Mersin'de Yapılan Türk Ve Kürtler Arasındaki İlişki Araştırması

Mersin'de Türk ve Kürtler arasındaki ilişkileri irdeleyen çalışma tartışma konusu oldu

Mersin'de Yapılan Türk Ve Kürtler Arasındaki İlişki Araştırması
Mersin'de Türk ve Kürtler arasındaki ilişkileri irdeleyen çalışma tartışma konusu oldu. Mersin Üniversitesi (MEÜ) Rektör Prof. Dr. Suha Aydın, araştırmanın üniversitenin kurumsal yapısı tarafından desteklenerek yapılan bir çalışma olmadığını açıklarken, makaleyi hazırlayan Yrd. Doç. Dr. Ertuğrul Gödelek ise ayrışmadan değil aksine bütünleşmeden yana olduğunu ve çalışmasının yol gösterici taraflarının da bulunduğunu söyledi.
MEÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ertuğrul Gödelek tarafından 1998 yılında başlatılan ve 12 yılda 4 kez yapılan; 'Bazı Psiko-Sosyal Değişkenler Bakımından Organize Suça ve Terörizme Katılımın Boylamsal Yöntemle İrdelenmesi: Mersin Örneği' adlı çalışmanın yankıları sürüyor. Gödelek tarafından, Antalya'da Polis Akademisi tarafından düzenlenen 'Uluslararası Terörizm ve Sınır Aşan Suçlar' adlı sempozyuma sunulan çalışmaların sonuçları basına da; 'Türk ve Kürtler
arasındaki sosyal mesafe açılıyor' şeklinde yansıdı. Yaşanan gelişmeler üzerine Yrd. Doç. Dr. Ertuğrul Gödelek ile ortak bir basın toplantısı düzenleyen MEÜ Rektörü Prof. Dr. Suha Aydın, söz konusu çalışmanın üniversitenin kurumsal yapısı tarafından desteklenerek yapılan bir araştırma olmadığının altını çizdi.

"BASININ BULGULARI SUNUŞU SANSASYONEL OLABİLİYOR"
Aydın, ortaya konulan bulguların Gödelek'in kendi akademik ilgileri çerçevesinde sürdürmüş olduğu bir çalışmanın sonucu olduğu ifade ederek, "Araştırma bulguları çok farklı yönlerden değerlendirilip tartışılabilir. Türkiye'de terör, göç, bütünleşme ve kimlik sorunu çerçevesinde dikkate değer çok sayıda araştırma yapılıyor. Araştırma sonuçları birbirini destekleyen ya da çelişen bir durum gösterebilir. Gödelek'in çalışması da dahil, tüm çalışmalar problem, probleme yaklaşım, konuyla ilgili literatür,
metodoloji ve verilerin yorumu açısından sosyal bilimciler tarafından araştırmaların özgün metinleri esas alınarak incelenmelidir. Basının bu ve benzeri araştırma bulgularını sunma, yansıtma ve değerlendirme şekilleri zaman zaman sansasyonel olabiliyor. Bütün kurumlar gibi üniversitemiz de bu konuda bilimsel yaklaşımı esas alarak, azami kararlılığını göstermektedir" dedi.

"OLAYLARIN ÖRTBAS EDİLMESİNE YÖNELİK BİR ÇABA İÇİNDE DEĞİLİZ"
Soruna tek açıdan değil, geniş bir perspektiften bakılması gerektiğinin altını çizen Suha Aydın, Mersin'in basında hep kötü yönünün yansıtılması, güzelliklerinin görmezden gelinmesine de bir anlam veremediklerini söyledi. Olayların örtbas edilmesine yönelik bir çaba veya girişim içinde olmadıkları gibi asla da olmayacaklarını ifade eden Aydın, sorunun bilimsel boyutuyla ele alınıp, buna göre değerlendirilmesi gerektiğine inandıklarını anlattı. Üniversitelerin özerk kurumlar olduğunu hatırlatan Aydın,
yaptıkları işin hesabını her ortamda verebilecekleri gibi yapmadıkları şeylerin de üniversiteye mal edilmesine de asla izin vermeyeceklerini vurguladı. Olaya bir bütün olarak bakılması gerektiğini kaydeden Aydın, olayın sadece bir bölümünün veya bir parçası seçilerek yapılan değerlendirmelerinse ne kendilerine, ne de topluma hiçbir faydası olmayacağını ifade etti.

"HABER TAMAMEN DOĞRU AMA VERİLİŞ TARZI YANLIŞ"
Yrd. Doç. Dr. Ertuğrul Gödelek, basında yer alan bilgilerin hazırlamış olduğu çalışmanın özeti olduğuna dikkat çekerek, konu haber olarak basında yer aldıktan sonra birçok kişinin kendisini aradığını ancak telefona bakmama gibi bir huyu olduğu ve tüm gününü derste geçirdiği için kimlerin kendisini aradığını bilmediğini söyledi. Bildirinin aslıyla ilgili olarak şu ana kadar herhangi olumsuz bir tepki almadığının altını çizen Gödelek, haberin içeriğinin tamamen doğru olduğunu ve herhangi bir ekleme ya da
çıkartma yapılmadığını, ancak haberin veriliş tarzında bir yanlışlık yapıldığını dile getirdi. Yapılan çalışmanın MEÜ Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü veya Türkiye'deki hiçbir akademik kurum tarafından desteklenen bir çalışma olmadığını vurgulayan Gödelek, 1997 yılında 'Toplumsal Bütünleşme Araştırmaları Merkezi' adı altında bir projeleri olduğunu, çalışmanın da söz konusu projenin bir ürünü olduğu bilgisini verdi.

"BİZ ARAŞTIRMADAN YANA DEĞİL BÜTÜNLEŞMEDEN YANAYIZ"
Konuya olan ilgilerinin yeni olmadığını, yıllardır bu alanda çalışmalarda bulunduğunu anlatan Gödelek, "Türkiye'nin bütünleşme sürecinde yaşadığı sancıları görüyorsunuz. Toplumsal Bütünleşme Araştırmaları Merkezi, o dönemde kurulmuş olsaydı bugün bu sancılar bu kadar çok yaşanmazdı. Biz 'bütünleşme'den yanayız ve bütünleştirici bir misyon üstlenmek istiyoruz. Makaleyi bir bütün olarak okuyup değerlendirdiğinizde ayrışma değil, tam tersine bir bütünleşme olgusu öne çıkıyor. Çalışmanın, yol gösterici
tarafları da var. Üst düzey emniyet yetkilileri de beni arayıp konuyla ilgili olarak birlikte çalışmayı teklif ettiler. Ben zaten emniyetle birlikte birçok projede ortak çalışıyoruz. Bu araştırma kapsamında elimizden geleni yapıyoruz" diye konuştu.
(SNK-Y)