CHP'li vekiller: Görüntüler montaj, Baykal görevden kaçamaz

CHP'li milletvekilleri Genel Başkanları Deniz Baykal'ın bir komploya kurban gittiğine inanıyor.

Görüntülerin gerçek olmadığını, montaj olduğunu düşünen CHP'li milletvekilleri, Baykal'ın istifa kararı vermekle de en iyisini yaptığı görüşünde. Milletvekilleri, CHP'nin bu olaydan zarar görmeyeceğini, aksine güçlenerek çıkacağını savunuyor. Aynı milletvekilleri, Baykal'ın yakında döneceğini çünkü Kurultay'ın vereceği görevden kaçmanın mümkün olamayacağını ilere sürüyor. CHP'li vekillerin görüşleri şöyle;

Milletvekili Tacidar Seyhan(Adana): Delegeler istediğini Genel Başkanı adayı olarak önerebilecek. Ben inanıyorum ki Ankara'nın meydanlarında yüz binler toplanır, kurultay spor salonlarına sığmazsa, bu CHP üzerinde uygulanmaya çalışılan komploya karşı bir direniş gerçekleşirse bu 100 binler, 500 binler milyonlara çıkar. CHP bu kurultayını meydanlarda yapacaktır. Geniş bir kitle desteğiyle Sayın Baykal'ın CHP'nin başına geçmesi istenecektir. Siyaseti bilen hiçbir insanın bu tür bir çağrıya duyarsız kalacağını düşünmüyorum. Baykal da örgütün beklentilerine uygun davranarak üzerine düşen sorumluluğu yapmaktan geri kalmayacaktır. Haksız bir saldırı var. Görüntüleri defalarca izledim. Teknik olarak ayrıştırmasını yaptım. Bu görüntülerin farklı ortamlarda farklı kameralarla çekildiği bellidir. Görüntülerin tamamı belli bir frekanstan yayın yapan mikrokamerayla çekilmiştir. Hangi cihazlarla, nasıl yapıldığını anlatacağım. Çekimin yapılma biçiminin kurumsal araçlar tarafından yapıldığını düşünüyorum. Bu sistem sadece oralarda var. Farklı saatlerde zamana günlere yayarak yapılan çekimlerin birleştirilmesidir. Bu bir araç teşkilatıdır. Türkiye'de şahısların elinde bu tür araçlar varsa bu da suçtur. O kadar fazla montaj var ki elimizde çalıştığımız görüntüler sadece internet üzerinden ayrılmış görüntülerdir. Bu çekimin aslını bulmak gibi iktidarın bir görevi vardır. Aslı bulunursa nerelerden birleştirme yapıldığını tespit edebiliriz. Oradaki şahıslar hiçbir zaman aynı ortamlarda bulunmamışlardır. Faklı zamanlarda çekilmiş.

Milletvekili Bülent Baratalı (İzmir): CHP kurumsal kişiliği en gelişmiş partidir. İstifa tek taraflı bir hukuki muamele olmakla beraber yüce kurultay tekrar görev verebilir. Vermelidir de. Kurultayın verdiği görevden kaçmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Kurultay isteğe bakmaz, görev verir. Deniz Baykal, bu kurultayı verdiği görevi almak zorundadır. Nesri hanım istifa etmeli mi: Bir kadın en büyük saldırının ona yapıldığını düşünüyorum. İstifa kararı kendi iradesiyle oluşacaktır. Vereceği bütün kararlara saygı duyacağım.

Mehmet Sevigen (İstanbul): Deniz Bey, kendisine düşen görevi yaptı. Böyle aslı astarı olmayan bir iddiadan dolayı kendisinin ve partisinin yıpratılmasına, çakalların cirit atmasına müsaade etmedi. Bu bir mücadelenin başlangıcıdır. Şimdi görev örgütün ve Türk milletinindir. Ben inanıyorum ki Cumhuriyet tarihinde hiçbir lidere nasip olmayacak bir güçle, bütün örgütün tam desteğiyle kurultaya gelmeye zorlanacaktır. Baykal'ın böyle bir talebi, Türkiye'nin bu zor durumunda kırmaya hakkı da yoktur, lüksü de yoktur. Millet Baykal'ı çağırdığı zaman Baykal görevinin başına gelmek zorundadır. Kimse Baykal'ın kapıkulu değil. Baykal bir aşiret lideri değil. Bu millet Baykal'ı göreve çağırıyorsa bunun altında yatan Türkiye'nin içinde bulunduğu zor durumdur. Ana muhalefet Genel Başkanına böyle bir komplo yapılıyorsa bu herkese yapılabilir demektir. Şimdi meydan okuma sırası millette. Milletin davetini bekliyoruz.

Canan Arıtman (İzmir): Bu komplo CHP'ye yapılmış, Cumhuriyet rejimine yönelik bir komplodur. Bu kadar büyük bir komplo ile karşı karşıyayken Baykal'ın bireysel tercih kullanmamasını diliyorum. Görevinin başında olması gerekir. Genel Başkanımıza böyle alçak bir komplo düzenlenerek evine yollandı. Çok büyük bir sindirme operasyonudur. Bununla mücadele edebilecek tek güç CHP'dir. CHP bu mücadeleyi, başında sayın Baykal'la vermek istiyor. Örgütten gelen talep budur. Bu şartlar altında bireysel tercih kullanamayacağını düşünüyorum. Ben de onu göreve davet ediyorum. Nesrin Baytok, tabi ki mağdurdur. Yapılan o kadar büyük bir kötülük ki, ben kötülüğün de bir sınırı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu sınırsız bir kötülüktür. Bu kötülüğü yapanlar tanrı katında da, kul katında da asla affedilmeyecektir.