Tek Sanat Merkezi'nden Yeni Yılda Yeni Oyun
İdris Şahin ve Mehmet Akyürek'in ortaklığında kurulan TEK Sanat Merkezi yeni yıla yeni oyunla giriyor.
Kurtuluş Savaşı öncesi Fransızların Adana'yı işgal etmesini konu alan oyun 2011 Ocak ayı içerisinde gösterime girecek. TEK Sanat Merkezi'nden Mehmet Akyürek yaptığı açıklamada, kendisinin 1975 yılında Ankara Üniversitesi Dil tarih Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Tiyatro Bölümü'nden mezun olduğunu, uzun süre bürokrat olarak görev aldığını ve 2006 yılında emekli olunca Adana'da İdris Şahin ile bir araya gelerek, ülkeye tiyatro ile hizmet etme kararı aldıklarını söyledi.
Akyürek, geçen yıl küçükler için TEMA Vakfı'ndan ödül alan "Doğal Samet" adlı çocuk oyununu, ardından "Horby Trafik Canavarına Karşı " çocuk oyununu sahneye koyduklarını belirterek, "Büyükler için ise "Cephede Piknik" ve "Gündelik Düşler" adlı iki komedi oyunun Adanalıların beğenisine sunduk"dedi. 2011 yılının Ocak ayında "Kaç Kaç" adlı oyunu sahneye koyacaklarını kaydeden Akyürek, oyunun Adana'da büyük ilgi göreceğine inandığını ifade etti.
Kaç Kaç oyununun yazarı İdris Şahin ise, tarihi olayları anlatan oyun ilgili şunları söyledi:
"Kaç-Kaç olayı Çukurova'nın kurtuluşunda Adana halkının mezalimden kaçarak bir kısmının güneyde bahçelere, bir kısmının da Toroslara göç etmesini konu almaktadır. 10 Temmuz'daki katliam söylentisi hemen hemen bütün şehirdeki Türkleri kaçmaya mecbur etmiş, Ermenilerin kasıtlı olarak yaptıkları katliamlar ise şehirde asayişi bozmuş ve halkın kaçmasına zemin hazırlamıştı. Bu durumu anlayan halk da düşmandan temizlenmiş Toroslar'a sığınmak için harekete geçti. Fakat Adana'dan çıkış zor idi. Her tarafta Ermeni çeteleri her an Müslüman Türk'ün can güvenliğini tehdit ediyorlardı. Bu büyük bir tehlike idi. Asıl mesele bu olup, Toroslara sığınmaktan amaç ise kaçıp kurtulmaktan daha çok, orada teşkilatlanıp, Adana'yı düşman istilasından kurtarmaktı. Bunu sezen Fransızlar, 9 Temmuz 1920 tarihinde Ermeni komitecileri ile düzme bir oyun tertip ederek, Müslüman halkın şehri boşaltmalarını kolaylaştırmak için güneydeki bahçeler tarafına Cezayirli Müslüman askerlerini nöbetçi koyup, bu duruma müsamaha gösterdiler. 10 Temmuz sabahı iki saat süren silahların Müslüman mahalleleri üzerine sıkılmasından sonra Türkler, koltuklarında birer bohça ile Oba yoluna doğru kaçmaya başladılar. Çarşıdaki Türkler dükkanlarını kapamadan, evde kadınlar eşyalarını ve giyecek bir şey almadan şehrin batı ve güney taraflarına, yani oba semtlerine kaçmaya başladılar. Kaç-Kaç yolculuğuna ova köylüleri de, paniğe kapılarak iştirak etmişlerdi. İşte bu ana-baba yurdunu ve evini mahşeri bir vaziyette terkederek kocası, karısını, çocuğu, anasını bulamadıkları bu günün adına işgal tarihinde "Kaç-Kaç" denilmiştir. Daha sonraki yıllarda yaşlı insanlar aralarında sohbet ederken "Kaç-Kaç"tan beş yıl sonra şöyle bir olay oldu, on beş yıl sonra böyle bir olay olmuştu şeklinde ifade ediyorlardı. Kaç-Kaç bir tarihti. Kaç-Kaç gerçek anlamda bir milli kıyam olup, zulme karşı yapılan bu sessiz direniş nesillerden nesillere intikal edecek, hiçbir zaman unutulmayacaktı. 10 Temmuz günü Fransız uçakları, sabahın erken saatlerinden, öğlene kadar bu Kaç-Kaç kafilesine katılanların üzerlerine bomba ve sivri çiviler atmışlardı. Zalim Fransızlar Türkleri burada da rahat bırakmamışlar ve böylece bazılarının ölümlerine sebep olmuşlardı. 10 Temmuz kara gün, binlerce İslam mezarının açıldığı gündü. Kaç-Kaç olayı Adanalıları gerçekten sarsmıştı. 10 Temmuz 1920'de binlerce Adanalının, cehennemi bir sıcakta, toz toprak içinde, sefil, perişan bir vaziyette gerçekleştirdikleri bu kaçış, Fransızlarla Ermenileri memnun etmişti. Türkler kaçmışlardı ancak bunun intikamını almak için hazırlanıyorlardı. Onlar sadece canlarını kurtarmak için kaçmamışlardı, Toroslarda Milli Kuvvetlere katılarak Adana'nın kurtuluşu için savaşmak amacıyla kaçmışlardı. Kaç-Kaç'ta gizlenen milli ruh işte bu idi. İşte biz bu oyunumuzla milli ruhu yeniden canlandırmaya çalışıyoruz"
(VŞA-
Akyürek, geçen yıl küçükler için TEMA Vakfı'ndan ödül alan "Doğal Samet" adlı çocuk oyununu, ardından "Horby Trafik Canavarına Karşı " çocuk oyununu sahneye koyduklarını belirterek, "Büyükler için ise "Cephede Piknik" ve "Gündelik Düşler" adlı iki komedi oyunun Adanalıların beğenisine sunduk"dedi. 2011 yılının Ocak ayında "Kaç Kaç" adlı oyunu sahneye koyacaklarını kaydeden Akyürek, oyunun Adana'da büyük ilgi göreceğine inandığını ifade etti.
Kaç Kaç oyununun yazarı İdris Şahin ise, tarihi olayları anlatan oyun ilgili şunları söyledi:
"Kaç-Kaç olayı Çukurova'nın kurtuluşunda Adana halkının mezalimden kaçarak bir kısmının güneyde bahçelere, bir kısmının da Toroslara göç etmesini konu almaktadır. 10 Temmuz'daki katliam söylentisi hemen hemen bütün şehirdeki Türkleri kaçmaya mecbur etmiş, Ermenilerin kasıtlı olarak yaptıkları katliamlar ise şehirde asayişi bozmuş ve halkın kaçmasına zemin hazırlamıştı. Bu durumu anlayan halk da düşmandan temizlenmiş Toroslar'a sığınmak için harekete geçti. Fakat Adana'dan çıkış zor idi. Her tarafta Ermeni çeteleri her an Müslüman Türk'ün can güvenliğini tehdit ediyorlardı. Bu büyük bir tehlike idi. Asıl mesele bu olup, Toroslara sığınmaktan amaç ise kaçıp kurtulmaktan daha çok, orada teşkilatlanıp, Adana'yı düşman istilasından kurtarmaktı. Bunu sezen Fransızlar, 9 Temmuz 1920 tarihinde Ermeni komitecileri ile düzme bir oyun tertip ederek, Müslüman halkın şehri boşaltmalarını kolaylaştırmak için güneydeki bahçeler tarafına Cezayirli Müslüman askerlerini nöbetçi koyup, bu duruma müsamaha gösterdiler. 10 Temmuz sabahı iki saat süren silahların Müslüman mahalleleri üzerine sıkılmasından sonra Türkler, koltuklarında birer bohça ile Oba yoluna doğru kaçmaya başladılar. Çarşıdaki Türkler dükkanlarını kapamadan, evde kadınlar eşyalarını ve giyecek bir şey almadan şehrin batı ve güney taraflarına, yani oba semtlerine kaçmaya başladılar. Kaç-Kaç yolculuğuna ova köylüleri de, paniğe kapılarak iştirak etmişlerdi. İşte bu ana-baba yurdunu ve evini mahşeri bir vaziyette terkederek kocası, karısını, çocuğu, anasını bulamadıkları bu günün adına işgal tarihinde "Kaç-Kaç" denilmiştir. Daha sonraki yıllarda yaşlı insanlar aralarında sohbet ederken "Kaç-Kaç"tan beş yıl sonra şöyle bir olay oldu, on beş yıl sonra böyle bir olay olmuştu şeklinde ifade ediyorlardı. Kaç-Kaç bir tarihti. Kaç-Kaç gerçek anlamda bir milli kıyam olup, zulme karşı yapılan bu sessiz direniş nesillerden nesillere intikal edecek, hiçbir zaman unutulmayacaktı. 10 Temmuz günü Fransız uçakları, sabahın erken saatlerinden, öğlene kadar bu Kaç-Kaç kafilesine katılanların üzerlerine bomba ve sivri çiviler atmışlardı. Zalim Fransızlar Türkleri burada da rahat bırakmamışlar ve böylece bazılarının ölümlerine sebep olmuşlardı. 10 Temmuz kara gün, binlerce İslam mezarının açıldığı gündü. Kaç-Kaç olayı Adanalıları gerçekten sarsmıştı. 10 Temmuz 1920'de binlerce Adanalının, cehennemi bir sıcakta, toz toprak içinde, sefil, perişan bir vaziyette gerçekleştirdikleri bu kaçış, Fransızlarla Ermenileri memnun etmişti. Türkler kaçmışlardı ancak bunun intikamını almak için hazırlanıyorlardı. Onlar sadece canlarını kurtarmak için kaçmamışlardı, Toroslarda Milli Kuvvetlere katılarak Adana'nın kurtuluşu için savaşmak amacıyla kaçmışlardı. Kaç-Kaç'ta gizlenen milli ruh işte bu idi. İşte biz bu oyunumuzla milli ruhu yeniden canlandırmaya çalışıyoruz"
(VŞA-