Gaziantep Sivil Dayanışma Platformu Referandumda 'Evet' Diyecek

Gaziantep sivil dayanışma platformu 12 Eylül tarihinde referandumu yapılacak olan Anayasa değişiklik paketine evet diyeceğini açıkladı.

Eğitim-Bir-Sen Gaziantep Şubesi'nde düzenlenen ve Memur -Sen ve bileşenleri, Hizmet - İş, Sendikası, Öz -İplik İş Sendikası, İlim Yayma Cemiyeti, Bülbülzade Vakfı, Yazarlar Birliği Gaziantep Şubesi, Bilim- Der, İHH Gaziantep, Fidan - Der, Şehreküstü Derneği, Gaziantep Eğitim ve Hizmet Vakfı, GAİMDER, Doğa Tarih ve Kültürel Değerleri Koruma Derneği'nin oluşturduğu Gaziantep sivil dayanışma platformu, referandumda evet diyeceklerini söyledi.
Açıklamayı yapan grup sözcüsü ve Memur-Sen Gaziantep İl Başkanı Ahmet Tahiroğlu, Türkiye'nin demokratikleşme, sivilleşme ve özgürleşme sorunu olduğunu ileri sürerek, bu sorunun başlıca nedeninin ise 27 Mayıs 1960 ve sonraki yıllarda yapılan darbeler olduğunu savundu.
Türkiye'de darbeler ile siyasetçilerin asıldığını, binlerce kişinin cezaevine konulduğunu ve insanların işkencelerde öldüğünü ya da sakat kaldığını kaydeden Tahiroğlu, binlerce kişinin işinden atıldığını, film ve kitapların yasaklandığını ifade etti.
"Ancak bunlara sebep olanlardan hiç hesap sorulmadı" diyen Tahiroğlu, "Sormaya kalkanlar da cezalandırıldı. Darbeciler hakkında iddianame hazırlayan savcılar, makale yazan gazeteciler ve hatta bir dönem aydınlar susturuldu. O zaman demokrasi özgürlük ve adalet diyorsak; önce darbe dönemlerini masaya yatırmak zorundayız. Ödenen bedelleri, çekilen çileleri, sıkıntıları ve kafese alınan hayatları konuşmadan demokrasinin önemini anlayamayız. Her bir birey o dönemlerde yaşananları anlamak ve acı dolu günleri
yaşatanları sorgulamak zorundadır. Çünkü o günlere bir daha dönülmemesinin hiçbir garantisi yoktur. Garanti sivilleşme ve özgürleşmedir" dedi.
Sivilleşme özgürleşme ve adalet için yapılacak çok işin, yürüyecek çok yolun bulunduğunu belirten Tahiroğlu konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Önce temel insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü benimsenmelidir. İnsanların doğuştan elde ettiği temel haklar koruma altına alınmalıdır. Denetime kapalı tek bir alan bırakılmamalıdır. Yargıda reformlar aralıksız olarak sürmeli, kesintisiz özgürlük ve adalet için vesayetin mağdur ettiği vatandaşların hakları iade edilmelidir. Emeğe saygı gösterilmeli, sendikal faaliyetlere yönelik baskı, engelleme, tehditlere son verilmelidir. Çalışanların haklarına önem verilmeli, ekonomik-sosyal hak ve
menfaatleri korunmalıdır. Bu hakların genişletilmesi için de yeni projeler ortaya koyulmalıdır. Devlette çalışanlar arasında ücret ve statü adaletsizliği de derhal giderilmelidir. Demokratik bir ülke ve katılımcı demokrasi için memurlara siyaset yapma yasağının kaldırılması da elzemdir. Bugün tam anlamıyla demokratikleşmememizin temel nedenlerinden biride yaşanan terör olaylarıdır. Terör ve şiddetin yaşandığı yerde özgürlükten ve adaletten söz edilemez. Toplumsal barışın önündeki en büyük sorun olan şiddet
olaylarının çözümüne yönelik reçeteler hazırlanmalıdır. Şiddet karşıtı çözüm önerileri sunan sivil toplum temsilcileri dinlenmeli ve desteklenmelidir. Özgürlükler genişletilirken, kavgasız ve gürültüsüz, demokratik siyaset ön plana çıkarılmalıdır. Toplumu kutuplaştıran ve ayrıştıran siyasi anlayışlardan derhal vazgeçilmelidir. Terörün amacı kardeş kavgası, besleyenler ise Türkiye üzerinde karanlık emelleri olan güçler. Terör yandaşları ve onun maşaları gerilimi yükselterek toplumu cephelere bölmeye
çalışırken, siyasetçilerin ve hatta bazı sözde sivil toplum temsilcilerinin onların ekmeğine yağ sürecek şekilde şiddet içeren mesaj vermeleri bu ülkeye yapılan büyük ihanettir. Çözüm; daha fazla demokratikleşmedir. Bunun dışında sorunlarımıza çözüm aramak zaman kaybıdır"

YENİ BİR TOPLUMSAL MUTABAKAT İÇİN "DEMOKRASİ" DİYORUZ
Kanunların, çetelerin, güç odaklarının, liderlerin değil; milletin çıkarları için yapılması gerektiğini savunan Tahiroğlu, "Yıllardır böyle yapılmadığını biliyoruz. Yapılmaya çalışıldığında statükocuların devreye girdiğini de görüyoruz. Artık yeni bir sayfa açmalıyız. Bu sayfa için atılan ilk adımı anayasa değişikliği olarak kabul ediyoruz. Referandumda değişiklikleri desteklemekle beraber yeni bir anayasa talebimizden vazgeçmediğimizi de herkesin bilmesini istiyoruz. Daha özgürlükçü ve adaletli bir
sivil anayasa yazılmasını talep ediyoruz. Bugünkü anayasa ile tam anlamıyla demokrasiye geçiş mümkün değildir. Demokrasinin sırtındaki bu yük kaldırılmadıkça, sorunlarımızın çözüme kavuşması da mümkün gözükmemektedir. Değişim elbette sancılı sürecek. Sistemin değişmesinden yana olmayanlar tabi ki süreç içersinde olumsuz yorumlar yapacak. Ama en önemlisi milletin son sözü olacak. En doğru kararı milletimiz verecek. Türkiye'nin uzun zamandır ihtiyacını hissettiği sivilleşme için atılan her adımın yanında
olacağız. Sivilleşme demokrasinin temelidir. Özgürlük bir Türkiye için ön şart sivilleşmedir. Tutucu, baskıcı ve diyalogdan uzak bir rejim istemiyoruz" diye konuştu.

PAKETİ KİMİN HAZIRLADIĞI DEĞİL İÇERİĞİ ÖNEMLİ
Anayasa Değişiklik Paketi'nin kim tarafından hazırlandığına değil, içeriğine bakılarak oy kullanılması gerektiğini kaydeden Tahiroğlu şöyle devam etti:
"Maalesef bazı kesimler Anayasa Paketi'nin içeriğine göre değil, paketi hazırlayanlara göre pozisyon alıyor. Düne kadar 12 Eylül Anayasası'na karşı çıkanlar, darbecilerin yargılanmasını isteyenler bugün önlerine gelen fırsatı elinin tersi ile itiyor. Onlar bugüne kadar 12 Eylül'den hesap sorulacak diyerek milleti kandırdı, oyaladı. Şimdi fırsat doğdu. Darbelere, darbecilere, yargısız infaz yapanlara, 12 Eylül öncesi halkları birbirine düşürvlıdır. Devlette çalışanlar arasında ücret vüp kırdıranlara,
Maraş'ta, Çorum'da Alevi-Sünni çatışması çıkaranlara, TİT'e, kontrgerillaya, Gladyo'ya, Jitem'e her türlü çetelere hesap sormak için 12 Eylül'deki fırsatı iyi kullanmalıyız"

ANTİDEMOKRATİK YARGI KARARLARI ALINAMAYACAK
Anayasa değişikliğine "EVET" demek için birçok sebeplerin olduğunu dile getiren Ahmet Tahiroğlu sözlerini şu şekilde tamamladı:
"12 Eylül darbecilerine yargılanma yolu açılıyor. Ordudan atılan askere yargı yolu getiriliyor. Kişisel verileri korumaya alan anayasa paketi ile fişlemeler tarih olacak. Darbecilerin sivil mahkemelerde yargılanması düzenleniyor. Yüksek yargıdaki vesayetçi anlayış sona eriyor. 13 bin hakim ve savcıya söz hakkı doğuyor. Yargıtay, Danıştay ve HSYK'da çalışan 250 hakim ve savcı arasında top çevirme işi sone eriyor. HSYK-Yüksek yargı paslaşması bitiyor. Kapalı kast sistemine son veriliyor. Meslekten atılan
Hakim ve Savcı'ya yargıda hak arama yolu veriliyor. İkili yargı sistemine son veriliyor. Asker demokratik rejime karşı suç işlese, darbe planı yapsa, askeri mahkemede yargılanıyordu. Şimdi sivil mahkemelerde yargılanacak. Askeri hakimler emir komuta zincirinden kurtuluyor, hakimlik teminatı geliyor. Yerindelik denetimi engelleniyor."