Engin Baytar: Şampiyonluğun en güçlü adayıyız
Trabzonsporlu Engin Baytar, Turkcell Süper Lig'de 2010-2011 futbol sezonunda şampiyonluğun en büyük adaylarından birisinin Trabzonspor olduğunu söyled
Tam Saha Dergisi'ne açıklamalarda bulunan Engin Baytar, kendisine sorulan sorulara şu cevaplar verdi:
Geçtiğimiz sezonu kupa şampiyonu olarak kapatmak Trabzonspor ve senin açından bir başarı sayılabilir mi? Sezonun genel bir değerlendirmesini kulübün ve kendi açından yapabilir misin?
Öncelikle Türkiye Kupası'nı almak hem bizim için hem de taraftarlarımız için çok önemliydi. Uzun zamandır beklenen bir şampiyonluk var. Geçen sezon ligde istediğimiz sonuçları tam olarak alamasak ve sezonu istediğimiz yerde bitiremesek de en azından Türkiye Kupası'nı kazanarak bunu biraz olsun telafi ettiğimizi düşünüyorum. Kupayı almak benim açımdan da iyi oldu. Özgüvenim daha da arttı. Gurur verici bir şeydi. Kupa almak çok ayrı bir sevinç. Trabzon'da halkın bizi karşılaması muhteşemdi. Çok güzel şeyler yaşadık. Geçen sezon hedeflediğimiz, elde etmeye çalıştığımız başarıları bu sezon Şenol Hocamızla birlikte üst seviyeye taşıyıp başarmak istiyoruz. Hem kupa hem şampiyonluk yolunda başarılı olmak amacındayız. Ayrıca UEFA Avrupa Ligi'nde play-off oynayacağız. Gruplara kalmak, elimizden geldiğince Avrupa'da başarılı olup hem kendimiz hem de Türkiye için mücadele verip takımı en iyi yere taşımak bir diğer amacımız.
Trabzonspor kupa şampiyonu olmakla birlikte ligi ancak beşinci sırada tamamlayabildi. Takımı üç İstanbul ekibi ve Bursaspor'un arkasında bırakan etkenler nelerdi?
Aslında geçen sezona iyi başlamıştık. Sivasspor maçını kazandık ama ondan sonraki düşüş, takım birlikteliğinin yakalanamaması ve gelen kötü sonuçlar bizi olumsuz etkiledi. Teknik Direktörümüz Hugo Broos iyi bir insandı ama ilk defa Türkiye'de böyle bir sınava girmişti. Sonra Şenol Hocanın gelmesiyle birlikte toparlandık. Takım olduk. Bütün oyuncular işini daha iştahlı yapmaya başladı. Ligde beşinci olduk ama Türkiye Kupası'nı kazanarak sevindik. Hayatta yaşanan her şey bir tecrübedir. Biz de elde ettiğimiz bu tecrübelerle eski hatalarımızı tekrarlamayıp elbirliğiyle Trabzonspor'u şampiyon yapacağız diye düşünüyorum.
En büyük transfer iskeletin korunması
Transfer sezonunun yarısından fazlasını geride bıraktık. Takımların yaptıkları takviyeler ışığında yeni sezonda ligle ilgili öngörülerin neler? Trabzonspor yarışın neresinde olabilir?
Bizim en büyük transferimiz, kadromuzu korumamız. Takımın iskeleti duruyor. Ayrıca bize katkı yapacağına inandığımız Barış Ataş ve Glowacki gibi transferler de son derece önemli isimler. Futbolda fazla transfer yapmak önemli değil. Fazla transfer yapmak, takımı yeni baştan kurmak demektir. Arkadaşlığı yeniden inşa etmektir. Bizim tek bir işimiz var o da hocamızın vermiş olduğu taktik ve sistemi uygulamak. Arkadaşlık, birliktelik, uyum açısından hiçbir sorunumuz yok. Katılan arkadaşlarımızı da içimize aldık. Onlar da iyi uyum sağladılar. Ben bu sezon Trabzonspor'un ligi en üst sırada bitireceğini düşünüyorum. Canı gönlüden inanıyorum ki, şampiyon olacağız.
Bursaspor'un şampiyonluğu Türk futbolunda neleri değiştirecek?
Trabzonspor'un dışında bir başka Anadolu takımının şampiyon olması Türk futbolu açısından bence çok önemli bir gösterge. Bu işin büyük futbolcularla değil, yürekle olduğunu herkes anlamıştır umarım. Bence Bursaspor'un şampiyonluğu çok iyi oldu. Milyon dolarları saçmak değil, elindeki oyuncuları iyi değerlendirmek gerektiğini Bursaspor mükemmel bir biçimde gösterdi. Trabzonspor'dan sonra Bursaspor'un yaptığı örnek bir başarıdır.
Kişisel sorulara gelecek olursak, Gençlerbirliği ve Eskişehirspor'da saha içi performansınla beğenilsen de agresif tavırlarınla eleştirildin ve "istenmeyen adam" oldun. Buna rağmen Trabzonspor'a transferin nasıl gerçekleşti?
Sahanın içi çok farklı. Elbette insan sakin olmalı. Bu soruyu sadece bana değil, Türkiye'de çoğu futbolcuya sormak lâzım. Her futbolcu maç içinde yakınındakine de hakeme de agresif davranışlar gösteriyor. Bu insanın kötü olduğunu, karakter sorunu yaşadığını göstermez. Böylesi davranışlar insanın saha içinde yaşamış olduğu stres ve baskıdan kaynaklanabilir. Her insan aynı düşünemez. Bir görüşte insanları saf dışı etmemek lâzım. Saha dışında da onları görmek gerekli. Herkes bana "Saha içinde agresifsin, saha dışında iyi insansın" diyor. Ama ben saha içinde sık sık bu tip olaylar yaşadığım için eleştiriliyorum. Oysa Türkiye'de adı büyük bir çok agresif oyuncu daha var. Trabzonspor'a transferime gelince; Eskişehirspor ve Gençlerbirliği'nde gösterdiğim iyi performansın beni buraya taşıdığını düşünüyorum.
Kendim için değil, takımım için oynuyorum
Oyunculuk karakterini göz önüne getirdiğinde Engin Baytar'ı diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin sence hangisi?
İnsan pek fazla kendinden bahsetmemeli aslında. Çoğu yerde yetenekli, oyunu okuyan, golcü özelliği olan, aralara pas atan bir oyuncu olduğum söylenir. Sahada her dakika benden bir şeyler bekleniyor. Ben de her zaman oyunu değiştirecek karaktere sahip olduğumu düşünüyorum. Kendime değil takımıma nasıl fayda sağlarım, onu hesaplıyorum. Takım arkadaşlarımın benimle ilgili olumlu düşünmesi nedeniyle de onlara teşekkür ediyorum.
Trabzon kökenli bir oyuncusun ama Almanya'da doğup büyüdün. Trabzon'daki yaşam tarzı seni nasıl etkiliyor?
Trabzon benim memleketim. Almanya'da yaşarken de Trabzon'a sık sık gidip geliyordum. Türkiye'de hiç sıkıntı çekmedim. Küçüklüğüm Trabzon'da geçti çünkü. Burası beni hiçbir açıdan negatif etkilemedi.
Şehrin oyuncular üzerindeki şampiyonluk baskısı seni nasıl etkiliyor?
Ben de Trabzonlu olduğum için 26 yıllık şampiyonluk hasretini içimde hissediyorum. Bu durum beni de etkiliyor. Her maça çıktığım zaman kazanmak istiyorum. Her galibiyette şampiyonluğa bir adım yaklaşmak istiyorum. Yenilip veya berabere kalıp puan kaybettiğimiz maçlarda inanılmaz derecede üzülüyorum. Ama insanın her zaman önüne bakması lâzım. Kayıpları düşünerek yaşayamazsınız.
Taraftarlarla ilişkilerin konusunda neler söylersin?
Taraftarla çok şükür hiçbir şekilde sorun yaşamadım. Onlar da her zaman değil ama bazen şampiyonluk hasretinden dolayı çabuk tepki gösterebiliyor. Benim önerim ve düşüncem, bize daha çok destek olmaları gerektiği. Bize ne kadar destek verirlerse onlar için daha çok performans göstereceğimize ve kazanma isteğimizin artacağına inanıyorum.
Türkiye'de ve dünyada en beğendiğin oyuncular hangileri?
Volkan Şen, Arda Turan ve oda arkadaşım diye söylemiyorum, geçen sezon gösterdiği performansla Onur Kıvrak. Böyle yetenekli oyuncular çok ama takımları bu yetenekli oyunculara az şans veriyor. Onur'un bu sezon üstüne koyup bize maçlar kazandıracağını biliyorum. Volkan Şen yetenekli bir oyuncu, takımına çok faydalı oldu. Arda Turan bu yaşta kaptanlık yapıyor, sorumluluk alıyor. Karakteri düzgün. Bir-iki maç kötü oynadığı zaman bu kadar üstüne gidilmesi çok yazık. İnsanları kendi kulübünden bezdirip dışlamamak lâzım. Arda, Türk futbolu için önemli oyuncu. İnsanlara iyi gününde değil kötü gününde destek olmak lâzım. Yabancılardan da Alex'i çok beğeniyorum. Her sene 15 gol atıp, bir o kadar da asist yapıyor. Ama o da çok eleştiriliyor. Türkiye'de insanların çok yanlış yerlere yönlendirilmesinden rahatsız oluyorum. Yeri geldi mi fazla yüceltiliyor, yeri geldi mi yerin dibine sokuluyor.
Futbol hayatındaki unutamadığın hatıra hangisi?
Unutamadığım maç, Şanlıurfa'daki finalde geriden gelip Fenerbahçe'yi 3-1 yenerek kupayı aldığımız maç. O maçı asla unutmayacağım, unutmam da.
Fenerbahçe'yle oynanan kupa finalinde mükemmel bir gol attın ve maçın adamı seçildin. Ancak o gol sırasında daha kolay pozisyondaki takım arkadaşına da pas verebilirdin. Sense zor olanı seçtin. Eğer o pozisyon golle sonuçlanmasaydı neler hissederdin?
Sahada hiçbir arkadaşıma art niyetli pas atmama gibi bir durumum olamaz. Böyle bir şeyi sadece ben değil hiçbir oyuncu yapmaz. Son dakikada yorgunlukla bazen arkadaşınızı göremeyebilirsiniz. İnsanlar maçı izliyor, bizse o heyecanı pozisyonun içinde yaşıyoruz. Koşmak, elimizden geleni yapmak zorundayız. Bunun için de saniyelerimiz var. Pozisyon gol olmasaydı kendimi elbette çok kötü hissederdim. Çoğu pozisyonda pas vermeyi tercih eden bir oyuncuyum. Oysa Türkiye'de çok bireysel oynayan oyuncular olduğunu görüyorum. Özellikle bencil davranan yabancı oyunculara daha fazla tahammül gösteriliyor. Bu alışkanlıktan vazgeçilmeli.
Altyapısını Almanya'da almış bir oyuncu olarak, Türkiye'deki altyapı sistemiyle Almanya'dakini kıyaslar mısın? Neden Almanya bizden çok daha fazla oyuncu üretebiliyor?
Türkiye'de altyapılar giderek daha düzenli bir duruma geliyor. Genç yaşlarda oyunculara hem taktik hem de sistem üzerine önemli bilgiler aktarılıyor. Almanya'daki çocuklar 5-6 yaşında futbola başlama imkânı buluyor. Futbola bakışı da topa nasıl vuracağından nasıl pozisyon alacağına kadar futbol bilgileri de çok küçük yaşlardan itibaren oturmaya başlıyor. Ancak ben Türkiye'deki altyapı sistemlerinin de bu yönde ilerlediğini söyleyebilirim.
Yabancı oyuncu sayısındaki artışı nasıl yorumluyorsun? Türkiye'ye gelen yabancı oyuncuların kalitesini nasıl değerlendiriyorsun? Futbolumuz bu oyunculardan gerçekten yararlanıyor mu yoksa genç yerli oyuncularımız arada kaynayıp gidiyor mu?
Milyon dolarlara mal olan yabancı oyuncular, yurtdışında oynadıkları zaman aldıkları paranın yüzde 50'sini vergi olarak ödüyor. Türkiye'ye geldiklerinde ise değerleri 500 bin dolardan 2.5-3 milyon dolara fırlıyor. Üstelik burada vergi de ceplerinden çıkmıyor. Hayatları boyunca kazanamadıkları parayı Türkiye'den elde ettikleri için gitmek de istemiyorlar. Kulüpler bu oyunculara çok iyi şartlar sunuyor. Arabası veriliyor, kirası ödeniyor. Hiçbir şekilde ellerini ceplerine atmıyorlar. Her kapı onlar için ardına kadar açılıyor, yerli oyunculara oranla çok daha fazla tolerans görüyorlar. Türkiye'ye o kadar yabancı geldi, kaçı tutunabildi? Bunu söylerken mesela her zaman gol atan, kaptanlığa kadar yükselen Alex'i ve onun gibi oyuncuları ayrı tutuyorum. Böyle yabancılara para verilir. Ama genellikle Türkiye'ye gelen yabancı başlangıçta dişini sıkıyor, sonra bakıyor ki ben bu ülkede kralım, rölantiye alıyor.
Almanya üzerinden devam edecek olursak, oyuncu-yönetici ilişkileri açısından iki ülkeyi nasıl kıyaslarsın?
Arada fark çok. Mesela Almanya'da oynadığımda başkanımızı ya sezon sonunda görüyordum ya da sezon ortasında bir kere görüyordum. Bir de mukavele imzalarken. Türkiye'de farklı. Başkanlar her zaman takımın içinde. Elbette doğal hakları. Ama orası çok farklı buraya göre. Almanya'da maddi açıdan bakıldığında işçi gibisiniz. Ay başında maaşınız hesabınıza yatıyor. En fazla bir-iki gün gecikiyor. Türkiye'de sistem böyle. Önüne geçilir mi geçilmez mi bilmem.
Dünya Kupası'nda seni en çok şaşırtan veya hayal kırıklığına uğratan sonuç ne oldu?
Dünya Kupası'nda Fransa olsun, İtalya olsun bir çok takım göze hoş gelen futbolu değil de defansif ağırlıklı kontratakla gol arayan futbolu tercih etti. Bu nedenle bir-ikisi hariç çok zevkli maçlar olmadı. Belki vuvuzela sesi de futbolcuları da izleyenleri de etkilemiştir. Çok enteresan bir sesti. Ama benim görmüş olduğum en kötü Dünya Kupası'ydı.
Mesut Özil'in Almanya'yı seçmesi hakkında ne düşünüyorsun?
Mesut kendi doğrusunu yaptı. Çünkü Werder Bremen'de oynadığında yükselen bir performansı vardı. Almanya'da ilk 11'de oynayıp inanılmaz bir performans gösterdi. Türkiye'nin bu futbolcudan dolayı kaybı var.
Kariyer planlamanda gelecekle ilgili neler var?
Trabzonspor'da şampiyonluk yaşamak istiyorum. Avrupa'da başarı olup zamanı gelince futbolu bırakacağım. Ama futboldan kopmayı düşünmüyorum. Bıraktıktan sonra futbolun içinde kalıp, Allah kısmet ederse Trabzonspor ya da başka bir kulüpte teknik adam ya da menajer olarak çalışmak istiyorum.
Futbolun dışında kalan zamanlarında ne yapıyorsun, hobilerin neler?
Futbol dışında daha çok Onur'la muhabbet etmekten ve onu kızdırmaktan hoşlanıyorum. Yeri geliyor o da beni kızdırıyor. Aramızda iyi bir diyalog var. Her zaman büyüklerimle daha çok zaman geçirmeyi seviyorum. Çünkü onların yaşadıkları tecrübeleri bana aktaracaklarına inanıyorum. Ayrıca babam da eski futbolcu olduğu için bana her defasında yardımcı olmaya çalışıyor. Allah ondan razı olsun.