Erdoğan 12 Eylül kurbanlarının mektuplarını okudu
Başbakan Erdoğan, Meclis grup toplantısında 12 Eylül'de yapılacak referandumda anayasa değişiklik paketine neden 'evet' denmesi gerektiğini anlatmak için 12 Eylül döneminde idam edilen gençlerin mektuplarını okudu. Mektupları okurken sesi titreyen Erdoğan, ağlamamak için kendini zor tuttu. Bu sırada AKP sıralarında oturan vekillerden bazıları ba
Başbakan Erdoğan, Meclis grup toplantısında 12 Eylül'de yapılacak referandumda anayasa değişiklik paketine neden 'evet' denmesi gerektiğini anlatmak için 12 Eylül döneminde idam edilen gençlerin mektuplarını okudu. Mektupları okurken sesi titreyen Erdoğan, ağlamamak için kendini zor tuttu. Bu sırada AKP sıralarında oturan vekillerden bazıları başta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç olmak üzere ağladı.
Erdoğan'ın grup toplantısında yaptığı konuşma özekle şöyle: "Neymiş, bu paket işsizliğe çare bulmuyormuş. Neredeyse her çözümü bu paketten bekliyorlar. Sizin işsizliğin çözümüne yönelik bugüne kadar söylediğiniz bir proje var mı? Dünyanın en gelişmiş ülkesi ABD’de, Japonya’da Rusya’da işsizliğin olmadığı bir ülke var mı? Şu kriz süresi içerisinde ABD nereden nereye çıktı, AB ülkeleri nereye tırmandı, Türkiye ise şu anda nerede? Bir çok konuyu hep çarpıttılar. Aldatarak bunu söylediler. Bu anayasa değişikliği belki her şey değildir. Ama çok önemli bir şeydir. CHP’ye MHP’ye BDP’ye oy vermiş kitlelerde bizi anlıyor.
Bu Anayasa değişikliği, yalan yanlış ifadelerle bu Anayasa değişikliği bir Ak Parti projesi değildir. Bir kişinin bir partinin projesi asla değildir. Bu paket Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu bir projenin milletimizin yıllardır özlem duyduğu bir Türkiye projesidir, bir millet projesidir. Referandum demokratik bir haktır. Referandum bir demokratik tercih yönetmidir. 12 Eylül’de millet hükümetin icraatlarını değil, muhalefet performansını değil, kendi geleceğini oylayacaktır. Milletimin Evet’i tercih edeceklerine ben tüm kalbimle inanıyorum.
İDAM EDİLENLERİN MEKTUPLARI
Belki şu anda anlatacaklarım biraz farklı olacak. Yakın siyasi tarihi, ama trajik bir siyasi tarihi önünüze getireceğim. Bakınız Nejdet Adalı daha 19 yşaında bir lise öğrencisiyken, cinayet işlediği iddiasıyla 1977 yılında tutuklandı. Bende o zaman bir siyasi partinin İstanbul gençlik kolları başkanıyım. Suçsuzluğundan, serbest bırakılacağından o kadar emindi ki, cezaevinde arkadaşlarının firar girişimine katılmadı. Kendisini yargılayan hakim Necdet Adalı’nın masum olduğunu iddia etti. Necdet Adalı 22 yaşındayken, 8 Ekim 1980’de asılarak idam edildi.
Şair Nevzat Çelik’in Adalı için yazdığı o ünlü şiir aslında bu zamansız ölümü en güzel şekilde resmediyor. Gerçekten çok duygusal.. Beni burada arama anne, kapıda adımı sorma, saçlarına yıldız düşmüş koparma anne ağlama. Necdet Adalı 12 Eylül cundasının idamı. Bu ara bir televizyon kanalında, o günlerde idam kararlarının nasıl verildiğini izliyorsunuz değil mi? Bir bu yandan bir o yandan. Sonradan suçlular yakalandı ama Necdet Adalı geri gelmedi.
MUSTAFA PEHLİVANOĞLU
12 Eylülcüler, kendi ifadeleriyle asılan bir solcuyla denge kurmak için bir de sağcı idam etmek istediler. Necdet Adalı’dan birkaç saat sonra ‘Mustafa Pehlivanoğlu darağacına yürüdü. Ailesi 3 gün sonra ziyarete geldi Mustafa’dan geriye şu satırlar kaldı. O da gerçekten çok anlamlı satırlar: Sevgili anneciğim ve babacığım, sizler beni bu yaşa kadar büyüttünüz. Benim sizlere karşı işlediğim hatalarımı affedin. Hakkınızı helal edin. Ben sizlerin bir evladınız olarak bugüne kadar cenab-ı hakkın yolundan ayrılmadım. Alın yazımız böyle yazılmış. Bende kardeşim Haydar gibi yüce Allah’ın karşısına çıkacağım. Anne sizlerle helalleşmek isterdim fakat olmadı. Hakkım varsa hepinize helal olsun, siz de helal edin. Yeğenime bacıma selam eder, Nişanlıma selam eder… (Başbakan'ın burada sesi titredi)Cenab-ı Allah'ın mutlu bir yuva kurması için ona yardımcı olmasını dilerim. "
ERDAL EREN 17 YAŞINDAYDI
Bir başka isim Erdal Eren. Daha 17 yaşındayken tutuklandı. 13 Aralık 1980’de, 18 yaşından küçük olmasına rağmen idam edildi. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun Mamakta çektiği işkenceyi ve yazdığı dizeleri özellikle dinledik ve unutmadık. Huzur dolu içimde ben sonsuzluğu düşünüyorum, ey sonsuzluğun sahibi sana ulaşmak istiyorum. Durun kapanmayın pencerelerim, güneşimi kapatmayın, beton çok soğuk üşüyorum.
14 Mayıs 1987’de Hüseyin Karamahmutoğlu, sabah namazını kılarken başına vurulan dipçik darbesiyle gencecik yaşında yaşama veda etti. Bu insanlık dışı uygulamaların mağdurlarında bir tanesi de Ertuğrul Günay. 12 Eylül’de hapiste bulunan bakanımız, babasının cenazesine bile katılamadı. Burada rahmetli Türkeş’in 12 Eylül sonrası yaşadıklarından hiç bahsetmiyorum. 1992 yılında verdiği bir röportajda, DHP-SHP koalisyonuna neden destek verdiğini söylüyor. 12 Eylül Anayası’nı değiştireceklerine söz verdiler.
12 EYLUL'DE İŞKENCECİLERLE HESAPLAŞACAĞIZ
Keşke bazı parti liderleri vicdanlarına destek vererek dürüstçe konuşsa. Tam 30 gün sonra yine bir 12 Eylül günü bu işkencelerle, milletçe hesaplaşacağız. Gencecik ölümlerle hesaplaşacağız, 17 yaşındaki çocukları yağlı urgana götürenlerle hesaplaşacağız. Mustafa’nın Allah’ından bulurlar dediği gün işte 12 Eylül 2010 günüdür. Yıllarca 12 Eylül ülkücülerin sesine kulak vermeyen MHP, siz hesaplaşamasanız da biz hesaplaşacağız. İşte onun için ben MHP’li kardeşlerimden, halkımdan evet bekliyorum. İşte onun için ben CHP’nin şu anda içinde olup, CHP’ye gönül vermiş kardeşlerimden evet bekliyorum. İşte onun için ben BDP’ye gönül vermiş kardeşlerimden evet bekliyorum. Sadece 12 Eylül için değil, bir daha 12 Eylül yaşanmasın diye evet bekliyoruz. Geçmişi kurtaramasak bile çocuklarımızın geleceğini kurtarabiliriz. Arkadaşlar iade-i itibar olamaz mı?
İnanıyorum ki ülkemin tüm kadınları. Kendi haklarının anayasal güvenceye katılması için bu değişikliğe evet diyecekler. Sadece kadınlar değil erkekler de evet diyecekler. Gençlerimiz, çocuklarımız evet diyecekler. Özürlü yavrularımız için, yaşlılarımız, şehitlerimiz için gazilerimiz için evet diyecekler. Fişleme gibi, insanlık dışı hukuk dışı demokrasi dışı uygulamanın tarihe kavuşması için milletim evet diyecektir. Burada aklın yolu birdir, mantığın yolu birdir ve o yol evettir.
KILIÇDAROĞLU'NA YANIT
CHP, MHP ve BDP kendi tabanlarına hayırı izah edemezken, biz en samimi şekilde neden evet denmesi gerektiğini anlatacağız. Günlerdir 'Hayır' naraları atıyorlar. Şuraya bakın Allah aşkına Yalova’da şunları söylüyor: 12 Eylül sonrasında idam sehpaları kuruldu. İnsanın vicdanı sızlamıyor mu diye soruyor. Evet biz de aynı şeyi söylüyoruz. 16 yaşındaki çocuğun idam sehpasına götürülmesinden rahatsız oluyorsun da neden bu pakete hayır diyorsun.
Şu hale bak. Şecaat arz ederken bunlar böyle sirkatinleri söylüyor. Bunlar neden hayır demek gerektiğini anlatırken, neden evet denemsi gerektiğini anlatıyor. Bizim Anayasa Mahkemesi’nin yanında yöresinde bahçesinde ev tutmamıza gerek yok. CHP Genel Başkanı diyor ki, bu ara emlakçılığa soyundu. Bize Anayasa Mahkemesi’nin yakınından ev, önce kendisi Anayasa Mahkemesi’nin bahçesine kurduğu gece kondudan bir çıksın. CHP geçen dönemde 113 kez Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Bu dönem 44 kez. Hadi oraya gece kondu yaptınız, bari arsa sahibini rahat bırakın. MHP hayır demekle, kendisiyle tarihiyle çelişiyor. Kendisini inkar ediyor. CHP hayır demekle, kendi tezleriyle raporlarına kendisini inkar ediyor.
BDP, beş kere benim partim kapatıldı diyor. Eeee? Parti kapatmayı zorlayacak bir yasası engellemek için elinden geleni yapıyor. Milletvekillerini oylamaya sokmuyor. Barıştan yanaymış gibi yaparak gerilimi körüklüyor. Demokratik gelişmenin önüne set çekiyor. Soruyorum. Diyorlar ki bu pakette, Kürtlerin lehine olabilecek hiçbir madde yok. Orada kürt adı geçmiyor. Hangi etnik unsurun adı geçiyor? O 27 maddenin hepsinde de benim Kürt kökenli vatandaşlarımın lehine olabilecek her şey var. Yani 73 milyonun hepsi için eşit her şey var."
NECDET ADALI KİMDİR?
Necdet Adalı (d. 1958 - ö. 8 Ekim 1980), 12 Eylül rejimi tarafından idam edilen Kurtuluş Hareketi lise kanadı Dev-Lis'li Devrimci militandır. 12 Eylül rejiminin idam ettiği ilk kişidir. Adalı 1977 yılında Ankara'da Yıldırım Beyazıt Lisesi'nde öğrenciyken Ankara İsmetpaşa'da bir kahvehanenin taranması olayıyla ilgili olarak tutuklandı ve yargılandı. Ulucanlar Cezaevi'nde tutuklu bulundu. Bu sırada gerçekleştirilen bir firar eylemine "nasıl olsa suçsuzluğunun anlaşılacağını" ileri sürerek katılmadı. Kendisini yargılayan mahkeme başkanı Albay Hamdi Sevinç'in Adalı'nın suçsuz olduğunu ileri sürmesine karşın, mahkeme heyeti tarafından suçlu bulundu. Karara şerh koyan Sevinç bu tutumu nedeniyle ceza aldı ve daha sonra ordudan istifa etti. Adalı 8 Ekim 1980 tarihinde Ulucanlar Cezaevi'nde asılarak idam edildi. Nevzat Çelik'in yazdığı ve daha sonra Ahmet Kaya tarafından bestelenen "Şafak Türküsü" şiiri Adalı için yazılmıştır.
MUSTAFA PEHLİVANOĞLU KİMDİR?
Mustafa Pehlivanoğlu, 12 Eylül Darbesi'nden sonra idam edilen ilk ülkücü. Balgat'ta, 10 Ağustos 1978 gecesi, teravih vakti, mahalledeki 5 kahvehane, kimliği belirsiz kişilerce tabancalarla tarandı, 5 kişi yaşamını yitirdi. Tarihe 'Balgat katliamı' olarak geçen bu olayda, sol görüşlülere ait üç kahvehanede 3, ülkücülere ait iki kahvehanede de 2 kişi yaşamını yitirdi. Olaydan sonra operasyona başlayan polis, 3 kilometre uzakta, Ülkücülerin yoğun olarak oturduğu Karapınar Mahallesi'ne baskın düzenledi ve bir grup genci gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar arasında, 22 yaşındaki Mustafa Pehlivanoğlu da vardı. 12 Eylül 1980 askerî darbesinden önce yapılan yargılama sonunda idam cezasına çarptırılmıştı. 2 yıl kadar hapis yatan Mustafa Pehlivanoğlu ile aynı davadan yargılanan İsa Armağan, yatmakta oldukları ve çok sıkı korunan Mamak Askerî Cezaevi'nden kaçtılar. Planları yurtdışına kaçmaktı. Ancak aynı günlerde 12 Eylül darbesi yapıldı, sıkıyönetim ilan edildi.Mustafa Pehlivanoğlu ile İsa armağan, 18 Ağustos 1980'de Kütahya'da saklandıkları bağ evinde yakalanarak tekrar cezaevine kondular. 7 Ekim 1980 tarihinde idamı onaylanan Mustafa Pehlivanoğlu, 7 Ekim'i 8 Ekim'e bağlayan gece yarısından sonra, solcu militan Necdet Adalı'dan birkaç saat sonra, Mamak Cezaevi'nde asıldı. Pehlivanoğlu, Ankara Karşıyaka Mezarlığı'na gömüldü. Mustafa Pehlivanoğlu mahkeme süresi boyunca polis ifadesinin işkence zoruyla alındığını ve kendisinin masum olduğunu iddia etti. İdam kararını veren Sıkıyönetim Mahkemesi Hâkimi Ali Fahir Kayacan daha sonra anlattığı anılarında, Mustafa Pehlivanoğlu'nun asılan solcu Necdet Adalı'ya denge olsun diye idam edildiğini belirtti. Ailesi idamı ancak infazdan 3 gün sonra çocuklarını ziyarete geldiklerinde öğrenebildi.
ERDAL EREN KİMDİR?
Erdal Eren (25 Eylül 1964, Şebinkarahisar, Giresun - 13 Aralık 1980, Ankara), 12 Eylül Darbesi öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen ve asılarak idam edilen Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi ve Ankara Yapı Meslek Lisesi öğrencisi.
Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencisi Sinan Suner, 30 Ocak 1980 tarihinde Milliyetçi Hareket Parti'li Bakan Cengiz Gökçek'in koruması Süleyman Ezendemir tarafından vurularak öldürüldü.[Erdal Eren, Suner'in öldürülmesini protesto etmek için 2 Şubat 1980 günü düzenlenen gösteride gözaltına alınan 24 kişinin arasındaydı. Gösteri sırasında çıkan çatışmada er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Erdal Eren, yargılanarak 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkum edildi. Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan karar, 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Cezaevi'nde infaz edildi.
Erdal idam edilmeden 16 saat önce kendisini ziyaret eden gazeteciler Savaş Ay ve Emin Çölaşan'a, "avukatıyla görüştürülmediğini, 18 yaşının altında olmasına rağmen idam edilmek istendiğini, yaşının 18'den küçük olduğunu tespit edecek olan kemik testi yapılması talebinin kabul edilmediğini, vurduğu söylenen jandarma erine çok uzaktan ateş açtığını ama otopside yakın atışla öldüğünün kanıtlandığını, kendisini ibret olsun diye asacaklarını ve ölümden korkmadığını" söyledi. Ağabeyi Erkan Eren, Erdal'ın Mamak Askeri Cezaevi'nde tutuklu kaldığı dönemde gördüğü ağır işkencenin izlerine tanık olduğunu dile getirdi. Erdal'ın idam edildiği tarihte yaşının 18'den küçük olduğunu belirten Erkan Eren, infazı radyodan öğrendiklerini ve Erdal'ın kimsesizler mezarına gömülmek istendiğini söyledi. (Kaynak: Vikipedi)
Radikal
Erdoğan'ın grup toplantısında yaptığı konuşma özekle şöyle: "Neymiş, bu paket işsizliğe çare bulmuyormuş. Neredeyse her çözümü bu paketten bekliyorlar. Sizin işsizliğin çözümüne yönelik bugüne kadar söylediğiniz bir proje var mı? Dünyanın en gelişmiş ülkesi ABD’de, Japonya’da Rusya’da işsizliğin olmadığı bir ülke var mı? Şu kriz süresi içerisinde ABD nereden nereye çıktı, AB ülkeleri nereye tırmandı, Türkiye ise şu anda nerede? Bir çok konuyu hep çarpıttılar. Aldatarak bunu söylediler. Bu anayasa değişikliği belki her şey değildir. Ama çok önemli bir şeydir. CHP’ye MHP’ye BDP’ye oy vermiş kitlelerde bizi anlıyor.
Bu Anayasa değişikliği, yalan yanlış ifadelerle bu Anayasa değişikliği bir Ak Parti projesi değildir. Bir kişinin bir partinin projesi asla değildir. Bu paket Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu bir projenin milletimizin yıllardır özlem duyduğu bir Türkiye projesidir, bir millet projesidir. Referandum demokratik bir haktır. Referandum bir demokratik tercih yönetmidir. 12 Eylül’de millet hükümetin icraatlarını değil, muhalefet performansını değil, kendi geleceğini oylayacaktır. Milletimin Evet’i tercih edeceklerine ben tüm kalbimle inanıyorum.
İDAM EDİLENLERİN MEKTUPLARI
Belki şu anda anlatacaklarım biraz farklı olacak. Yakın siyasi tarihi, ama trajik bir siyasi tarihi önünüze getireceğim. Bakınız Nejdet Adalı daha 19 yşaında bir lise öğrencisiyken, cinayet işlediği iddiasıyla 1977 yılında tutuklandı. Bende o zaman bir siyasi partinin İstanbul gençlik kolları başkanıyım. Suçsuzluğundan, serbest bırakılacağından o kadar emindi ki, cezaevinde arkadaşlarının firar girişimine katılmadı. Kendisini yargılayan hakim Necdet Adalı’nın masum olduğunu iddia etti. Necdet Adalı 22 yaşındayken, 8 Ekim 1980’de asılarak idam edildi.
Şair Nevzat Çelik’in Adalı için yazdığı o ünlü şiir aslında bu zamansız ölümü en güzel şekilde resmediyor. Gerçekten çok duygusal.. Beni burada arama anne, kapıda adımı sorma, saçlarına yıldız düşmüş koparma anne ağlama. Necdet Adalı 12 Eylül cundasının idamı. Bu ara bir televizyon kanalında, o günlerde idam kararlarının nasıl verildiğini izliyorsunuz değil mi? Bir bu yandan bir o yandan. Sonradan suçlular yakalandı ama Necdet Adalı geri gelmedi.
MUSTAFA PEHLİVANOĞLU
12 Eylülcüler, kendi ifadeleriyle asılan bir solcuyla denge kurmak için bir de sağcı idam etmek istediler. Necdet Adalı’dan birkaç saat sonra ‘Mustafa Pehlivanoğlu darağacına yürüdü. Ailesi 3 gün sonra ziyarete geldi Mustafa’dan geriye şu satırlar kaldı. O da gerçekten çok anlamlı satırlar: Sevgili anneciğim ve babacığım, sizler beni bu yaşa kadar büyüttünüz. Benim sizlere karşı işlediğim hatalarımı affedin. Hakkınızı helal edin. Ben sizlerin bir evladınız olarak bugüne kadar cenab-ı hakkın yolundan ayrılmadım. Alın yazımız böyle yazılmış. Bende kardeşim Haydar gibi yüce Allah’ın karşısına çıkacağım. Anne sizlerle helalleşmek isterdim fakat olmadı. Hakkım varsa hepinize helal olsun, siz de helal edin. Yeğenime bacıma selam eder, Nişanlıma selam eder… (Başbakan'ın burada sesi titredi)Cenab-ı Allah'ın mutlu bir yuva kurması için ona yardımcı olmasını dilerim. "
ERDAL EREN 17 YAŞINDAYDI
Bir başka isim Erdal Eren. Daha 17 yaşındayken tutuklandı. 13 Aralık 1980’de, 18 yaşından küçük olmasına rağmen idam edildi. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun Mamakta çektiği işkenceyi ve yazdığı dizeleri özellikle dinledik ve unutmadık. Huzur dolu içimde ben sonsuzluğu düşünüyorum, ey sonsuzluğun sahibi sana ulaşmak istiyorum. Durun kapanmayın pencerelerim, güneşimi kapatmayın, beton çok soğuk üşüyorum.
14 Mayıs 1987’de Hüseyin Karamahmutoğlu, sabah namazını kılarken başına vurulan dipçik darbesiyle gencecik yaşında yaşama veda etti. Bu insanlık dışı uygulamaların mağdurlarında bir tanesi de Ertuğrul Günay. 12 Eylül’de hapiste bulunan bakanımız, babasının cenazesine bile katılamadı. Burada rahmetli Türkeş’in 12 Eylül sonrası yaşadıklarından hiç bahsetmiyorum. 1992 yılında verdiği bir röportajda, DHP-SHP koalisyonuna neden destek verdiğini söylüyor. 12 Eylül Anayası’nı değiştireceklerine söz verdiler.
12 EYLUL'DE İŞKENCECİLERLE HESAPLAŞACAĞIZ
Keşke bazı parti liderleri vicdanlarına destek vererek dürüstçe konuşsa. Tam 30 gün sonra yine bir 12 Eylül günü bu işkencelerle, milletçe hesaplaşacağız. Gencecik ölümlerle hesaplaşacağız, 17 yaşındaki çocukları yağlı urgana götürenlerle hesaplaşacağız. Mustafa’nın Allah’ından bulurlar dediği gün işte 12 Eylül 2010 günüdür. Yıllarca 12 Eylül ülkücülerin sesine kulak vermeyen MHP, siz hesaplaşamasanız da biz hesaplaşacağız. İşte onun için ben MHP’li kardeşlerimden, halkımdan evet bekliyorum. İşte onun için ben CHP’nin şu anda içinde olup, CHP’ye gönül vermiş kardeşlerimden evet bekliyorum. İşte onun için ben BDP’ye gönül vermiş kardeşlerimden evet bekliyorum. Sadece 12 Eylül için değil, bir daha 12 Eylül yaşanmasın diye evet bekliyoruz. Geçmişi kurtaramasak bile çocuklarımızın geleceğini kurtarabiliriz. Arkadaşlar iade-i itibar olamaz mı?
İnanıyorum ki ülkemin tüm kadınları. Kendi haklarının anayasal güvenceye katılması için bu değişikliğe evet diyecekler. Sadece kadınlar değil erkekler de evet diyecekler. Gençlerimiz, çocuklarımız evet diyecekler. Özürlü yavrularımız için, yaşlılarımız, şehitlerimiz için gazilerimiz için evet diyecekler. Fişleme gibi, insanlık dışı hukuk dışı demokrasi dışı uygulamanın tarihe kavuşması için milletim evet diyecektir. Burada aklın yolu birdir, mantığın yolu birdir ve o yol evettir.
KILIÇDAROĞLU'NA YANIT
CHP, MHP ve BDP kendi tabanlarına hayırı izah edemezken, biz en samimi şekilde neden evet denmesi gerektiğini anlatacağız. Günlerdir 'Hayır' naraları atıyorlar. Şuraya bakın Allah aşkına Yalova’da şunları söylüyor: 12 Eylül sonrasında idam sehpaları kuruldu. İnsanın vicdanı sızlamıyor mu diye soruyor. Evet biz de aynı şeyi söylüyoruz. 16 yaşındaki çocuğun idam sehpasına götürülmesinden rahatsız oluyorsun da neden bu pakete hayır diyorsun.
Şu hale bak. Şecaat arz ederken bunlar böyle sirkatinleri söylüyor. Bunlar neden hayır demek gerektiğini anlatırken, neden evet denemsi gerektiğini anlatıyor. Bizim Anayasa Mahkemesi’nin yanında yöresinde bahçesinde ev tutmamıza gerek yok. CHP Genel Başkanı diyor ki, bu ara emlakçılığa soyundu. Bize Anayasa Mahkemesi’nin yakınından ev, önce kendisi Anayasa Mahkemesi’nin bahçesine kurduğu gece kondudan bir çıksın. CHP geçen dönemde 113 kez Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Bu dönem 44 kez. Hadi oraya gece kondu yaptınız, bari arsa sahibini rahat bırakın. MHP hayır demekle, kendisiyle tarihiyle çelişiyor. Kendisini inkar ediyor. CHP hayır demekle, kendi tezleriyle raporlarına kendisini inkar ediyor.
BDP, beş kere benim partim kapatıldı diyor. Eeee? Parti kapatmayı zorlayacak bir yasası engellemek için elinden geleni yapıyor. Milletvekillerini oylamaya sokmuyor. Barıştan yanaymış gibi yaparak gerilimi körüklüyor. Demokratik gelişmenin önüne set çekiyor. Soruyorum. Diyorlar ki bu pakette, Kürtlerin lehine olabilecek hiçbir madde yok. Orada kürt adı geçmiyor. Hangi etnik unsurun adı geçiyor? O 27 maddenin hepsinde de benim Kürt kökenli vatandaşlarımın lehine olabilecek her şey var. Yani 73 milyonun hepsi için eşit her şey var."
NECDET ADALI KİMDİR?
Necdet Adalı (d. 1958 - ö. 8 Ekim 1980), 12 Eylül rejimi tarafından idam edilen Kurtuluş Hareketi lise kanadı Dev-Lis'li Devrimci militandır. 12 Eylül rejiminin idam ettiği ilk kişidir. Adalı 1977 yılında Ankara'da Yıldırım Beyazıt Lisesi'nde öğrenciyken Ankara İsmetpaşa'da bir kahvehanenin taranması olayıyla ilgili olarak tutuklandı ve yargılandı. Ulucanlar Cezaevi'nde tutuklu bulundu. Bu sırada gerçekleştirilen bir firar eylemine "nasıl olsa suçsuzluğunun anlaşılacağını" ileri sürerek katılmadı. Kendisini yargılayan mahkeme başkanı Albay Hamdi Sevinç'in Adalı'nın suçsuz olduğunu ileri sürmesine karşın, mahkeme heyeti tarafından suçlu bulundu. Karara şerh koyan Sevinç bu tutumu nedeniyle ceza aldı ve daha sonra ordudan istifa etti. Adalı 8 Ekim 1980 tarihinde Ulucanlar Cezaevi'nde asılarak idam edildi. Nevzat Çelik'in yazdığı ve daha sonra Ahmet Kaya tarafından bestelenen "Şafak Türküsü" şiiri Adalı için yazılmıştır.
MUSTAFA PEHLİVANOĞLU KİMDİR?
Mustafa Pehlivanoğlu, 12 Eylül Darbesi'nden sonra idam edilen ilk ülkücü. Balgat'ta, 10 Ağustos 1978 gecesi, teravih vakti, mahalledeki 5 kahvehane, kimliği belirsiz kişilerce tabancalarla tarandı, 5 kişi yaşamını yitirdi. Tarihe 'Balgat katliamı' olarak geçen bu olayda, sol görüşlülere ait üç kahvehanede 3, ülkücülere ait iki kahvehanede de 2 kişi yaşamını yitirdi. Olaydan sonra operasyona başlayan polis, 3 kilometre uzakta, Ülkücülerin yoğun olarak oturduğu Karapınar Mahallesi'ne baskın düzenledi ve bir grup genci gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar arasında, 22 yaşındaki Mustafa Pehlivanoğlu da vardı. 12 Eylül 1980 askerî darbesinden önce yapılan yargılama sonunda idam cezasına çarptırılmıştı. 2 yıl kadar hapis yatan Mustafa Pehlivanoğlu ile aynı davadan yargılanan İsa Armağan, yatmakta oldukları ve çok sıkı korunan Mamak Askerî Cezaevi'nden kaçtılar. Planları yurtdışına kaçmaktı. Ancak aynı günlerde 12 Eylül darbesi yapıldı, sıkıyönetim ilan edildi.Mustafa Pehlivanoğlu ile İsa armağan, 18 Ağustos 1980'de Kütahya'da saklandıkları bağ evinde yakalanarak tekrar cezaevine kondular. 7 Ekim 1980 tarihinde idamı onaylanan Mustafa Pehlivanoğlu, 7 Ekim'i 8 Ekim'e bağlayan gece yarısından sonra, solcu militan Necdet Adalı'dan birkaç saat sonra, Mamak Cezaevi'nde asıldı. Pehlivanoğlu, Ankara Karşıyaka Mezarlığı'na gömüldü. Mustafa Pehlivanoğlu mahkeme süresi boyunca polis ifadesinin işkence zoruyla alındığını ve kendisinin masum olduğunu iddia etti. İdam kararını veren Sıkıyönetim Mahkemesi Hâkimi Ali Fahir Kayacan daha sonra anlattığı anılarında, Mustafa Pehlivanoğlu'nun asılan solcu Necdet Adalı'ya denge olsun diye idam edildiğini belirtti. Ailesi idamı ancak infazdan 3 gün sonra çocuklarını ziyarete geldiklerinde öğrenebildi.
ERDAL EREN KİMDİR?
Erdal Eren (25 Eylül 1964, Şebinkarahisar, Giresun - 13 Aralık 1980, Ankara), 12 Eylül Darbesi öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen ve asılarak idam edilen Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi ve Ankara Yapı Meslek Lisesi öğrencisi.
Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencisi Sinan Suner, 30 Ocak 1980 tarihinde Milliyetçi Hareket Parti'li Bakan Cengiz Gökçek'in koruması Süleyman Ezendemir tarafından vurularak öldürüldü.[Erdal Eren, Suner'in öldürülmesini protesto etmek için 2 Şubat 1980 günü düzenlenen gösteride gözaltına alınan 24 kişinin arasındaydı. Gösteri sırasında çıkan çatışmada er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Erdal Eren, yargılanarak 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkum edildi. Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan karar, 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Cezaevi'nde infaz edildi.
Erdal idam edilmeden 16 saat önce kendisini ziyaret eden gazeteciler Savaş Ay ve Emin Çölaşan'a, "avukatıyla görüştürülmediğini, 18 yaşının altında olmasına rağmen idam edilmek istendiğini, yaşının 18'den küçük olduğunu tespit edecek olan kemik testi yapılması talebinin kabul edilmediğini, vurduğu söylenen jandarma erine çok uzaktan ateş açtığını ama otopside yakın atışla öldüğünün kanıtlandığını, kendisini ibret olsun diye asacaklarını ve ölümden korkmadığını" söyledi. Ağabeyi Erkan Eren, Erdal'ın Mamak Askeri Cezaevi'nde tutuklu kaldığı dönemde gördüğü ağır işkencenin izlerine tanık olduğunu dile getirdi. Erdal'ın idam edildiği tarihte yaşının 18'den küçük olduğunu belirten Erkan Eren, infazı radyodan öğrendiklerini ve Erdal'ın kimsesizler mezarına gömülmek istendiğini söyledi. (Kaynak: Vikipedi)
Radikal