İkna Odalarına Alındığını İddia Eden Başörtülü Öğrenciler Meclis'te
BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız ve BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, 1998 yılında İstanbul Üniversitesinde kurulan ikna odalarına alındığını iddia eden dönemin başörtülü öğrencileriyle basın toplantısı düzenledi.
TBMM Genel Kurulu'nda geçen hafta İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında verilen gensoru önergesinin görüşmeleri sırasında BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız, İstanbul Üniversitesi'nden hocası olan CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter'in üniversitede sorgu odaları kurdurduğunu ve başörtülü kızların bu odalarda sorgulandığını ileri sürmüş, Serter ise iddiayı yalanlamıştı.
Yıldız bugün Meclis'te, uzun yıllar İstanbul Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışan BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Toplantıya CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter'in İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcılığı döneminde kurulduğu iddia edilen ikna odalarının şahidi olduğunu ileri süren 3 başörtülü öğrenci de katıldı. Basın toplantısını AK Parti Konya Milletvekili Hüsnü Tuna da izledi.
Basın toplantısına katılan İstanbul Üniversitesi'nin eski öğrencileriyle ilk defa basın toplantısı sırasında karşılaştığını kaydeden Yıldız, "Bu sistemden kim mağdur oluyorsa, düşüncelerine ve ideolojilerine bakmadan mağdur olanların ve mazlumların birbirlerine sahip çıkması gerekir. Bir başkasının mağduriyetini, 'benim düşüncemden değil' diye önemsemezsek sıra bize geldiğinde kimsenin sesi çıkmayacaktır. Arkadaşlarımızın mağduriyetini kendi mağduriyetimiz olarak görüyoruz" şeklinde konuştu. Yıldız, BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras'ın da İstanbul Üniversitesi'nde görev yaptığını ve sorgu odalarının şahidi olduğunu savundu.
Uras ise Türkiye'deki bütün mağdurların yan yana gelerek bu oyunu bozmalarının tam zamanı olduğunu söyledi. Günümüzde vicdan sahipleriyle vicdansızların karşı karşıya gelmeleri ve hesaplaşmalarının gerçekleştiğini ifade eden Uras, kendisinin de Meclis'te zaman zaman kravat takmadığı için sıkıntı yaşadığını anlattı. 25 yıllık öğretim üyeliği hayatında hiçbir zaman öğrencilerinin karşısında bir jandarmalık görevi üstlenmediğin ifade eden Uras, "Hiçbir öğrencimle ilgili tutulan tutanaklara imza atmadım. Benim de kendi çocuklarına vereceğim en güzel miras budur" diye konuştu.
Gençliğin bir kalıba sokulmasına karşı olduğunu ifade eden Uras, bu kalıbın kırılması gerektiğini ifade etti.
Açıklamaların ardından basın toplantısına katılan dönemin öğrencilerinden Kadriye Birinci, 1998 yılı Ekim ayında kayıt sırasına girdiğinde üzerinde Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği amblemli yelekler bulunan öğrencilerin kendilerine müdahalede bulunduklarını ve diğer öğrencilerden ayrı olarak 4 kişilik kabinlere götürdüklerini öne sürdü. Bu odada iki bayanın kendilerine, kalık kıyafet yönetmeliğine uyacaklarına dair bir taahhütname imzalatmak istediklerini savunan Birinci, taahhütnameyi imzalamaya karşı çıktıkları için kayıtlarını yaptıramadıklarını ifade etti.
Zeynep Kolaçağış ise 1998 yılında Hukuk Fakültesi 4. sınıf öğrencisi olduğunu, kendilerini önce yumuşak bir şekilde ikna etmeye çalışanların sonra 'o zaman kayıt olamayacaksınız' şeklinde uyarıda bulunduklarını ileri sürdü. Firdevs Erdoğan ise kaydını şapkayla yaptırmaya çalıştığını ama şapkayla bile bunu başaramadığını ifade ederek, "4 köşeye sıkıştırılmıştık. Ben bu fakülteye hayallerimle gittim. Ama hayallerimi sonlandırarak geldim. Bu insanlar bizim hayallerimizi çaldılar. Ben bunların hepsini mahkemi-i kübraya havale ediyorum. Hakkımızı helal etmiyoruz" diye konuştu.
Basın toplantısını izleyen AK Parti Konya Milletvekili Tuna ise, toplantının sonunda gazetecilerin soruları üzerine, aynı sıkıntıları yaşayan başörtülü öğrencilerin avukatlığını yaptığını söyledi. Tuna, basın toplantısı sırasında mağdur öğrencilerin Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nden bahsettiklerine işaret ederek, "Nur Serter'in oluşturduğu bir ekip vardı. Gençlik kesimini Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ndeki gençlerden aldılar. Öğretim üyelerini de Alemdaroğlu'nun çevresinden aldılar. Orada bir ekip oluşturdular ve bu yasa dışı uygulamayı yaptılar" diye konuştu.
Avukat olarak başörtülü öğrenciler veya memurelerle ilgili açtığı davaların hepsinde olumsuz sonuç aldıklarını ifade eden Tuna, o günlerde Genelkurmay'da yapılan brifingde özellikle başörtülü ve sakallı vatandaşların açtığı davalarda herhangi bir olumlu karar verilmemesi yönünde hakimlerin uyarıldığını kaydetti. Tuna, "Ben bunu bir vekil olarak canlı yaşayanlardan biriyim. İnsanların zihinleri bu olayları unutsa bile vesikalar ortadan kaldırılamaz" diye konuştu.
Yıldız bugün Meclis'te, uzun yıllar İstanbul Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışan BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Toplantıya CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter'in İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcılığı döneminde kurulduğu iddia edilen ikna odalarının şahidi olduğunu ileri süren 3 başörtülü öğrenci de katıldı. Basın toplantısını AK Parti Konya Milletvekili Hüsnü Tuna da izledi.
Basın toplantısına katılan İstanbul Üniversitesi'nin eski öğrencileriyle ilk defa basın toplantısı sırasında karşılaştığını kaydeden Yıldız, "Bu sistemden kim mağdur oluyorsa, düşüncelerine ve ideolojilerine bakmadan mağdur olanların ve mazlumların birbirlerine sahip çıkması gerekir. Bir başkasının mağduriyetini, 'benim düşüncemden değil' diye önemsemezsek sıra bize geldiğinde kimsenin sesi çıkmayacaktır. Arkadaşlarımızın mağduriyetini kendi mağduriyetimiz olarak görüyoruz" şeklinde konuştu. Yıldız, BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras'ın da İstanbul Üniversitesi'nde görev yaptığını ve sorgu odalarının şahidi olduğunu savundu.
Uras ise Türkiye'deki bütün mağdurların yan yana gelerek bu oyunu bozmalarının tam zamanı olduğunu söyledi. Günümüzde vicdan sahipleriyle vicdansızların karşı karşıya gelmeleri ve hesaplaşmalarının gerçekleştiğini ifade eden Uras, kendisinin de Meclis'te zaman zaman kravat takmadığı için sıkıntı yaşadığını anlattı. 25 yıllık öğretim üyeliği hayatında hiçbir zaman öğrencilerinin karşısında bir jandarmalık görevi üstlenmediğin ifade eden Uras, "Hiçbir öğrencimle ilgili tutulan tutanaklara imza atmadım. Benim de kendi çocuklarına vereceğim en güzel miras budur" diye konuştu.
Gençliğin bir kalıba sokulmasına karşı olduğunu ifade eden Uras, bu kalıbın kırılması gerektiğini ifade etti.
Açıklamaların ardından basın toplantısına katılan dönemin öğrencilerinden Kadriye Birinci, 1998 yılı Ekim ayında kayıt sırasına girdiğinde üzerinde Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği amblemli yelekler bulunan öğrencilerin kendilerine müdahalede bulunduklarını ve diğer öğrencilerden ayrı olarak 4 kişilik kabinlere götürdüklerini öne sürdü. Bu odada iki bayanın kendilerine, kalık kıyafet yönetmeliğine uyacaklarına dair bir taahhütname imzalatmak istediklerini savunan Birinci, taahhütnameyi imzalamaya karşı çıktıkları için kayıtlarını yaptıramadıklarını ifade etti.
Zeynep Kolaçağış ise 1998 yılında Hukuk Fakültesi 4. sınıf öğrencisi olduğunu, kendilerini önce yumuşak bir şekilde ikna etmeye çalışanların sonra 'o zaman kayıt olamayacaksınız' şeklinde uyarıda bulunduklarını ileri sürdü. Firdevs Erdoğan ise kaydını şapkayla yaptırmaya çalıştığını ama şapkayla bile bunu başaramadığını ifade ederek, "4 köşeye sıkıştırılmıştık. Ben bu fakülteye hayallerimle gittim. Ama hayallerimi sonlandırarak geldim. Bu insanlar bizim hayallerimizi çaldılar. Ben bunların hepsini mahkemi-i kübraya havale ediyorum. Hakkımızı helal etmiyoruz" diye konuştu.
Basın toplantısını izleyen AK Parti Konya Milletvekili Tuna ise, toplantının sonunda gazetecilerin soruları üzerine, aynı sıkıntıları yaşayan başörtülü öğrencilerin avukatlığını yaptığını söyledi. Tuna, basın toplantısı sırasında mağdur öğrencilerin Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nden bahsettiklerine işaret ederek, "Nur Serter'in oluşturduğu bir ekip vardı. Gençlik kesimini Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ndeki gençlerden aldılar. Öğretim üyelerini de Alemdaroğlu'nun çevresinden aldılar. Orada bir ekip oluşturdular ve bu yasa dışı uygulamayı yaptılar" diye konuştu.
Avukat olarak başörtülü öğrenciler veya memurelerle ilgili açtığı davaların hepsinde olumsuz sonuç aldıklarını ifade eden Tuna, o günlerde Genelkurmay'da yapılan brifingde özellikle başörtülü ve sakallı vatandaşların açtığı davalarda herhangi bir olumlu karar verilmemesi yönünde hakimlerin uyarıldığını kaydetti. Tuna, "Ben bunu bir vekil olarak canlı yaşayanlardan biriyim. İnsanların zihinleri bu olayları unutsa bile vesikalar ortadan kaldırılamaz" diye konuştu.