Demokratik çözüm yegane çözümdür

Başbakan Erdoğan, ABD ziyareti sonrası Esenboğa Havalimanı'nda gazetecilerin gündeme dair sorduğu soruları yanıtladı.

Başbakan Erdoğan şunları söyledi;

Türkiye uluslararasındaki ağırlığına paralel olarak nükleer konusundaki görüşlerini paylaşmaya devam edecektir. Bu çerçevede taraf olduğumuz anlaşma ve sözleşmelerle üstlendiğimiz sorumluluklarımızı da hakkıyla yerine getirmeyi sürdüreceğiz.

Bizim karşı önerimizin olması söz konusu değil. Bir defa bu sürece girdiğimiz andan itibaren ilgili arkadaşlarımı parlamento içi ve dışı tüm siyasi partileri, tüm STK'ları, medya gruplarını Ankara ve İstanbul'da toplamak üzere bilgilendirdik.

SULANDIRMA ANLAYIŞINA OLUMLU YAKLAŞMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL

Kendileri ile arkadaşlarımız geniş kapsamlı görüştüler. Bu görüşme neticesinde en ufak bir olumlu sinyal alamadık. Hatta ve hatta verdiğimiz taslak ile ilgili taslağın kapağını bile açıp içine bakmadan Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz diyorlar. Bunu diyenler hemen ardından biz geçici 15. maddeyi Meclis'te görüşmeye varız bunun dışında hiçbirine olumlu yaklaşamayız dedi. Bunun dışında bir diğer siyasi parti de seçimlerden sonra yeni parlamentoda görüşelim dediler.

Devlet işi ciddiyet işidir. Parlamento bu ülkenin en ciddi en onurlu kurumudur. Bu parlamentoyu temsil edenlerde dürüst, dikkatli hassas davranmakla bu onurlu kurumu güçlendirirler. Biz bunu hep bekledik gerekirse bunu hep birlikte yapalım istedik. 2008'de parlamento başkanımızın yazılı davetine kimlerin olumsuz cevap verdiklerini hatırlayın. Biz bu kadar ciddi olan bir konuyu bu kadar sulandıranlara olumlu yaklaşmamız mümkün değil. Kendileri de şerhlerini yazdılar verdiler. Pazartesi 13'ten itibaren parlamentoda görüşülmeye başlanacak. Tüm parlamentodaki hangi partiye mensup olursa olsun aklı selim ile ülkemizin milletimizin çıkarı için inanıyorum ki bu tasarıyı değerlendirecektir ve bu değerlendirme neticesinde hepsi de o kulübede vicdani ile başbaşa kalmak suretiyle egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve bende milletin vekiliyim ki onların talebini yerine getirmek zorundayım diyerek gereğini yapacaktır.

Ortak akıl ortak payda bu değişikliğin yapılmasından yanadır. Bu istikamette ben milletvekillerimizin de kararını vereceğine inanıyorum.

KAPIMIZ HERKESE AÇIKTIR

Katkı sağlamaya gelenler var ise bizim kapımız her zaman açıktır. Bize kimse şart kurnazlığı yapmasın. Kimse bunu hakaret anlamasın ama en az bizde onlar kadar kurnazız. Burada değişen herhangi bir şey yok. Görüşme noktasında bizim kapımız her zaman açıktır. Bizim odamızda kamera falanda yoktur. Arzu ederler ise medyaya birlikte bir görüntü veririz sonrasında da hangi konu görüşülmek istenirse görüşürüz. Bizim anlayışımızın gereği de budur. Kimseye kapımız kapalı değil.

AHMET TÜRK'E YUMRUKLU SALDIRI

Tabi öncelikle bu yapılan saldırıyı şiddetle kınadığımı arkadaşlarımla birlikte kınadığımızı ifade ettik. ABD'de duyduğum anda Türk'ü hemen aradım yanında Sakık da vardı. Üzüntülerimi dile getirdim. İlk adımlar bu noktada atıldı. Bunun nereye vardığı, arkasında ne var ne yok gibi çalışmalar yürütülüyor. Devam ediyor. Tabi bu işin bir yanı. Kendilerine yine şifa dileklerimi sunuyorum. Hastaneden taburcu olmuş diye duydum.

Bugün şiddetle hep siyasi liderler karşı karşıya kaldılar. Aynı şey bizim de başımıza farklı şekillerde geldi. Bunlarda bu işin kaderinde var. Bunları görmek istemiyoruz. Halkımızın da içinden bu tür grupların, şahısların çıkmasını bizim gibi demokraside mücadele veren toplumların yapmaması gerekir. Bunların olmaması gerekir. Bunlar yanlış adımlardır. Bir diğer yanlış şudur o da sizin ifade ettiğiniz, İstanbul'da molotof kokteylini kalkıpta otobüse atanları tasvip etmek doğru değildir.

Sayın Türk olumlu açıklamalar yaparken bunların yapılması provokasyondur. Bunlar yanlış şeylerdir. Nerede olursa olsun bunların hiçbiri çözüm yolu değil. Pislik pislikle temizlenmez. Ağır bir ifade olacak kan kan ile temizlenmez su ile temizlenir. Biz buna bakacağız.

Ülkemizde şuan attığımız adımlar bu demokratik açılım sürecini, milli birlik ve kardeşlik projemiz çok daha güçlenerek ilerlemeye devam edecektir diyorum ve tekrar Sayın Türk'e şifa dileklerimi sunuyorum.

3 MADDE DEDİKLERİ ASLINDA 11 MADDEYİ İÇERİYOR

Anamuhalefet lideri kime çağrı yaptı. Meclis Başkanı'na mı bana mı? Kime çağrı yaptı Sayın Cumhurbaşkanı'na çağrı yaptı. Bu işin muhatabı bu safhada Cumhurbaşkanı değildi. Biz orada bir yanlışı düzelttik. Sayın Cumhurbaşkanı'nı siyasetin içine çekme gayreti idi. Dedik ki onun yeri orası değil Meclis Başkanı'na gitmeniz lazım dedik. Daha sonra grupları dolaşıp oraya gittiler. Bu ilk etapta atılması gereken adımdı. Anayasa hazırlığı ile ilgili başlayan bir süreçtir. Artık komisyonlarda bunlar tartışıldı görüşüldü bitti o dönemde bunlardan hiçbiri yok. O olmayınca 3 madde ile geldiler. Bunlar toplamda 11 maddeyi kapsayan bir yaklaşım tarzıydı. Bu olamaz zaten. Biz diyoruz ki egemenlik kayıtsız şartsız milletin. Gelin vekiller olarak bunu parlamentodan geçirelim. Ama millete gidelim diyorsanız referanduma da varız. Millete gitmek için 330 lazım buradan çıkacak sayı ile de millete gideceğiz. Milletimiz hangi kararı verirse başımız gözümüz üstüne yeri var. Biz milletimizin rotasındayız. Millet bilmez biz biliriz mantığı ile hareket edenlerden değiliz.

DEMOKRATİK ÇÖZÜM YEGANE ÇÖZÜMDÜR

Öncelikle 24 Nisan öncesinde yapılan çalışmaya yönelik bizler özel temsilcim olarak Dışişleri Bakanı Müsteşarım ile Sayın Sarkisyan'a gönderim oldu. Değrlendirme neticesinde bakanlarımızı görevlendirme kararı aldık ve dışişleri bakanlarımız bir çalışmayı başlattılar. Şimdi bunun takipçisiyiz bu çalışma devam ediyor, görüşmeler devam edecek. Çalışmalardan neler çıkacak göreceğiz. Biz Türkiye olarak uluslararası hukukun gereği ahde vefadan hareketle burada tavizimiz yok. Biz ahde vefada samimiyiz. Biz kendi hafıza kayıtlarımızı başka ülkelere dayatma gibi bir anlayışın içerisinde değiliz. Ama hiçbir ülke de kendi hafıza kayıtlarını Türkiye'ye dayatmamalıdır. Özellikle Zürih'teki imzalanan metin ile alakalı Dağlık Karabağ konusunda Türkiye Ermenistan arasındaki kapılar birbirine karıştırılmama gibi bir anlayış var. Biz diyoruz ki bu kapılar neden kapandı bir işgalden dolayıdır. Şimdi bunun düzeltilmesini istiyoruz. Bunun düzeltilmesi halinde biz hemen adımı atarız buna varız.

Burada farklı olarak Minsk üçlüsü ile anlaşamadıkları noktalar var. O çözülemediiği sürece sıkıntı yaşanıyor. Bunu Obama ve Medvedev ile, geçen hafta da Sarkozy ile görüştüm. Burada bir çözüme varılır. 24 Nisan öncesinde başka bir gelişmenin olacağına ihmal vermiyorum. 24 Nisan ile ilgili Obama ne tür bir açıklama yapacak onun takdirindedir. Bu konudaki hassasiyetimizi kendileri biliyorlar. Brezilya ile Türkiye'nin İran ile ilgili nükleer program ile ilgili fikirleri örtüşüyor. ABD'de bu 12-13 Nisan tarihlerinde yapılan toplantının başka bir versiyonunu 16-17 Nisan'da İran yapıyor. Oraya da bir çok ülke davet edilmiş ki biz de davet edildik. Bizde bir arkadaşımızı orada görevlendireceğiz. Oradaki zirveyi takip edecek neler görüşülecek. Brezilya ile bizim bu noktadaki düşüncelerimiz örtüşen noktalarımız belli. Demokratik çözüm yegane çözümdür, diplomasi yegane çözümdür.

Burada bir özellik daha var, İran'a Türkiye dışında BM Güvenlik Konseyi üyelerinden kara sınırı olan bir başka ülke yok. Tek kara sınırı olan ülke biziz ki 380 km. Tarihe bakıyorsunuz Kasrı Şirin anlaşmasından bu yana aramızda hukuk var bunu kenraa atamayız. İlişkilerimiz çok çok farklı bir konuda, dış ticaret hacmimiz 10 milyarı aşmış durumda, doğalgazda ikinci tedarikçimiz İran. Kaldı ki bu kadar ilişkiler var iken kendimizi ülkemizi sıkıntıya sokacak değiliz. Dostlarımızın da bizi iyi anlaması gerekir.