Mourinho'ya şık bir 'manita'
5-0'lık Barcelona-Real Madrid maçı futbol efsaneleri arasına girdi. Ülkede seçimleri gölgede bırakan, Real'in teknik adamı Mourinho'yu yıkan o süper rekabeti Barcelona sokaklarında dolu dolu yaşadık
Barcelonalılar, geçen pazartesi tüm dünyada 400 milyon kişinin pürdikkat izleyeceği bir El Clasico karşılaşmasına ev sahipliği yapacak olmanın heyecanıyla uyandı. Bu hislere tercüman olmak için öğle saatlerinde Katalan Meydanı’ndayım. Kafeler ağzına kadar dolu, binalardan Katalan ya da Barcelona bayrakları sarkıyor. Meydanda turlayan bisikletli çocuklar heyecanlı, maç öncesi bir şeyler içen gençler gergin, fırtına öncesi sessizliği soluyan turistler şaşkın. Bütün şehir akşamki maça hazırlanıyor. İnsan bu havayı soluyunca, sanki Barça bu maçı 11 kişiyle değil de 1.5 milyon Barcelonalı ile oynayacakmış gibi hissediyor!
Futbolu seven sevmeyen herkes kralın takımı Real Madrid’e karşı canı gönülden birleşiyor burada. Kimine göre Messi’ye karşı Ronaldo, kimine göre Guardiola’ya karşı Mourinho, kimine göre Katalanlara karşı İspanyollar. Belki her yerde ama en çok da Barcelona-Real Madrid maçlarında, futbol asla sadece futbol olamıyor!
Akşamki maçı, bol Oscar’lı bir film gibi gösterecek 73 sinema mevcut İspanya genelinde. İlk iş bu salonlardan Ciutat Vella’ya yollanıyoruz. Yer gösterici 26 yaşındaki Jose Ramon Agenjo, 200 kişilik salonun tamamının biletlerinin satıldığını söylüyor. “Bu film kaçmaz” diye de ekliyor.
SON DAKİKA HABERLERİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN
Bu manita başka manita
Çıkışta Barcelona ürünleri satan bir mağazanın satış görevlisi, 33 yaşındaki Marta Gandora ile laflıyoruz. Son birkaç gündür satışların tavan yaptığını söylüyor. Gözüme köpekler için hazırlanmış Barça forması çarpıyor! Fiyatı 20 euro 15 cent.
Hava kararmaya başladıkça tansiyon yükseliyor. Nihayet metroya binip Camp Nou’ya doğru yola çıkıyoruz! İçerisi Barça renklerine kesmiş vaziyette. Skor tahminleri havada uçuşuyor. İhale 2-1’den açılıp 6-0’la kapanıyor. 25 yaşındaki Xavi Arua Rubio ve 23 yaşındaki Dani Juez Avrazola ile metroda tanışıyoruz. Dani, insaflı davranıp 3-0 diyor ama Xavi 5-0’da ısrarlı (Haklı da çıktı). “Manita’nın zamanıdır” diyor.
Manita İspanyolca’da ‘el’ anlamına geliyor ama ‘beş kardeş’ manasında kullanılıyor. Barça ve Real’in karşılıklı bir ‘manita yapıştırma’ tarihi var. Ne zaman biri diğerine beş gol atsa, bu sadece beş gol olmaktan öte anlamlar taşıyor. Kimi zaman altıdan bile makbul yani, öyle söyleyeyim.
“Barça’nın gollerini kim atar?” diye sorduğumuzda, “Villa atsın da boş oturduğunu ima eden Mourinho’ya cevap olsun” diyorlar (Bu çocuklar müneccim gibi, gecenin sonunda Villa eve iki golle dönüyor!)...
Metrodan çıkmamızla yağmur başlıyor. Ama ne gam! Camp Nou yolunda binlerce Barcelona’lı çığlık çığlığa. Biz içeri girenler kadar şanslı değiliz maalesef. Ciğerci kedisi misali biraz dolanıp atmosferi koklayacak, sonra da maçı izleyecek münasip bir bar bulup seyre dalacağız. Nasıl olsa şehirde her yer Camp Nou şimdi.
Mısırlı Bursaspor taraftarları
Ellerinde biletler, kapıya yanaşan Colom ailesiyle karşılaşıyoruz. Cümbür cemaat gelmişler. Skor tahmini istiyoruz, açılışı 4-0’dan yapıyorlar. Real Madrid’de en sevmedikleri iki ismi soruyoruz, hep bir ağızdan, “Mourinho ve Ronaldo” diyorlar. İkisinde de aşırı ego ve yersiz konuşma huyu varmış. Ailenin oğlu Toni, “Geçen cumartesi Barcelona, Almeria’yı 8-0 yendiğinde Ronaldo yüzünde küçümser bir gülümsemeyle, benzer bir skoru Real Madrid karşısında yapıp yapamayacağımızı sormuştu. Bugün buraya bunun cevabını alışını görmeye geldim” diyor. “Ya kaybederseniz?” diyoruz, yine bir ağızdan, “Öyle bir ihtimal yok” cevabı geliyor.
Sonra Mısırlı bir çiftle tanışıyoruz. Birkaç gün önce evlenip balayına gelmişler. 34 yaşındaki gelin Sanah Mosleh’le sohbeti koyulaştırınca öğreniyoruz ki damat bey, balayı jesti olarak son anda karaborsadan tanesi 700 euro’ya iki bilet düşürmüş. Bu fiyata düşürmek denirse tabii! Sanah sıkı bir Barça taraftarı. Çalıştığı firmanın Türk müşterileri olduğu için Türk futboluna yabancı değil. Desteklediği takımsa Bursaspor!
Bir Real Madrid’li bulma hevesindeyiz ama beceremiyoruz! ‘Sana bir tepeden baktım Camp Nou’ diyebilmek gayesiyle yolun karşısına geçiyoruz. Stadın hemen karşısındaki dekorasyon mağazasının önüne postu seren 61 yaşındaki Albert Poyo ile tanışıyoruz. Kendisi evsiz bir insan olarak, şehrin farklı bölgelerindeki duvar diplerinde sabahlamaya alışkın ama burayı özellikle seviyor. Barça şapkasını takmış, bira stokunu yapmış, elinde de radyosu, Camp Nou manzaralı mekanında radyodan maçı dinlemeye hazırlanıyor. “Saadet budur!” diyor.
Barça’lılar Mourinho’ya takık
Şanslı azınlığı, ki toplamda 98 bin 255 kişiler, Camp Nou’ya uğurladıktan sonra, etraftaki barları kolaçan ediyoruz. Nihayetinde Bar Di Leo’ya girip oturuyoruz. İçeride farklı milletlerden 30 kişiyiz. Gün boyu süren neşe, yerini bir parça gerginliğe bırakmış gibi. Derken dans başlıyor. Xavi’nin 10’uncu dakikada gelen golüyle beraber o gergin dudaklar yerini kulaklara doğru sünen gevşek bir gülümsemeye bırakıyor.
Birden enseme hakikatli bir şaplak iniyor. Yanımda oturan 27 yaşındaki delikanlı Xavi Casals kendini tutamayıp, adaşının golüyle edindiği mutluluğu ensemle paylaşıyor. Daha ilkinin sevinci bitmeden ikinci gol de ağlarla buluşuyor, enseme mukayet oluyorum. Barda keyifler yerinde, yüzler ışıl ışıl parlıyor. Ta ki Ronaldo’nun Guardiola’yı itip kakma girişimine kadar. Bu görüntü Katalanları adeta çıldırtıyor. Dişler bileniyor, küfürün bini bir paradan ihaleye çıkıyor. Kamera ne zaman Mourinho’yu ya da Ronaldo’yu gösterse ortam hararetleniyor. Bizim mekanda bunlar olurken, hemen yolun sonundaki Camp Nou’dan türlü slogan yükseliyor. Barcelona taraftarı, dördüncü golle birlikte, artık yerinden bile kalkmaya lüzum görmeyen Mourinho’yu saha kenarında vakit öldürmek yerine tiyatroya gitmeye davet ediyor.
‘Ve bunu bütün dünya seyretti’
Beşinci golle birlikte önce herkes birbirini kucaklıyor, sonra kadehler tokuşturuluyor. Görünen o ki, galibiyet sevinci kibir abidesi Mourinho’ya verilen şık bir cevap olarak algılanıyor. Dediklerine göre, kralın takımına iade edilen ‘manita’ bilhassa Mourinho’nun yüzünde şaklıyor. Kameralar ne zaman onun gerilmiş, beyaza kesmiş suratını gösterse, her defasında şiddetli bir kahkaha tufanı başlıyor. Yanımda oturan Xavi, Mourinho’nun yüzünü uzun uzun inceledikten sonra arkadaşına dönüyor ve Katalanca şöyle diyor: “I tot el mon ho ha vist” yani “Ve bunu bütün dünya seyretti.”
Sosyalistlere ağır yenilgi
Barcelona-Real Madrid maçı, ülkedeki siyasi seçimleri sanki hiç böyle bir şey olmamış gibi gölgeleyecek kudrete sahipti. Maçın bir gün öncesinde, pazar günkü bölgesel seçimlerde İspanya’nın sosyalist başbakanı José Luis Rodriguez Zapatero’nun partisi PSOE’nin uzantısı olan Katalunya Sosyalist İşçi Partisi (PSC) kaybeden, milliyetçi Katalan partisi Convergencia i Unio ise kazanan taraf oldu. Convergencia i Unio (CIU) oyların yüzde 38.13’ünü aldı ve 135 sandalyeli parlamentoya 63 milletvekili gönderdi. Ancak bu, mutlak çoğunluğu sağlamak için yeterli olmadı zira bunun için gerekli sandalye sayısı 68. Seçimlerde iktidardaki PSOE’nin Katalanya’daki uzantısı Katalan Sosyalist Partisi ise oyların yüzde 18.55’ini aldı. Sonuçlara bakıldığında ekonomik krizin vurduğu İspanya’da Zapatero hükümetinin, uygulamaya konan kemer sıkma politikaları nedeniyle 2012’de de cezalandırılacağı değerlendirmeleri yapılıyor. Ortaya çıkan sonuç, İspanya’da 1980’deki bölgesel seçimlerden bu yana Katalan Sosyalist Partisi için en ağır yenilgi olarak değerlendiriliyor.