Tim İhracat Rakamlarını Açıkladı
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Mehmet Büyükekşi, Şubat ayında ihracatın, 2009 yılının aynı ayına göre yüzde 20
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Mehmet Büyükekşi, Şubat ayında ihracatın, 2009 yılının aynı ayına göre yüzde 20.34 artışla 8 milyar 227 milyon dolar seviyesine ulaştığını söyledi. Büyükekşi, 2010 yılının ilk iki ayında yapılan ihracatın yüzde 16.26 artışla 16 milyar 123 milyon dolar olduğunu açıklayarak, "Böylece uzun zamandır beklediğimiz yüzde yirminin üzerindeki artış seviyelerini Şubat ayında yakalamış olduk. Taş gibiyiz" dedi.
TİM, Şubat ayı ihracat rakamlarını dünyanın en çok fındık üretilen ili Ordu'da açıkladı. Belde Otel'de gerçekleştirilen toplantıya başta Ordu Valisi Orhan Düzgün, Belediye Başkanı Seyit Torun, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Karadeniz Fındık Mamulleri İhracatçılar Birliği Başkanı (KFMİB) Dursun Oğuz Gürsoy, bölge ihracatçı firmanın yönetim kurulu başkanları, Oda ve Borsa başkanları katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Ordu Valisi Orhan Düzgün, TİM'in Şubat ayı ihracat rakamlarını Ordu'da
açıklayacak olmasından büyük memnuniyet duyduğunu belirtti. Dünyada en fazla fındığın Ordu'da üretildiğini ifade eden Vali Düzgün, ihracatın arttırılması için TİM, KFMİB gibi kuruluşlara büyük görevler düştüğünü söyledi.
İHRACAT ŞAMPİYONU OTOMOTİV OLDU
Daha sonra ihracat rakamlarını açıklayan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Şubat ayında ülke ihracatının 2009 yılının aynı ayına göre yüzde 20.34 artışla 8 milyar 227 milyon dolar seviyesinde gerçekleştiğini, bu yılın ilk iki ayında yüzde 16.26 artışla 16 milyar 123 milyon dolar olduğunu açıkladı. Bu rakamlarla uzun zamandan beri bekledikleri yüzde yirminin üzerindeki artış seviyelerini Şubat ayında yakaladıklarını belirten Büyükekşi, "Şubat ayında en fazla ihracat yapan sektörlerimiz, 1 milyar 512 milyon
dolar ile otomotiv endüstrisi, 1 milyar 148 milyon dolar ile Hazır giyim ve konfeksiyon ve 843 milyon dolar ile Kimyevi Maddeler ve Mamulleri sektörlerimiz oldu. Tarım sektörlerimiz Şubat ayında 1 milyar 120 milyon dolar ihracatla toplam içinde yüzde 13.61 pay alırken, sanayinin payı 6 milyar 904 milyon dolar ihracat ile yüzde 83.92, madencilik ürünlerinin payı ise 203 milyon dolar ihracat ile yüzde 2.47 oldu. Şubat ayında en fazla ihracat artışını yüzde 67.97 ile madencilik sektörümüz, yüzde 53.58 ile
fındık sektörümüz ve yüzde 49.74 ile demirdışı metaller ve mamulleri sektörlerimiz yakaladı" dedi.
İhracatta son aylarda ciddi bir toparlanma olduğunu vurgulayan Büyükekşi, 2009'un Ekim ve Kasım aylarında yaşanılan tek haneli büyümeden sonra tekrar çift haneli büyüme rakamlarını yakaladıklarını belirterek, "Aralık ayında ihracatımız yüzde 32, Ocak ayında yüzde 12.5 arttı. Şubat ayı için de yüzde 20.34'lük yine çift haneli bir rakam yakaladığımızı görmekten dolayı büyük mutluluk duyuyoruz" diye konuştu.
SANAYİ SEKTÖRÜ TOPARLANIYOR
"Sanayi sektörü ihracatında ciddi toparlanma var" Büyükekşi, şöyle konuştu:
"Şubat ayında sanayi sektörlerindeki artış yüzde 20.5 oldu. Bu yükselişte lider ihracatçı sektörlerimizin gerçekleştirdiği büyük bir atılım var. Lider sektörlerimiz krizden çok hızlı bir şekilde çıkıyorlar. En fazla ihracat gerçekleştiren otomotiv endüstrisi sektörümüzün ihracatı Aralık ayında yüzde 62, Ocak ayında yüzde 43, Şubat ayında ise yüzde 38 arttı. İkinci lider ihracatçı sektörümüz olan hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün ihracatı aralık ayında yüzde 23, ocak ayında yüzde 2, şubat ayında ise
yüzde 20 arttı. Diğer sektörlerimizde de benzer yükselişler görüyoruz. Şubat ayında madencilik sektörümüzün ihracatı yüzde 68, fındık ve mamulleri sektörü yüzde 54, demir ve demir dışı metaller sektörünün ihracatı yüzde 50, tekstil sektörünün ihracatı yüzde 29, kimyevi maddeler yüzde 23, elektrik ve elektronik sektörümüzün ihracatı yüzde 26 arttı. 23 sektörün 19'unde ihracat artışı gerçekleşti."
AVRUPA PAZARI GERİ GELDİ
Ülke bazında bakıldığında başta Avrupa pazarı olmak üzere ciddi anlamda ihracatçı artışı yaşadığımız ülkelerin göze çarptığını vurgulayan Büyükekşi, "2010'nun ilk 2 ayında Almanya'ya yaptığımız ihracat yüzde 14, İtalya'ya yaptığımız ihracat yüzde 37, Fransa'ya yaptığımız ihracat yüzde 35, İngiltere'ye yaptığımız ihracat yüzde 45, İspanya'ya yaptığımız ihracat yüzde 41, İsveç'e yaptığımız ihracat yüzde 41 arttı. Şunu rahatlıkla görebiliyoruz. Avrupa pazarımızda çok güzel gelişmeler oluyor. Buralarda
yeniden ciddi artışlar kaydetmeye başladık. Biz en çok ihracat yaptığımız 30 ülkeyi ayrı bir şekilde izliyoruz. İlk 30 pazarımız içinde yer alan tüm Avrupa ülkelerinde artış kaydettik. Nitekim ilk iki ayda Avrupa'nın ihracatımız içindeki payı yüzde 50.6'dan yüzde 53.1'e yükseldi" şeklinde konuştu.
Avrupa dışında da ciddi artış sağladıkları pazarlar olduğunu belirten Büyükekşi, "Singapur'a yaptığımız ihracat yüzde 688, Çin'e yaptığımız ihracat yüzde 141, Türkmenistan'a yaptığımız ihracat yüzde 46 artış gösterdi. Görüldüğü üzere ihracatımızda ciddi bir toparlanma var. Ancak tekrar yukarı temposunu yakalayan ihracatın miktar ve değer bazında artış hızını koruması için destek ihtiyacı var" açıklamasında bulundu.
"İHRACAT DESTEKLENMELİ"
Geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapan ABD Başkanı Obama'nın, hedeflerinin ABD ihracat'tışını yüzde 67.97 ınefd yüzde 67.97 ile madencilik sektı 5 yılda 2 katına çıkarmak olarak açıkladığını belirten Büyükekşi, şunları söyledi:
"ABD ihracatını arttırmak ve 2 milyon kişilik istihdam yaratmak istiyor. İhracat artışı olmadan cari açığın kapanmayacağını görüyor. Dünyanın en büyük ithalatçısı ABD'nin bile ihracata yöneldiği bir ortamda bizim ihracata daha fazla önem vermemiz gerektiği çok açıktır. Cari açığı düşürmenin, istihdamı artırmanın yolu ihracattan geçiyor. Amerika'da bile desteklenen ihracat, Türkiye'de şimdi desteklenmezse ne zaman desteklenecek? Tüm kurum ve kuruluşlarımızla ihracata odaklanmak, üretim ve ihracatımızı
arttıracak önlemleri almak zorundayız."
"TAŞ GİBİYİZ"
Yunanistan, Portekiz ve İspanya'daki ekonomik durumlara bakıldığında adeta 'taş gibi' olduklarını söyleyen Büyükekşi, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İktisadı olarak taş gibiyiz. Hükümetimiz bütçe açıklarını ve kamu harcamalarını kontrol altında tutmak için olağan üstü bir hassasiyet gösteriyor. Kriz boyunca temkinli davrandık. Herkes kendi piyasalarını toparlamak için olmayan paralarını harcarken, biz son derece tutumlu davranıp küçülmeye razı olduk. Birileri har vurup harman savurduktan hemen sonra kendisine bakmadan Türkiye'nin siyasi riski var diyorsa oturup yeniden düşünmelidir. Dünyada birikmiş bu kadar büyük para nereye gidecek? Ne yapacak?
Tabii ki kar bulduğu yere yönelecek. O açıdan Türkiye hala çok büyük olanaklar sunuyor. Bu nedenlerle Türkiye'nin sorunu siyasi riski değil, tam tersine bu küçük dalgalanmalar geçtikten sonra karşı karşıya kalacağı sıcak para akımı tehlikesidir. Daha öncede söyledik. Sıcak paranın yaratacağı kur hareketlerine karşı önlem almak temel iktisadi meselelerimizden birisi olmalıdır. İhracatta yakaladığımız bu güzel trendin devam etmesi için istikrarlı bir kura ihtiyacımız var. Üzerine basarak söylüyorum: Bizim kur
artsın diye bir talebimiz yok. Kur düşmesin, kurun istikrarı sağlansın yeterli."
"ANAYASA DEĞİŞMELİ"
Aylık ihracat rakamlarını ülkenin tarihinin ilginç dönemlerinden birini yaşadığı dönemde açıkladıklarına dikkat çeken Büyükekşi, iş dünyası olarak 3 ana konuda odaklandığını söyledi. Günümüzde yaşanılan ve tanığı olunan olaylarda kimsenin "bu benim işim değil" diyerek üzerine fikir yürütmekten imtina edebileceği meseleler olmadığını kaydeden Büyükekşi, Türkiye Cumhuriyeti'nin her vatandaşını çok yakından ilgilendiren bir değişim geçirdiğini, kendilerinin de bu koşullarda üç kırmızı çizginin var olduğunu
düşündüklerini vurguladı. Büyükekşi, bu 3 ana konuyu şöyle özetledi:
"Bunlardan birincisi, milletin kayıtsız şartsız egemen olduğu çağdaş, laik bir demokrasiye sahip olmaktır. Bunun kriterleri evrensel düzeyde Kopenhag kriterleri olarak belirlenmiştir. Kimsenin Amerika'yı yeniden keşfetmesine, kendi keyfiyeti ile kriter belirlemesine gerek yoktur. Biz tüm dünyaya bu kriterlere uymak için gereğini yapacağımızı beyan etmiş bir ulusuz. Çağdaş demokrasi, kurum ve kuruluşları ile Demokratik bir devletin nasıl olması gerektiğini belirlemiştir. Herkes pozisyonunu, hizasını
buradan almak durumundadır. Bu noktada; 'ama'larla, 'fakat'larla, 'biz farklıyız', 'bize uymaz'tışt yüzde 67.97 ile madencilik sektını yüzde 67.97 'larla varılacak bir yer yoktur. İkinci kırmızı çizgi, hukukun üstünlüğüdür. Hukuku değiştirmek yüce meclisin işidir. 12 Eylül anayasasının Kopenhag kriterlerinden bakıldığında demokratik olmayan hükümler taşıdığı, bir olağan üstü dönem ruhu ile yapıldığı bilinen bir gerçektir. Bunu değiştirmek gereklidir. Bu değişimin adresi yine milletimizin iradesinin tecelli
ettiği yüce meclisimizdir. Şunu görmemiz gerekiyor: 12 Eylül düzeninin Türkiye'ye biçtiği elbise dar geliyor. Şimdiye kadar defalarca değişiklikler yapıldı, ama ruhu değişmedi. Demokrasimizi ilerletecek yeni bir anayasa yapma zorunluluğumuz var. Bunun yapılacağı yerde tüm milletimizin temsil edildiği Meclisimizdir. Üçüncü kırmızı çizgi, sağduyunun hakimiyetidir. Türkiye, her şeyin yeniden tartışılıp değerlendirilebileceği demokratik bir hukuk devletidir. Herkes her konuda fikir yürütebilir. Ancak fikirleri
konuşmak, tartışmayı infiale
ve bir gerilim politikasına dönüştürmemek, sağduyuyu hakim kılmak, farklı düşüncelere fikir muamelesi yapmak ve saygı göstermek hepimizin temel duruşu olmalıdır. Hem muhalefet, hem iktidar, hem de kurumlarımız bu noktada gereken duyarlılığı göstermelidir. Korkuyu egemen kılmaya, tansiyonu arttırmaya, çözümsüzlüğü ve kamplaşmayı beslemeye yarayan üsluplardan kaçınmalıyız. Bu ülkenin insanlarına inanalım. Demokrasimizin olgunluk düzeyine güvenelim. Kimsenin bizi bölmeye ve geriye götürmeye gücü yetmez."
"ORDU İÇİN KALKINMA AJANSI KURULMALI"
Dünyanın en fazla fındık üreten yöresi olan Ordu'nun durumunu değerlendiren Büyükekşi, 15 Temmuz 2009 tarihli 'fındık stratejisi' olarak bilinen Bakanlar Kurulu Kararının fındık ile ilgili devrim niteliğindeki bir düzenleme olduğunu vurguladı. Fındıkta gerçek üreticinin desteklenmesi açısından büyük bir yol alındığını dile getiren Büyükekşi, bu uygulamanın önümüzdeki yıllarda Türk ekonomisine etkisini sürdüreceğini, fındık ihracatçıları adına, TİM olarak bu düzenlemeyi desteklediklerini kaydetti.
Gelecekle ilgili belirsizliğin ortadan kalkması için, Tarım Bakanlığı'nın bu uygulamasını kararlılıkla sürdürmesi gerektiğini vurgulayan Büyükekşi, "Bu çerçevede, küreselleşen dünya ile çelişmeyen, yeni stratejiler üreten; geniş ufuklu, derinlikli, yaratıcı, vizyoner, cesur ve atılımcı düşünce yapısının oluşması konusu aciliyet kazandı. Tarım ve turizm kent için en önemli sektörler olarak öne çıkmasına rağmen, bu iki sektörü destekleyip geliştirecek; ulaşım, erişim ve imar konularında bir proje
derinliliğine ulaşılmadığı belirlendi. Bir kent kalkınma ajansının kurulması arama konferansımızın temel saptamalarından birisi oldu" diye konuştu.
İHRACATÇILAR ONURLANDIRILDI
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin konuşmasının ardından plaket töreni düzenlendi. Törenden 2009 yılında en fazla ihracat yapan KFMİB üyesi 10 kuruluşa teşekkür plaketi takdim edildi. Buna göre, en fazla ihracat yapan 1. firma Oltan Gıda (Trabzon), 2. firma ise Poyraz-Poyraz (Ordu), 3. firma ise Özgün Gıda (Trabzon) oldu. Törende sırasıyla Arslantürk Tarım Ürünleri A.Ş. (Trabzon), Gürsoy Tarımsal Ürünler A.Ş. (Ordu), Yavuz Gıda Sanayi Ltd. Şti. (Giresun), Durak Fındık A.Ş. (Ünye-Ordu), Sabırlar Fındık İh.
Ltd. Şti. (Trabzon), Karadere Tarım Ürünleri Ltd. Şti. (Espiye-Giresun) ve Yılmaz Tarımsal Ürünler A.Ş. (Çarşamba-Samsun) plaketle onurlandırıldılar.
TİM, Şubat ayı ihracat rakamlarını dünyanın en çok fındık üretilen ili Ordu'da açıkladı. Belde Otel'de gerçekleştirilen toplantıya başta Ordu Valisi Orhan Düzgün, Belediye Başkanı Seyit Torun, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Karadeniz Fındık Mamulleri İhracatçılar Birliği Başkanı (KFMİB) Dursun Oğuz Gürsoy, bölge ihracatçı firmanın yönetim kurulu başkanları, Oda ve Borsa başkanları katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Ordu Valisi Orhan Düzgün, TİM'in Şubat ayı ihracat rakamlarını Ordu'da
açıklayacak olmasından büyük memnuniyet duyduğunu belirtti. Dünyada en fazla fındığın Ordu'da üretildiğini ifade eden Vali Düzgün, ihracatın arttırılması için TİM, KFMİB gibi kuruluşlara büyük görevler düştüğünü söyledi.
İHRACAT ŞAMPİYONU OTOMOTİV OLDU
Daha sonra ihracat rakamlarını açıklayan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Şubat ayında ülke ihracatının 2009 yılının aynı ayına göre yüzde 20.34 artışla 8 milyar 227 milyon dolar seviyesinde gerçekleştiğini, bu yılın ilk iki ayında yüzde 16.26 artışla 16 milyar 123 milyon dolar olduğunu açıkladı. Bu rakamlarla uzun zamandan beri bekledikleri yüzde yirminin üzerindeki artış seviyelerini Şubat ayında yakaladıklarını belirten Büyükekşi, "Şubat ayında en fazla ihracat yapan sektörlerimiz, 1 milyar 512 milyon
dolar ile otomotiv endüstrisi, 1 milyar 148 milyon dolar ile Hazır giyim ve konfeksiyon ve 843 milyon dolar ile Kimyevi Maddeler ve Mamulleri sektörlerimiz oldu. Tarım sektörlerimiz Şubat ayında 1 milyar 120 milyon dolar ihracatla toplam içinde yüzde 13.61 pay alırken, sanayinin payı 6 milyar 904 milyon dolar ihracat ile yüzde 83.92, madencilik ürünlerinin payı ise 203 milyon dolar ihracat ile yüzde 2.47 oldu. Şubat ayında en fazla ihracat artışını yüzde 67.97 ile madencilik sektörümüz, yüzde 53.58 ile
fındık sektörümüz ve yüzde 49.74 ile demirdışı metaller ve mamulleri sektörlerimiz yakaladı" dedi.
İhracatta son aylarda ciddi bir toparlanma olduğunu vurgulayan Büyükekşi, 2009'un Ekim ve Kasım aylarında yaşanılan tek haneli büyümeden sonra tekrar çift haneli büyüme rakamlarını yakaladıklarını belirterek, "Aralık ayında ihracatımız yüzde 32, Ocak ayında yüzde 12.5 arttı. Şubat ayı için de yüzde 20.34'lük yine çift haneli bir rakam yakaladığımızı görmekten dolayı büyük mutluluk duyuyoruz" diye konuştu.
SANAYİ SEKTÖRÜ TOPARLANIYOR
"Sanayi sektörü ihracatında ciddi toparlanma var" Büyükekşi, şöyle konuştu:
"Şubat ayında sanayi sektörlerindeki artış yüzde 20.5 oldu. Bu yükselişte lider ihracatçı sektörlerimizin gerçekleştirdiği büyük bir atılım var. Lider sektörlerimiz krizden çok hızlı bir şekilde çıkıyorlar. En fazla ihracat gerçekleştiren otomotiv endüstrisi sektörümüzün ihracatı Aralık ayında yüzde 62, Ocak ayında yüzde 43, Şubat ayında ise yüzde 38 arttı. İkinci lider ihracatçı sektörümüz olan hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün ihracatı aralık ayında yüzde 23, ocak ayında yüzde 2, şubat ayında ise
yüzde 20 arttı. Diğer sektörlerimizde de benzer yükselişler görüyoruz. Şubat ayında madencilik sektörümüzün ihracatı yüzde 68, fındık ve mamulleri sektörü yüzde 54, demir ve demir dışı metaller sektörünün ihracatı yüzde 50, tekstil sektörünün ihracatı yüzde 29, kimyevi maddeler yüzde 23, elektrik ve elektronik sektörümüzün ihracatı yüzde 26 arttı. 23 sektörün 19'unde ihracat artışı gerçekleşti."
AVRUPA PAZARI GERİ GELDİ
Ülke bazında bakıldığında başta Avrupa pazarı olmak üzere ciddi anlamda ihracatçı artışı yaşadığımız ülkelerin göze çarptığını vurgulayan Büyükekşi, "2010'nun ilk 2 ayında Almanya'ya yaptığımız ihracat yüzde 14, İtalya'ya yaptığımız ihracat yüzde 37, Fransa'ya yaptığımız ihracat yüzde 35, İngiltere'ye yaptığımız ihracat yüzde 45, İspanya'ya yaptığımız ihracat yüzde 41, İsveç'e yaptığımız ihracat yüzde 41 arttı. Şunu rahatlıkla görebiliyoruz. Avrupa pazarımızda çok güzel gelişmeler oluyor. Buralarda
yeniden ciddi artışlar kaydetmeye başladık. Biz en çok ihracat yaptığımız 30 ülkeyi ayrı bir şekilde izliyoruz. İlk 30 pazarımız içinde yer alan tüm Avrupa ülkelerinde artış kaydettik. Nitekim ilk iki ayda Avrupa'nın ihracatımız içindeki payı yüzde 50.6'dan yüzde 53.1'e yükseldi" şeklinde konuştu.
Avrupa dışında da ciddi artış sağladıkları pazarlar olduğunu belirten Büyükekşi, "Singapur'a yaptığımız ihracat yüzde 688, Çin'e yaptığımız ihracat yüzde 141, Türkmenistan'a yaptığımız ihracat yüzde 46 artış gösterdi. Görüldüğü üzere ihracatımızda ciddi bir toparlanma var. Ancak tekrar yukarı temposunu yakalayan ihracatın miktar ve değer bazında artış hızını koruması için destek ihtiyacı var" açıklamasında bulundu.
"İHRACAT DESTEKLENMELİ"
Geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapan ABD Başkanı Obama'nın, hedeflerinin ABD ihracat'tışını yüzde 67.97 ınefd yüzde 67.97 ile madencilik sektı 5 yılda 2 katına çıkarmak olarak açıkladığını belirten Büyükekşi, şunları söyledi:
"ABD ihracatını arttırmak ve 2 milyon kişilik istihdam yaratmak istiyor. İhracat artışı olmadan cari açığın kapanmayacağını görüyor. Dünyanın en büyük ithalatçısı ABD'nin bile ihracata yöneldiği bir ortamda bizim ihracata daha fazla önem vermemiz gerektiği çok açıktır. Cari açığı düşürmenin, istihdamı artırmanın yolu ihracattan geçiyor. Amerika'da bile desteklenen ihracat, Türkiye'de şimdi desteklenmezse ne zaman desteklenecek? Tüm kurum ve kuruluşlarımızla ihracata odaklanmak, üretim ve ihracatımızı
arttıracak önlemleri almak zorundayız."
"TAŞ GİBİYİZ"
Yunanistan, Portekiz ve İspanya'daki ekonomik durumlara bakıldığında adeta 'taş gibi' olduklarını söyleyen Büyükekşi, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İktisadı olarak taş gibiyiz. Hükümetimiz bütçe açıklarını ve kamu harcamalarını kontrol altında tutmak için olağan üstü bir hassasiyet gösteriyor. Kriz boyunca temkinli davrandık. Herkes kendi piyasalarını toparlamak için olmayan paralarını harcarken, biz son derece tutumlu davranıp küçülmeye razı olduk. Birileri har vurup harman savurduktan hemen sonra kendisine bakmadan Türkiye'nin siyasi riski var diyorsa oturup yeniden düşünmelidir. Dünyada birikmiş bu kadar büyük para nereye gidecek? Ne yapacak?
Tabii ki kar bulduğu yere yönelecek. O açıdan Türkiye hala çok büyük olanaklar sunuyor. Bu nedenlerle Türkiye'nin sorunu siyasi riski değil, tam tersine bu küçük dalgalanmalar geçtikten sonra karşı karşıya kalacağı sıcak para akımı tehlikesidir. Daha öncede söyledik. Sıcak paranın yaratacağı kur hareketlerine karşı önlem almak temel iktisadi meselelerimizden birisi olmalıdır. İhracatta yakaladığımız bu güzel trendin devam etmesi için istikrarlı bir kura ihtiyacımız var. Üzerine basarak söylüyorum: Bizim kur
artsın diye bir talebimiz yok. Kur düşmesin, kurun istikrarı sağlansın yeterli."
"ANAYASA DEĞİŞMELİ"
Aylık ihracat rakamlarını ülkenin tarihinin ilginç dönemlerinden birini yaşadığı dönemde açıkladıklarına dikkat çeken Büyükekşi, iş dünyası olarak 3 ana konuda odaklandığını söyledi. Günümüzde yaşanılan ve tanığı olunan olaylarda kimsenin "bu benim işim değil" diyerek üzerine fikir yürütmekten imtina edebileceği meseleler olmadığını kaydeden Büyükekşi, Türkiye Cumhuriyeti'nin her vatandaşını çok yakından ilgilendiren bir değişim geçirdiğini, kendilerinin de bu koşullarda üç kırmızı çizginin var olduğunu
düşündüklerini vurguladı. Büyükekşi, bu 3 ana konuyu şöyle özetledi:
"Bunlardan birincisi, milletin kayıtsız şartsız egemen olduğu çağdaş, laik bir demokrasiye sahip olmaktır. Bunun kriterleri evrensel düzeyde Kopenhag kriterleri olarak belirlenmiştir. Kimsenin Amerika'yı yeniden keşfetmesine, kendi keyfiyeti ile kriter belirlemesine gerek yoktur. Biz tüm dünyaya bu kriterlere uymak için gereğini yapacağımızı beyan etmiş bir ulusuz. Çağdaş demokrasi, kurum ve kuruluşları ile Demokratik bir devletin nasıl olması gerektiğini belirlemiştir. Herkes pozisyonunu, hizasını
buradan almak durumundadır. Bu noktada; 'ama'larla, 'fakat'larla, 'biz farklıyız', 'bize uymaz'tışt yüzde 67.97 ile madencilik sektını yüzde 67.97 'larla varılacak bir yer yoktur. İkinci kırmızı çizgi, hukukun üstünlüğüdür. Hukuku değiştirmek yüce meclisin işidir. 12 Eylül anayasasının Kopenhag kriterlerinden bakıldığında demokratik olmayan hükümler taşıdığı, bir olağan üstü dönem ruhu ile yapıldığı bilinen bir gerçektir. Bunu değiştirmek gereklidir. Bu değişimin adresi yine milletimizin iradesinin tecelli
ettiği yüce meclisimizdir. Şunu görmemiz gerekiyor: 12 Eylül düzeninin Türkiye'ye biçtiği elbise dar geliyor. Şimdiye kadar defalarca değişiklikler yapıldı, ama ruhu değişmedi. Demokrasimizi ilerletecek yeni bir anayasa yapma zorunluluğumuz var. Bunun yapılacağı yerde tüm milletimizin temsil edildiği Meclisimizdir. Üçüncü kırmızı çizgi, sağduyunun hakimiyetidir. Türkiye, her şeyin yeniden tartışılıp değerlendirilebileceği demokratik bir hukuk devletidir. Herkes her konuda fikir yürütebilir. Ancak fikirleri
konuşmak, tartışmayı infiale
ve bir gerilim politikasına dönüştürmemek, sağduyuyu hakim kılmak, farklı düşüncelere fikir muamelesi yapmak ve saygı göstermek hepimizin temel duruşu olmalıdır. Hem muhalefet, hem iktidar, hem de kurumlarımız bu noktada gereken duyarlılığı göstermelidir. Korkuyu egemen kılmaya, tansiyonu arttırmaya, çözümsüzlüğü ve kamplaşmayı beslemeye yarayan üsluplardan kaçınmalıyız. Bu ülkenin insanlarına inanalım. Demokrasimizin olgunluk düzeyine güvenelim. Kimsenin bizi bölmeye ve geriye götürmeye gücü yetmez."
"ORDU İÇİN KALKINMA AJANSI KURULMALI"
Dünyanın en fazla fındık üreten yöresi olan Ordu'nun durumunu değerlendiren Büyükekşi, 15 Temmuz 2009 tarihli 'fındık stratejisi' olarak bilinen Bakanlar Kurulu Kararının fındık ile ilgili devrim niteliğindeki bir düzenleme olduğunu vurguladı. Fındıkta gerçek üreticinin desteklenmesi açısından büyük bir yol alındığını dile getiren Büyükekşi, bu uygulamanın önümüzdeki yıllarda Türk ekonomisine etkisini sürdüreceğini, fındık ihracatçıları adına, TİM olarak bu düzenlemeyi desteklediklerini kaydetti.
Gelecekle ilgili belirsizliğin ortadan kalkması için, Tarım Bakanlığı'nın bu uygulamasını kararlılıkla sürdürmesi gerektiğini vurgulayan Büyükekşi, "Bu çerçevede, küreselleşen dünya ile çelişmeyen, yeni stratejiler üreten; geniş ufuklu, derinlikli, yaratıcı, vizyoner, cesur ve atılımcı düşünce yapısının oluşması konusu aciliyet kazandı. Tarım ve turizm kent için en önemli sektörler olarak öne çıkmasına rağmen, bu iki sektörü destekleyip geliştirecek; ulaşım, erişim ve imar konularında bir proje
derinliliğine ulaşılmadığı belirlendi. Bir kent kalkınma ajansının kurulması arama konferansımızın temel saptamalarından birisi oldu" diye konuştu.
İHRACATÇILAR ONURLANDIRILDI
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin konuşmasının ardından plaket töreni düzenlendi. Törenden 2009 yılında en fazla ihracat yapan KFMİB üyesi 10 kuruluşa teşekkür plaketi takdim edildi. Buna göre, en fazla ihracat yapan 1. firma Oltan Gıda (Trabzon), 2. firma ise Poyraz-Poyraz (Ordu), 3. firma ise Özgün Gıda (Trabzon) oldu. Törende sırasıyla Arslantürk Tarım Ürünleri A.Ş. (Trabzon), Gürsoy Tarımsal Ürünler A.Ş. (Ordu), Yavuz Gıda Sanayi Ltd. Şti. (Giresun), Durak Fındık A.Ş. (Ünye-Ordu), Sabırlar Fındık İh.
Ltd. Şti. (Trabzon), Karadere Tarım Ürünleri Ltd. Şti. (Espiye-Giresun) ve Yılmaz Tarımsal Ürünler A.Ş. (Çarşamba-Samsun) plaketle onurlandırıldılar.