Başbakan Erdoğan, Tgrt Haber'in Konuğu Oldu (3)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Danıştay saldırısıyla bizi özdeş hale getirmek istediler

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Danıştay saldırısıyla bizi özdeş hale getirmek istediler. Bizim kutsallarımıza, değerlerimize saldırdılar ve olaylarla özdeş hale getirmek istediler ama işin gerçeği çıktı meydana. Daha birçok gerçekler çıkıyor ortaya, ama ortaya çıktıkça bunlar zannediyorlar ki 'Biz bunu kaşırsak buradan yıkarız bunları'. Halbuki kaşıya kaşıya attıkları manşetlerin altından kendileri çıkıyor'' dedi.
TGRT Haber'de yayımlanan 'Ankara'nın Gündemi' programına katılan Erdoğan, burada İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol, Türkiye Gazeteci Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, TGRT Haber Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Soysal ve TGRT Haber Ankara temsilcisi Murat Odabaş'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. AK Parti'nin çoğunluğuna güvenerek uzlaşma aramadığı yönündeki spekülasyonların hatırlatılması üzerine Erdoğan, hazırladıkları Anayasa değişiklik teklifinin yüzde 70'inin yüksek yargı organlarınca
yapılan öneriler içinden hazırlandığını söyledi. Erdoğan, ''Bizim hazırladığımız teklif aslında toplumsal bir sentezdir. Bunu biz değil de CHP'li arkadaşların ağırlıkta olduğu bir grup getirseydi, böyle bir teklifi onlar hazırlamış olsaydı inanın bu ses çıkmazdı. Biz isteklerin sentezini topladık'' dedi.
AK Parti'nin 2007 seçimlerinden önce yeni bir Anayasa hazırlanması için çalışma başlattığını ancak bu sürecin belli bir süre sonra tıkandığını ve geçen sürede neden bugüne kadar o Anayasa değişikliği yapılmadığı yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''Biz çok farklı badirelerden geçtik. Bu badireleri herkes unutuyor, hem de çok çabuk unutuyor. Tabii bu sıkıntıların yaşandığı o dönemde bizler yol haritamızı çizmiş ve 1 Nisan 2008'de demiştik ki 'Artık bu teklifi parlamentoya sunalım'. Böyle bir noktaya gelmiştik. Orada bir 14 Mart durumu yaşadık. Tabii ister istemez bu bizim süreci aksattı. Bunun nasıl pişirildiği de enteresan. Google'lardan hazırlanarak ortaya çıkarılan bir şey. Buna benzer gayretleri şimdi de zaman zaman görüyorsunuz. Bunlar şimdi
yeni yeni ifşa olmaya başladı. Peki bu olayları yaşayanlar veya bu topluma yaşatmak isteyenler hiç nedamet duygusu içinde oluyorlar mı? Hiçbir şey söylüyorlar mı? Bize neler söylediler? Danıştay saldırısıyla bizi özdeş hale getirmek istediler. Kocatepe'deki sendromu biliyorsunuz. Arkadaşlarımıza neler yaptıklarını gördünüz. Peki bütün bunu yapanlar acaba şu anda pişmanlık duyuyor mu? Oraya geliş nedenleri çok başkaydı ama bakın şimdi çıkan netice ne oldu? Ergenekon oldu. Dosyalar birleşti ama şu anda yargı
hiçbir şey söylemiyor, hiçbir şey konuşmuyor. Köşe yazarları, o günlerde yazılıp çizilenleri hatırlattığınız zaman hop oturup hop kalkıyorlar. Hadi konuşun şimdi, yazın bakalım şimdi. Doğruyu yazın. O gün saldırdığınız o iktidar partisine şimdi ne diyeceksiniz? Neden doğruları yazmıyorsunuz? İşi getirdiler nerelere. Bizim kutsallarımıza, değerlerimize saldırdılar ve olaylarla özdeş hale getirmek istediler ama işin gerçeği çıktı meydana. Daha birçok gerçek çıkıyor ortaya ama ortaya çıktıkça bunlar
zannediyorlar ki 'Biz bunu kaşırsak buradan yıkarız bunları'. Halbuki kaşıya kaşıya attıkları manşetlerin altından kendileri çıkıyor. Biz doğru bildiğimiz yolda, adaletle hükmetmek suretiyle icraatlarımızı sürdürmenin gayreti içerisindeyiz. O zaman o süreci eğer biz rahatlıkla sürdürebilseydik şu anda ortamızda yepyeni bir Anayasa olacaktı. Gündemimizde bu olacaktı. İnanıyorum ki ülke çok daha huzurlu, çok daha rahat olacaktı. Birçok konuyu temel hak ve özgürlükler alanında, ülkemizin kalkınması, evrensel
hukuk noktasında biz çok daha farklı bir imkana kavuşacaktık. Çok daha hızla mesafe alacaktık ama adeta zihinsel noktada prangalar oluşturuldu, zihinlerimize prangalar vurulmak istendi. Şimdi dün akşam, evvelsi gün olanlar, arka arkaya gelenlerle bu prangalar sökülüyor, kırılıyor. Bundan rahatsız oluyorlar. Kürsüde çıkıp konuştuklarına bakıyorsunuz, kulübeye gelince kulübeye gidemiyorlar. Söylediklerinizi kulübeyle tevsik edin. Hem aleyhinde konuşuyorsunuz hem de gelip onu, mesela geçici 15 maddeyle
alakalı, orada tevsik edemiyorsunuz. Gelin işte oylarınızla da tevsik edin, sadece söylemekle bırakmayın. Tarihe kayıt düşelim, bu kara lekeyi kaldırıyoruz, şöyle veya böyle ama düşemediler. Bunu gençler belki şu anda bilmiyor, bilmeyecek. Aradan 28 yıl geçti. Tüm bunları gençlik bilmez. Bizler ancak biliyoruz ama gelecek genç kuşaklar hiç olmazsa bu tevsik edilirse, bu belgelenirse, bu belgelerle bunu bilecekler. 'Böyleymiş ama gelmiş bu parlamento bunu kazımış, silmiş, atmış, Anayasamızda böyle bir şey
kalmamış' diyecekler. Biz bunun huzuru içerisindeyiz. Temennimiz odur ki bunu inşallah halkımıza götürmek suretiyle halkımızdan da bunun onayını almak. Halkımızdan bunun onayını aldığımız zaman bu bambaşka olacak.''

'BİRÇOK ŞEY SİLİNEBİLİR AMA VİCDANLAR O KAYITLARI ÖYLE KOLAY KOLAY SİLMİYOR'
Danıştay saldırısının Türkiye'nin 11 Eylül'ü, laikliğe karşı İslami ayaklanma diye başlıklarla nitelendirildiği hatırlatılarak, ''Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bu saldırıya ilişkin birtakım şeyleri de kapatma davasının gerekçesi haline getirdi, odak olma konusunda da bu gerekçelere atıflarda bulundu. Bunlar şimdi ortaya çıkacak. Yargı süreci devam ediyor. İleride partiniz Anayasa Mahkemesi'ne müracaat etmeyi düşünür mü, bu tanımın dayandığı gerekçeler ortadan kalmış oluyor çünkü?'' şeklindeki soru
üzerine Başbakan Erdoğan, ''Yargı sürecinin bitmesi, ama bunun yanında özellikle TÜBİTAK'ın vermiş olduğu rapor, OYAK güvenlik teşkilatının buradaki ne yazık ki ortaya koyduğu silinen kayıtlar ve silinmeyenler. Şunu bilmemiz lazım, birçok şey silinebilir ama vicdanlar o kayıtları öyle kolay kolay silmiyor. Onlar vicdanlarda kayıtlı olarak kalıyor. Burada biz tabii isteriz ki OYAK'ın bağlı olduğu kurum da kalksın bununla ilgili açıklamalarını çok açık, net yapsın. Cesur bir şekilde yapsın. Burada neler
oldu, neler döndü bunlar ortaya konsun ama bunları söyleyebiliyorlar mı? Bunların hiçbirisi daha şu ana kadar dile getirilmedi. Nedamet ortaya koysun, hayır ama biz inanıyoruz ki yargı burada kendi saygınlığını koruyabilmek için er veya geç bunu ortaya çıkarmak durumundadır. Şu anda bu iş bizde değil şu anda artık onlarda. Onların sorumluluğunda. Onlar bu tarihi noktadaki sorumluluklarını burada verecekleri kararla yerine getirmek durumundadır. Çünkü burada birçok şey açığa çıkacak. Benim partimin
kapatılmasıyla ilgili dosyamın içerisine bile bu iş sokulabildiyse şimdi ne diyecekler? Böyle bir şey yok. Ne olacak? Şimdi ben arkadaşlarımı çalıştırıyorum. Yapılabilecek olan ne var ne yok, bunların üzerinde duruyorum'' diye konuştu.

'İŞSİZLİĞİN BİR NUMARALI MADDE OLMASININ NEDENİ KRİZ LOBİSİ'
Erdoğan, ekonomi ile ilgili soruları da yanıtladı. Türkiye'nin uzun vadeli hedeflerine ilişkin soru üzerine Erdoğan, ''Biz şu ana kadar hep prangalarla koştuk ama şimdi prangaları kırarak koşma dönemine giriyoruz'' dedi. Küresel ekonomik krize rağmen Türkiye'nin dünyadaki yerine dikkatle bakılması gerektiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, önümüzdeki dönemde prangasız koşma dönemi yakalandığında Türkiye'nin sıçramasını çok farklı bir şekilde devam ettireceğini kaydetti. Üç yıllık orta vadeli programla
istikrarlı bir şekilde yola devam edildiğini söyleyen Erdoğan, ''Önümüzdeki yıl seçimden sonra biz tekrar bu orta vadeli programımızı güncellemek suretiyle, süreci aynı kararlılıkla devam ettireceğiz. Bir defa mali disiplinden taviz vermemiz mümkün değil'' şeklinde konuştu.
IMF ile ilişkiler konusunda baskılara rağmen 'Türkiye'nin menfaatine olmayan bir anlaşmada biz yokuz' dediklerini anımsatan Erdoğan, sonunda anlaşma yapmama kararı verdiklerini, IMF'nin 'Türkiye, ekonomik noktada ayakları üzerinde durabilecek bir ülke' dediğini söyledi. İşsizliğin bir numaralı madde olmasının nedeninin de 'kriz lobisi' olduğunu dile getiren Erdoğan, ülkede ciddi bir kayıt dışı ekonominin bulunduğunu, bunun içinde istihdam edilenlerin de var olduğunu ifade etti. Erdoğan, 1 milyon 300 bin
TOBB üyesinin her birinin bir kişiyi işe alması önerisini dile getirdiğini hatırlatarak, ''En sonunda söylenen ne olmuştur, yine Başbakan suçlu olmuştur. 'Eğer biz finansı iyi yönetememiş olsaydık biz 230 milyar dolar gayrisafi yurt içi hasıladan 142 milyar dolar yurt içi hasılaya çıkamazdık ve bunları yakaladık. Modern bir ülke olmanın hazzını yaşıyoruz. Buralara durup dururken gelmedik. Kendi kendimize yetiyoruz. Bunlar durup dururken olmadı ve Türkiye emek yoğun bir istihdamdan, teknoloji yoğun bir
sürecin içine girdi'' dedi.

"BEDELLİ ASKERLİK KONUSUNDA BİR VAADİM OLMADI, MUHALEFET BUNU SAPTIRDI'
Başbakan Erdoğan, askerlik konusundaki soruları da yanıtladı. Bedelli askerlik konusunda bir vaadinin olmadığını, muhalefetin bunu da saptırdığını anlatan Erdoğan, "Çünkü burada bir ikilem doğabilir. Şu anda terörle mücadelenin olduğu bir dönem içerisinde parası olanın askerlik yapmadığı, olmayanın askerlik yaptığı gibi şehit ailelerinin üzerinde olumsuz bir izlenim bırakabilir gerekçesi, bizim bu noktadaki görüşmemizin olumsuz cevaplandırılmasını gerektirdi. Biz de olumsuz cevabımızı verdik" dedi.
Askerlik süresinde yeni düzenleme konusunda gelinmiş bir nokta olmadığını söyleyen Erdoğan, adımın konsensüsle atılacağını belirtti. Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gündeminde uzun bir zamandır profesyonelleşme çalışması olduğunu anımsattı.
(EDA-CC-Y)