Ne ‘ver kurtul’ ne ‘vur kurtul’ Çözüm demokraside - AÇIK GÖRÜŞ

Son günlerde birileri çözüm için ‘ver kurtul’ diyor. Oysa geçmişte ‘vur kurtul’ diyen şahinler sıkıştıklarında ‘ver kurtul’ fikrini ima ederlerdi. Çözüm için herkes farklı reçete sunabilir. Çözüm hak hukuk ve demokrasidedir.

 

Son günlerde birileri çözüm için ‘ver kurtul’ diyor . Oysa geçmişte ‘vur kurtul’ diyen şahinler sıkıştıklarında ‘ver kurtul’ fikrini ima ederlerdi . Çözüm için herkes farklı reçete sunabilir . Çözüm hak hukuk ve demokrasidedir .

Yalçın Akdoğan

Doç . Dr . Siyaset Bilimci

Terör örgütü PKK , devleti “demokratik çözüme” mecbur etmek için eylem yaptığını söylüyor ; devlet , demokratik yöntemin tek yol olarak kabul edilmesini istiyor . Peki kim ne istiyor , kim ne yapmaya çalışıyor?

Terör örgütünün , adam öldürmekle , eylem yapmakla amacına ulaşamayacağı çok açık . Örgüt de biliyor ki , saldırı yapmakla sadece Çin Seddi’nden bir tuğla düşürebiliyor ve yüz yıl da uğraşsa bu şekilde neticeye varamaz . Bundan dolayı örgütün terörden tek beklediği , pazarlık için “tehdit” kartını devrede tutmak . Devlet de görüyor ki , terör örgütünü etkisizleştirmekle sorun aşılmıyor , Kürt meselesi çözüme kavuşmuyor . Genelkurmay Başkanı’nın da dediği gibi 30 bin PKK’lı öldürüldü ama hala terör sorunumuz da , Kürt meselemiz de devam ediyor .

Beka için zayiat şart mı?

Netice ; örgüt açısından silahla ne devleti dize getirmek mümkün , ne de pazarlık payını yükseltmek . . .

Devlet açısından ise öldürmekle veya tutuklamakla çözüme ulaşılmıyor . Zaten sorunun mahiyetini bilen yetkililer de önceki dönemlerde , sorunu çözme değil , idare etme yaklaşımı içinde oldular . Verilen kayıplar , devletin bekası için bir tür “gerekli zayiat” olarak görüldü . Faturayı

ödeyenin sadece siyasetçiler olduğu düşünüldü , ama alttan alta sorun toplumu kemirmeye , ülkeyi kaybettirmeye , gerçekten beka sorunu oluşturmaya başladı .

Ne Karayılan’ın geçen hafta dediği gibi “yüz yıl mücadele ederiz” diyen PKK , ne de terörle bin yıl mücadele ederiz diyenler maksutlarına eremediler , ama sorun , halk için artık

çekilmez boyutlara , tahammülü zor noktalara ulaştı .

Fitne tohumu yeşermedi

Son günlerde birileri “ver kurtul” önerisinde bulunarak kendilerince bir çözüm ürettiklerini düşünüyorlar . Oysa geçmişte “vur kurtul” diyen şahinler sıkıştıkları zaman “ver kurtul” düşüncesini ima eden yaklaşımlar ortaya koydular , Kürtleri aşağılamanın ve sıkıştırmanın bir yolu olarak buna sarıldılar . Terör örgütü de “Bağımsız Kürdistan” hayaliyle yanıp tutuştuğu ilk döneminde halk arasında ayrılık düşüncesinin oluşmasına büyük önem veriyor , toplumsal kesimler arasında duygusal bir kopuş yaşanmasına çalışıyordu . Ama ölen 40 bin insana ve yaşanan onca acıya rağmen Türkler ve Kürtler arasında böyle bir düşmanlık üretilemedi , fitne tohumları yeşermedi .

“Ver kurtul” düşüncesini yayanların , Demokratik Açılım sürecinin daha fazla hırpalanması amacına hizmet ettikleri belli . Oysa biliyoruz ki , bu , çözüme götürecek sihirli bir formül değildir . Bu öneri , kabul edilebilir , uygulanabilir olmadığı gibi makul bir çözüm de sunmamaktadır . Çünkü “bölünme” , “ayrışma” başlı başına içinden çıkılamayacak bir sorundur . Böyle bir ihtimal , Kürt meselesinin geride kalacağı , sorunun aşılacağı anlamına hiç gelmez . Türkiye’nin bu ihtimalde bile bir Kürt sorunu olur , hatta bugünkünden daha ağır bir sorunu olur .

PKK’nın bile son dönemde böyle bir düşünceyi önplana çıkarmadığını biliyoruz . Öcalan geçen haftaki avukat görüşmesinde çözüm düşüncesini şöyle dile getirdi :

Bölünelim denmiyor

“Sorunun çözümü demokratik anayasa ekseninde yapılacak düzenlemelerle mümkün kılınabilir . Demokratik anayasa talebi temel beklentimizdir . Sorun bu eksende yapılacak düzenlemelerle çözülebilir . Demokratik anayasa inşasından önce pratik olarak bazı adımların atılmasıyla başlanabilir , bu bir nevi çözüm konusundaki iyiniyetin ifadesidir ayrıca psikolojik atmosferin oluşturulması için gerekli kanuni düzenlemeler de yapılmalıdır . Seçim barajının düşürülmesi , TMK’nın kaldırılması , çocukların meselesinin halledilmesi , KCK operasyonlarında tutuklananların serbest bırakılması , parti içi demokrasinin geliştirilmesine ilişkin hususlarda yasal düzenlemeler , iyileştirmeler yapılabilir . Bu iyileştirmelerle birlikte son olarak demokratik anayasa hazırlanabilir . Benim sorunun çözümünde öngördüğüm yöntem budur . ”

Demokratik özerklik

Görüldüğü gibi Öcalan , çözümü “demokratik anayasa” bünyesinde mümkün gördüğünü ifade ediyor . “Ver kurtul”cu yaklaşım , elbette PKK’nın bir teklifi ve projesi olarak veya örgütü muhatap alarak böyle bir öneri getirmiyor . Aslında “lanet olsun , ayrılın da görün gününüzü” gibi bir tehdit ve aşağılama vurgusuyla bu tür düşünceler ortaya atılıyor . Ancak sosyal alanda fay kırılmasına sebep olabilecek bu tür fikriyatın sürüme girmesi ne çözüme hizmet eder , ne de varolan durumu daha da rahatlatır .

PKK , son dönemde “demokratik özerklik” vurgusu ve hakların anayasal güvence altına alınması yönünde mesajlar veriyor . Öcalan’ın ortaya attığı önerilerin arkasında daha güçlü olarak var görülen beklenti önce ev hapsine alınması , ardından siyaset serbestisi verilmesi ve genel afla örgüt üyelerinin sürece katılmasıdır .

Amaç ve yöntem farkı

PKK içinde herkesin Öcalan gibi , Kürtlerin içinde herkesin de PKK gibi düşündüğünü varsaymak elbette doğru olmaz . Kürt devleti isteyen ayrılıkçılar , demokratik özerklik vurgusu yapanlar , federasyon isteyenler , anayasal tanınma ve etnik kimlik kabulü beklentisi içinde olanlar , temel hak ve özgürlükler ile refah katsayısının yükseltilmesini yeterli görenler , halinden memnun olanlar , bu tür tartışma ve gerilimleri mevcut kazanımları ve durumları için tehlikeli görenler vs . . .

Amaçlar farklı olduğu gibi , farklı yöntemler de var . Silahlı mücadeleyi ve başkaldırıyı tek yol görenler , terör desteğiyle siyasal mücadeleden fayda umanlar , demokratik mücadeleyi yeterli görenler vs . . . Gelinen noktada “savaşalım ve ayrı bir devlet kuralım” diyenlerin azınlıkta olduğu görünüyor . PKK/BDP çevresinde “Türkiye içinde anayasal konumumuzu garanti altına alalım , etnik kimliğimizi merkeze alan bir siyasi konum elde edelim” görüşü ağır basıyor .

Bunun yanında Kürtlerin temel hak ve özgürlükleri gelişsin , ekonomik ve sosyal sıkıntılar azaltılsın diyenler de var . Birlikte yaşayalım ama yeni bir anlayış ve birliktelik çerçevesiyle bunu yapalım düşüncesini taktiksel bir durum gibi algılayanlar da mevcut . “Tedrici olarak amaçlarını gerçekleştirmek için , bu aşamayı bugün için kabul ediyorlar , yarın diğer aşamaları zorlayacaklar” şeklindeki şüpheci düşünce , adım atılmasını zorlaştırıyor .

Karayılan son röportajında “Biz şu anda kontrollü bir savunma savaşını yürütüyoruz . Yani tüm gücümüzü hala ortaya koymuş değiliz . Çünkü biz hala Türkiye ile bir arada yaşama çizgisindeyiz . Yani daha o arayışı sürdürüyoruz” diyor . PKK’nın tüm gücünü ortaya koysa da netice alamayacağı malum . Bir arada yaşama vurgusu ise elbette manidar . . .

Sorun ortak reçete farklı

PKK’yla ilişkili olan Gündem sitesinde bir yazar şöyle diyor : “Kürtler Türklerin bu aziz , mukaddes hakkını ayrı devlet kurma yönünde kullanmaktan vazgeçiyorlar , Türklerle ortak vatanda eşit olarak , yani demokratik özerklik koşullarında kendi kimlikleri ve dilleriyle özgürce yaşamak istiyorlar . . . ”

Aynı sitede Veysi Sarısözen örgütün taleplerini şöyle sıralıyor : 1 . Kürtlerin kimliğini ve dilini tanımak . 2 . Kürt kimliği , Kürt diliyle siyaset yapma , toplumsal , ekonomik ve kültürel yaşama örgütlü olarak katılma hakkını tanımak . 3 . Kürtlerin ayrı devlet kurma ( evrensel self determination hakkını ayrılmadan yana kullanma ) hakkından , yani Türklerin kullandığı bu haktan vazgeçmesi karşılığında , onlara çoğunluk oldukları bölgelerde ‘demokratik özerklik’ temelinde birlikte yaşama hakkını tanımak . 4 . Müzakereyle uzlaşma aramak . 5 . Genel af ilan etmek . 6 . ‘Gerçekleri Ortaya Çıkarma’ komisyonu kurarak ‘Büyük Barışma’ için , karşılıklı olarak ‘Büyük Özeleştiri’ yapmak . PKK çevresinden son dönemde “çatışma ortamı” yerine “eylemsizlik” yönündeki beklentilere vurgu yapılması da gözden kaçmıyor . Öcalan da bu beklentiyi ifade ediyor . PKK’nın gerilimi tırmandırarak ulaşılacak bir yer olmadığını anlaması doğru olandır .

Hak , hukuk , demokrasi

Neticede Demokratik Açılım sürecinde eksikler ve hatalar olabilir . Ama Açılım ve çözüm karşıtlarının süreci sabote eden tavırlarının etkisi küçümsenemez . Bu sabotajların önemli kısmı da kendince taktik sıkıştırma yapan PKK ve BDP’den gelmiştir . Bu çevrelerin de özeleştiriyle hatalarını anlamaya başlaması kaçınılmazdır . Nitekim , Gündem’de değerlendirme yapan Cengiz Kapmaz şöyle diyor : “Kürtler ise ‘barışırken bir taraf ve kesimin sevinç ayini ( Habur ) pekala diğer tarafın hınç ve intikam histerisine dönüşebiliyor’ ilkesini unuttular . Mağdurun her şeyi yapabilme hakkı vardır ideasına sarıldılar . Bu da süreci bozmak isteyen akbabalara büyük koz verdi . ”

Çözüm konusunda herkes farklı reçeteler sunabilir , farklı yöntemleri önplana çıkarabilir . Ancak çözüme şans tanımak ve çözüm çabasını sabote etmemek , ortak nokta olmalıdır .

“Bölünme” gibi kabul edilemez radikal önerilerin ortaya atıldığı bir ortamda en masum demokratik hamleleri konuşmaktan kaçınmamalıyız . Hak , hukuk ve demokrasi çerçevesinde , makul ve ölçülü olarak çözüme odaklanmak hepimizin boynunun borcudur .

yalcinakdogan@mynet . com



Star Gazete