Milletin kararını mahkemelik yapmak CHP'ye yakışır
Başbakan Erdoğan 19. MÜSİAD Olağan Genel Kurulu'nda, Anayasa değişiklik paketine tepki gösteren Yargı ve Muhalefet partilerine sert eleştirilerde bulundu.
Başbakan Erdoğan'ın MÜSİAD toplantısında yaptığı açıklamalar şöyle:
Türkiye'nin büyümesine kalkınmasına ilerlemesine verdiğiniz katkılardan dolayı gerçekten sizlere gönülden teşekkür ediyorum. 7,5 Yıllık iktidarımız boyunca Türkiye'ye aşkla sevda ile hizmet etmenin gayreti içerisinde olduk.
Türkiye'nin her bir ilini, ilçesini, köyünü hatta mezrasını Ankara'ya yakınlaştırmak, Ankara ile bütünleştirmek en büyük gayretlerimizden birisi oldu. Dün Kırıkkale bile Ankara'ya binlerce kilometre uzakta iken artık Iğdır bile adeta Ankara'nın yanı başındadır. Sizler bunun acısını uzun yıllar yaşadınız. Ankara'ya giden yolların kapalı olduğunu ziyadesiyle yaşadınız. Kapılar size kapansa da siz umudunuzu sevdanızı aşkınızı kaybetmediniz. Yüzünüze kapanan kapılara rağmen, Konya, Kayseri, Denizli gibi Anadolu Kaplanları'nı sizler kendi ellerinizle yetiştirdiniz. Sizin alın teriniz bozkırda açan çiçek gibi Anadolu'yu umuda yeşertti.
Bugün Türkiye'nin 81 vilayetini eş zamanlı olarak adil olarak kalkındırmanın Dünya ile entegre olmanın mücadelesini veriyoruz. İşadamlarımızın öncü girişimcileri ile Türkiye'yi dünyanın güçlü itibarlı bir ülkesi haline getirmek için yoğun girişimlerimiz oldu. Nerede işçimiz, vatandaşımız, soydaşımız var ise devletimizin tüm imkanları ile bizlerde oralarda olduk. Biz komşularımıza sırtımızı dönemeyiz. Biz Asya'ya Afrika'ya sırtımızı dönemeyiz. Oralara mesafeli duramayız. Bu ülkenin yönü evet Batı'ya dönük ama bu ülke tarihi ve medeniyeti ile Doğu'nun ayrılmaz bir parçasıdır.
VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞIYORUZ
Yıllarca Şam ile İstanbul, Beyrut ile Adana, Trablus ile İzmir birbirinden uzak durdular bundan kim ne kazandı. Binlerce kilometre uzakta olan ülkeler bu bölgelerde cirit atarken bize sırtımız dönmemiz tavsiye edildi. Suni gerilimler üretilerek bu kardeşlik bürokrasisi ikiye ayrıldı. Son 7,5 yılda tam 23 ülke ile aramızdaki vizeleri kaldırdık. Şu anda kardeşler birbirleri ile kucaklaşıyor, gönüller hasret gideriyor. Dış politikamızda asla dar görüşlü değiliz. Görüş alanımız elbette çevremizden ibaret değil, AB ile katılım müzakerelerini kararlılıkla yürütüyoruz. Oradan önümüze ne engel çıkarırlarsa çıkarsınlar biz ülkemizi ve kurumlarımızı evrensel standartlara ulaştırmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
TÜRKİYE ÖNCÜ ROL OYNUYOR
61 Yıl aradan sonra ilk kez bir Türk milletvekili AKPM Başkanlığı'na seçildi. Medeniyetler ittifakı gibi yüzyılın projesi sayılabilecek bir projede Türkiye öncü rol oynuyor. Önceki gün Türk Kızılayı'nın Genel Kurulu'na katıldım. Buradan Haiti uçakla 20 saat sürüyor. Buna rağmen Türk Kızılay'ı yardım dağıtan ilk kuruluş olma ünvanını kazandı. Sadece Gazze'de Sudan'da değil, Şili'de de, Haiti'de de Endonezya'da da var. Dünyanın dört bir yanına Türkiye'nin barış mesajlarını taşıyorlar. İşadamlarımız sadece ticaret yapmıyorlar. Aynı zamanda bölge halkı arasındaki gönül bağlarını yapıyor, kalpten kalbe köprü döşüyorlar.
Yarın'da TRT'nin yeni Arapça kanalı açılıyor. Dünyanın tamamı ile ilgiliyiz. Siz onların dilini yakalayamazsanız, onların dili ile onlara hitap etmezseniz onlar sizi nereden tanıyacaklar nereden bilecekler? İnsanlara anlayacakları dille konuşmazsanız onlar sizi anlayamazlar. İnsanlara akıllarının alabileceği şekilde hitap ediniz. 53 Ülke'den oluşan Afrika kıtası ile ihracatımız 7 yılda yüzde 500 oranında arttı.
KREDİ NOTUMUZ ARTTI
Dünya genelinde dış ticaret daralma yaşarken biz 2009 yılını 102 milyar dolar ile kapatmayı başardık. Türkiye artık devler liginde oynuyor. Türkiye artık gücünü en verimli şekilde değerlendiriyor. Siyasi anlamda da ekonomik anlamda da bir dev haline geliyor. Türkiye her yerde barışın, huzurun istikrarın adı oluyor.
Başını kuma gömen karanlıktan başka bir şey göremez. 2009 Son çeyreğinde OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke Kore ile birlikte Türkiye oldu. 2007'nin son çeyreğine göre 2009'un son çeyreğine göre yüzde 1 daraldı. Aynı dönemde Japon ekonomisi 5,2 oranında daralmıştır. Türkiye ile aynı kategoride olan Macaristan yüzde 6 oranında daraldı. 2009 Genelinde Türkiye'de daralma yüzde 4,7. Bu dönemde Japon ekonomisi 5,2, Meksika yüzde 6,3 oranında küçüldü.
KARALAMA KAMPANYALARINA PRİM VERİLMEDİ
Stopajda yerli yabancı ayrımını kaldırıyoruz ve stopaj oranlarını 0'a çekiyoruz. İMKB bir kasım 2007'den bu yana ilk kez 58 bin puan seviyesini dün gördü. Biz iktidara geldiğimizde 10 binlerde idi. Nereden nereye bunlar son derece sevindirici gelişmeler, umut verici gelişmeler. Bunlar milletçe topyekün sevinmemizi gerektiren gelişmeler. Ama milletle aynı sevinci umudu paylaşmayanlar bunu gölgelemek için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. İşte Türk Müteahhitlerinin dünyada yakaladıkları nokta. İnanıyorum ki şuanda süratle bu firmaların adedi artacak ve dünyadaki pastadan payları da artacak. Türk firmalarının yoğunlaşarak itibar görmesini görmek bizi gerçekten gururlandırıyor. Ne tür duvarlar örüldüğünü biliyorsunuz. Şimdi bu ülkenin sanayicisi, girişimcisi, esnafı, emekçisi tüm bu karalama kampanyalarına, tüm bu senaryolara bugüne kadar prim vermedi. Türkiye emin adımlarla büyümeye ilerlemeye kalkınmaya devam edecek.
SEÇİMLER İLAN EDİLDİĞİ ZAMAN YAPILIR
Önemli olan milletimizin gerçeği görmesidir. Siz sadece görmüyorsunuz yaşıyorsunuz da aynı zamanda. Şu hususu da belirtmek istiyorum. Mali disiplinden taviz vermeden biz bu ilerleyişimizi sürdüreceğiz. Ne seçim, ne referandum tartışmaları asla ve asla yatırımcılarımızı kararsızlığa itmesin. Küresel finans krizini IMF'nin desteği olmadan kendi kaynakları ile kendi tedbirleri ile atlatabilen bir ülke olduk. Bugüne kadar nasıl kendi ekonomimize zarar verecek bir girişim içerisinde olmadıysak bundan sonra da asla olmayız, buna prim vermeyiz. Biz artık seçimler ilan edildiği zamanda yapılır mantığını oturtuyoruz. Bunu fırsata dönüştürelim, seçimi öne çekelim demek az gelişmiş ülkelerin işidir. Girişimci de yatırımını ona göre yapar. Gerçekten bu ülkede 16 ay sonra seçim mi var? Bakıyoruz şöyle çok partili siyasi döneme 16 ayda bir hükümet değişmiş. Böyle bir ülkede istikrar olur mu? Böyle bir ülkeye güvenerek sermaye oraya girer mi girmez.
IMF İLE PARA KONUŞURUZ
Uzun zaman IMF ile ilişkileri eleştirenler şimdi de niçin Stand-By yapılmıyor? Ne o gün söyledikleri mantıklıydı ne bugün söyledikleri. Ne IMF'i büyük bir kötülük olarak görürüz, ne de IMF'i yolun sonu olarak görürüz. Sadece Türkiye'nin hassasiyetlerini gözetiriz. IMF'de görüşmelerimizde biz dedik siyasi müdahale istemiyoruz. Bize ekonomiyi konuşun dedik. Gelir idaresini bağımsız yapın derseniz kusura bakmayın. Reforme edilmesi gerekiyorsa biz yaparız ama sizinle biz ancak parayı konuşuruz.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
Sizlerin de yakından takip ettiği gibi Anayasa değişikliğine ilişkin teklif TBMM'ye sunuldu. Meclis'teki süreç önümüzdeki haftadan itibaren başlatılacak. Biz hükümet olarak hiç böyle bir riskin altına girmeyebilirdik. Böyle gelmiş böyle gider diyebilirdik. Geçmişte birçok hükümet elini taşın altına koymadı, risk almadı, statükodan geçinmeyi tercih ettiler. Bu anlayış ile giderseniz işte o zaman ihracatı 36 milyar dolardan 102 milyar dolara çıkaramazsınız. Eğer o anlayış ile gidilirse ülkeye 11 bin 373 km duble yolu yapamazsınız. 79 Sened bu ülkede 6 bin 100 km duble yol yapılmıştır ama 7,5 yılda 11 bin km yol yapılmıştır. Aramızdaki fark bu. 420 Bin konutun inşaatı devam ediyor bunun 320 bini sahiplerine teslim edildi. Kira öder gibi benim vatandaşım daire sahibi oluyor ve TOKİ'nin bu konutlarından alıyor. 81 vilayette bu yapılıyor. Aynı zamanda bunlar kentsel değişim dönüşümü de getiriyor. Hiçbir geliri olmayan vatandaşıma da 55 metrekarelik peşinatsız geliri olana kadar taksit ödemeyecek iş sahibi olunca da 100 TL taksitle konut sahibi olacak.
MİLLETİN ROTASINDA YÜRÜRÜZ
Karşılıklı arz talebe bağımlı olarak biz Roman vatandaşlarımızın olduğu yerde de onların kültürüne uygun konutlar inşaa etmek suretiyle onları da oralara yerleştireceğiz. Bunların da adımını attık, proje çalışmaları yapılıyor. 143 Bin derslik yaptık, 63 üniversiteyi ülkemize kazandırdık. Biz az önceki söylediklerimize evet deseydik bunlar olmazdı. Milletimizin talebi ne ise beklentisi ne ise biz onu yaparız. Milletin rotasında yürürüz. Milletimiz de değişim istiyor, daha ileri demokrasi, daha çağdaş hukuk istiyor. Milletimiz kanun devleti değil, hukuk devleti istiyor.
CÜBBENİ ÇIKAR SİYASETE GİR
Yargı siyasallaşmadı, yargı siyasete soyundu. Bakıyorsunuz siyasete müdahale edip, sakın bu anayasa değişikliğini desteklemeyin. Ya bir yargı mensubu böyle bir çağrı yapabilir mi? Bu işi bu kadar seviyorsan cübbeni çıkar gel meydana çık. Nasıl olsa bu anayasa değişikliğine çıkan partiler var onlardan birine katılırsın onlarla birlikte mücadeleyi meydanlarda sürdürürsünüz. Kendinizi gizleyecek bir yanınızda kalmadı. Çünkü siyasi arenada olanların yaptıkları açıklamalar ile sizin yaptığınız açıklamalar kelimesi kelimesine örtüşüyor. Kendinizi artık gizleyemezsiniz.
NEDEN TBMM’YE GÜVENMİYORSUNUZ ?
AB ülkelerinde bunları atayan Parlamento'dur, Meclis'tir, Bakanlar Kurulu'dur. Buyursun bize aksini iddia etsinler. Bizde buna tahammül bile edemiyorlar. En sonunda lütfettiler. Dediler ki Adalet Bakanı kalsın ama müsteşar çıksın. Şimdi de pazarlık yapıyorlar. Biz burada millet adına varız, biz bu konuyu milletle konuştuk ve yine milletle konuşacağız. Siyasi partilerin kapatılıp kapatılmaması iznini parlamento vermemeli. Bu kadar büyük bir yanlış olur mu? Siyasetçi kendi ayağına kurşun sıkar mı? Yargı mensubunu Yargıtay kendisi müsaade ederse yargılayabilirsiniz. TSK Mensubunu TSK izin verirse yargılarsınız. Siyasete gelince niçin TBMM'ye güvenmiyorsunuz? Yoksa TBMM'yi oluşturanlar hastalıklı mı? Milletvekili olarak gönderiyor onları. Bizde burada bu noktadan hareketle bu adımı bu şekilde attık. Ne diyoruz diyoruz ki tüm 550 yapmasın dedik ki grubu olan siyasi partiler 5'er tane 4'er tane üye versin. Şu anda 4 grup var. Ne yapar 20. Arkadaşlar şuanda somut olsun diye söylüyorum, bizim 336 milletvekilimiz var. Ortalama diğer 15 tane grubu olan parti onlarda 200 varsayın. Meclis Başkanı 21. 3/2'si 14 kişi yapar. 14 Kişi parti kapatmaya evet derse süreç başlar. Bunun neresinde bir siyasi partinin kendini kurtarma operasyonu var. Düşünün 336 kişilik bir parti 5 kişi karşısında 3 grup ve 15 kişi diyoruz. Biz bugünü değil yarını düşünerek bunu hazırladık. Bakıyorsunuz buna bile karşı çıkıyorlar niçin bunu AK Parti hazırladı. Bunun kararını ben inanıyorum ki belki de Meclis'imizin milletvekilleri bile başlarını iki elin arasına alacaklar kalkıp bu metne onlar evet diyecektir diye düşünüyorum.
HADİ MİLLETE GİDELİM
Belki referanduma bile fırsat kalmayacak. Ama illa referanduma gidilecekse neden rahatsız oluyorsunuz. Meclis'te kararımızı verelim gidelim millete millet kararını versin. Milletin verdiği karar her şeyin üstündedir demiyor musunuz? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir demiyor musunuz? Hadi gidelim millete. İnanın millete güvenleri yok bunların. Eğer hukuk ileri standartlara ulaşmaz ise ekonominin standartları da yükselmez. Yürütmenin tüm yetkilerini etkisiz hale getirmeye çalışanlar kendi imtiyazlı alanlarını kaybetme korkusu içerisine girenler milletin bu beklentisini talebini anlamayabilirler. Bunların millete hesap verme durumu yok. Yaptıkları işlerin faturasını kendileri değilde milletin ödemesine alışmıştır. Biz milletin taleplerine de saygı duymak zorundayız. Önümüzdeki bir çok engeller olmasaydı daha farklı olurdu. Şurada İBB'nin Levent'teki eski garajın olduğu alan satıldı. 1 Milyar dolara gitti. Birileri hemen yargıya müracaat etti. Yargı bu işin önünü kesti tabi belediye bütün plan ve programlarını buna göre yapmıştı. Burası satılamayınca bütün yatırımlar noktasında İBB'nin planları alt üst oldu.
YİNE ADIMLARIMIZI ATACAĞIZ
Bunu neden engelliyorsun bu yabancı sermaye. Araplar bu ülkeye giremez. Arkada gizli ajandada bunlar var. Kılıf kolay, o kadar gökdelenler var. Benden önceki dönemde 13 KAKS verilmiş. 14 KAKS verilmiş yani kat noktasında emsal verilmiş. Biz geldik dedik ki 3'ten fazla olamaz. Bunlar bu şekilde yapıldı. İstanbul'da biz bunları yaptık, yargı tutumunu devam ettiriyor. Galataport önü kesilmeseydi bugün Galataport bitmiş olacaktı ve Tophane cıvıl cıvıl kaynayacaktı. Bunun yanında oralar güzelleşecek çok daha farklı şekilde ülkem için bir cazibe merkezi haline gelecekti. Haydarpaşaport, konteynırların üst üste olduğu bir yer. Biz oraya 6000 kapasiteli bir yer haline getirip gerçekten muhteşem projelerin yarıştığı bir projeyi gerçekleştirecektik. Yine adımlarımızı atacağız. Biz millete bedel ödetemeyiz. Türkiye kazanacaksa biz kaybetmeye hazırız.
MİLLETİN KARARINI MAHKEMELİK YAPMAK CHP'YE YAKIŞIR
Ana muhalefet içinde ne olduğuna bakmadan ret cevabını verdi. Öbürü bir görüşelim ama seçimden sonra gündeme getirelim. Böyle bir yaklaşım olur mu? Siyasi partilerle görüşmelerimizi arkadaşlarımız yaptılar. Bu arada MÜSİAD'ı da arkadaşlarım ziyaret etti. Gönül isterdi ki Meclis'te grubu bulunan partilerde bu çabalarımıza cevap versinler ama bu olmadı. Bununla ilgili uzlaşma komisyonu kurduk.
Bunlar ipe un sermekten başka bir şey değil. Biz o zaman taslağımızı hazırlayalım dedik. Bunlar ülkemize zaman kaybettirmekten başka işe yanaşmadılar. Hep bunu yaptılar. Bunların tarihine baktığınızda bunu görürsünüz. Çok iddialı bir çıkış olabilir. Biz daha Anayasa demeden, muhalefet Anayasa Mahkemesi demeye başladı. Hemen statükoya sımsıkı sarıldı. Meclis'in iradesini milletin iradesini mahkemelik yapmak, mahkeme kapısına taşımak ancak bu CHP'ye yakışır. Yapmak yerine yıkmak, kolaylaştırmak yerine zorlaştırmak, duvarlar örmek ancak bu CHP'nin siyaset tarzıdır. Türkiye'nin değişim iradesi artık daha fazla ertelenemez. Türkiye artık sudan bahanelerle vaktini heba edemez. Kendi küçük ikballerini kaybetme kaygısında olanlar Türkiye'nin bu kutlu yürüyüşüne engel olamazlar.
Bizi buraya millet getirdi. Eğer Milletin Meclis'i anayasa konusunda iyi sınav vermez ise o zaman millet son sözü söyler ve son kararı milletimiz verir.
Türkiye'nin büyümesine kalkınmasına ilerlemesine verdiğiniz katkılardan dolayı gerçekten sizlere gönülden teşekkür ediyorum. 7,5 Yıllık iktidarımız boyunca Türkiye'ye aşkla sevda ile hizmet etmenin gayreti içerisinde olduk.
Türkiye'nin her bir ilini, ilçesini, köyünü hatta mezrasını Ankara'ya yakınlaştırmak, Ankara ile bütünleştirmek en büyük gayretlerimizden birisi oldu. Dün Kırıkkale bile Ankara'ya binlerce kilometre uzakta iken artık Iğdır bile adeta Ankara'nın yanı başındadır. Sizler bunun acısını uzun yıllar yaşadınız. Ankara'ya giden yolların kapalı olduğunu ziyadesiyle yaşadınız. Kapılar size kapansa da siz umudunuzu sevdanızı aşkınızı kaybetmediniz. Yüzünüze kapanan kapılara rağmen, Konya, Kayseri, Denizli gibi Anadolu Kaplanları'nı sizler kendi ellerinizle yetiştirdiniz. Sizin alın teriniz bozkırda açan çiçek gibi Anadolu'yu umuda yeşertti.
Bugün Türkiye'nin 81 vilayetini eş zamanlı olarak adil olarak kalkındırmanın Dünya ile entegre olmanın mücadelesini veriyoruz. İşadamlarımızın öncü girişimcileri ile Türkiye'yi dünyanın güçlü itibarlı bir ülkesi haline getirmek için yoğun girişimlerimiz oldu. Nerede işçimiz, vatandaşımız, soydaşımız var ise devletimizin tüm imkanları ile bizlerde oralarda olduk. Biz komşularımıza sırtımızı dönemeyiz. Biz Asya'ya Afrika'ya sırtımızı dönemeyiz. Oralara mesafeli duramayız. Bu ülkenin yönü evet Batı'ya dönük ama bu ülke tarihi ve medeniyeti ile Doğu'nun ayrılmaz bir parçasıdır.
VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞIYORUZ
Yıllarca Şam ile İstanbul, Beyrut ile Adana, Trablus ile İzmir birbirinden uzak durdular bundan kim ne kazandı. Binlerce kilometre uzakta olan ülkeler bu bölgelerde cirit atarken bize sırtımız dönmemiz tavsiye edildi. Suni gerilimler üretilerek bu kardeşlik bürokrasisi ikiye ayrıldı. Son 7,5 yılda tam 23 ülke ile aramızdaki vizeleri kaldırdık. Şu anda kardeşler birbirleri ile kucaklaşıyor, gönüller hasret gideriyor. Dış politikamızda asla dar görüşlü değiliz. Görüş alanımız elbette çevremizden ibaret değil, AB ile katılım müzakerelerini kararlılıkla yürütüyoruz. Oradan önümüze ne engel çıkarırlarsa çıkarsınlar biz ülkemizi ve kurumlarımızı evrensel standartlara ulaştırmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
TÜRKİYE ÖNCÜ ROL OYNUYOR
61 Yıl aradan sonra ilk kez bir Türk milletvekili AKPM Başkanlığı'na seçildi. Medeniyetler ittifakı gibi yüzyılın projesi sayılabilecek bir projede Türkiye öncü rol oynuyor. Önceki gün Türk Kızılayı'nın Genel Kurulu'na katıldım. Buradan Haiti uçakla 20 saat sürüyor. Buna rağmen Türk Kızılay'ı yardım dağıtan ilk kuruluş olma ünvanını kazandı. Sadece Gazze'de Sudan'da değil, Şili'de de, Haiti'de de Endonezya'da da var. Dünyanın dört bir yanına Türkiye'nin barış mesajlarını taşıyorlar. İşadamlarımız sadece ticaret yapmıyorlar. Aynı zamanda bölge halkı arasındaki gönül bağlarını yapıyor, kalpten kalbe köprü döşüyorlar.
Yarın'da TRT'nin yeni Arapça kanalı açılıyor. Dünyanın tamamı ile ilgiliyiz. Siz onların dilini yakalayamazsanız, onların dili ile onlara hitap etmezseniz onlar sizi nereden tanıyacaklar nereden bilecekler? İnsanlara anlayacakları dille konuşmazsanız onlar sizi anlayamazlar. İnsanlara akıllarının alabileceği şekilde hitap ediniz. 53 Ülke'den oluşan Afrika kıtası ile ihracatımız 7 yılda yüzde 500 oranında arttı.
KREDİ NOTUMUZ ARTTI
Dünya genelinde dış ticaret daralma yaşarken biz 2009 yılını 102 milyar dolar ile kapatmayı başardık. Türkiye artık devler liginde oynuyor. Türkiye artık gücünü en verimli şekilde değerlendiriyor. Siyasi anlamda da ekonomik anlamda da bir dev haline geliyor. Türkiye her yerde barışın, huzurun istikrarın adı oluyor.
Başını kuma gömen karanlıktan başka bir şey göremez. 2009 Son çeyreğinde OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke Kore ile birlikte Türkiye oldu. 2007'nin son çeyreğine göre 2009'un son çeyreğine göre yüzde 1 daraldı. Aynı dönemde Japon ekonomisi 5,2 oranında daralmıştır. Türkiye ile aynı kategoride olan Macaristan yüzde 6 oranında daraldı. 2009 Genelinde Türkiye'de daralma yüzde 4,7. Bu dönemde Japon ekonomisi 5,2, Meksika yüzde 6,3 oranında küçüldü.
KARALAMA KAMPANYALARINA PRİM VERİLMEDİ
Stopajda yerli yabancı ayrımını kaldırıyoruz ve stopaj oranlarını 0'a çekiyoruz. İMKB bir kasım 2007'den bu yana ilk kez 58 bin puan seviyesini dün gördü. Biz iktidara geldiğimizde 10 binlerde idi. Nereden nereye bunlar son derece sevindirici gelişmeler, umut verici gelişmeler. Bunlar milletçe topyekün sevinmemizi gerektiren gelişmeler. Ama milletle aynı sevinci umudu paylaşmayanlar bunu gölgelemek için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. İşte Türk Müteahhitlerinin dünyada yakaladıkları nokta. İnanıyorum ki şuanda süratle bu firmaların adedi artacak ve dünyadaki pastadan payları da artacak. Türk firmalarının yoğunlaşarak itibar görmesini görmek bizi gerçekten gururlandırıyor. Ne tür duvarlar örüldüğünü biliyorsunuz. Şimdi bu ülkenin sanayicisi, girişimcisi, esnafı, emekçisi tüm bu karalama kampanyalarına, tüm bu senaryolara bugüne kadar prim vermedi. Türkiye emin adımlarla büyümeye ilerlemeye kalkınmaya devam edecek.
SEÇİMLER İLAN EDİLDİĞİ ZAMAN YAPILIR
Önemli olan milletimizin gerçeği görmesidir. Siz sadece görmüyorsunuz yaşıyorsunuz da aynı zamanda. Şu hususu da belirtmek istiyorum. Mali disiplinden taviz vermeden biz bu ilerleyişimizi sürdüreceğiz. Ne seçim, ne referandum tartışmaları asla ve asla yatırımcılarımızı kararsızlığa itmesin. Küresel finans krizini IMF'nin desteği olmadan kendi kaynakları ile kendi tedbirleri ile atlatabilen bir ülke olduk. Bugüne kadar nasıl kendi ekonomimize zarar verecek bir girişim içerisinde olmadıysak bundan sonra da asla olmayız, buna prim vermeyiz. Biz artık seçimler ilan edildiği zamanda yapılır mantığını oturtuyoruz. Bunu fırsata dönüştürelim, seçimi öne çekelim demek az gelişmiş ülkelerin işidir. Girişimci de yatırımını ona göre yapar. Gerçekten bu ülkede 16 ay sonra seçim mi var? Bakıyoruz şöyle çok partili siyasi döneme 16 ayda bir hükümet değişmiş. Böyle bir ülkede istikrar olur mu? Böyle bir ülkeye güvenerek sermaye oraya girer mi girmez.
IMF İLE PARA KONUŞURUZ
Uzun zaman IMF ile ilişkileri eleştirenler şimdi de niçin Stand-By yapılmıyor? Ne o gün söyledikleri mantıklıydı ne bugün söyledikleri. Ne IMF'i büyük bir kötülük olarak görürüz, ne de IMF'i yolun sonu olarak görürüz. Sadece Türkiye'nin hassasiyetlerini gözetiriz. IMF'de görüşmelerimizde biz dedik siyasi müdahale istemiyoruz. Bize ekonomiyi konuşun dedik. Gelir idaresini bağımsız yapın derseniz kusura bakmayın. Reforme edilmesi gerekiyorsa biz yaparız ama sizinle biz ancak parayı konuşuruz.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
Sizlerin de yakından takip ettiği gibi Anayasa değişikliğine ilişkin teklif TBMM'ye sunuldu. Meclis'teki süreç önümüzdeki haftadan itibaren başlatılacak. Biz hükümet olarak hiç böyle bir riskin altına girmeyebilirdik. Böyle gelmiş böyle gider diyebilirdik. Geçmişte birçok hükümet elini taşın altına koymadı, risk almadı, statükodan geçinmeyi tercih ettiler. Bu anlayış ile giderseniz işte o zaman ihracatı 36 milyar dolardan 102 milyar dolara çıkaramazsınız. Eğer o anlayış ile gidilirse ülkeye 11 bin 373 km duble yolu yapamazsınız. 79 Sened bu ülkede 6 bin 100 km duble yol yapılmıştır ama 7,5 yılda 11 bin km yol yapılmıştır. Aramızdaki fark bu. 420 Bin konutun inşaatı devam ediyor bunun 320 bini sahiplerine teslim edildi. Kira öder gibi benim vatandaşım daire sahibi oluyor ve TOKİ'nin bu konutlarından alıyor. 81 vilayette bu yapılıyor. Aynı zamanda bunlar kentsel değişim dönüşümü de getiriyor. Hiçbir geliri olmayan vatandaşıma da 55 metrekarelik peşinatsız geliri olana kadar taksit ödemeyecek iş sahibi olunca da 100 TL taksitle konut sahibi olacak.
MİLLETİN ROTASINDA YÜRÜRÜZ
Karşılıklı arz talebe bağımlı olarak biz Roman vatandaşlarımızın olduğu yerde de onların kültürüne uygun konutlar inşaa etmek suretiyle onları da oralara yerleştireceğiz. Bunların da adımını attık, proje çalışmaları yapılıyor. 143 Bin derslik yaptık, 63 üniversiteyi ülkemize kazandırdık. Biz az önceki söylediklerimize evet deseydik bunlar olmazdı. Milletimizin talebi ne ise beklentisi ne ise biz onu yaparız. Milletin rotasında yürürüz. Milletimiz de değişim istiyor, daha ileri demokrasi, daha çağdaş hukuk istiyor. Milletimiz kanun devleti değil, hukuk devleti istiyor.
CÜBBENİ ÇIKAR SİYASETE GİR
Yargı siyasallaşmadı, yargı siyasete soyundu. Bakıyorsunuz siyasete müdahale edip, sakın bu anayasa değişikliğini desteklemeyin. Ya bir yargı mensubu böyle bir çağrı yapabilir mi? Bu işi bu kadar seviyorsan cübbeni çıkar gel meydana çık. Nasıl olsa bu anayasa değişikliğine çıkan partiler var onlardan birine katılırsın onlarla birlikte mücadeleyi meydanlarda sürdürürsünüz. Kendinizi gizleyecek bir yanınızda kalmadı. Çünkü siyasi arenada olanların yaptıkları açıklamalar ile sizin yaptığınız açıklamalar kelimesi kelimesine örtüşüyor. Kendinizi artık gizleyemezsiniz.
NEDEN TBMM’YE GÜVENMİYORSUNUZ ?
AB ülkelerinde bunları atayan Parlamento'dur, Meclis'tir, Bakanlar Kurulu'dur. Buyursun bize aksini iddia etsinler. Bizde buna tahammül bile edemiyorlar. En sonunda lütfettiler. Dediler ki Adalet Bakanı kalsın ama müsteşar çıksın. Şimdi de pazarlık yapıyorlar. Biz burada millet adına varız, biz bu konuyu milletle konuştuk ve yine milletle konuşacağız. Siyasi partilerin kapatılıp kapatılmaması iznini parlamento vermemeli. Bu kadar büyük bir yanlış olur mu? Siyasetçi kendi ayağına kurşun sıkar mı? Yargı mensubunu Yargıtay kendisi müsaade ederse yargılayabilirsiniz. TSK Mensubunu TSK izin verirse yargılarsınız. Siyasete gelince niçin TBMM'ye güvenmiyorsunuz? Yoksa TBMM'yi oluşturanlar hastalıklı mı? Milletvekili olarak gönderiyor onları. Bizde burada bu noktadan hareketle bu adımı bu şekilde attık. Ne diyoruz diyoruz ki tüm 550 yapmasın dedik ki grubu olan siyasi partiler 5'er tane 4'er tane üye versin. Şu anda 4 grup var. Ne yapar 20. Arkadaşlar şuanda somut olsun diye söylüyorum, bizim 336 milletvekilimiz var. Ortalama diğer 15 tane grubu olan parti onlarda 200 varsayın. Meclis Başkanı 21. 3/2'si 14 kişi yapar. 14 Kişi parti kapatmaya evet derse süreç başlar. Bunun neresinde bir siyasi partinin kendini kurtarma operasyonu var. Düşünün 336 kişilik bir parti 5 kişi karşısında 3 grup ve 15 kişi diyoruz. Biz bugünü değil yarını düşünerek bunu hazırladık. Bakıyorsunuz buna bile karşı çıkıyorlar niçin bunu AK Parti hazırladı. Bunun kararını ben inanıyorum ki belki de Meclis'imizin milletvekilleri bile başlarını iki elin arasına alacaklar kalkıp bu metne onlar evet diyecektir diye düşünüyorum.
HADİ MİLLETE GİDELİM
Belki referanduma bile fırsat kalmayacak. Ama illa referanduma gidilecekse neden rahatsız oluyorsunuz. Meclis'te kararımızı verelim gidelim millete millet kararını versin. Milletin verdiği karar her şeyin üstündedir demiyor musunuz? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir demiyor musunuz? Hadi gidelim millete. İnanın millete güvenleri yok bunların. Eğer hukuk ileri standartlara ulaşmaz ise ekonominin standartları da yükselmez. Yürütmenin tüm yetkilerini etkisiz hale getirmeye çalışanlar kendi imtiyazlı alanlarını kaybetme korkusu içerisine girenler milletin bu beklentisini talebini anlamayabilirler. Bunların millete hesap verme durumu yok. Yaptıkları işlerin faturasını kendileri değilde milletin ödemesine alışmıştır. Biz milletin taleplerine de saygı duymak zorundayız. Önümüzdeki bir çok engeller olmasaydı daha farklı olurdu. Şurada İBB'nin Levent'teki eski garajın olduğu alan satıldı. 1 Milyar dolara gitti. Birileri hemen yargıya müracaat etti. Yargı bu işin önünü kesti tabi belediye bütün plan ve programlarını buna göre yapmıştı. Burası satılamayınca bütün yatırımlar noktasında İBB'nin planları alt üst oldu.
YİNE ADIMLARIMIZI ATACAĞIZ
Bunu neden engelliyorsun bu yabancı sermaye. Araplar bu ülkeye giremez. Arkada gizli ajandada bunlar var. Kılıf kolay, o kadar gökdelenler var. Benden önceki dönemde 13 KAKS verilmiş. 14 KAKS verilmiş yani kat noktasında emsal verilmiş. Biz geldik dedik ki 3'ten fazla olamaz. Bunlar bu şekilde yapıldı. İstanbul'da biz bunları yaptık, yargı tutumunu devam ettiriyor. Galataport önü kesilmeseydi bugün Galataport bitmiş olacaktı ve Tophane cıvıl cıvıl kaynayacaktı. Bunun yanında oralar güzelleşecek çok daha farklı şekilde ülkem için bir cazibe merkezi haline gelecekti. Haydarpaşaport, konteynırların üst üste olduğu bir yer. Biz oraya 6000 kapasiteli bir yer haline getirip gerçekten muhteşem projelerin yarıştığı bir projeyi gerçekleştirecektik. Yine adımlarımızı atacağız. Biz millete bedel ödetemeyiz. Türkiye kazanacaksa biz kaybetmeye hazırız.
MİLLETİN KARARINI MAHKEMELİK YAPMAK CHP'YE YAKIŞIR
Ana muhalefet içinde ne olduğuna bakmadan ret cevabını verdi. Öbürü bir görüşelim ama seçimden sonra gündeme getirelim. Böyle bir yaklaşım olur mu? Siyasi partilerle görüşmelerimizi arkadaşlarımız yaptılar. Bu arada MÜSİAD'ı da arkadaşlarım ziyaret etti. Gönül isterdi ki Meclis'te grubu bulunan partilerde bu çabalarımıza cevap versinler ama bu olmadı. Bununla ilgili uzlaşma komisyonu kurduk.
Bunlar ipe un sermekten başka bir şey değil. Biz o zaman taslağımızı hazırlayalım dedik. Bunlar ülkemize zaman kaybettirmekten başka işe yanaşmadılar. Hep bunu yaptılar. Bunların tarihine baktığınızda bunu görürsünüz. Çok iddialı bir çıkış olabilir. Biz daha Anayasa demeden, muhalefet Anayasa Mahkemesi demeye başladı. Hemen statükoya sımsıkı sarıldı. Meclis'in iradesini milletin iradesini mahkemelik yapmak, mahkeme kapısına taşımak ancak bu CHP'ye yakışır. Yapmak yerine yıkmak, kolaylaştırmak yerine zorlaştırmak, duvarlar örmek ancak bu CHP'nin siyaset tarzıdır. Türkiye'nin değişim iradesi artık daha fazla ertelenemez. Türkiye artık sudan bahanelerle vaktini heba edemez. Kendi küçük ikballerini kaybetme kaygısında olanlar Türkiye'nin bu kutlu yürüyüşüne engel olamazlar.
Bizi buraya millet getirdi. Eğer Milletin Meclis'i anayasa konusunda iyi sınav vermez ise o zaman millet son sözü söyler ve son kararı milletimiz verir.