Çorum Belediyesi'nden 'Değişen Türkiye'de Yeni Anayasa Tartışmaları' Konulu Konferans
Türkiye Büyük Millet Mecilisi (TBMM) Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu, 2007 yılında yeni bir anayasa hazırladıklarını ancak o dönemde 'bu meclis anayasa yapamaz' yönünde açıklamalar yapıldığına işaret ederek, 'Bu meclis anayasa yapamaz kurucu meclis değil dediler. Ne yapacağız. O zaman darbe duasına

Anayasa değişikliğinin Türkiye'de yıllardır tartışılan bir konu olduğunu dile getiren Kuzu, anayasanın nasıl olacağını toplumun genel yaklaşımının belirlediğini söyledi. Bir toplumdaki en iyi anayasanın başka toplumda iyi olmayabileceğini dile getiren Kuzu, dünyanın bu noktada getirdiği ortak değerlerin bulunduğuna dikkat çekti.
Türkiye'deki temel sorunun anayasaların hazırlanış sürecinde yapılan hatalar ile temel ilkelerin uygulamasındaki yanlışlar olduğunu dile getiren Kuzu, "Temelde yapılan hata nedir? Bu millet Anayasa'nın neresinde. Baktığınız zaman Anayasa yapım sürecinde millet yok. Toplum anayasanın ne olduğunun farkında değil. Yöneten yönetilen kavramları yerleşmemiş" diye konuştu.
1921 ve 1924 Anayasalarının halka en yakın olan Anayasalar olduğunu dile getiren Kuzu, "Kuvva-i Milliye ruhu vardır. Türkiye'nin her tarafından temsilciler gitmiştir. Bunlar konuşma yapmışlardır. O dönemde yapılan Meclis'te yapılan konuşmalara bakarsınız o dönemdeki bugünki milletvekillerinden daha cesur olduklarını görürsünüz. Atatürk'ün konuşmalarına karşı çıkanlar var, onun konuşmalarını düzeltenler var. Bugün bunları liderlere söylerken dikkatli olmamız lazım" şeklinde konuştu.
1961 Anayasası hazırlanırken demokrat kesimin dışarıda tutulduğunu kaydeden Prof. Dr. Burhan Kuzu, bu anayasanın uygulanmadan toplumun elinden alındığını belirtti.
Anayasalar hazırlanırken bir ülkede olay varsa bunun ister istemez belgelere yansıdığının altını çizen Kuzu, 1982 Anayasası'nın tepki ile yapılmış hazırlanmış anayasa olduğunu belirtti. 1982 Anayasası'nın yüzde 82 gibi yüksek bir oyla nasıl kabul edildiğine de değinen Kuzu, "Sebebi o dönemde Kenan Evren ülkeyi dolaşarak dedi ki, 'Bu Anayasa'yı kabul edin Türkiye'de terörün kökü kazınacak. Millet anayasa yerine terörle mücadele yasasını oylar gibi oy verdi. 1961 Anayasası bol geldi oynamaya başladık. 1982 Anayası dar geldi kıpırdayamadık" şeklinde devam etti.
Yeni anayasa değişikliği için konsensüs sağlamada zorlandıklarını ifade eden Kuzu, "Sayın Toptan döneminde girişimlerimiz oldu ancak başardılı olunmadı. Diğer siyasi partiler gelmeyince komisyonlara biz yasa değişikliğini bilim heyetine verdik. Bir partinin damgası olmasın diye bilim heyetine gönderdik. Bilim heyeti hazırladı bize sundu. Daha metin ortaya çıkmadan hücuma geçtiler. Değişmez maddelere dokundunuz değişir hale getirdiniz dediler. Ne yanından geçtik ne de dokunduk. Hassas davranmamıza rağmen birileri anayasa yapılmasın diye ortamı tıkadı" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de ayaklanmış yargı ile karşı karşıya olduklarını savunan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, şunları söyledi:
"Hata varsa düzeltilir. Üst mahkemesi var, Yargıtay'ı var. İnsan Hakları Mahkemesi var. Siyasetçi olarak söylediklerim yargıyı kırar mı, kırmaz mı diye kılı 40 yarıyorum. Ama karşıdaki bunu yapmıyor. Siyasallaşmış yargı hiçbir memlekete fayda getirmez. Bizim hatamız varsa oturur konuşuruz. Bize müdahale ettiniz diyen yargı 28 Şubat sürecinde Genelkurmay Başkanlığı brifingine otobüsle dolu gidiyordu. Birinci yetmiyordu ikinci otobüsle gidiyordu. Niye ayağa kalktınız diye sordum. Efendim, Çevik Bir geldi birileri şöyle yaptı farkında olmadan kaltık, böyle yaptı alkışladık. Böyle bir şey olur mu? Ondan yüksünmeyen yargı bugün küçük bir beyanat verdiğinde kıyamet koparıyor. Yargı korumak hepimizin görevi. Yargı giderse her şeyimiz gider. Yargıda bizim kadar kendisini korumalı. Aksi halde işin içinden çıkma şansımız pek gözükmüyor."
SEÇİM BARAJI
Türkiye'de uygulanan yüzde 10'luk seçim barajının çok yüksek olduğunu söyleyen Kuzu, "16 Avrupa ülkesinde yüzde 7 ila 5 arasında baraj var. Barajları yüzde 5'e çeksek. Bugün Meclis'te 4 parti varsa en az 10 parti girer. AK Parti'ye oy veren belli bir kesim Saadet'e verecek o da gidecek. Diyelim ki Milliyetçi Hareket Partisi'ne oy veren bir kısım Büyük Birlik Partisi'ne verecek o da gelecek. Sol kesimde de böyle olacak. O zaman parlemanto çok parçalı bir parlemontaya dönüşür ve 4'lü koalisyonlar kurarsınız. Ne kadar gayret etseniz koalisyonlarda devletten zengin olmak isteyen sektör koalisyon ortaklarının birine musallat oluyor. Yıkmakla tehdit ediyor. Hükümette çatırdama meydana geliyor. Başkanlık dönemine geçilirse bütün barajlar sıfıra iner" şeklinde konuştu.
