Yaptığı röportaj nedeni ile tepki toplayan Ayşe Arman

Mehmet Ali Erbil'in olaylı boşanması arkasında tarafların demeçleri birbirini kovalıyor. Ancak Arman'ın Tuğba Erbil ile yaptığı röportaj Akşam köşe yazarını rahatsız etti...

Yaptığı röportaj nedeni ile tepki toplayan Ayşe Arman
Basit magazin olayları, ne kadar sofistike toplumsal sorunları ortaya çıkartıyor, baksanıza...
Mehmet Ali Erbil'in eşi Tuğba Erbil, aldatıldığını iddia edip, boşanma davası açıyor.
Hukuken hakkı olan, evlilikten sonra edinilen malların yarısı ile eşinin geliriyle orantılı olduğunu düşündüğü bir nafaka talep ediyor.
Devreye aniden, çoğu kadın olan magazin yazar ve muhabirleri giriyor.
Çalışmayan Tuğba Erbil, nasıl böyle bir talepte bulunabilirmiş? İstediği para çok değil miymiş? Mehmet Ali Erbil'in daha önceki eşleri böyle taleplerde bulunmamışmış...
Benim cevap bulamadığım ise şu:
Bu laik, çağdaş, ilerici ve modern magazin yazar ve muhabirleri acaba Medeni Kanun'a mı karşı, yoksa Tuğba Erbil'e mi?
Yoksa sadece Mehmet Ali Erbil'den mi yanalar?
Neresinden bakarsanız bakın, çok tuhaf bir durum.
Medeni Kanun'un verdiği hakların talep edilmesine muhalefet eden bu çağdaş, laik ve ilerici kadın yazarları, eğer bir gün kendileri boşanırsa, bu haklardan feragat etmiş kabul edebilir miyiz?
Belki de, bir gün kendileri boşanırsa, akıllı avukatlar dava dosyalarına bu yazılarını da ekleyebilir.
Yine de Medeni Kanun'un onların da hukukunu savunacağından kuşkumuz olmaz.
Ama en azından, konu basına yansırsa, utanırlar.
Umarım, basit bir 'kadın kadının kurdudur', durumuyla karşı karşıyayız.
Öteki ihtimal, magazin basınında bir 'Her Koşulda Mehmet Ali Erbil Koruma Kulübü' ile karşı karşıya olduğumuzu gösterir ki...
Medeni Kanun'un hükümlerine rağmen bunun 'yazılı' olarak yapılabilmesinin, basın etiği açısından mercek altına alınması gereken bir konu olduğu açık.
Kimse, Medeni Kanun'un tanıdığı hakları talep ediyor diye suçlanamaz.
Laik, çağdaş, modern ve fena helde ilerici kadın yazarlar, bilmem farkında mı?