Arkanızda kim var? - İbrahim KİRAS

Uluslararası Kültür Sanat Derneği


Haberiniz olmamış olabilir, geçtiğimiz günlerde bir grup gazeteci, sanatçı ve aydının girişimiyle sessiz sedasız yeni bir dernek kuruldu: Uluslararası Kültür Sanat Derneği (UKSD). Kurucular arasında ben de varım, oradan biliyorum!

Ama derneğin ilk etkinliğini birçoğunuz görmüş veya duymuş olmalısınız. UKSD kuruluşunun hemen ardından Filistin Filmleri Zamanı isimli projeyle çağdaş dünya sinemasından seçkin yönetmenlerin gözüyle Filistin’in acısını yansıtan 10 filmi Türk sinema izleyicisine ulaştırdı.

Genel olarak destek ve tebrik aldık. Ama az çok kuşku belirten birtakım sorular soranlar da oldu: Neden böyle bir dernek? Ve neden Filistin?

İzah edeyim...

UKSD ülkemizdeki kültür ve sanat hayatında belirleyici etkileri olan iki büyük “kopukluk” olduğu tespitiyle yola çıktı. İlki aslında Türk kültürünün tarihî bünyesinden kopmanın yol açtığı “akraba kültürler”den kopukluk.

Batı kültürüyle ilişkimizin tek yanlı karakteri bizi aynı zamanda tarihi ve kültürel etkileşim alanı
mız içerisinde yer alan coğrafyalardaki kültürel hayattan uzak tuttu. Oysa şimdilerde Türkiye yeniden dünyaya açılıyor. Dünya sahnesinde daha önemli bir rol almak istiyor. Bunun için gerek siyasi gerekse ekonomik alanda bütün dünyayla ilişkilerimiz hızla gelişiyor. Bu ilişkilerin kültür-sanat alışverişiyle desteklenmeden sürdürülmesi düşünülemez. Burası işin pragmatik tarafı. Kültürle, sanatla karın mı doyar diyebilecekler için bile ikna edici deliller bulunabilir diye zikrediyorum.
Esasen hem kendi tarihi boyutunu kaybeden, hem de çevresindeki diğer kültürlerle canlı ilişkiler geliştiremeyen bir kültürel yapı er geç hayatî fonksiyonlarından da uzaklaşmaya başlayacaktır. Kültürel besin kaynağı Hollywood senaristlerinin hayal gücünden veya Grammy ödüllü bestecilerin duygu
dünyasından ibaret kalan bir kültür nasıl olur da hayatiyetini sürdürebilir ki?
İşte bu bakış açısıyla Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği’nin kuruluş amacını öncelikle tarihi ve kültürel hinterlandımızdaki toplumlarla kültürel ilişkileri geliştirmek diye belirledik. Dolayısıyla Filistin Filmleri Zamanı etkinliği de bu amaca uyan bir proje olduğu düşüncesiyle ve biraz da -gündemin kendisini dayatmasıyla- apar topar gerçekleşti. Ama netice çok memnuniyet verici oldu. Özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği sayesinde çok kısa bir sürede hepimizin yüzünü ağartan bir sonuç ortaya çıktı. Bunun için sayın Bakan Ertuğrul Günay’a ve Sinema ve Telif Eserler Genel Müdürü Abdurrahman Çelik’e teşekkür
borçluyuz.
***

Kültür ve sanat hayatımızdaki diğer kopukluk, bize göre, hayatla sanat arasında. Ne demek istiyorum, onun da örneğini Filistin’den vereyim. Bugünlerde İsrail’de düzenlenen bir film festivali Gazze’de yaşananlara tepki gösteren duyarlı sinemacılar tarafından boykot ediliyor. Ama bir Türk filminin nedense bu boykotu kırıp İsrail’deki festivale katılacağı duyuldu. Filmin yapımcısı kararını savunurken şöyle diyor: Sanatı politikaya karıştırmamak lazım. Oysa tam aksine sanatın politikaya karışması, karışmak ne kelime müdahale etmesi gerekir. Yoksa sanat dediğiniz şeyin zanaattan bir farkı olmaz. Ev kadınlarının el işi kanaviçe işlemeleri gibi, dünyadan habersiz çevresiyle ilgisiz üretilen “sanat” bize lazım değil.

İşte bu yüzden bize “neden Filistin filmleri?” diye soranlara “çünkü gündem Filistin” diye cevap veriyoruz. Çünkü sanatın gündemini insanlığın ortak gündeminden ayrı düşünemiyoruz.

Star Gazete