Eski hakim Haköver: Anayasa ile HSYK'nın diktatör yapısı da değişecek
Türkiye'nin değişik yerlerinde 11 yıl hakimlik yaptıktan sonra istifa edip Adana'da serbest avukatlık yapan Hayri Haköver, 12 Eylül'de halk oylaması y
Değişikliği yargıda atılmış 'çok cesurca' bir adım olarak değerlendiren Haköver HSYK'nın durumunu diktatörlüğe benzetti.
Mevcut koşullarda teftiş kurulunun Adalet Bakanlığı'na bağlı olduğunu hatırlatan Haköver, yeni uygulamadan müfettişlerin kurula bağlanacağını kaydetti. Bu değişikliği çok önemsediğinin altını çizen Haköver, "Hakim bağımsızlığı bakımından bu düzenleme şarttı. Şimdiye kadar hakim ve savcılar hakkında yapılacak bir soruşturmalara Adalet Bakanlığı izin veriyordu. Değişiklikle bu işe HSYK karar verecek." dedi.
Bir hakimin sicili, tayin ve terfisinin müfettişlerin hazırladığı raporlara göre yapıldığını dile getiren Hayri Haköver, hakimlik yaptığı dönemde çevresindeki arkadaşlarının bir çoğunun 'biz niye HSYK'ya üye seçemiyoruz' diye sorduğunu belirterek, "Türkiye'deki hakim ve savcıların yüzde 95'i taşrada çalışıyor. Bu yargıçlar kendi geleceklerine yön veren bir kurula üye seçemiyordu. Yargıtay ve HSYK arasında 'al gülüm ver gülüm' hesabı üyeler belirleniyordu. Artık HSYK'daki 34 üyenin asıl ve yedek üye seçimlerinde 13 bin hakim ve savcıdan oluşan birinci derece mahkemelerde görev yapan yargı mensupları söz sahibi olacak." dedi.
Eski Adalat Bakanı Seyfi Oktay ile HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek arasındaki ilişkiyi eleştiren Haköver, "Seyfi Oktay'ın dışında hangi Adalet Bakanı Özbek'ten hakim ve savcılar hakkında bir talepte bulunmuştur. Diyelim ki Şevket Kazan'ın da bir isteği olsa, bunu da değerlendirebilir miydi?. Kurulun yapısı ideolojik bir şekilde oluşmuş. Bu yapının temelinde Yargıtay'a ve Danıştay'a seçilme yöntemleri yatıyor. Bir daire başkanı olabilmek için nasıl ideolojik fikirlerin ve hatta maddi menfaatlerin öne atıldığını herkes biliyor. Anayasa değişiklik tüm bu olumsuzlukların önünü kesip, hakim ve savcıların daha bağımsız çalışabileceği ortamı öngörmektedir." şeklinde konuştu.
Çok sayıda hakim ve savcının Anayasa değişikliğini desteklediğini ifade eden Haköver, referandumda 'evet' diyecek çoğunluğun sessiz kaldığını aktardı. HSYK'nın diktatörlük ve krallıktan da öte bir hüviyetinin bulunduğunu iddia eden Haköver, bazı kralların bile insaf duygularının ve kurallarının bulunduğunu söyledi. Haköver, bu tezini şu şekilde açıkladı: "HSYK'nın bir hakim ve savcı hakkında verdiği karara itiraz hakkı yok. Doğru veya yanlış uyma zorunluluğu var. Böyle bir uygulama başka bir kurumda yok. İşte Van Savcısı Ferhat Sarıkaya örneği ortadadır. İhraç edilen bir savcı hakkını arayamıyor. Suçu nedir? Bir soruşturma kapsamında topladığı deliller doğrultusunda bir iddianame hazırlamış. Zaten bu iddianame yargı açısından bir kırılma noktasıdır. Sarıkaya'nın iddianamesini mahkeme kabul etmiş. Oysa HSYK sırf bu savcı görevini yaptı diye ihraç kararı veriyor. Adam avukatlık bile yapamıyor. Hayatı karardı. Yeni düzenleme kurulun bu keyfiliğini ortadan kaldırıyor. Tayinlerde aynı sıkıntı söz konusu. Mesela ben 6 kez tayin edildim. Birinin dışında hiçbir atama talebim doğrultusunda yapılmadı. Beş çocuğumla çok mağdur olmama rağmen itiraz edemedim."
HSYK kararlarının yargı denetimine girmesini Avrupa Birliği (AB) kapısındaki Türkiye için büyük bir gelişme olarak nitelendiren Hayri Haköver, HSYK başkan vekilinin değişikle ilgili kitapçık basıp dağıtmasına tepki gösterdi. 12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren ve arkadaşları hakkında iddianame hazırladığından meslekten ihraç edilen Sacit Kayasu'ya ilişkin kararın da AİHM'de bozulduğunu hatırlata Haköver, Anayasa değişikliğiyle kimsenin hakim ve savcıların kaderiyle oynayamayacağını aktardı. HSYK'nın bu pakete destek vermesi gerekirken bir muhalefet partisi gibi açıklamalarda bulunduğunu savunan Haköver, "Bu çok üzücü bir durumdur. Ama değişiklik sonrası hakim ve savcıların bir çok konudaki özlemleri son bulacağına inanıyorum." ifadesini kullandı.