Bakan Arınç Ve Davutoğlu Konya'da
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AK Parti Konya İl Teşkilatı 24. Danışma Meclisi Toplantısı'na katıldı.
Konevi Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantıya, bakanların yanı sıra AK Parti Konya milletvekilleri Sami Güçlü, Ayşe Türkmenoğlu, Harun Tüfekçi, Muharrem Candan, Ali Öztürk, Ahmet Büyükakkaşlar, Hüsnü Tuna, Orhan Erdem, Abdullah Çetinkaya, Mustafa Kabakçı, AK Parti Konya İl Başkanı Ahmet Sorgun, büyükşehir ve merkez ilçe belediye başkanları, ilçe ve belde belediye başkanları, AK Parti ilçe ve belde başkanları ile partililer katıldı.
Toplantıda partililere seslenen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin dünyada sözü geçen bir merkez ülke haline geldiğini belirterek, "Halkını denetleyerek risk unsurlarını arayan bir devlet değil, milletin potansiyelini gören bir devlet anlayışı benimsedik. Bu anlayış, özgürlük alanlarını genişleten ve siyaseti milletle buluşturan bir sonuç doğuruyor. 12 Eylül Referandumu'nda alınan yüzde 58'lik oran, halkımızın AK Parti liderliğinde başlatılan bu siyasi restorasyona verdiği desteği gösteriyor.
Bu restorasyon çalışması devam edecek. Milletle devlet arasındaki vuslat bitene kadar bu çalışma devam edecek. 2011 yılındaki seçimler de bu vuslata ermenin önemli bir adımı olacaktır. Yeni anayasa çalışması da milletle devlet arasındaki arayışın en son noktaya getirilişi anlamına geliyor. Ankara'nın, Konya'nın, Van'ın birbirinden farkı kalmayacak" dedi.
Siyasi restorasyonun dış politikada da kendini gösterdiğini ifade eden Bakan Davutoğlu, "Bütün bu çabamız bir merkez ülke haline gelen ülkemizi dünyanın belirleyici merkezi haline getirmek. BM Güvenlik Konseyi üyesi olduk ve 2 yıllık süreçte iz bırakan bir üyeliğimiz oldu. Biz her zaman mazlumun ve masumun yanında olduk. Hiçbir grubun temsilcisi olmadık. Bugün Suriye'yle Rusya'yla İran'la olan ilişkilerimiz hayret verici bir düzeye geldi. Biz artık tarihin normalleşmesini istiyoruz. Bundan sonra
Gazianteple Halep, Diyarbakır'la Musul ve Kerkük, Batum'la Rize ayrılmayacak. Denizler bizi ayıramayacak. Sınırlar bizleri dostlarımızla ayıran duvar gibi olmayacak. Biz artık çevremizde düşman değil, dost ülkeler görmek istiyoruz" şeklinde konuştu.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise AK Parti'nin kurulduğu günden itibaren sapasağlam ayakta durduğunu ve durmaya devam edeceğini dile getirerek, "Bu 8 yıl içinde çetelerle, darbe plancılarıyla, plan üstüne plan yapanlara rağmen AK Parti niye hala ayakta? Bizim Allah'tan başka kimseden korkumuz yok. Bazılarının zamanında kimlerle iş çevirdiğini çok iyi biliyoruz. Elindeki kağıdı sallamaya bile gücü olmayanları ve şapkasını kaptırmamak için şapkasını alıp kaçanları gördü bu ülke. Ve
onların bu ülkeyi ne hale getirdiği ortada. Demokrat Parti vardı. Şu an Hüsamettin Cindoruk Genel Başkanı gözüküyor. O partiyi rahmetli Adnan Menderes'in demokrasi mücadelesi için kurduğunu ve halkla iç içe oldukları için 27 Mayıs'ta nasıl şehit edildiklerini hepimiz biliyoruz. Bizim bildiğimiz Demokrat Parti bu. Ama şimdi aynı çileyi çekmeyen ve aynı işi yapmayan siyasetçiler gelip bu isme sahip çıktı. Şimdi düşündükleri, AK Parti'ye nasıl çelme takabilir ve siyaset arenasından indirebiliriz? Bazı
mihraklarla iş birliği yapıp AK Parti'yi nasıl yıpratabilirizi düşünüyorlar. 'Kurtar Bizi Baba' diye koştukları adam, siyaset mühendisliği yaparak AK Parti'yi nasıl önler, nasıl itilaf çıkarır da iktidardan uzaklaştırırızı düşünüyor. Şu an DP Genel Başkan Yardımcıları bu işin Cindoruk'la gitmeyeceğini ve başa Çiller'i getirmek gerektiğini konuşur hale geldi. Tabii bunun için kongre yapılması lazım. Hepsi babalarının yolunu tuttu. Güniz Sokak'ın yolunu tuttular. İçeriden çıkan sonuç, 'Çiller gelirse bu parti
tabelasını indirmeden birkaç sene daha yaşar' dediler. Ama geriye bakıp da insanlar, 'Siz bir zaman böyleydiniz' demez mi diye düşünmüyorlar. Cindoruk'un ömrü Çiller'le kavga etmekle geçti. Demirel, Çiller'le hep kavgalı oldu. Bu kadar birbirine sırt dönen ve birbirini yok etmeye çalışan insanların, binde bir bile olmayan oy oranlarını yüzde 1 nasıl yaparız diye iş birliği içine girmesi gerçekten çok üzücü" ifadelerini kullandı.
Toplantıda partililere seslenen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin dünyada sözü geçen bir merkez ülke haline geldiğini belirterek, "Halkını denetleyerek risk unsurlarını arayan bir devlet değil, milletin potansiyelini gören bir devlet anlayışı benimsedik. Bu anlayış, özgürlük alanlarını genişleten ve siyaseti milletle buluşturan bir sonuç doğuruyor. 12 Eylül Referandumu'nda alınan yüzde 58'lik oran, halkımızın AK Parti liderliğinde başlatılan bu siyasi restorasyona verdiği desteği gösteriyor.
Bu restorasyon çalışması devam edecek. Milletle devlet arasındaki vuslat bitene kadar bu çalışma devam edecek. 2011 yılındaki seçimler de bu vuslata ermenin önemli bir adımı olacaktır. Yeni anayasa çalışması da milletle devlet arasındaki arayışın en son noktaya getirilişi anlamına geliyor. Ankara'nın, Konya'nın, Van'ın birbirinden farkı kalmayacak" dedi.
Siyasi restorasyonun dış politikada da kendini gösterdiğini ifade eden Bakan Davutoğlu, "Bütün bu çabamız bir merkez ülke haline gelen ülkemizi dünyanın belirleyici merkezi haline getirmek. BM Güvenlik Konseyi üyesi olduk ve 2 yıllık süreçte iz bırakan bir üyeliğimiz oldu. Biz her zaman mazlumun ve masumun yanında olduk. Hiçbir grubun temsilcisi olmadık. Bugün Suriye'yle Rusya'yla İran'la olan ilişkilerimiz hayret verici bir düzeye geldi. Biz artık tarihin normalleşmesini istiyoruz. Bundan sonra
Gazianteple Halep, Diyarbakır'la Musul ve Kerkük, Batum'la Rize ayrılmayacak. Denizler bizi ayıramayacak. Sınırlar bizleri dostlarımızla ayıran duvar gibi olmayacak. Biz artık çevremizde düşman değil, dost ülkeler görmek istiyoruz" şeklinde konuştu.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise AK Parti'nin kurulduğu günden itibaren sapasağlam ayakta durduğunu ve durmaya devam edeceğini dile getirerek, "Bu 8 yıl içinde çetelerle, darbe plancılarıyla, plan üstüne plan yapanlara rağmen AK Parti niye hala ayakta? Bizim Allah'tan başka kimseden korkumuz yok. Bazılarının zamanında kimlerle iş çevirdiğini çok iyi biliyoruz. Elindeki kağıdı sallamaya bile gücü olmayanları ve şapkasını kaptırmamak için şapkasını alıp kaçanları gördü bu ülke. Ve
onların bu ülkeyi ne hale getirdiği ortada. Demokrat Parti vardı. Şu an Hüsamettin Cindoruk Genel Başkanı gözüküyor. O partiyi rahmetli Adnan Menderes'in demokrasi mücadelesi için kurduğunu ve halkla iç içe oldukları için 27 Mayıs'ta nasıl şehit edildiklerini hepimiz biliyoruz. Bizim bildiğimiz Demokrat Parti bu. Ama şimdi aynı çileyi çekmeyen ve aynı işi yapmayan siyasetçiler gelip bu isme sahip çıktı. Şimdi düşündükleri, AK Parti'ye nasıl çelme takabilir ve siyaset arenasından indirebiliriz? Bazı
mihraklarla iş birliği yapıp AK Parti'yi nasıl yıpratabilirizi düşünüyorlar. 'Kurtar Bizi Baba' diye koştukları adam, siyaset mühendisliği yaparak AK Parti'yi nasıl önler, nasıl itilaf çıkarır da iktidardan uzaklaştırırızı düşünüyor. Şu an DP Genel Başkan Yardımcıları bu işin Cindoruk'la gitmeyeceğini ve başa Çiller'i getirmek gerektiğini konuşur hale geldi. Tabii bunun için kongre yapılması lazım. Hepsi babalarının yolunu tuttu. Güniz Sokak'ın yolunu tuttular. İçeriden çıkan sonuç, 'Çiller gelirse bu parti
tabelasını indirmeden birkaç sene daha yaşar' dediler. Ama geriye bakıp da insanlar, 'Siz bir zaman böyleydiniz' demez mi diye düşünmüyorlar. Cindoruk'un ömrü Çiller'le kavga etmekle geçti. Demirel, Çiller'le hep kavgalı oldu. Bu kadar birbirine sırt dönen ve birbirini yok etmeye çalışan insanların, binde bir bile olmayan oy oranlarını yüzde 1 nasıl yaparız diye iş birliği içine girmesi gerçekten çok üzücü" ifadelerini kullandı.