Türkiye İle Imf Arasındaki İlişkiler

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, IMF ile olan belirsizliğin artık aşıldığını ve bugün gelinen noktada Türkiye'nin ekonomide kendi programını yapması gerektiğini söyledi

Türkiye İle Imf Arasındaki İlişkiler
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, IMF ile olan belirsizliğin artık aşıldığını ve bugün gelinen noktada Türkiye'nin ekonomide kendi programını yapması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin dünyanın en büyük 17. ekonomisi olduğunu hatırlatan Aşut, artık başkalarının biçtiği elbiseye Türkiye'nin sığmadığının altını çizdi.

Türkiye ile Uluslararası Para Fonu (IMF) arasındaki belirsizliğin, yaklaşık 2 yıllık bir zaman diliminin ardından sona erdiğine dikkat çeken Şerafettin Aşut, yıllardır 'IMF Programı' uygulayan Türkiye ekonomisinin aslı sınavını bundan sonra vereceğini, yeni çıpa olarak da ekonomi çevrelerinin gözünün mali kurulda olduğunu anlattı. Artık Türkiye'nin kendi programını yapması gerektiğini savunan Aşut, dünyanın 17. büyük ekonomisi olarak öne çıkan Türkiye'nin başkasının biçtiği elbiseye sığmadığını, bu
noktada da popülist politikalardan kurtulmanın bir zorunluluk olduğunu dile getirdi.

İş dünyasına en çok zarar veren şeyin kararsızlık olduğunu ifade eden Aşut, "Kararsızlık, belirsizlik doğurur. Belirsiz bir ortamda yatırım ve istihdam olmaz. İş dünyası önünü görmeden hareket edemez. Cumhuriyetimiz, kül olmuş bir ortam içinden yeniden alevlenirken IMF yoktu. Genç Türkiye Cumhuriyeti, yokluk ve yoksulluk içinde, eğitimsiz insanı ile özel teşebbüsün olmadığı bir dönemde dahi hem ekonomik ve sosyal kalkınma hareketini başlatmış hem de Osmanlı'dan kalan borçları ödemiştir. Bugün çok daha güçlüyüz. Nüfusu itibariyle 270 ülke içinde 15., ekonomisi ile 17. sırada olan Türkiye, ne yazık ki kişi başına düşen milli gelirde 98. sırada. Bu tezat durum bizi tatmin etmiyor" dedi.

Bir disiplin içinde Türkiye'nin kendi ihtiyaçlarına göre almış olduğu tedbirlerin olumlu sonuçlarının görüldüğünü ancak küçük esnafın kurtarılamadığını kaydeden Şerafettin Aşut, küçük esnafın aynı zamanda da toplumun omurgası olmasına karşın, bugün bitme noktasına geldiğini dile getirdi. Eski yöntemle çalışmaya ısrar edenlerin kaybettiğinin altını çizen Aşut, perakende üründe modern sisteme geçilirken, insanların alışveriş alışkanlıklarının değiştiğinin belirti. Aşut, açıklamasını da şöyle sürdürdü:

"Halk, alışveriş alışkanlıklarını değiştiriyor. Mahallenin 'Bakkal amcası' bitiyor. Demokrasinin tabana yayılmasını sağlayan esnaflık bitiyor."

"DEĞERLİ PARA KONUSU MUTLAKA ELE ALINMALI"

Ekonomi politikasında büyümeyi dış ticarete bağlayan bir ülkede, aşırı değerlenen ve gerçek değerinde olmayan Türk Lirası'nın soru işaretine sebep olduğuna dikkat çeken Aşut, "Ne ürettik de TL bu kadar değerlendi? Emek verimliliğimiz mi arttı?" diye sordu. Değerli TL'nin; ürünlerin dış pazarda daha pahalı olmasının yanında turistler için pahalı tatille birlikte ürettiğinden fazla tüketim olması anlamına geldiğini anlatan Aşut, negatif etkileri konusunda ekonomistlerin ve iş adamlarının hemfikir olduğu aşırı değerli para konusunun mutlaka ele alınması gerektiği uyarısında bulundu. Türkiye'nin var olan potansiyelinden daha iyisine layık olduğunu vurgulayan Aşut, geçmiş yıllarda yapılan hatalardan ders alınması gerektiğini, bununla birlikte bilgiye yatırım yapılarak yeni bir başarı hikayesinin yazılmasının da kaçınılmaz olduğunu savundu.

Aşut, "Sorumluluk hepimizindir. Hükümet, özel sektör, akademi dünyası, aydınlar, esnaf, sokaktaki sade vatandaş; herkes bu başarı hikayesinin parçası olmalıdır. Bu ülkede yazılan her güzel şiir, yazılan her roman, hazırlanan her bilimsel tez, yapılan her icat, açılan her dükkan, yetiştirilen her meyve, dikilen her ağaç, çakılan her çivi kalkınma ve başarı hikayemizin bir parçası olacaktır. Zenginlik sadece ekonomi ile olmaz; daha bütüncül düşünmeliyiz. Türk milleti olarak ortak bir hedefe
kilitlenmeliyiz. Bu hedef; demokrasiye inanan, çağdaş, zengin, sosyal ve ekonomik uçurumları olmayan, eğitim ve adalet sorunlarını çözmüş, barış dolu bir Türkiye olmalıdır" diye konuştu.

"SANAL GÜNDEMLERE DEĞİL EKONOMİYE ODAKLANMALIYIZ"

Yatırım ortamı geliştirilerek, üretim ve istihdam önündeki engellerin kaldırılması ve tüm bunların yanında da Ar-Ge, inovasyon, bir başka ifadeyle de yenilikçi fikirlerin sürdürülebilir bir ekonomi için kültür haline getirilmesi gerektiğini belirten Aşut, doğru mesleki eğitim ve sektörlerin ihtiyacı olan vasıflı eleman sorununun çözülmesini, girişimcilik ruhu arttırılarak, iyi örneklerle genç girişimcilerin özendirilmesini istedi. Şerafettin Aşut, büyümenin öncüsünün özel sektör olduğunu ancak özel
sektörün de kendini yeniden yapılandırması gerektiğini, değişime ayak uyduramayanınsa ayakta kalamayacağını söyledi.
Aşut, açıklamasının devamında şu görüşleri dile getirdi: "Siyasi irade özel sektörün yanında olmalı. Sanal gündemler, gereksiz siyasi çekişmeler ülkemizin aş, iş, eğitim, sağlık, genç nüfus potansiyelimizin doğru kullanımı gibi ana sorunlarımızın üstünü örtmemeli. Bölgeler arası sosyal ve ekonomik uçurumlar kapatılmalı. Ancak, şu an uygulanmakta olan yatırım ve teşvik politikalarının adil olduğu söylenemez. Yeni dönemde daha adil bir şekilde yapılandırılmalı. Yani; dezavantajlı bölgelere yapılan destekler, bu bölgelerden yüzbinlerce göç alarak aynı sıkıntılarla karşı karşıya kalan kentler için de uygulanmalı ki Mersin doğu ve güneydoğu Anadolu'dan en çok göç alan kentlerden biri olarak ne yazık ki bu desteklerden faydalanamamaktadır."