Çiçek: Aceleye geldi lafı mazeret

Anayasa değişikliğinin aceleye getirildiğini öne sürenlere tepki gösteren Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek "Aceleye getirildi lafı konserve mazerettir. Kapağını açıp sürekli servis yapıyor bazıları” diye konuştu.

Çiçek: Aceleye geldi lafı mazeret


Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Anayasa değişikliğinin aceleye getirildiğini öne sürenlere tepki gösterdi: "Aceleye getirildi lafı konserve mazerettir. Kapağını açıp sürekli servis yapıyor bazıları. 28 yıldır bir konu konuşuluyorsa bunun neresi aceledir. Anayasa'nın neden değişmesi gerektiği ile ilgili yazıları, raporları, makaleleri, teklifleri toplarsanız aşağı yukarı bir kamyonet doldurur."


Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye'nin 28 yıldır darbe anayasası kamburunu sırtında taşıdığını belirterek, uzlaşma adına birçok fedakarlık yaptıklarını ama muhalefetin bir türlü adım atmadığını söyledi. "Ben kilometrelerce gidiyorum ama onlar bir adım bile atmıyor" diyen Çiçek, yumruk sıkan değil, el sıkan olmak istediklerini kaydetti. Çiçek bugün TBMM Anayasa Komisyonu'nda görüşülmeye başlanacak olan Anayasa teklifine ilişkin Yeni Şafak'ın sorularını cevapladı.
Anayasa değişikliğinin aceleye getirildiği eleştirileri sürüyor...

Tartıştığımız konu 28 yıllık bir konu. 1982 yılında yapıldı bu Anayasa ve 2010'dayız ve halen Anayasa'yı tartışıyoruz. Hala acele ediliyor deniliyorsa o zaman acele kavramı ne anlam ifade ediyor onu oturup düşünelim. Ben bu laflarla Adalet Bakanlığım dönemimde de sık sık karşılaştım. Bu istemiyoruz demektir. Anayasa konusunun aceleye getirildiği lafı konserve mazerettir. Kapağını açıp servis yapıyor bazıları. 28 yıldır bir konu konuşulursa bunun neresi aceledir. Anayasa'nın neden değişmesi gerektiği ile ilgili yazıları raporları, makaleleri, Meclis Başkanlığı'na verilmiş teklifleri toplarsanız aşağı yukarı bir kamyonet doldurur. Türkiye anayasa değişikliğini bekliyor. Çok da geç kalınmış. Anayasa sorunu olduğunu kabul etmeyen hiçbir siyasi parti de yok çünkü görüşleri ortada.

Sayın Baykal'ın Cumhurbaşkanına yaptığı üç maddeyi çıkarın çağrısı uzlaşma talebinize yönelik atılmış bir adım değil mi?

Hayır. Hayır. Sayın Baykal'ın önerisi üç maddenin ayrılması ve referanduma götürülmesi. Eğer bunlarda bir yanlışlık, bir eksiklik varsa tekliflerini ortaya koyarlar. Benim HSYK teklifim, Anayasa Mahkemesi teklifim, parti kapatmalarla ilgili teklifim budur istifade edebiliriz. İkincisi bu bizim karar verebileceğimiz bir konu değil. Sayın Cumhurbaşkanı'nın yetkisinde olan konuda bizden cevap bekliyor. Ben Cumhurbaşkanı değilim, kendimi Cumhurbaşkanı'nın yerine koyarak cevap veremem. Çünkü muhatap değilim. Belli ki bu değişikliğinin yapılmaması noktasında CHP her gün fikir değiştirerek işi farklı mecraya sokmaya çalışıyor.
Bu da onun bir parçası mı?

Elbette. Biz baştan beri bu işe karşıyız denildi. Kamuoyundan tepki gelince bir şeyler deme lüzumu hissettiler. İlk gün ilk ziyaret ettiğimiz parti ana muhalefet partisi oldu. Sağ olsunlar Grup Başkanvekilleri hüsnü kabul gösterdi oturduk konuştuk. Ama açıklamalarında "Biz bu teklifin kapağını bile açmadık" dendi. Bir de evvela referanduma karşı çıkıldı. Şimdi farklı bir yerden referanduma gidelim deniliyor.
Komisyon çalışabilecek mi
Muhalefetin bugün Anayasa Komisyonu'nu çalıştırmayacağı söyleniyor.
Bunu düşünmek bile istemiyorum. Çünkü bu Meclis çalışmak üzere var olan bir Meclis'tir. Çalışmayarak bu Meclis neyi nasıl çözecek. Bunu kamuoyu olumlu bulmaz. Kim ne itirazı varsa söyler, konuşulur değerlendirme konusu yapılır ama çalıştırmama tarzındaki bir durumu yakışık almaz. Kamuoyu bunların hepsini değerlendirir. Allah da çalışanı sever kulu da... Dediğim gibi kimin ne teklifi varsa çantasında getirsin değerlendirelim.

KÖTÜ GELENEKLER OLUŞUR

Sayın Bahçeli'nin grup konuşmasına baktığımızda MHP'nin bu konuda kapıyı kapattığı söylenebilir mi?
Valla ben bu kapıların hep açık olmasını arzu ederim. Niye bu dönem değil de gelecek dönem. Bu parlamentonun ehliyeti mi yok. Yetkin insanlar mı yok da önümüzdeki dönem daha yetkin, ehil insanları getirelim onlar yapsın?

İkinci tur oylamada muhalefetin Genel Kurul'a girmemesi gibi bir taktik konuşuluyor.

Bir fal açmayı doğru bulmam. Hepimizin görevi Meclis'in normal çalışma saatleri içinde Genel Kurul'a katılıp görüşlerimizi söylemek. Tasarı olumluysa olumlu oy vermek, kanaatiniz olumsuzsa hayır demektir. Bunlar parlamenter sistemde kötü geleneklerin oluşmasına sebebiyet verir.1876, 1908'i hesaba katarsak yüzyıldır parlamento geleneği olan bir milletiz, bir ülkeyiz.

Fire lafları spekülasyon ve faraziye

Bu oylamalarda kritik sınır olan 330'un altına düşme gibi bir ihtimaliniz var mı?
Bu soruyu grup ile ilgili spekülasyonun, faraziyelerin getirdiği bir soru olarak görüyorum. Buna cevap vermeyi bile şahsen doğru bulmuyorum. Eğer kendi parti grubum olarak üzerinde düşünüyorsak şu an bizim 337, biri Meclis Başkanı olduğu için 336 milletvekilimiz var. Şunlar olabilir, bunlar olabilir şeklindeki değerlendirmeleri kendi arkadaşlarımızın onuru, görev şuuru, sorumluluk anlayışı bakımından doğru ifadeler olarak görmem. Daha ilerisini söylemek istemem. Ben her arkadaşımı kendim gibi görürüm. Çünkü getirilen düzenlemelerde kimseyi rahatsız edecek ifadeler yok. Ülkeyi rahatlatacak, ülkenin demokratik standardını yükseltecek düzenlemedir. Her arkadaşımız sorumluluğunu bilir, düzenlemelerin ne anlama geldiğinin en az benim kadar farkındadır. Ben böyle bir soruyu bile arkadaşlarımız adına çok doğru bulmam.