Erdoğan: CHP anketlere sarılıyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TGRT Haber'de yayınlanan Ankara'nın Gündemi adlı programda AK Parti'nin oy oranının son yerel seçimlerin üzerinde olduğunu söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, anayasa değişikliği görüşmeleri ile ilgili, şu anda ana muhalefet partisinin, 'kabul' değil, demokratik hakkı olan 'hayır' deme iradesini dahi kullanamadığını belirterek, "Sizin iradeniz ipotek altına alınmış. Kim tarafından alınmış onu da zaten siz gayet iyi biliyorsunuz" dedi.
Başbakan Erdoğan, TGRT Haber'de yayımlanan Ankara'nın Gündemi programına katıldı.

İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol, Türkiye Gazeteci Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, TGRT Haber Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Soysal ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Murat Odabaş'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Erdoğan, 'Anayasa değişikliği teklifi ile ilgili uzlaşma konusunda gerek partiniz gerekse şahsınız sürekli uzlaşmaz taraf olarak ifade ediliyor. Değişiklik AK Parti Anayasasıdır, bir dayatmadır gibi ifadeler kullanılıyor. Uzlaşma ile ilgili tüm yolları denediniz mi? Bugün hala böyle bir kapı açık mı? Samimi bir el size uzatılsa teknik olarak yine olur mu?' sorusu üzerine, süreç başlamadan önce parlamentodaki ve parlamento dışındaki tüm siyasi partiler, tüm sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, medya gruplarının Ankara ve İstanbul temsilcileri ile görüşmek istediklerini, bunun için bir heyet oluşturduklarını belirterek, ancak ana muhalefet partisinin davetlerine olumlu yaklaşmadığını anlattı.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hiçbir şey yokken 'Böyle bir şey yapılacak olursa biz bunu Anayasa Mahkemesi'ne götürürüz' ifadelerini kullanmaya başladılar. Diğer muhalefet partisince, 'Bu, seçimden sonraya bırakılmalıdır. Şimdi bir çalışma yapılacaksa bile yapılsın ama parlamentoya gelmesin, seçimden sonra yapılsın' dendi. Durum böyle olunca dedik o zaman 'Biz bir çalışma yapalım.' Fakat sivil toplum kuruluşlarından bu işe destek verenler yok muydu, vardı. Parlamento dışından destek verenler yok muydu, vardı. Geçmişten bu yana ana muhalefet başta olmak üzere siyasi partilerin birçoğunun zaten anayasa çalışmaları var. Türkiye Barolar Birliği gibi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği gibi, TÜSİAD gibi bu tür STK'ların yapmış olduğu çalışmalar var. Parlamento dışında örneğin Saadet Partisi'nin yapmış olduğu çalışmalar var. Tüm bu çalışmaların hepsi elimizde var. Bunları da biz masaya yatırdık. Milletvekili arkadaşlarımda bol miktarda hukukçu arkadaşlarımız, anayasacı arkadaşlarımız var. Çalışmalar yaptık, bu çalışmaları yaptırdıktan sonra da çıkan taslağı bizler olumsuz yaklaşmalarına rağmen ana muhalefet başta olmak üzere bütün parlamento içi ve parlamento dışı partilere götürdük."

Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile müzakere yapan bir ülke olduğunu ve Venedik Komisyonu'nun önerilerini de çalışmalarında göz önünde buldurduklarını vurgulayan Erdoğan, "Arkadaşlarımız bu taslağı kendilerine götürüp takdim ettiklerinde daha kapağı açıp bakmadan 'Biz bunu Anayasa Mahkemesi'ne götürürüz' ifadeleri ile karşılaştık. Bir diğerinde 'Buyurun çay için' gibi bu tür ifadelerle ne yazık ki arkadaşlarım karşılaştı ama biz ümitsiz olmadık. Tüm katkısı olabilecek olan başta siyasi partiler olmak üzere sivil toplum örgütleri, bunun yanında akademisyenler, medyanın Ankara temsilcileri ve İstanbul'daki genel yayın yönetmenleri, yabancı medyanın da Türkiye'deki temsilcileri ile görüşmeler yaptık. Bu görüşmelerden sonra 264 milletvekilimiz önergesini hazırladı" diye konuştu.

Önerge hazırlanması sırasında başta AB üyesi ülkeler olmak üzere ABD, Japonya, Rusya Federasyonu, Çin'deki uygulamaları, yüksek mahkemelerin yapısal durumunu, seçimlerin nasıl yapıldığını, temsilcilerin nasıl tespit edildiğini, parti kapatma, toplu sözleşme, ombudsmanlık konularına varıncaya kadar, hepsi üzerine çalışma yapıldığını, bu konuları da masaya yatırdıklarını belirten Erdoğan, bu şekilde hazırlanan önergenin Meclis Başkanlığı'na sunulduğunu söyledi. Erdoğan, şu anda Meclis'te görüşülen teklifin de bu olduğunu ifade ederek, "Bu önergeyi bu şekilde 264 milletvekili olarak hazırladık, Meclis Başkanlığı'na sunduk. Şunu bir defa bilmemiz lazım; parlamenter demokraside parlamento, seçime gidinceye kadar yasa ve anayasa yapma, değiştirme yetkisine sahip midir, hukuken sahiptir. Bunun önünde bir mani var mı, yok. Peki ne kadar zamanımız var? Bu çalışmalar yeni değil. Kendilerine taslakları sunduğumuzda yaklaşık 1.5 yıl vardı. Yani 1.5 yılda bir parlamento eğer yasa değişikliği yapamıyorsa, anayasa çalışması yapamıyorsa ne yapacak? Var mı sizin bir alternatifiniz, bir somut önergeniz var mı? Verin bize katkıda bulunun. Katkıda bulunmak yok. Ne var? Sadece hakaret var. Hiçbir şey bırakmadılar. Hakaret adına söylenebilecek ne varsa söylediler, söylüyorlar. Herhalde şu parlamentonun çatısı, şu Genel Kurul bu hakaretleri pek yaşamamıştır. Diktatörlüğümüzden tutun aile yapımıza varıncaya kadar, arkadaşlarıma, başta şahsıma her şeyi söylediler. Bu ülke birçok şeyi değiştirdi de bu CHP, bu muhalefet üslubunu çok partili yaşama geçtiği 1950'den bu yana değiştirememiştir. Genlerine işlemiş çünkü. O günden bugüne bu hep aynıdır, hiç değişmemiştir, şu anda da yine hep aynıdır. Değişen hiçbir şey yok ve hep çelişkiler dünyasında yaşıyorlar" dedi.

Oylamada 'ret', 'kabul' ve 'çekimser' olmak üzere üç tür oy bulunduğuna işaret eden Erdoğan, "Şu anda ana muhalefet partisi ne yazık ki kabulü bırak, demokratik bir hakkını, iradesini yani 'hayır' deme iradesini dahi kullanamıyor. Bunun milletvekili olarak bir anlamı var mı? Geliyorsun orada konuşuyorsun, konuştuklarınla hep 'hayır' diyorsun ama oy kullanmaya gelince 'hayır' diyemiyorsun, 'Benim grup kararım var...'. Böyle grup kararı yok zaten, olmaz böyle bir şey. Sizin iradeniz ipotek altına alınmış. Kim tarafından alınmış onu da zaten siz gayet iyi biliyorsunuz" diye konuştu.

"KABUL OYU KULLANMALARINDAN KORKUYORLAR"
Bir milletvekilinin iradesinin ipotek altına alınmasının, onu oraya gönderen aslına da yapılan saygısızlık olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Çünkü millet ne diye gönderiyor bizi buraya; 'gel, beni burada temsil et.' İktidarın söylediklerini kabul etmeye mecbur değilsin. Hayır ise 'Hayır' de. Evet ise 'Evet' de. Burada üç tane hakkın var, bundan birini kullan. Enteresan olan bir şey, bunları yapamadığımız gibi, bir de bu ne demek biliyor musunuz, yani liderin size güvenmediği anlamına geliyor. Bu bir güvensizlik. Bana genel başkanım güvenmeyecek... Ben burada neyim, dama taşı mıyım? Ben buraya geleceğim, çıkacağız, konuşacağız ama güven diye bir şey yok. Kulübeye gidip en doğal olan hakkı kullanmayacağız. Niye? Olur ki bunların içinden birileri aklıselim sahibi olarak kalkar orada belki kabul oyu kullanabilir. Herhalde bundan korkuluyor. Bundan korkulduğu için de diyorlar ki 'yok, gitmeyeceksiniz', ama bunu bundan önce bir başka parti de yaptı biliyorsunuz ama o parti şimdi dikkat edin parlamentoda değil, yok oldu" ifadelerini kullandı.

Uzlaşma dendiği zaman, uzlaşmazlığın kim tarafından geldiğinin ortaya çıktığını, parlamenter demokratik sistemin mensubu durumunda olan milletvekillerinin kendi vicdanıyla baş başa bırakılmadığını savunan Erdoğan, "Ama bizim partimizde böyle bir şey yok. Biz de aksine diyoruz ki 'Hepiniz burada olmalısınız, olacaksınız ve iradenizi de o kulübenin içine girip kullanacaksınız'. Kulübenin içinde birisi onunla beraber değil. Orada herkes vicdanıyla baş başa. Ne kullanıyor, ne yapıyor o artık kendi kabulüdür, kendi vicdanının sesidir" dedi.


MİLLETVEKİLLERİNİN OYLARININ DENETLENDİĞİ İDDİASI
Başbakan Erdoğan, milletvekillerinin oylarının denetlendiği ve bir milletvekilinin 19 vekilden sorumlu olduğuna ilişkin iddialara ilişkin bir soru üzerine de, şunları kaydetti:

"Burada muhalefet kendine göre bir tuzak oluşturmuş. 'Acaba ne yapalım da nasıl bazı tuzaklar kuralım, tezgahlar oluşturalım, geleceğe yönelik bu kumpası farklı bir şekilde oluşturalım' diye.Önce 'bu bir RTE projesidir' dediler. 'Bu bir hükümet tasarıdır' dediler Ne alakası var? Bu, 264 milletvekilinin önergesidir, teklifidir. Burada herkesin gözü önünde bu kulübeye kim, nasıl giriyor görülüyor. Zarf üzerinde 3 tane pul. Milletvekilleri arka arkaya geliyorlar, her biri 4 kulübeden birine giriyor. İçeri girdikten sonra da oyunu orada kullanıyor. Yapılan bu. Biz AK Parti olarak kalkıp da 'bize o iki tane ıskartayı, yani kullanılmayanı getirin' diye bir şey demiyoruz. Ama bakıyorsunuz bir başka muhalefet de 'ıskartaları getirin' diyor. Bu da var."

'ASLA BENİM KİTABIMDA ERKEN SEÇİM YOK'
Başbakan Erdoğan, erken seçimle ilgili bir soru üzerine, ''Asla benim kitabımda böyle bir şey yok. Erken seçim başka bir olaydır, referandum başka bir olaydır'' karşılığını verdi.
Erdoğan, "Türkiye, artık bu tür böyle erken seçim oyuncağıyla meşgul edilecek bir ülke değildir. Bu arada, Türkiye referanduma da alışacaktır. Yani yeri geldiği zaman bazı meseleleri milletin kendisi çözme hakkını kendinde görecektir. Niçin? Çünkü kayıtsız şartsız egemenlik onundur. Aslında söz de onun, karar da onundur. Biz burada vekiliz, niye millete gitmekten korkuyoruz? Korkmayalım, gidelim millete. Milletimiz kendi kararını kendisi versin ve sorunu da en iyi şekilde çözsün. Olumsuz mu yaklaşıyor bu işe. Başımız gözümüz üstüne. Olumlu mu yaklaşıyor, o zamanda olumlu olanı yapalım. Buna hiçbir zaman yaklaşmadılar. Çünkü milletimizin bu noktada iradesini bizzat kullanmasından korktular. Kendileri milletimizin iradesi istikametinde hareket etmiyorlar, sıkıntı burada. Böyle hareket etseler kulübeye gidip oyu kullanmaları lazım. 'Burada bir diktatörlük anlayışı var'. Yattılar kalktılar bana bunu devamlı söylüyorlar. İstedikleri kadar bu tür çamur atsınlar, bunların hiçbiri evelallah tutmayacaktır. Burada yine benim aziz milletim en isabetli olan kararı verecektir. Öyle şeyle konuşmaya başladılar ki işte referandumdan sonra da Anayasa Mahkemesi'ne gideriz, ondan önce de gideriz filan falan. Benim milletim kararı verecek. Benim milletim kararını verdikten sonra siz nereye götürürseniz götürün aslolan milletimin kararıdır. Onun vicdanındaki yerin üstünde biz başka bir yer tanımıyoruz. Aslolan milletimin vicdanındaki yerdir, milletimin gönlündeki yerdir. Bunun için erken seçim diye bir şey yok. Zamanında seçim yapılacaktır ve buna da Türkiye alışacaktır. Hiçbir gelişmiş bir ülkede böyle bir mantık, böyle bir anlayış göremezsiniz. Parlamenter demokrasi olarak söylüyorum'' diye konuştu.

'İŞSİZLİĞİN BİR NUMARALI MADDE OLMASININ NEDENİ KRİZ LOBİSİ'

Erdoğan, ekonomi ile ilgili soruları da yanıtladı. Türkiye'nin uzun vadeli hedeflerine ilişkin soru üzerine Erdoğan, ''Biz şu ana kadar hep prangalarla koştuk ama şimdi prangaları kırarak koşma dönemine giriyoruz'' dedi. Küresel ekonomik krize rağmen Türkiye'nin dünyadaki yerine dikkatle bakılması gerektiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, önümüzdeki dönemde prangasız koşma dönemi yakalandığında Türkiye'nin sıçramasını çok farklı bir şekilde devam ettireceğini kaydetti. Üç yıllık orta vadeli programla istikrarlı bir şekilde yola devam edildiğini söyleyen Erdoğan, ''Önümüzdeki yıl seçimden sonra biz tekrar bu orta vadeli programımızı güncellemek suretiyle, süreci aynı kararlılıkla devam ettireceğiz. Bir defa mali disiplinden taviz vermemiz mümkün değil'' şeklinde konuştu.
IMF ile ilişkiler konusunda baskılara rağmen 'Türkiye'nin menfaatine olmayan bir anlaşmada biz yokuz' dediklerini anımsatan Erdoğan, sonunda anlaşma yapmama kararı verdiklerini, IMF'nin 'Türkiye, ekonomik noktada ayakları üzerinde durabilecek bir ülke' dediğini söyledi. İşsizliğin bir numaralı madde olmasının nedeninin de 'kriz lobisi' olduğunu dile getiren Erdoğan, ülkede ciddi bir kayıt dışı ekonominin bulunduğunu, bunun içinde istihdam edilenlerin de var olduğunu ifade etti. Erdoğan, 1 milyon 300 bin TOBB üyesinin her birinin bir kişiyi işe alması önerisini dile getirdiğini hatırlatarak, ''En sonunda söylenen ne olmuştur, yine Başbakan suçlu olmuştur. 'Eğer biz finansı iyi yönetememiş olsaydık biz 230 milyar dolar gayrisafi yurt içi hasıladan 142 milyar dolar yurt içi hasılaya çıkamazdık ve bunları yakaladık. Modern bir ülke olmanın hazzını yaşıyoruz. Buralara durup dururken gelmedik. Kendi kendimize yetiyoruz. Bunlar durup dururken olmadı ve Türkiye emek yoğun bir istihdamdan, teknoloji yoğun bir sürecin içine girdi'' dedi.

"BEDELLİ ASKERLİK KONUSUNDA BİR VAADİM OLMADI, MUHALEFET BUNU SAPTIRDI'
Başbakan Erdoğan, askerlik konusundaki soruları da yanıtladı. Bedelli askerlik konusunda bir vaadinin olmadığını, muhalefetin bunu da saptırdığını anlatan Erdoğan, "Çünkü burada bir ikilem doğabilir. Şu anda terörle mücadelenin olduğu bir dönem içerisinde parası olanın askerlik yapmadığı, olmayanın askerlik yaptığı gibi şehit ailelerinin üzerinde olumsuz bir izlenim bırakabilir gerekçesi, bizim bu noktadaki görüşmemizin olumsuz cevaplandırılmasını gerektirdi. Biz de olumsuz cevabımızı verdik" dedi.
Askerlik süresinde yeni düzenleme konusunda gelinmiş bir nokta olmadığını söyleyen Erdoğan, adımın konsensüsle atılacağını belirtti. Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gündeminde uzun bir zamandır profesyonelleşme çalışması olduğunu anımsattı.