylül Askeri Darbesi'nde lise öğrencisi iken cezaevine düşen oğlunun 7 yıl yattıktan sonra terör örgütüne katıldığını ve 40 gün sonra ise cenazesinin geldiğini söyledi. Oğlunun terör örgütüne katılmasının tek nedeninin 12 Eylül Darbesi olduğunu iddia eden K.B. isimli baba, bu acıların tekrarlanmaması temennisinde bulundu. 2'si erkek 6 çocuk babası olduğunu belirten K.B., oğlu A.B.'nin 12 Eylül 1980 Darbesi'nde cezaevine girdiğini belirterek, "Oğlum yaklaşık
7 yıllık cezasının ardından tahliye olduğunda daha 22-23 yaşlarındaydı. Eve geldiğinde o çocuk gitmiş, başka biri gelmişti. İçine kapanmış, hiç konuşmuyordu. Daha çocuğumuza doyamadan 2 ay sonra dağa çıktı ve 40 gün sonra ise cenazesi geldi. Çocuğum cezaevine girmeseydi ve o dönemin zulmünü yaşamasaydı 23 yaşında ölmez ve biz de evlat acısı çekmezdik. Bizim çektiğimiz evlat acısını Allah hiç kimseye yaşatmasın. İnşallah bundan sonra hiç kimse bu şekilde evlat acısı çekmez" ifadelerini kullandı.
Oğlu A.B.'nin Bingöl Lise'sinde okuduğunu ve o dönemde girdiği spor müsabakalarının tümünde birinci geldiğini anlatan acılı baba gözyaşlarını tutamadı. Acılı baba K.B., "Oğlum cezaevinde ne işkence çektiğini, neler yaşadığını hiçbir zaman biz üzülmeyelim diye anlatmadı. İçine kapanık bir ruh haline girmiş, hayatı alt üst olmuştu. Ben şimdi bunları anlatırken içim içimi yiyor. Allah hiç kimseye evlat acısı yaşatmasın. Hepimiz kardeşiz. Ölenlerin hepsinin anne-babası var. Her namaza durduğumda ellerimi
açıp hiç kimsenin evlat acısı çekmemesi için dua ediyorum" şeklinde konuştu.
Oğlunun yakalandığında ilk olarak Elazığ Sıkıyönetim Cezaevi'ne atıldığı ve burada kaldığı 1 yıl boyunca hiçbir şekilde kendileriyle görüştürülmediğini aktaran baba K.B., konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Geçmişi tekrar anlatmak istemiyorum ama oğlum Elazığ'da büyük işkenceler gördü. Defalarca gittik, bir türlü görüştürmediler. Daha sonra Diyarbakır Cezaevi'ne nakli yapıldıktan sonra 10 dakika görüşebiliyorduk. Oğlum yaklaşık 7 yıl cezaevinde kaldı. Tahliye olduğu gün Diyarbakır'a gittim. Askerlik sorunu olduğu için oğlumu bana vermeden direkt karakola götürdüler. 2 gece karakolda kaldı. Tekrar Bingöl'e gelip askerlik şubesinden izin aldıktan sonra oğlumla birlikte Diyarbakır'daki bir lokantaya gittik.
Yemek siparişi verirken oğlum, 'Bana söylemeyin ben yiyemeyeceğim' dedi. Bizim zorlamamızla yemeğin ilk lokmasını yediği gibi baygınlık geçirdi. Düşünün şen şakrak olan çocuğum bir lokma yemek yiyemez duruma gelmişti. Bunları anlatırken içim içimi parçalıyor. Ben bu acıları yaşadım. Artık bu acıların yaşanmamasını istiyorum. İnşallah bu acılar biter."
"4 AY SONRA ASKERE GİDECEKTİ"
Oğlunun cezaevinden tahliye olduktan sonra alınan 4 aylık mazeret izninin ardından askere gideceğini söyleyen baba K.B., anlamadıkları bir sebepten dolayı çocuğunun terör örgütüne katıldığını söyledi. Acılı baba K.B., "Askerlik şubesinden aldığım 4 aylık izinden sonra oğlum askere gidecekti. Eve geldik. Biz oğluma kavuştuk derken bambaşka bir kişiyle karşılaştık. Oğlum çok durgunlaşmıştı. İçine kapanıktı. Bunun bu durumunu görünce bizler de kahroluyorduk. Bize hiçbir şey anlatmıyordu. Sonunda kendi
evinde 2 ay bile kalmadan nasıl olduysa dağa çıktı ve 40 gün sonra bize cenazesi geldi" ifadelerini kullandı.
ACIYA DAYANAMAYAN ANNE HASTALANARAK ÖLDÜ
Oğlunun ölümünün ardından eşinin de üzüntüden hastalandığını ve kısa bir süre sonra hayatını kaybettiğini belirten K.B., ailece büyük acılar yaşadıklarını söyledi. K.B., "Hepimiz perişan olduk. Ailece dağıldık. Bu durumu kim ister ki? Tekrar ediyorum, bizim çektiğimiz acıyı Allah düşmanımın başına vermesin. Bu ülkede hepimiz kardeşiz. Hepimiz biriz. Ama işte bizi birbirimize düşürdüler ve kardeşi kardeşe vurdurdular. İnşallah bölgede yaşanan bu süreç biter de kardeşi kardeşe vurdurmazlar. Oğlumun katili
12 Eylül Darbesi'dir. Darbe döneminde oğlumun çektiği sıkıntılarla psikolojisi bozuldu ve terör örgütüne katıldı. Benim oğlum dağa çıkacak biri değildi. Artık ne işkence gördüyse orada yaşadıkları ile devlet düşmanı oldu" iddialarında bulundu.
7 yıllık cezasının ardından tahliye olduğunda daha 22-23 yaşlarındaydı. Eve geldiğinde o çocuk gitmiş, başka biri gelmişti. İçine kapanmış, hiç konuşmuyordu. Daha çocuğumuza doyamadan 2 ay sonra dağa çıktı ve 40 gün sonra ise cenazesi geldi. Çocuğum cezaevine girmeseydi ve o dönemin zulmünü yaşamasaydı 23 yaşında ölmez ve biz de evlat acısı çekmezdik. Bizim çektiğimiz evlat acısını Allah hiç kimseye yaşatmasın. İnşallah bundan sonra hiç kimse bu şekilde evlat acısı çekmez" ifadelerini kullandı.
Oğlu A.B.'nin Bingöl Lise'sinde okuduğunu ve o dönemde girdiği spor müsabakalarının tümünde birinci geldiğini anlatan acılı baba gözyaşlarını tutamadı. Acılı baba K.B., "Oğlum cezaevinde ne işkence çektiğini, neler yaşadığını hiçbir zaman biz üzülmeyelim diye anlatmadı. İçine kapanık bir ruh haline girmiş, hayatı alt üst olmuştu. Ben şimdi bunları anlatırken içim içimi yiyor. Allah hiç kimseye evlat acısı yaşatmasın. Hepimiz kardeşiz. Ölenlerin hepsinin anne-babası var. Her namaza durduğumda ellerimi
açıp hiç kimsenin evlat acısı çekmemesi için dua ediyorum" şeklinde konuştu.
Oğlunun yakalandığında ilk olarak Elazığ Sıkıyönetim Cezaevi'ne atıldığı ve burada kaldığı 1 yıl boyunca hiçbir şekilde kendileriyle görüştürülmediğini aktaran baba K.B., konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Geçmişi tekrar anlatmak istemiyorum ama oğlum Elazığ'da büyük işkenceler gördü. Defalarca gittik, bir türlü görüştürmediler. Daha sonra Diyarbakır Cezaevi'ne nakli yapıldıktan sonra 10 dakika görüşebiliyorduk. Oğlum yaklaşık 7 yıl cezaevinde kaldı. Tahliye olduğu gün Diyarbakır'a gittim. Askerlik sorunu olduğu için oğlumu bana vermeden direkt karakola götürdüler. 2 gece karakolda kaldı. Tekrar Bingöl'e gelip askerlik şubesinden izin aldıktan sonra oğlumla birlikte Diyarbakır'daki bir lokantaya gittik.
Yemek siparişi verirken oğlum, 'Bana söylemeyin ben yiyemeyeceğim' dedi. Bizim zorlamamızla yemeğin ilk lokmasını yediği gibi baygınlık geçirdi. Düşünün şen şakrak olan çocuğum bir lokma yemek yiyemez duruma gelmişti. Bunları anlatırken içim içimi parçalıyor. Ben bu acıları yaşadım. Artık bu acıların yaşanmamasını istiyorum. İnşallah bu acılar biter."
"4 AY SONRA ASKERE GİDECEKTİ"
Oğlunun cezaevinden tahliye olduktan sonra alınan 4 aylık mazeret izninin ardından askere gideceğini söyleyen baba K.B., anlamadıkları bir sebepten dolayı çocuğunun terör örgütüne katıldığını söyledi. Acılı baba K.B., "Askerlik şubesinden aldığım 4 aylık izinden sonra oğlum askere gidecekti. Eve geldik. Biz oğluma kavuştuk derken bambaşka bir kişiyle karşılaştık. Oğlum çok durgunlaşmıştı. İçine kapanıktı. Bunun bu durumunu görünce bizler de kahroluyorduk. Bize hiçbir şey anlatmıyordu. Sonunda kendi
evinde 2 ay bile kalmadan nasıl olduysa dağa çıktı ve 40 gün sonra bize cenazesi geldi" ifadelerini kullandı.
ACIYA DAYANAMAYAN ANNE HASTALANARAK ÖLDÜ
Oğlunun ölümünün ardından eşinin de üzüntüden hastalandığını ve kısa bir süre sonra hayatını kaybettiğini belirten K.B., ailece büyük acılar yaşadıklarını söyledi. K.B., "Hepimiz perişan olduk. Ailece dağıldık. Bu durumu kim ister ki? Tekrar ediyorum, bizim çektiğimiz acıyı Allah düşmanımın başına vermesin. Bu ülkede hepimiz kardeşiz. Hepimiz biriz. Ama işte bizi birbirimize düşürdüler ve kardeşi kardeşe vurdurdular. İnşallah bölgede yaşanan bu süreç biter de kardeşi kardeşe vurdurmazlar. Oğlumun katili
12 Eylül Darbesi'dir. Darbe döneminde oğlumun çektiği sıkıntılarla psikolojisi bozuldu ve terör örgütüne katıldı. Benim oğlum dağa çıkacak biri değildi. Artık ne işkence gördüyse orada yaşadıkları ile devlet düşmanı oldu" iddialarında bulundu.
