2010'da İlk Kez Tek Haneli Büyüme Gösteren Türkiye'yi Euro Bölgesi Etkiledi
2010'da ilk kez tek haneli büyüme gösteren türkiye'yi euro bölgesi etkiledi
Okan Üniversitesi Finansal Riskleri Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin (OKFRAM) araştırmasına göre, 2010 yılının ilk iki çeyreğinde yüzde10'un üzerinde büyüme kaydeden Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekle bu yıl içinde ilk kez tek haneli büyüme gösterdi.
Büyüme rakamının hız kesmesinde temel etkisinin azalması ve küresel ekonominin, özellikle Euro Bölgesi ekonomisinin ivme kaybetmesi etkili olmuştur.
2010 yılında yüksek büyüme rakamları ile dikkat çeken Türkiye ekonomisinin son çeyrekte hız kesmesinde, ihracatın ivme kaybetmesi etkili olmuştur. Nitekim 2010'un 2. çeyreğinde yüzde 11'lik artış kaydeden ihracat, 3. çeyrekte yüzde 2'lik düşüş göstermiştir. Aynı dönemde iç tüketim ise yüzde 5,8'lik artış düzeyini korumuştur. Dolayısıyla iç tüketim büyümenin devam etmesinde etkili olmuştur. Euro Bölgesi'nde Yunanistan ve İrlanda gibi sorunlu ekonomilerin var olması, büyümede ihracatın payını zayıflatırken,
iç tüketimin ağırlığının artmasını sağlamıştır. Euro Bölgesi ekonomisinin bir süre daha olumsuz görünümünü koruyacağı düşünüldüğünde, komşu ticaretinin önemi daha da iyi anlaşılmaktadır. Bu nokta son yıllarda hızla artan komşu ticaretine daha fazla önem verilmesi gerektiği, yine ihracatta pazar çeşitliliğinin de yükseltilmesi gerektiği görülmektedir.
Sektör bazında incelediğimizde, inşaat sektöründe meydana gelen yüzde 24,6'lık artış dikkat çekicidir. Mevcut durumda stoklara yönelik üretim yapan inşaat sektörünün düşen faizlerle birlikte hareketlenen konut piyasasına paralel olarak gelişimini arttırdığı görülmektedir. Rakam, krizden ağır darbe alan sektörlerden biri olan inşaat sektörünün hızla toparlandığını göstermektedir. Dikkat çekici bir diğer unsur ise imalat sanayindeki büyümenin hız kesmesidir. İmalat sanayinde özellikle Avrupa ekonomisine
yönelik belirsizliğin ivme kaybı yaşanmasına neden olduğu görülmektedir. Kapasite kullanım oranını yüzde 75'lerin üzerine taşıyan sektörde kapasite orandaki artışın hız kesmesi de bu durumu teyit etmektedir. Bu nedenle yılın 2. çeyreğinde yüzde 15,2 büyüme gösteren sektör, yılın 3. çeyreğinde yüzde8.7 artış kaydetmiştir. Türkiye'nin büyümesinde yüzde 22'lik pay ile en büyük katkıyı yapan alt sektör olan imalat sanayindeki bu yavaşlama, büyümenin artış hızındaki yavaşlamayı açıklamaktadır.
Bununla birlikte tarım sektöründe meydana gelen bozulma yine bu rakamlarda kendisini göstermektedir. Kış etkisine de bağlı olarak tarımda 3. çeyrekte yüzde0.8'lik daralma yaşanmıştır.
Türkiye'nin kredi notunda beklenen artış özel sektörü hareketlendirmiştir. Hızla yatırımlara yönelen sektörde, yatırım harcamalarının genişlediği, belirgin bir yukarı trendin yakalandığı görülmektedir. Buna göre yatırım harcamalarındaki artış 2010 yılının 1. çeyreğinden itibaren yüzde 23,1, yüzde 32,2 ve yüzde 34,4 olmuştur. Aynı dilimde kamunun yatırım harcamaları ise - yüzde 25,6, yüzde14.6 ve yüzde 17,9 değişim göstermiştir. Yani kamuda da son dönemde yatırım harcamalarını arttırma eğilimi
güçlenmiştir. Bunda önümüzdeki yılın Haziran ayında yapılacak olan seçimlerin etkili olduğu söylenebilir.
Ancak özellikle özel sektörün hızla artan yatırım harcamaları bu noktada olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmelidir.
Bu yılın ilk yarısında büyüme rakamları ile diğer ülkelerden belirgin bir şekilde ayrışan Türkiye'nin büyüme rakamları ile, takipçilerinin büyüme rakamları arasındaki fark azalmıştır. Türkiye'den sonra en fazla büyüyen Avrupa ülkelerinden biri yüzde 4,2 ile Slovakya olmuştur. Dikkat çeken büyüme verisi ise gelişmiş ülkeler sınıfında yer alan Japonya'nın yüzde 4,1'lik büyüme göstermesidir. Yine Euro Bölgesi'nin yükünü çeken Almanya'nın yüzde 3,9'luk büyümesi ve ABD'deki yüzde 3,2'lik ivmelenme olumlu
birgelişme olarak değerlendirilmelidir. Küresel rakamlarla karşılaştırıldığında, Türkiye'nin 3. çeyrekte yakaladığı olumlu gelişmeye rağmen, 2010 yılının ilk iki çeyreğine göre zayıf bir tablo ortaya koyduğu söylenebilir.
Küresel rakamlar incelendiğinde, gelişmekte olan ülkelerde yaşanan iç talebin ve büyümenin; gelişmiş ülkelere göre daha hızlı ilerlediği gözlenmektedir. 2010'un 3. çeyreğinde özellikle iç tüketimle gücünü koruyan Türkiye ekonomisinde istikrarlı bir büyüme trendinin yakalanması için ihracata önem verilmesi gerektiği ortadadır. Ancak, en önemli ihracat pazarımız olan euro bölgesi'ne yapılan ihracat payının, kısa vadede, Avrupa'da yaşanan kriz nedeniyle arttırılması mümkün görünmemektedir. Bu nedenle
ihracat yatırımlarında atılacak adımlarda, diğer gelişmekte olan ülkelerin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Büyüme rakamının hız kesmesinde temel etkisinin azalması ve küresel ekonominin, özellikle Euro Bölgesi ekonomisinin ivme kaybetmesi etkili olmuştur.
2010 yılında yüksek büyüme rakamları ile dikkat çeken Türkiye ekonomisinin son çeyrekte hız kesmesinde, ihracatın ivme kaybetmesi etkili olmuştur. Nitekim 2010'un 2. çeyreğinde yüzde 11'lik artış kaydeden ihracat, 3. çeyrekte yüzde 2'lik düşüş göstermiştir. Aynı dönemde iç tüketim ise yüzde 5,8'lik artış düzeyini korumuştur. Dolayısıyla iç tüketim büyümenin devam etmesinde etkili olmuştur. Euro Bölgesi'nde Yunanistan ve İrlanda gibi sorunlu ekonomilerin var olması, büyümede ihracatın payını zayıflatırken,
iç tüketimin ağırlığının artmasını sağlamıştır. Euro Bölgesi ekonomisinin bir süre daha olumsuz görünümünü koruyacağı düşünüldüğünde, komşu ticaretinin önemi daha da iyi anlaşılmaktadır. Bu nokta son yıllarda hızla artan komşu ticaretine daha fazla önem verilmesi gerektiği, yine ihracatta pazar çeşitliliğinin de yükseltilmesi gerektiği görülmektedir.
Sektör bazında incelediğimizde, inşaat sektöründe meydana gelen yüzde 24,6'lık artış dikkat çekicidir. Mevcut durumda stoklara yönelik üretim yapan inşaat sektörünün düşen faizlerle birlikte hareketlenen konut piyasasına paralel olarak gelişimini arttırdığı görülmektedir. Rakam, krizden ağır darbe alan sektörlerden biri olan inşaat sektörünün hızla toparlandığını göstermektedir. Dikkat çekici bir diğer unsur ise imalat sanayindeki büyümenin hız kesmesidir. İmalat sanayinde özellikle Avrupa ekonomisine
yönelik belirsizliğin ivme kaybı yaşanmasına neden olduğu görülmektedir. Kapasite kullanım oranını yüzde 75'lerin üzerine taşıyan sektörde kapasite orandaki artışın hız kesmesi de bu durumu teyit etmektedir. Bu nedenle yılın 2. çeyreğinde yüzde 15,2 büyüme gösteren sektör, yılın 3. çeyreğinde yüzde8.7 artış kaydetmiştir. Türkiye'nin büyümesinde yüzde 22'lik pay ile en büyük katkıyı yapan alt sektör olan imalat sanayindeki bu yavaşlama, büyümenin artış hızındaki yavaşlamayı açıklamaktadır.
Bununla birlikte tarım sektöründe meydana gelen bozulma yine bu rakamlarda kendisini göstermektedir. Kış etkisine de bağlı olarak tarımda 3. çeyrekte yüzde0.8'lik daralma yaşanmıştır.
Türkiye'nin kredi notunda beklenen artış özel sektörü hareketlendirmiştir. Hızla yatırımlara yönelen sektörde, yatırım harcamalarının genişlediği, belirgin bir yukarı trendin yakalandığı görülmektedir. Buna göre yatırım harcamalarındaki artış 2010 yılının 1. çeyreğinden itibaren yüzde 23,1, yüzde 32,2 ve yüzde 34,4 olmuştur. Aynı dilimde kamunun yatırım harcamaları ise - yüzde 25,6, yüzde14.6 ve yüzde 17,9 değişim göstermiştir. Yani kamuda da son dönemde yatırım harcamalarını arttırma eğilimi
güçlenmiştir. Bunda önümüzdeki yılın Haziran ayında yapılacak olan seçimlerin etkili olduğu söylenebilir.
Ancak özellikle özel sektörün hızla artan yatırım harcamaları bu noktada olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmelidir.
Bu yılın ilk yarısında büyüme rakamları ile diğer ülkelerden belirgin bir şekilde ayrışan Türkiye'nin büyüme rakamları ile, takipçilerinin büyüme rakamları arasındaki fark azalmıştır. Türkiye'den sonra en fazla büyüyen Avrupa ülkelerinden biri yüzde 4,2 ile Slovakya olmuştur. Dikkat çeken büyüme verisi ise gelişmiş ülkeler sınıfında yer alan Japonya'nın yüzde 4,1'lik büyüme göstermesidir. Yine Euro Bölgesi'nin yükünü çeken Almanya'nın yüzde 3,9'luk büyümesi ve ABD'deki yüzde 3,2'lik ivmelenme olumlu
birgelişme olarak değerlendirilmelidir. Küresel rakamlarla karşılaştırıldığında, Türkiye'nin 3. çeyrekte yakaladığı olumlu gelişmeye rağmen, 2010 yılının ilk iki çeyreğine göre zayıf bir tablo ortaya koyduğu söylenebilir.
Küresel rakamlar incelendiğinde, gelişmekte olan ülkelerde yaşanan iç talebin ve büyümenin; gelişmiş ülkelere göre daha hızlı ilerlediği gözlenmektedir. 2010'un 3. çeyreğinde özellikle iç tüketimle gücünü koruyan Türkiye ekonomisinde istikrarlı bir büyüme trendinin yakalanması için ihracata önem verilmesi gerektiği ortadadır. Ancak, en önemli ihracat pazarımız olan euro bölgesi'ne yapılan ihracat payının, kısa vadede, Avrupa'da yaşanan kriz nedeniyle arttırılması mümkün görünmemektedir. Bu nedenle
ihracat yatırımlarında atılacak adımlarda, diğer gelişmekte olan ülkelerin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.