Piyasalar IMF'siz dönemi nasıl karşıladı?

Zaman Gazetesi yazarlarından M.Ali Yıldırımtürk köşe yazısında IMF'siz dönemin piyalara etkisi hakında bir değerlendirmede bulundu.

Piyasalar IMF'siz dönemi nasıl karşıladı?
M.Ali Yıldırımtürk iş dünyasının geneli ve para piyasaları, IMF'siz dönemi olumlu ve beğeni ile karşıladığını söyledi.

Türkiye'nin olumlu yönde değişim dönüşüm içinde olduğu bir kez daha teyit edildi. Ancak değişim ve dönüşümün farkında olmayanlar da var

Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Mayıs 2008'de sona eren 19. stand-by anlaşması sonrası Türkiye ekonomisi kendi programıyla yoluna devam etmeye başladı. Ancak global finansal kriz süresince de IMF ile yeni bir program üzerindeki görüşmeler sürdürüldü. Bazı çevreler; 'IMF ile anlaşma yapılmazsa Türkiye dışarıdan çok yüksek faizlerle borçlanır, özel sektörün kısa vadeli yüklü döviz borcunu döndürme sıkıntısına düşer, döviz fiyatları çok hızlı artar, ekonominin görünümü bozulur' diyerek hükümete baskı kurmak istedi. Hükümet, bu tür yönlendirmelere itibar etmedi. İş dünyasının temsilcilerinden önemli sivil toplum örgütlerinin bazıları; Türkiye'nin IMF ile stand-by anlaşmasına ihtiyacı olmadığını, IMF ile yeni bir kredi anlaşmasının, Türkiye'nin gelişmesini on yıl daha ipotek altına alacağını savundu. Başbakan, bu konuda yaptığı birçok açıklamada; "Ülkemizin menfaatlerine uygun koşullar içeren bir anlaşma olursa imzalarız, aksi takdirde yolumuza IMF'siz devam ederiz." dedi. Bu süreçte hükümet Ekim 2009'da üç yıllık 'Orta Vadeli Program' açıklayarak, kendi ekonomik programıyla yoluna devam edeceğinin sinyalini verdi. Ayrıca geçen ay açıkladığı ve mayıs ayında uygulamaya konulacak olan 'Mali Kural'la da söz konusu program desteklenecek.

Günümüzde ülke ekonomileri, makro ekonomik göstergelerinden ziyade bütçe performansıyla değerlendiriliyor. Gayri Safi Yurt İçi Hasılası (GSYİH)'na göre bütçe açığı yüksek olan ülkelerin ekonomik görünümleri zayıf kabul ediliyor. Türkiye, geçen yıl 52 milyar TL bütçe açığı verirken, bu yıl 50 milyar bütçe açığı ile 2010 yılı bütçesi yasallaştı. Diğer ülkelerde de yüksek bütçe açıkları oluştu. Ekonomik krizin iç piyasada oluşturacağı durgunluğun aşılması için makul ölçüdeki bütçe açığı normal karşılanıyor.

IMF ile yürütülen görüşmeler rafa kaldırıldı. Türkiye, IMF ile finansal sistemin sağlamlığının incelendiği 4. madde çerçevesinde görüşmeler yapacak. Dördüncü madde görüşmeleri, tüm üye ülkelerin IMF Ana Sözleşmesi gereğince her yıl gerçekleştirilmesi gereken bir konsültasyon mekanizması olarak biliniyor.

IMF ile anlaşma yapılmaması, bir kısım medyada kriz çığırtkanlığı ile karşılanırken, para piyasalarının bu yorumlara itibar etmediği görüldü. Borsa endeksi dış borsalara paralel olarak küçük çaplı geriledi. Tahvil faizlerinde önemli bir yükseliş olmadı. Beklentilerin aksine, bu gelişmelere en tepkisiz kalan döviz fiyatları oldu. Döviz fiyatları, düşük işlem hacmiyle dar aralıkta sıkışık seyretti. Çin'in rezerv çeşitlendirme işlemlerinde altın almayacağı, ABD Hazine tahvillerini tercih edeceğinin açıklanmasıyla altın fiyatları ons bazında düşüşe geçti. Bunun iç piyasaya yansımasında 24 ayar altının gram fiyatı 56 TL'den 54,50 TL'ye geriledi.

Mevduatında dövizi olanlar döviz fiyatları yükselse de bunu satıp, düşen faizlerle bankalardan kredi de kullanarak konut almak için bekliyorlar. Bu açıdan bakıldığında döviz fiyatları yükseldiğinde satışlarla karşılanacak görünüyor. Hazine, önceki gün dış piyasalardan döviz cinsinden on yıl vadeli tahvil satarak rahat borçlandı. İhaleye beş kat talep geldi. Türkiye'nin, dış kaynak bulma konusunda şimdilik eli güçlü görünüyor. Hazine'nin yılın ilk çeyreğindeki yüklü iç borçlanması da geride kaldı. Gelecek aylarda iç borcu döndürmek için daha az borçlanacak. Bu nedenle faizler tek haneli seviyesini koruyacak. Bunun yanında hükümet, ekonomideki temkinli duruşunu sürdüreceğini söylüyor.