Kurumahmutoğlu Ailesinden Başbakan'a Teşekkür

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 Temmuz tarihinde TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada bahsettiği 4 kişiden biri olan ve 14 Temmuz 1987 tarihinde Mamak Cezaevi'nde namaz kılarken dipçik darbesiyle öldürülen Hüseyin Kurumahmutoğlu'nun ağabeyi Ali Karamahmutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Kurumahmut ailesi olarak teşekkür ettiklerin

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 Temmuz tarihinde TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada bahsettiği 4 kişiden biri olan ve 14 Temmuz 1987 tarihinde Mamak Cezaevi'nde namaz kılarken dipçik darbesiyle öldürülen Hüseyin Kurumahmutoğlu'nun ağabeyi Ali Karamahmutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Kurumahmut ailesi olarak teşekkür ettiklerini söyledi.
14 Temmuz 1987 tarihinde namaz kılarken dipçik darbesiyle öldürülen Bafralı Hüseyin Kurumahmutoğlu'nun ağabeyi Ali Kurumahmutoğlu ile kızı ve ailenin avukatı olan Hakime Kurumahmutoğlu, düzenledikleri ortak basın toplantısı ile Başbakan Erdoğan'a teşekkür ettiler. Aile olarak 12 Eylül'de yaşadıkları süreci anlatan ağabey Ali Kurumahmutoğlu, "Sayın Başbakan, 14 Temmuz 1987 tarihinde Hakk'ın rahmetine kavuşan kardeşim Hüseyin Kurumahmutoğlu'nun Mamak Cezaevi'nde iken sabah namazını kılarken sırtından
ensesine vurulan bir dipçik ile boyun kemiklerinin hasar gördüğü ve bilahare hasarın tedavisi esnasında yapılan uygulama sonucunda da vefat ettiğini yeniden bize hatırlattı. Bu konuda eğer referandum sonucu 'evet' çıkarsa bu yapılmış olan zulmün, haksızlığın muhakeme edilebileceğini, en azından böyle bir yolun açılabileceğini milletimizin huzurunda TBMM'de ifade etti. Kendilerine bu alicenap davranışlarından dolayı hısım akrabalarımızla birlikte bin 500 haneyi bulan Kurumahmut ailesi adına şükranlarımızı
sunarım. Kardeşim 12 Eylül'ün girdabında, henüz 17 yaşında liseyi yeni bitirmişken, hakkında hiçbir hüküm yokken, arandığı bilgisi alınınca Trabzon'un Of ilçesinde kendiliğinden savcılığa teslim oldu. Önce Samsun'da 90 gün sorgulandı, orada gördüğü ağır işkenceler sonucu polis ifadeleri ile birlikte Mamak Cezaevi'ne getirildi. Allah o günleri bu millete bir daha yaşatmasın. Kardeşim 1980 yılı 12 Eylül'ünün 10. gününde kendisi teslim oldu, o günden ölümü olan 1987 yılının 14 Temmuz'una kadar Mamak
Cezaevi'nde yaşadı. Kendisine sabah namazında yapılan darp neticesinde hayatını kaybetmişti. Biz aile olarak ölümünden sonra darp edenin bulunması noktasında Mamak Askeri Savcılığı'na babam ile birlikte müracaat etmiştik. Oradaki askeri savcı, 'Bu bir katliamdır, zulümdür, cinayettir. Namus, şeref sözü veriyorum, ben bu cinayeti ortaya çıkartacağım' demişti. Babama, 'Hacı baba, sen rahat uyu, bu işin hesabını devlet olarak, hukuk olarak soracağız' demişti. Bir müddet sonra bu dava sürüncemede kaldı,
ilgilenen olmadı. Bu davanın tekrar görülebilmesi için ikinci defa Milli Güvenlik Kurulu Konseyi'ne, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e, başbakanlara, kuvvet komutanlarına müracaatlarımızı yineledik. Ondan da bir sonuç çıkmadı. Doktor raporunda dolaşım yetmezliği olan ölüm nedeni, mezarın açılmasından sonra tüberküloz olarak Adli Tıp'tan rapor geldi ve dosya kapandı. Bu dosyanın yeniden açılması için 12 Eylül'de yapılacak referandumda halkımız 'evet' oyu verirse, biz de bu davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz"
diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın kendisini aradığını belirten Ali Kurumahmutoğlu, "Sayın Başbakan'ı Gazze'de, Davos'ta, Bosna'da ve dünyanın her yerinde zulüm gören mazlum insanlara yaptığı o cesur davranışlarından dolayı ailemiz adına, ölen insanlar adına tebrik ediyorum. Sayın Alparslan Türkeş babamı ziyaret ettiğinde, 'Biz bu davada elimizden gelen her şeyi yapacağız. Hep birlikte biz bu zulmü yaşadık. Sizin acınızı paylaşıyoruz' demişti. Sayın Devlet Bahçeli genel başkan adayı olduğu zaman geldi babam ile
görüştü, bu davanın takipçisi olacaklarını söylemişlerdi. Biz kendilerini o gün de, bugün de kendi ailemizden saydığımızı tekrar etmek isterim. Ancak bu davanın da, bu zulme uğramış insanların haklarının korunabilmesi tüm Türkiye'nin meselesi olduğunu, bunu birilerinin inisiyatifinde görmek istemediğimizi bağrı yanmış bir ailenin ferdi olarak haykırmak istiyorum. Başbakan'ın bu çıkışını çok önemli sayıyorum. Başbakan'ın Meclis'te yaptığı ve hepimizi gözyaşlarına boğan açıklamalarını çok samimi
ve içten buluyorum. Rahmetli babam mezarında belki 30 yıl sonra ilk defa kendisine iade-i itibar edilen oğlunun onurlu ve şerefli bir insan olduğunun huzuru içerisinde mezarında rahat uyuduğuna inanıyorum. Başbakan Meclis toplantısından sonra beni aradı. Taziyelerini yeniden bildirdi. Bu konuşmaların herhangi bir amacı olmadığını, sadece Türkiye'de karartılmış ve karanlıkta kalmış olayların ve bu tip olayların bir daha yaşanmaması adına bu işin takipçisi olduklarını belirtti. Türkiye, Engin Ceber'in üzerine
ne kadar hassasiyetle titremiş ve basın bu konuda ne kadar hassas davranmışsa en az onun kadar bu davaların da açığa çıkmasını istiyoruz" şeklinde konuştu.
Hüseyin Kurumahmutoğlu'nun başarılı bir lise dönemi geçirdiğini ve inşaat mühendisi olmak için üniversiteye gitmeyi çok istediğini anlatan Ali Kurumahmutoğlu'nun kızı ve ailenin avukatı Hakime Kurumahmutoğlu ise, yapacakları hukuki girişimi şu şekilde anlattı:
"Bundan sonraki süreçte önümüze gelen 12 referandumunda sonuç 'evet' çıkarsa, geçici 15. madde kaldırılmış olacak. Dolayısıyla milletin kendi kendini denetleyebilme mekanizması da aslında bir nevi elimize geçmiş olacak."
(DY-AYE-CC-Y)