Başbakan Erdoğan: 12 Eylül'de tahiyattayken genci dipçikle öldürdüler

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül'de tahiyattayken (namız kılarken ikinci rekatta oturulma anı) bir gencin dipçiklenerek öldürüldüğünü söyledi.<

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül'de tahiyattayken (namız kılarken ikinci rekatta oturulma anı) bir gencin dipçiklenerek öldürüldüğünü söyledi.

Başbakan Erdoğan, Kent Meydanı'nda halka seslenmesinden sonra akşam Sakarya Valiliği ve Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın Resioğlu Tesisleri'nde düzenlediği iftar yeleğine katıldı. Başbakan, burada 12 Eylül'de yaşanan acı olayları anlatarak 12 Eylül 2010 referanduma 'evet' oyu istedi.

Büyük felaketlerin büyük dönüşümleri beraberinde getirdiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Millet olarak yaşadığımız büyük felaketlerden birinin de 12 Eylül 1980 müdahalesi olduğunu hepimiz biliyorsunuz. 12 Eylül öncesi yaşanan provokasyonlarda yüzlerce gencimizi zamansız kaybettik. 12 Eylül sonrasında da yine bir çok gencimizi işkencelerde, zindanlarda yitirdik. 12 Eylül birdenbire olup bitiveren bir süreç olmadı. İşte daha sonra televizyonlarda izliyoruz. Bir sağdan bir soldan idam ettiklerini. Bu çok acı bir tabloydu. Ne demek bir sağdan bir soldan. Suçlu ise cezasını çeker. Ama siz kalkıp burada bir denge politikası yürütemezsiniz. Tahiyattayken bir genci dipçikleyerek öldüremezsiniz. Yargısız infaz yapamazsınız. İşte darbeler içerisinde bunu gizler."

Artık bu güzel ülkede böyle acılar yaşanmasını istemediklerini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Benim milletim bir daha bu darbeleri görmesin. Peki, bu anayasa değişikliği ile bunlar sağlanır mı? Bu ayrı mesele. Biz istiyoruz ki işte bunu yapacak ve yapma imkanı olanlar destek versin bu zihniyet değişimi gerçekleşsin. Bunu başaralım. 1982'de darbenin gölgesinde hazırlanan Anayasa tam 28 yıl boyunca Türkiye'nin kalkınmasının, ilerlemesinin, büyümesinin ciddi bir engel teşkil ediyor. 28 yıl içinde Anayasa üzerinde birçok değişiklik yapıldı. Ama şimdi biz 12 Eylül Anayasası'nın üzerinde en büyük, en kapsamlı değişikliği yapıyoruz. Anayasamız ve ülkemiz üzerindeki darbe gölgesini artık çok büyük oranda siliyoruz. Anayasalar bir ülkenin ve bir milletin kaderini tayin eden geleceğini şekillendiren en önemli metinlerdir."

"BAŞBAKAN OLARAK YARGILANDIK SES ÇIKARMADIK"

Ülkenin ekonomik, siyasi ve dış politika anlamında bazı engelleri aşamıyor olması anayasanın yapısından kaynaklandığını dile getiren Erdoğan, "12 Eylül Anayasası bireyi, vatandaşı merkeze alan değil, devleti merkeze alan bir anayasaydı. Anayasadaki haklar ve özgürlükler her cümlenin sonuna; ama 'ancak' ifadesi ile kısıtlanmıştır. 12 Eylül Anayasası ile oluşan kurumlar Türkiye'nin kalkınmasına engelleyen yapılar haline gelmiştir. Bakınız Anayasamızda 'egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu' yazar. Ancak pratikte bunun böyle olmadığını çok ibret verici hadiselerle gördük. Sadece bizim dönemimizde 411 vakasını, 367 garabetini, parti kapatma tehdidini yaşadık. Düşünebiliyor musunuz parlamentonun yüzde 65'i bizim milletvekillerimizden oluşuyor. İktidar partisi kapatılma tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. Başbakan yargılanıyor, kabinenin yarısından fazlası yargılanıyor. Ses mi çıkardık? Yargılandık. Hem de Anayasa Mahkemesi'nde. Her şey olabilirdi." şeklinde konuştu.

Bütün bunlara muhalefetin şakşakçılık yaptığını, alkışladığını vurgulayan Erdoğan, "parlamentoda böyle bir şey olabilir mi? Hani hukuktan, adaletten yanaydınız. Bu ülkede başı örtülü, açık ayrımcılığı yapanlar bunun hesabını veremezler, veremeyecekler. Bunun üzerinden kimsenin spekülasyon yapmaya hakkı yoktur. Kimsenin kılığıyla, kıyafetiyle uğraşmaya kimsenin hakkı yoktur. Bırakın insanlar insanca, o kendi özgürlük alanı içerisinde istediği gibi yaşasın. Bırakın eğitim öğretim özgürlüğünü istediği gibi yaşasın." şeklinde konuştu.