Türk Toraks Derneği 13. Yıl Kongresi...(7)
26 ülkeden 1800 bilim insanı ve akademisyenin katıldığı Türk TORAKS Derneği 13'ncü Yıl Kongresi, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde devam ediyor.
Kongre kapsamında "Tütün Kontrolü Kavramı ve Sigara Bırakma Tedavisi" başlıklı oturumda konuşan Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi Başkanı Prof. Elif Dağlı, elinde sigarayla viziteye çıkan doktorlardan, dumansız hava sahasını kapsayan bu günlere gelindiğini vurgulayarak gerekli önlemler alınmazsa, 21'nci yüzyılda sigara kullanımından 1 milyar insanın öleceğini söyledi.
Hekimlerin görevinin, sadece reçete yazmak olmadığını, hastalıklar meydana gelmeden görev yapılması gerektiğini vurgulayan Dağlı, sigara içen kişilerin hasta olmasını beklemenin deli saçması olduğunu ifade etti.
Sigaranın neden olduğu ölümlerle ilgili yapılan araştırmalarda, dünyada gelecek 50 yılda şu anda hayatta olan 520 milyon insanın öleceği ifade edildi. 20. yüzyılda 100 milyon insanın sigaradan öldüğünü hatırlatan Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi Başkanı Prof. Elif Dağlı, bu rakamın 21 yüzyılda 1 milyara çıkacağını ileri sürdü. Türkiye'de ve Avrupa'da yapılan istatistiklerde sağlıkçıların yüzde 40 oranında sigara içtiği bilgisini veren Prof. Elif Dağlı, " Bilimsel olarak çok şey öğrendiğim bir hekim elinde
sigarayla vizite çıkardı. Göğüs cerrahları o tümörü elleriyle tutuyor. O tümörün sigaradan oluştuğunu biliyor elinde sigarayla vizite çıkıyor ve hastaya sigara içmemesi gerektiğini söylüyor. 80'li yıllarda bunlar vardı. O günlerden bu günlere geldik" dedi.
Dünya üzerinde yapılan araştırmalarda zengin ülkelerdeki sigara içiminin düşük olduğunun altını çizen Dağlı, zengin ülkelerde üretilen sigaraların da fakir ülkelere satıldığını belirtti. Sigarayla mücadele edenlerin tamamen silahsız olmadığını söyleyen Dağlı, " Tütün kullanımını ve politikalarını izlemeliyiz. Sigarayı bırakma konusunda yardım tekliflerini arttırmalıyız ve sigaraya yapılan vergilerin arttırılmasını sağlamalıyız" şeklinde konuştu.
Türkiye'de uygulanan yasağın sigara içme oranını yüzde 25 azaltacağını anlatan Prof. Elif Dağlı bu sayede 17 milyar TL kazanılacağını söyledi. Yasağın bu açıdan çok faydalı olduğunun altını çizen Dağlı bazı ülkelerin önümüzdeki 15 yıllık programları içinde sigara içme oranını sıfıra çekmeyi planladıklarını da hatırlattı.
Kurs Programı'nın "Sağlığa Çok Yönlü Bakış" ana konusu altında konuşan Dr. Osban Elbek "Hekim Gözüyle Ivan Illich" konulu sunum yaptı. Konuşmasında hekimlerin mucize gerçekleştiremeyeceğini belirten Elbek "Hiçbir doktor mucize yaratamaz" dedi.
Sağlık sistemine yönelik ağır eleştirilerde bulunan Elbek, Finlandiya'dan örnek vererek "Sağlık ocağının altında ölüme yaklaşmış kimseler bekliyor. Amaç, üreten köleleri meşgul edip, evde onlarla zaman kaybetmelerini engellemek" dedi. Son yıllarda "Ölüm Ebeliği" kavramının geliştiğini belirten Elbek "Hosbislerde ya da hastanelerde ölüyoruz" diye konuştu.
Amerika'da Sağlık merkezlerinin artık "Drug Store'larda, faaliyet gösterdiğini belirten Elbek "Bu gün, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetten bahsediyorsak, önce sağlık çalışanlarının topluma yönelttiği şiddeti konuşmamız lazım" dedi.
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Sedat Altın ise "Sağlık'ta maliyet kavramı" konusunda bilgiler verdi. Sağlığın başlı başına bir sektör olduğunu belirten Altın, diğer sektörlerden farkının ise belirsizlik olduğunu söyledi. Bunun sebebinin hekim ile hasta arasındaki bilgi asimetriği olduğunu belirten Altın, "Hekimler, tarih boyunca kendilerini üstün sınıf, birinci sınıf olarak görmüşlerdir" dedi. Hekimlik mesleği konusunda özeleştirilerine devam eden
Altın, "Hekimler ikili oynuyor" diyerek, "Kendi talebini oluşturup, hem kendisi hem de çevresinin çıkarı için çalışıyorlar" dedi. Bu durumda işin içine SGK'nın da girdiğini belirten Altın "Faturalar şişirildiği, gereksiz performans oluşturulduğu için SGK da, kendine göre önlem almak durumunda kaldı" dedi. Bu noktada hekime büyük görev düştüğünü belirten Altın, "Koruyucu sağlığa fazla önem verilmiyor. Harcama kalemleri diğerlerine göre daha az olduğu için, maalesef bu kışkırtılmıyor. Koruyucu hekimlik
oluşturulmadığı için, maalesef bazen ağız hijyeni bozuk olduğu için bile hasta kaybedilebiliyor" dedi. Sağlık harcamalarının, kamu sektöründe yüzde 15'lerle, "ikinci büyük harcama" haline geldiğini belirten Altın, "Türkiye'de kanser hastalarının sayısı, bu gün 300 bin civarında. Bunun maliyeti, 2 milyar dolar. Bu rakamın 2020 yılında 700 bin kişi ve 5 milyar dolara, 2030'da ise 1,3 milyon hasta ve maliyetinin ise 9 milyar dolara çıkması öngörülüyor" dedi. Altın ayrıca Türkiye'de sağlık harcamasının son
10 yılda 2,5 kat artmasına da dikkat çekti. SGK'nın payının, yüzde 54'lerden 60'a çıktığını belirten Altın, "Hiçbir kaynak sonsuz değildir" uyarısında bulundu.
Sağlıkda Dönüşüm Projesi hakkında bir soruyu da yanıtlayan Altın, "Biz, biraz kendi kendimize sekte vuruyoruz. Eskiden hasta doktoru göremiyordu. Sonra performans sistemi çıktı. Şimdi 'daha fazla nasıl görür, performans yaparız' diye uğraşıyoruz. Hekimler doğu görevine, 7-8 milyar maaşla dahi gitmedi. Karşılığında zorunlu hizmet geldi. Biz, başlangıçta daha düzgün olsaydık, belki böyle bir yol çizilmezdi" dedi.
"Çocukluktan erikinliğe akciğer hastalıkları" kursu Prof. Dr. Bülent Karadağ ve Prof. Dr. İpek Türktaş'ın başkanlığında yapıldı. Kursta "Tüberküloz" başlığında konuşan Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fuat Gürkan, veremin dünyada halen önemli bir hastalık olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Gürkan, "2 milyardan fazla tüberkülos basili ile ilişkide hasta var. Yılda 1,6 milyon kişi bu nedenle ölüyor. Çin, Hindistan gibi nüfusu ve yaşam koşulları iyi olmayan 22 ülkede hastalık dünyaya oranla
yüzde 75 oranında görülüyor. Dünyada her yıl 500'den fazla çocuk tüberkülozdan hayatını kaybediyor" dedi. Türkiye'de bölgesel olarak inceleme yapıldığında Marmara ve Karadeniz bölgelerinde tüberkülos hastalığının yoğunluğunun olduğunu hatırlatan Gürkan, çocuklarda tüberküloz belirlendiğinde ailesinin ve çevresinin de incelenmesinin önemine dikkat çekti. Yaş küçüldükçe riskin arttığını hatırlatan Gürkan, çocuklarda tanı, klinik tedavi, aile öyküsünün önemli olduğunu belirtti.
Hekimlerin görevinin, sadece reçete yazmak olmadığını, hastalıklar meydana gelmeden görev yapılması gerektiğini vurgulayan Dağlı, sigara içen kişilerin hasta olmasını beklemenin deli saçması olduğunu ifade etti.
Sigaranın neden olduğu ölümlerle ilgili yapılan araştırmalarda, dünyada gelecek 50 yılda şu anda hayatta olan 520 milyon insanın öleceği ifade edildi. 20. yüzyılda 100 milyon insanın sigaradan öldüğünü hatırlatan Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi Başkanı Prof. Elif Dağlı, bu rakamın 21 yüzyılda 1 milyara çıkacağını ileri sürdü. Türkiye'de ve Avrupa'da yapılan istatistiklerde sağlıkçıların yüzde 40 oranında sigara içtiği bilgisini veren Prof. Elif Dağlı, " Bilimsel olarak çok şey öğrendiğim bir hekim elinde
sigarayla vizite çıkardı. Göğüs cerrahları o tümörü elleriyle tutuyor. O tümörün sigaradan oluştuğunu biliyor elinde sigarayla vizite çıkıyor ve hastaya sigara içmemesi gerektiğini söylüyor. 80'li yıllarda bunlar vardı. O günlerden bu günlere geldik" dedi.
Dünya üzerinde yapılan araştırmalarda zengin ülkelerdeki sigara içiminin düşük olduğunun altını çizen Dağlı, zengin ülkelerde üretilen sigaraların da fakir ülkelere satıldığını belirtti. Sigarayla mücadele edenlerin tamamen silahsız olmadığını söyleyen Dağlı, " Tütün kullanımını ve politikalarını izlemeliyiz. Sigarayı bırakma konusunda yardım tekliflerini arttırmalıyız ve sigaraya yapılan vergilerin arttırılmasını sağlamalıyız" şeklinde konuştu.
Türkiye'de uygulanan yasağın sigara içme oranını yüzde 25 azaltacağını anlatan Prof. Elif Dağlı bu sayede 17 milyar TL kazanılacağını söyledi. Yasağın bu açıdan çok faydalı olduğunun altını çizen Dağlı bazı ülkelerin önümüzdeki 15 yıllık programları içinde sigara içme oranını sıfıra çekmeyi planladıklarını da hatırlattı.
Kurs Programı'nın "Sağlığa Çok Yönlü Bakış" ana konusu altında konuşan Dr. Osban Elbek "Hekim Gözüyle Ivan Illich" konulu sunum yaptı. Konuşmasında hekimlerin mucize gerçekleştiremeyeceğini belirten Elbek "Hiçbir doktor mucize yaratamaz" dedi.
Sağlık sistemine yönelik ağır eleştirilerde bulunan Elbek, Finlandiya'dan örnek vererek "Sağlık ocağının altında ölüme yaklaşmış kimseler bekliyor. Amaç, üreten köleleri meşgul edip, evde onlarla zaman kaybetmelerini engellemek" dedi. Son yıllarda "Ölüm Ebeliği" kavramının geliştiğini belirten Elbek "Hosbislerde ya da hastanelerde ölüyoruz" diye konuştu.
Amerika'da Sağlık merkezlerinin artık "Drug Store'larda, faaliyet gösterdiğini belirten Elbek "Bu gün, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetten bahsediyorsak, önce sağlık çalışanlarının topluma yönelttiği şiddeti konuşmamız lazım" dedi.
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Sedat Altın ise "Sağlık'ta maliyet kavramı" konusunda bilgiler verdi. Sağlığın başlı başına bir sektör olduğunu belirten Altın, diğer sektörlerden farkının ise belirsizlik olduğunu söyledi. Bunun sebebinin hekim ile hasta arasındaki bilgi asimetriği olduğunu belirten Altın, "Hekimler, tarih boyunca kendilerini üstün sınıf, birinci sınıf olarak görmüşlerdir" dedi. Hekimlik mesleği konusunda özeleştirilerine devam eden
Altın, "Hekimler ikili oynuyor" diyerek, "Kendi talebini oluşturup, hem kendisi hem de çevresinin çıkarı için çalışıyorlar" dedi. Bu durumda işin içine SGK'nın da girdiğini belirten Altın "Faturalar şişirildiği, gereksiz performans oluşturulduğu için SGK da, kendine göre önlem almak durumunda kaldı" dedi. Bu noktada hekime büyük görev düştüğünü belirten Altın, "Koruyucu sağlığa fazla önem verilmiyor. Harcama kalemleri diğerlerine göre daha az olduğu için, maalesef bu kışkırtılmıyor. Koruyucu hekimlik
oluşturulmadığı için, maalesef bazen ağız hijyeni bozuk olduğu için bile hasta kaybedilebiliyor" dedi. Sağlık harcamalarının, kamu sektöründe yüzde 15'lerle, "ikinci büyük harcama" haline geldiğini belirten Altın, "Türkiye'de kanser hastalarının sayısı, bu gün 300 bin civarında. Bunun maliyeti, 2 milyar dolar. Bu rakamın 2020 yılında 700 bin kişi ve 5 milyar dolara, 2030'da ise 1,3 milyon hasta ve maliyetinin ise 9 milyar dolara çıkması öngörülüyor" dedi. Altın ayrıca Türkiye'de sağlık harcamasının son
10 yılda 2,5 kat artmasına da dikkat çekti. SGK'nın payının, yüzde 54'lerden 60'a çıktığını belirten Altın, "Hiçbir kaynak sonsuz değildir" uyarısında bulundu.
Sağlıkda Dönüşüm Projesi hakkında bir soruyu da yanıtlayan Altın, "Biz, biraz kendi kendimize sekte vuruyoruz. Eskiden hasta doktoru göremiyordu. Sonra performans sistemi çıktı. Şimdi 'daha fazla nasıl görür, performans yaparız' diye uğraşıyoruz. Hekimler doğu görevine, 7-8 milyar maaşla dahi gitmedi. Karşılığında zorunlu hizmet geldi. Biz, başlangıçta daha düzgün olsaydık, belki böyle bir yol çizilmezdi" dedi.
"Çocukluktan erikinliğe akciğer hastalıkları" kursu Prof. Dr. Bülent Karadağ ve Prof. Dr. İpek Türktaş'ın başkanlığında yapıldı. Kursta "Tüberküloz" başlığında konuşan Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fuat Gürkan, veremin dünyada halen önemli bir hastalık olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Gürkan, "2 milyardan fazla tüberkülos basili ile ilişkide hasta var. Yılda 1,6 milyon kişi bu nedenle ölüyor. Çin, Hindistan gibi nüfusu ve yaşam koşulları iyi olmayan 22 ülkede hastalık dünyaya oranla
yüzde 75 oranında görülüyor. Dünyada her yıl 500'den fazla çocuk tüberkülozdan hayatını kaybediyor" dedi. Türkiye'de bölgesel olarak inceleme yapıldığında Marmara ve Karadeniz bölgelerinde tüberkülos hastalığının yoğunluğunun olduğunu hatırlatan Gürkan, çocuklarda tüberküloz belirlendiğinde ailesinin ve çevresinin de incelenmesinin önemine dikkat çekti. Yaş küçüldükçe riskin arttığını hatırlatan Gürkan, çocuklarda tanı, klinik tedavi, aile öyküsünün önemli olduğunu belirtti.