"Rusya ve ABD, Karabağ sorununda kilit rol oynayabilir"
Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Halil Akıncı, Rusya ve ABD'nin Karabağ sorununun çözümüyle ilgili daha ciddi etkileme yöntemine sahip olduğunu belir
Halil Akıncı açıklamasında, "Ermenistan, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üyesidir, dolayısıyla Rusya'nın hedefi, silahlı çatışmayı önlemektir. Bugün Rusya'nın Bakü ve Erivan'la ilişkileri çok iyidir. Minsk Grubu soruna çözüm bulmak için çaba harcıyor, fakat bütün bunlar çok yavaş gelişiyor. Geçenlerde Almatı'da yeni bir bildiri yayınlandı. Buna göre; Rusya, ABD ve Fransa Ermenistan'ı ikna yoluyla etkilemeye çalışıyor. Bence bu ülkeler daha kararlı davranabilirler. Çünkü, söz konusu sorunda Ermeni tarafı ihtilafın kaynağıdır. Minsk Grubu bu konuda tarafsız olmayı çabalıyor. Bu vesileyle Churchill'in şu önlü sözünü hatırlatmak istiyorum: "İtfaiyeciler ile yangın arasında tarafsız olmak mümkün değil, itfaiyeciler tarafında olmak gerek. Rusya ve Amerika'nın somut olarak neler yapabileceklerinden söz etmek istemiyorum. Bu devletlerin elinde daha ciddi etkileme yöntemleri var." dedi.
KARABAĞ VE 7 BÖLGENİN İŞGALİ BİZİM İÇİN DE HASSAS
Ermeni-Türk sınırının açılması olasılığı konusuna da değinen Büyükelçi, "SSCB'nin dağılmasından sonra Türkiye, diğer Sovyet Cumhuriyetlerinin bağımsızlığını tanıdığı gibi, Ermenistan'ın da bağımsızlığını tanımıştı. Türkiye Erivan'da başkonsolosluk açmayı bile düşünüyordu. O dönem Ocak 1992'de ben Moskova'da müsteşar görevindeyim ve bana konsolos olarak Erivan'a gitmem teklif edilmişti. Türkiye 1992 yılına kadar Ermenistan'a elektrik veriyordu. Fakat Karabağ'da çatışmalar arttıkça ve Karabağ etrafındaki bölgelerin Ermenistan tarafından işgali edilince, Mayıs 1993'te sınırı kapattık.
Bugün sınırın neden kapatıldığını kavramaya çalışılırsa, neden açılmaması gerektiği anlaşılır. Ancak Ermenistan işgal altında bulunan Azerbaycan topraklarından çekilmesinden sonra sınır açılabilir. Bunu bir daha ifade etmek istiyorum, bu süreçte sınırın açılması ve ilişkilerin yeniden kurulması mümkün olur. Karabağ sorununun çözülmesi yolunda Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ilişkilerde ilerleme ne zaman başlarsa ve durum değişirse, o zaman duruma göre hareket ederiz. Biz tek millet ve tek halkız. Dolayısıyla Karabağ ve Azerbaycan'ın yedi bölgesinin işgalini Türkler, Türkiye'nin bir parçasıymış gibi çok hassas karşılıyor." diye konuştu.
SOYKIRIM YAPILSAYDI, TEK ERMENİ KALMAZDI
Sözde Ermeni soykırımı iddialarına de değinen Türk diplomat, Ermeni Taşnak çetelerin 20.yüzyılın başlarında çok katliam yaptığına işaret etti. Büyükelçi, "1915'te iki taraftan da ölen oldu. Bu olaylar sırasında Ermenilerin bir kısmı başka bölgelere yerleştirildi. Biz bunu yapmak zorundaydık, çünkü Rus Ordusuyla birlikte hareket eden Ermeniler bizi arkamızdan vuruyordu. Rus ordusu çekildikten sonra iktidarı Taşnak partisi ele geçirdi ve Taşnaklar yalnızca Türkiye'de değil, Azerbaycan'da da çok sayıda Türkü öldürdü.
Ermenilerin, özellikle de Ermeni diasporasının sözde "soykırım" diye bir kavrama ihtiyaçları var ve bu, onların kimliklerini belirlemenin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Büyük baskılara maruz kaldıklarını anlatan efsaneler yaratma, küçük halkların kaderidir, bu husus aralarındaki bağlantıyı sağlamlaştırıyor. Fakat soykırım iddiaları, yalan üstünde yalandır. 1960'lı yıllarda o olaylar sırasında 300 bin Ermeni'nin öldüğü söyleniyordu, 1970'li yallarda ise bu rakam 500 bine, şimdiyse bir buçuk milyona çıktı. Sanırım bu rakam 2015 yılına doğru iki buçuk milyonu aşar. Bunlar ciddiye alınmamalı. Avrupa bu rakamı kabul etti, ancak son 200 yıl içinde 19 milyon metrekare büyüklüğünde toprak kaybettiğimizi, 1878-1879 tarihli Rus-Türk savaşı sırasında Türk ve genel olarak Müslümanların özellikle Balkanlarda ve Kafkasya'da katliama uğradıklarından neden kimse bahsetmiyor? Bizim tarafta kaç milyon kişi öldü? Biz bunları dile getirmiyoruz, çünkü tarihi olayları olumsuz tarzda yorumlamanın anlamsız olduğuna inanıyoruz, bunlar yalnızca düşmanlığı tahrik eder. Biz kendilerine tarihçilerden oluşan bir komisyon kurmayı teklif ettik, incelesinler, sonra ne diyeceklerse, kabulleniriz. Soykırım yapılsaydı, tek Ermeni kalmazdı. Savaşların cereyan ettiği bölgelerden birçok Ermeni Suriye'ye yerleştirildi, biz onları gaz kameralarına göndermedik, onları yalnız cephe hattından daha uzaklara yerleştirdik."ifadelerini kullandı.