Lefkoşa Sıra Dışı Bir Sergiye Ev Sahipliği Yapıyor
Kuzey Kıbrıs'taki tek bağımsız sanat organizasyonu olan Sidestreets, Türkiye'nin en önemli ressam ve şairlerinden Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun bir eserinin sıra dışı sergisine ev sahipliği yapıyor
Kuzey Kıbrıs'taki tek bağımsız sanat organizasyonu olan Sidestreets, Türkiye'nin en önemli ressam ve şairlerinden Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun bir eserinin sıra dışı sergisine ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğünü Anber Onar ve Emin Çizenel'in yaptığı ve TC Büyükelçiliği'nin sponsorluğunu üstlendiği sergi, 1958 Brüksel Dünya Fuarı, Expo 58'de birincilik ödülü kazanan fakat Türkiye ve Kıbrıs'ta daha önce sergilenmemiş olağanüstü eserden geriye kalanları izleyiciyle buluşturuyor. 52 yıldır kayıp
olan 100 metre x 2.27 metrelik dev mozaik duvardan geriye kalanlar. Sidestreets'in direktörü Johann Pillai tarafından derinlemesine araştırılan ve de alışılmadık ve şaşırtıcı 170 sayfalık, resimlerin de yer aldığı bir kitapta bir araya getirilen kayıp mozaik duvarın bütünündeki etkileyici ve gerçek hikayesi ilk kez olarak anlatılırken, Türkiye ve Kıbrıs'ın unutulmuş tarihlerine de yeniden hayat veriyor. Hikaye, 1956'da dört Türk mimarın, Utarit İzgi, Muhlis Türkmen, Hamdi Şensoy ve İlhan Türegün'ün, Expo
58'de yer alacak olan Türkiye pavyonunun tasarımı için düzenlenen ulusal yarışmayı kazanmasıyla başlıyor. Mozaik duvar, pavyonun bir parçası olarak Brüksel'de sergilenirken, yine aynı pavyonda Türkiye'nin İlhan Koman, Namık Bayık, Füreya Koral ve Zeki Faik İzer gibi ünlü sanatçıların işleri ve İstanbul Topkapı Sarayı'ndan getirilen değerli parçalar teşhir ediliyordu. Fuarın bitimiyle, pavyon demonte edildi, paketlendi ve Ankara'ya bir sergi salonu olarak yeniden inşa edilmesi düşünülen yere gönderildi.
Ancak, pavyonun yolculuğu İstanbul'daki Sirkeci tren istasyonunda son bularak Gülhane Parkı yakınlarına atıldı. Gülhane Parkı yakınlarındaki bu parçalar, sonraki 17 yıl boyunca tahrip olacak, kaybolacak ya da çalınacaktı. Ta ki şehrin diğer bir ucundaki Edirnekapı belediye ambarında bazı panoların (yaklaşık 6 metre) ortaya çıktığı güne kadar. Türkiye'deki hikaye orada bitiyordu. Fakat Sidestreets'in başlattığı araştırma, mozaik duvarın büyük bir kısmının, yeni kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ilk kez
düzenlenecek olan ticaret fuarı için 1960 yılında, Kıbrıs'a gönderildiği gerçeğini ortaya çıkardı. Bu fuar, Kıbrıslı Rum gazetesi Phileleftheros'un sahibi Nicos Pattichis tarafından Lefkoşa'da organize edilmiş ayrıca burada İsrail, İtalya, Yunanistan ve Türkiye pavyonları aynı zamanda Kıbrıslı firmaların stantları yer almıştı. Fuar alanındaki en büyük binaya sahip olan Türkiye pavyonu, dış duvarı kaplayan mozaikleriyle herkesi kendine hayran bırakmayı başarmıştı. Fuarın ardından mozaikler, TC
Büyükelçiliği'ne hediye edildi ve 1961'de Kıbrıs Türk Alay Komutanı Albay Turgut Sunalp'ın isteği üzerine, Lefkoşa'daki komutanlığa bağlı Subay Kulübü'nde sergilenmeye başladı. Karargahtaki harap bina, Kıbrıs'ın ilk profesyonel mimarlarından ikisi Ercan Hıfzı ve Ahmet Behaeddin tarafından yenilenerek Subay Kulübü'ne dönüştürüldü. Bedri Rahmi'nin mozaik duvarının parçaları Subay Kulübü'nün girişindeki dış duvarda sergilenirken yine iç mekan bu mozaik panolarla donatılmıştı. 1963'te, Kıbrıs'taki halklar
arasında hadiselerin şiddetlendiği sırada, mozaikler adanın kuzeyindeki diğer bölgelere taşındı. Bazıları Kuzey Lefkoşa'daki Ortaköy askeri karargâhına, bazıları da Büyükelçi'nin Girne yakınlarında bulunan Çatalköy'deki konutuna götürüldü. 1974 savaşından sonra, hayatta kalmayı başarmış panoların bir kısmı Ortaköy'deki yeni Subay Gazinosu'nun duvarlarına monte edildi. Bu panolar hala daha bu binada sergilenmekte. 1980'de, bazı panolar Büyükelçi'nin Çatalköy'deki yazlık konutunun dış duvarına konuldu.
2006'ya gelindiğinde ise panolar Lefkoşa'daki Büyükelçilik binasına taşınıyordu. Sidestreets'in tarihsel sergisi, duvarın birçok orijinal parçasını ve bunun yanında bu proje için başlatılan araştırma sırasında ortaya çıkan daha önce hiçbir yerde görülmemiş fragmanları izleyiciyle buluşturuyor. Serginin küratörleri Anber Onar ve Emin Çizenel, bu parçaları sıra dışı bir biçimde, onların tarihi ve estetiğini bugünün kontekstinde yansıtmak üzere bir araya getiriyor. Anber Onar projeye 1 sene önce başladıklarını
belirterek, serginin iki hafta önce açıldığını söyledi. Sergi, ayrıca, duvarın bütününe ait bir dijital rekonstrüksiyonu ilk kez olarak izleyiciye sunarken, tarihi fotoğraflarla duvarın 50 yıllık geçmişi içinde bir yolculuk vaat ediyor.
(MG-HO-Y)
olan 100 metre x 2.27 metrelik dev mozaik duvardan geriye kalanlar. Sidestreets'in direktörü Johann Pillai tarafından derinlemesine araştırılan ve de alışılmadık ve şaşırtıcı 170 sayfalık, resimlerin de yer aldığı bir kitapta bir araya getirilen kayıp mozaik duvarın bütünündeki etkileyici ve gerçek hikayesi ilk kez olarak anlatılırken, Türkiye ve Kıbrıs'ın unutulmuş tarihlerine de yeniden hayat veriyor. Hikaye, 1956'da dört Türk mimarın, Utarit İzgi, Muhlis Türkmen, Hamdi Şensoy ve İlhan Türegün'ün, Expo
58'de yer alacak olan Türkiye pavyonunun tasarımı için düzenlenen ulusal yarışmayı kazanmasıyla başlıyor. Mozaik duvar, pavyonun bir parçası olarak Brüksel'de sergilenirken, yine aynı pavyonda Türkiye'nin İlhan Koman, Namık Bayık, Füreya Koral ve Zeki Faik İzer gibi ünlü sanatçıların işleri ve İstanbul Topkapı Sarayı'ndan getirilen değerli parçalar teşhir ediliyordu. Fuarın bitimiyle, pavyon demonte edildi, paketlendi ve Ankara'ya bir sergi salonu olarak yeniden inşa edilmesi düşünülen yere gönderildi.
Ancak, pavyonun yolculuğu İstanbul'daki Sirkeci tren istasyonunda son bularak Gülhane Parkı yakınlarına atıldı. Gülhane Parkı yakınlarındaki bu parçalar, sonraki 17 yıl boyunca tahrip olacak, kaybolacak ya da çalınacaktı. Ta ki şehrin diğer bir ucundaki Edirnekapı belediye ambarında bazı panoların (yaklaşık 6 metre) ortaya çıktığı güne kadar. Türkiye'deki hikaye orada bitiyordu. Fakat Sidestreets'in başlattığı araştırma, mozaik duvarın büyük bir kısmının, yeni kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ilk kez
düzenlenecek olan ticaret fuarı için 1960 yılında, Kıbrıs'a gönderildiği gerçeğini ortaya çıkardı. Bu fuar, Kıbrıslı Rum gazetesi Phileleftheros'un sahibi Nicos Pattichis tarafından Lefkoşa'da organize edilmiş ayrıca burada İsrail, İtalya, Yunanistan ve Türkiye pavyonları aynı zamanda Kıbrıslı firmaların stantları yer almıştı. Fuar alanındaki en büyük binaya sahip olan Türkiye pavyonu, dış duvarı kaplayan mozaikleriyle herkesi kendine hayran bırakmayı başarmıştı. Fuarın ardından mozaikler, TC
Büyükelçiliği'ne hediye edildi ve 1961'de Kıbrıs Türk Alay Komutanı Albay Turgut Sunalp'ın isteği üzerine, Lefkoşa'daki komutanlığa bağlı Subay Kulübü'nde sergilenmeye başladı. Karargahtaki harap bina, Kıbrıs'ın ilk profesyonel mimarlarından ikisi Ercan Hıfzı ve Ahmet Behaeddin tarafından yenilenerek Subay Kulübü'ne dönüştürüldü. Bedri Rahmi'nin mozaik duvarının parçaları Subay Kulübü'nün girişindeki dış duvarda sergilenirken yine iç mekan bu mozaik panolarla donatılmıştı. 1963'te, Kıbrıs'taki halklar
arasında hadiselerin şiddetlendiği sırada, mozaikler adanın kuzeyindeki diğer bölgelere taşındı. Bazıları Kuzey Lefkoşa'daki Ortaköy askeri karargâhına, bazıları da Büyükelçi'nin Girne yakınlarında bulunan Çatalköy'deki konutuna götürüldü. 1974 savaşından sonra, hayatta kalmayı başarmış panoların bir kısmı Ortaköy'deki yeni Subay Gazinosu'nun duvarlarına monte edildi. Bu panolar hala daha bu binada sergilenmekte. 1980'de, bazı panolar Büyükelçi'nin Çatalköy'deki yazlık konutunun dış duvarına konuldu.
2006'ya gelindiğinde ise panolar Lefkoşa'daki Büyükelçilik binasına taşınıyordu. Sidestreets'in tarihsel sergisi, duvarın birçok orijinal parçasını ve bunun yanında bu proje için başlatılan araştırma sırasında ortaya çıkan daha önce hiçbir yerde görülmemiş fragmanları izleyiciyle buluşturuyor. Serginin küratörleri Anber Onar ve Emin Çizenel, bu parçaları sıra dışı bir biçimde, onların tarihi ve estetiğini bugünün kontekstinde yansıtmak üzere bir araya getiriyor. Anber Onar projeye 1 sene önce başladıklarını
belirterek, serginin iki hafta önce açıldığını söyledi. Sergi, ayrıca, duvarın bütününe ait bir dijital rekonstrüksiyonu ilk kez olarak izleyiciye sunarken, tarihi fotoğraflarla duvarın 50 yıllık geçmişi içinde bir yolculuk vaat ediyor.
(MG-HO-Y)